20 Ekim 2009 Salı

Can yelekleri


Can Yeleklerinin Özellikleri


Can yelekleri, YÜZDÜRÜCÜLÜK esasına göre imal edilirler. Yüzdürücülük terimi hakkında kısa bir açıklama, ufkumuzu genişletecektir.

Suyun kaldırma kuvveti sayesinde cisimlerin, karadaki ağırlıkları ile sudaki ağırlıkları farklıdır. İnsan vücudunun önemli kısmı sıvıdan ibaret olduğu için, yoğunluğu, suyunkine yakındır, bu nedenle vücudumuz zaten “yüzme”, yani suyun üzerinde kalma eğilimindedir. Karada 80 kg. gelen bir insan, çenesine kadar suya girdiğinde, karadaki ağırlığının yaklaşık yüzde 10’u gelir. Yani 80 kg.lık bir insan, yüzerken yaklaşık olarak 8 kg., 100 kiloluk bir insan da denizde yaklaşık 10 kg.dır. Bu durumun istisnaları vardır ancak genel kural budur. İnsanın akciğerleri hava ile dolu olduğundan, vücudumuz kendi kendine fazladan yüzdürücülük de sağlamaktadır. Ancak bu can yeleğine duyduğumuz ihtiyacı ortadan kaldırmaz, zira suyun üzerinde kalmak, her vücut için (kemik yoğunluğu, yağ dokusu, üzerindeki ağırlık vb. nedenlerle) aynı kolaylıkta olmaz ve insan, tahmin ettiğinden çok daha kısa sürede yorulur.

Deniz suyu tuzlu olduğu için, tatlı sudan daha yoğundur ve kaldırma kuvveti çok daha fazladır. Bu nedenle göl, nehir, gölet gibi yerlerde, suyun kaldırma kuvvetinin düşük olduğu mutlaka göz önüne alınmalıdır.

Can yelekleri, kullanıldıkları yere göre, kişilerin üzerindeki giysilerin muhtemel ağırlıkları da göz önüne alınarak imal edilir. Ağır şartlar için üretilen can yeleklerinin yüksek yüzdürücülüğe sahip olmalarının altında, kişilerin üzerlerindeki kalın giysilerin ağırlıklarının hesaplanmış olması yatmaktadır.


PİYASADAKİ ÜRÜNLER

Can yelekleri dünya genelinde farklı sınıflandırmalarla ama aynı işlevlerle kullanıcıya sunulur. ABD’de, Sahil Güvenlik kurumunun belirlediği sınıflandırmaya göre can yelekleri, Tip I, Tip II, Tip III, Tip IV ve Tip V kategorilerinde beşe ayrılır.



Buna göre

TİP I, açıkdeniz hayat kurtarıcı/can yeleği (Off-shore Life Preserver ya da  Life Jacket) olarak isimlendirilir. Bu yelekler, bilincini tamamen yitirmiş kazazedelerin suda, yüzükoyun değil,  sırtüstü yatmalarını sağlar. Yüzme bilmeyen kişiler bu tip can yeleklerini rahatlıkla kullanabilirler. Tip I yeleklerin, dolgulu olanları bulunduğu gibi, basınçlı havayla şişmesini sağlayan tüplü modelleri de gün geçtikçe daha çok tercih edilmektedir. Tüplü modellerin tercih edilmesi, dolgulu modellere göre çok daha rahat kullanımlı ve hafif olmaları, kullanıcısına hareket rahatlığı sağlamalarıdır. Bir de, uçaklarda kullanılan, ağızla şişirilen modelleri vardır. Uçaklarda, basınçlı gaz bulundurulması sakıncalı olduğundan, bu modeller tercih edilir.

Tip I yelekler, 40 kg.dan ağır yetişkinler ve 40 kg. altındaki çocuklar için iki tipte üretilir.

Tip I can yelekleri, yetişkinler için en az 10 kg., çocuklar için ise en az 5 kg. yüzdürücülük sağlamak zorundadırlar.



TİP II can yeleği, yardımın, göreli olarak daha çabuk gelmesinin mümkün olduğu bölgelerde kullanılmak üzere tasarlanmış, kazazedeyi sırtüstü çevirebilen modeldir. Ancak kazazedeyi, Tip I can yelekleri kadar  mükemmel çeviremez. Bu nedenle bilinçsiz kazazedenin kullanımı için çok uygun olmayabilir. Testler, Tip II’nin, zorlu şartlarda Tip I kadar iyi olmadığını göstermiştir.

Tip II can yelekleri, 40 kg.dan ağır yetişkinler, 22,5-40 kg. arası gençler, 13,5-22,5 kg. arası çocuklar ve 13,5 kg.dan hafif çocuk/bebekler  için olmak üzere 4 tipte üretilir.

Tip II can yeleği, yetişkinler için 7,5 kg., çocuklar için ise 3,2 kg. yüzdürücülük sağlamak zorundadır. Bu tipteki can yeleklerinin de dolgulu ve sıkıştırılmış havayla şişen modelleri vardır.



TİP III, aslında can yeleği değil, yüzme yardımcıları olarak imal edilir. Amaç, kullanıcının suyun üzerinde durmasına yardımcı olmaktır. Su kayağı, kano, balıkçılık ve kayak gibi etkinliklerde, kullanıcı çoğunlukla suya girdiği için tercih edilen modeldir. Ancak, kullanıcıyı sırtüstü yatırmak, başını sudan uzak tutmak gibi özellikleri yoktur ve çoğunlukla sakin suda etkindir. Bu özellik, can yeleği seçimi yapılırken göz önünde bulundurulmalı, su sporlarında bilinçsiz kazazedenin hayatını kurtarmak amacıyla değil, bilinçli ve yüzme bilen kişinin su üzerinde durmasına yardımcı olmak üzere tasarlandıkları her zaman hatırlanmalıdır.

Tip III yüzdürücülerin, minimum 7,5 kg. yüzdürücülükleri olmalıdır.



TİP IV, kazazedeye “atılan” tipteki yüzdürücülerdir. Kişinin üzerine giymediği, at nalı, simit ya da yüzdürücü minder gibi ürünler bu sınıfa girer. Can simitlerinin çevresine halat sabitlenmiştir ve standart olarak 51 cm., 61 cm. ve 76 cm. dış çapları olan üç tipte imal edilirler.  At nalı yüzdürücüler, genellikle yatlarda kazazedeye fırlatılmak üzere hazır tutulur. Kazazedenin “içine girmesi” kolaydır. Can simitleri, 2,5 kg.dan daha hafif olamazlar.

TİP IV yüzdürücü minderler, minimum 9,1 kg., simitler çapa bağlı olarak 7,5-14,5 kg.  yüzdürücülüğe sahip olmalıdır.



TİP V, özel amaç için üretilmiş ve onay alınmış kimi ürünlerdir. Hipotermiye karşı koruma sağlayan özel giysiler, trapez yelekleri, rüzgâr sörfü yelekleri bu türden sayılabilir. Ayrıca bu tipteki ürünler, etiketlerinde belirtilmek kaydıyla Tip I, II ya da III’teki ürünlerin performanslarını sağlayabilirler.



Avrupa’da satılan tüm yeni can yelekleri CE sertifikalı olmak zorundadır. AB dışı ülkeler de benzer standartlarını uygulamaktadırlar.  Uluslararası ISO standartları, yakında küresel anlamda tüm üretimi kontrol altına alacaktır. Şu anda Avrupa’daki standartlarda can yelekleri Newton(N) birimi üzerinden sınıflandırılmaktadır.



EN 393 (ISO 12402 – 5)        50N Yüzdürücü Yardımcısı: Kano, kayak, su kayağı gibi su sporlarında, kullanıcının su üzerinde kalmasına yardım eden, yüzme bilmeyenlerin kullanmaması gereken, bilinçsiz kazazedenin hayatını kurtarmak üzere tasarlanmamış ürünlerdir. Minimum 5 kg. yüzdürücülük sağlarlar. Kullanımı rahattır ancak kullanıcısını sırtüstü çevirme yeteneği yoktur.



EN 395 (ISO 12402 – 4)        100N Can Yeleği: Yüzme bilmeyenlerin de rahatlıkla kullanabileceği, bilinçsiz kazazedeyi sırtüstü çevirme özelliğine sahip, minimum 10 kg. yüzdürücülük sağlayan can yelekleridir.



EN 396 (can y 150nISO 12402 – 3)        150N Can Yeleği: Standart can yeleğidir. Minimum 15 kg. yüzdürücülük sağlar. Yüzme bilen ve bilmeyen denizciler için uygundur. Her ne kadar bilinçsiz kazazedeyi sırtüstü çevirmek için tasarlanmış olsa da, üzerine giyildiği su geçirmez giysilerde sıkışmış hava varsa, bu görevini yerine getirmekte zorlanabilir. Hayat kurtarma özelliği olan bu can yeleğinin dolgulu modelleri, hareketi kısıtlayıcı olduğundan, genellikle gazlı modelleri tercih edilmektedir.





EN 399 (ISO 12402 – 2)        275N Can Yeleği: Minimum 27,5 kg. yüzdürücülük sağlayan bu hayat kurtarıcı, nasıl bir giysinin üzerine giyilmiş olursa olsun, kazazedeyi sırtüstü çevirebilir. Çok zor şartlarda görevini yerine getirebilen bu can yeleği, iri olduğu için gazla çalışanları kullanılmaktadır. Ancak deneyimler, şiştikten sona hareketi kısıtlayıcı özelliğinin, kazazedenin can salına ya da bota tırmanmasını güçleştirdiğini göstermiştir.





ÇOCUK CAN YELEKLERİ İÇİN UYARI: 50N-150N olan çocuk can yelekleri de çocuklara uygun boylarda üretilirler. Çocuklar için can yeleğinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, DOĞRU BOYDA olanın kullanılmasıdır. Çocuk can yeleği, onu giyecek çocuğun boyuna tam uymalıdır. “Büyüyene kadar giyer, o yüzden biraz büyüğünü alalım” şeklinde düşünmek KESİNLİKE yanlıştır.



Türkiye’de ise, özel teknelerde can yeleği bulundurmak zorunludur. Bu can yeleklerinde SOLAS şartı aranmasa da CE ve/ya da SOLAS sertifikalı ürünler tercih edilmektedir.





can yelegi  CE sertifikalı, EN 395 standardına uygun, 100N can yeleği satın almak için tıklayınız


Eğer bulunduğunuz yerde göl veya dere var ise burada yüzerken dikkatli olmalısınız Bu yerler güzel olsa bile tehlikeli olabilir Kıyıdayken sığı görünse bile aniden derinleşebilir Ayrıca göller içinde keskin taşlar ve kırık şişe parçaları barındırabilir Bu yüzden ayaklarınızı koruyacak deniz ayakkabısı giymelisiniz ve her zaman için bir büyüğün gözetiminde yüzmelisiniz

Yabani otlar da iyi bir yüzücüyü bile tuzağa düşürebilir Eğer panik yapar ve kendinizi hızla çekerseniz daha fazla düğümlenebilirsinizBunun yerine yavaşça kollarınızı ve bacaklarınızı sallayıp otlardan kurtulmaya çalışın yada yardım çağırın
Eğer sandalla geziyorsanız can yeleği giymeyi unutmayın İyi bir yüzücü olsanız bile sandalın devrilmesine sebep olacak birşey olabilir
Plaj
Plajda güneşli bir güne karşı koymak çok zordur Kim suda oynamak, kumdan kaleler yapmak istemez ki? Fakat sakin ve huzurlu görünse bile deniz tehlikeli olabilir Denizin gücünü hiçbir zaman hafife almayın Deniz havuz gibi değildir Çok büyük olduğu için başınız belaya girdiğinde görülebilmeniz zordur Akıntılar çok kuvvetlidir ve yüzücüleri onlar bile anlamadan kıyıdan sürüklerler Eğer akıntıya kapılırsanız kesinlikle akıntıya karşı yüzmeyin Bunu yerine akıntıya paralel olarak yüzüp,akıntının durduğu yerden itibaren kıyıya geri dönün
Su Parkları
Bazı su parklarının dalgalı havuzları vardır Eğer cankurtaran varsa ona, yoksa yetkili birisine havuzun yüksekliğini sorup öğrenin veya işaretlere bakın
Suda Güvenli
Balıklar suda yaşamaya elverişlilerdir fakat insanların nefes almak için havaya ihtiyaçları vardır İnsanlarınciğerlerine çok fazla su gittiğinde boğulurlar Çünkü bu durumda ciğerler beyne ve vücuda yeteri kadar oksijen taşıyamazlar Boğulma,14 yaşın altındaki çocuklar arasında ikinci büyük ölüm sebebidir Boğulma çok çabuk gerçekleşen bir durumdur (bazen kafanız suyun altına girdikten 2 dakika sonra bile gerçekleşebilir) ve genellikle birisinin yardım etmesi için çok az bir zaman vardır Birçok boğulma çocukların yanlışlıkla havuza düşmesiyle gerçekleşiyor Fakat kazalar her yerde olabilir bunun için de suda güvenli olmayı bilmeniz gerekiyor
Yüzme Havuzları
Havuza dalmak ve güneşin altında eğlenmekten daha iyi ne olabilir? Ama havuz kenarlarının ve altının betondan veya sert madelerden yapıldığını asla unutmayın.Kaymak yada düşmek acı verici ve tehlikeli olabilir Havuzun kenarlarındaki rakamlar dikkatinizi çekti mi? Bunlar derinlik işaretleridir ve size havuzun derinlik ölçüsünü verir Bunlara havuza atlamadan önce bakmalısınız ve unutmayın sadece dalış platformundan atlamalısınız Bir büyüğünüz suyun yeterince derin olduğunu söylemediği sürece havuzun kenarından dalmamalısınız Su düşündüğünüzden de sığ olabilir Eğer dibe vurursanız boynunuzu incitebilirsiniz Havuzun su sıcaklığını dalmadan önce test edin çünkü soğuk su vücudunuzu sarsıp kan basıncınızı ve kalp atışlarınızı yükseltebilir Bağırmak için yanlışlıkla ağzınızı açıp su yutabilirsiniz Ayrıca soğuk su kaslarınızı yavaşlatıp yüzmeyi zorlaştırır

Tavsiyeler
-Sizin için güvenli olan bir derinlikte yüzün
-Eğer yüzme öğreniyorsanız sığı yerlerde kalın
-Radyo ve diğer elektrikli aletleri havuzdan uzak tutun
-Kaza yada yaralanmalara karşı her zaman bir arkadaşınızla yüzün
-Alkol kullanan insanların havuza girmesine engel olun
-Herzaman için yemekten sonra 30 dakika bekleyin
-Eğer hasta yada yorgunsanız yüzmeyin
-Eğer yağmur yağıyor,gök gürüldüyor veya şimşek çakıyorsa havuzdan uzak durun
-Havuzun çevresindeki ıslak alanlarda koşmayın
-İnsanları ittirmeyinYanlışlıkla onlara yada kendinize zarar verebilirsiniz
-Yüzerken sakız çiğnemeyin,birşey yemeyin çünkü tıkanabilirsiniz
-Havuz kurallarına her zaman uyun
-Uyarı bayraklarını ve tehlike işaretlerini kontrol edin
-İskeleden ve dalış platformlarından biraz uzakta yüzün
-Eğer kıyıdan uzakta yüzüyorsanız aynı yolu geri döneceğinizi hesaba katın
-Hiç kimsenin sizi zor bir duruma sokmasına izin vermeyin
-Şakadan tehlike varmış gibi yapıp yardım çağırmayın
-Yanlız yüzmeyin
-Plajda cam şişe bulundurmayın
-Eğer yüzme bilmiyorsanız can yeleği giyin
-Su kayağı yapmaya başlamadan önce bütün açıklamaları okuyun Yeterince uzun olduğunuzdan, yaşınızın uyduğundan ve suda kaymanızı problem yapacak herhangi bir ilaç tedavisi görmediğinizden emin olun
-Su kayağında önünüzdeki kişiyi güvenli pozisyona geçene kadar bekleyin
-Her zaman yüzünüz yukarı gelecek şekilde kayın

DEMİRLEME YERİNİN SEÇİMİ

Demir yeri mevcut ve muhtemel rüzgarlara ve bunların yaratacağı denizlere karşı azami derecede korumalı olmalıdır.

Acil bir durumda ve gece karanlığında kolayca derin denize çıkabilecek manevra alanına sahip, kaya ve sığlıkların tekneyi hapsetmediği bir yer olmalıdır.
Tercihan gece karadan esen kuvvetli rüzgarların ve civarnaların, tekne tararsa sığlık ve kayalara değil, tekneyi derin denizlere ve açığa sürükleyeceği konum seçilmelidir.
Birden derinleşmeyen tatlı eğimde geniş bölgeler tercih edilmelidir.
Pilot kitaplarda gösterilen mahaller ve iyi tutan zemine sahip yerler tercih edilmelidir.
Seçilecek demir yerinin derinliği teknedeki zincir veya halata yeterli kalomayı verebilmeye uygun olmalıdır. En makbul demirleme derinlikleri 3-6 metre arası derinliklerdir. Tatlı bir eğime sahip etrafı geniş yerler en uygun mahallerdir.
Tekne değişik yönlere salsa dahi mevcut su üstü engellerden (ada, tekne, şamandıra, rıhtım vs)den uzak kalmalıdır.
Tekne saldığında su altı engellerden (kaya, sığlık vs)uzak kalmalıdır.
Tekne saldığında diğer demirlemiş teknelere çarpmamalı, rüzgar döndüğünde veya tekneler çeşitli yönlere döndüğünde, çapanızdan teknenize kadar ki metre yarıçaptaki bir bölge diğer teknelere çapariz vermemelidir. Burada ayni rüzgar yönüne dönen farklı yapıdaki teknelerin farklı davranış ve dönme hızları gösterebileceğini unutmayalım. Örneğin Rüzgarın yön değiştirmesi ile ahşap ve ağır bir tekne ile hafif bir fiber tekne birbirine paralel dönmeyebilir. Fiber ve salmasız bir tekne daha önce dönerek ağır hareket eden ahşap teknenin üzerine düşebilir.
Tekne taramasının fark edilmesini sağlayacak, karadan alınabilecek bir kerterizi olan bir nokta tercih edilmelidir.

ÇAPA ATMA VE TUTTURMA MANEVRASI
Bir üst maddeye uygun olarak göze kestirilen bölgeye ve noktaya doğru rüzgar baş bodoslamadan alınarak, rüzgar üstüne 1-2 knot hızla gidilir. İstenilen noktaya yaklaşıldığında hız kesilir ve neredeyse durulur, dümendeki kaptanın at komutu ile baş üstündeki yardımcı, çapayı bırakır. Genelde ırgat tipine göre çapa birkaç çeşit atılabilir:
Irgatı boşlayarak, çapayı serbest düşürülerek
Manual olarak ırgattan başüstüne alınmış 10-15 metre zincir kalomasını, çapayı elle atarak peşinden sürükleterek. (Bu atış şekli, atma ve çekmesinde selenoid kontrollu anahtar kullanan elektrikli ırgatların yavaş hareketi dolayısı ile hız istenen ve etraftaki darlık neticesinde tam hedeflenen noktanın vurulması gereken, teknenin rüzgardan salmasının istenmediği durumlarda kullanılır)
Etrafı boş, sıkışık olmayan bölgede selenoidin kendi hızında yavaş yavaş bırakılarak.
Çapa atılır ve genelde derinliğin(kendi deneyimim-kaloma zincirse)1.5-2 misli bir kaloma ile tekne geri harekete başlatılarak yavaşça zincirin boşu alınarak çapa sürüklenir ve zemine tırnak takması gerek boş zincirin gerilmesinden, gerekse tekneyi tutmasından gözlenir.
Tekne geri harekete iki türlü başlatılabilir:
Rüzgar kuvveti yeterli ise motor boşta, rüzgarda geriye sürüklenmesine müsaade edilerek.
Motor gücü ile tornistan yapılarak.
ÇAPA TUTTURMA
Genelde Danforth ve admiraltı çapalar dibi tuttuklarını ilk tırnak geçirişlerinden itibaren sert bir tutuş (silkme)hissettirerek belirtirler. Buna mukabil pulluk tipi çapalar bilhassa eriştelikte, bruce tipi çapalarda kumluk ve sert kumluk alanlarda ilk başta zemine ilk tırnak takmalara bunlar kadar sert cevap vermezler. Bu tip çapalar yan düşmüş şekillerde de tutarlar veya tutar görünürler.
Deniz dibinin görülmediği alanlarda çapanın zemine dalıp dalmadığı gözle görülemez. Müsait denizlerde ve yazın ben şnorkelle çapa üzerine yüzer ve çapayı incelerim. Tabi olarak bu soğuk deniz ve hava şartlarında, bulanık ve derin denizler için geçerli olamaz . Dibi görünür sularda çapayı takip etmenin en iyi yolu çapanın beyaza boyanmasıdır. Tavsiye ederim.
Çapanın tuttuğu iki türlü kabul edilir.
Tırnak takması sert davranışlı olan çapların bu sert davranışı göstererek tekne hareketini durdurduğunda,
CQR ve Bruce tipi çapaların zinciri gerdiğinde veya tekneyi tuttuğunda.
Not: Tam oturmamış CQR ve bruce tipi çapalar tekne onları gerip oynattığında zemine yavaş yavaş da işleyebilirler. Dolayısı ile zinciri gerdiği anı tuttu addedip zincir kaloma vererek kaloma serilmeye başlanabilir. Bu genelde şansa bırakılan bir tutuş şeklidir düşük rüzgar şiddetlerinde başarılı olabilir. Garantili yol tuttuğuna inanılan demirin yumuşak bir tornistan artışı ile gerilerek zemine geçirilmesi ve tutmasının test edilmesidir. Sonunda demir full tornistanla denenir.
Her tekne tornistanda zincire motorunun gücü ile orantılı bir kuvvetle asılır.
Alargada geceleyecek teknelerin motorla çapa oturtması yapmasını önemle tavsiye ederim. Burada bilhassa deplasmanlarına gore düşük motor güçlerine sahip yelkenli teknelerin tornistan güçlerinin düşük, dolayısı ile çapalarına bindirip deneyebilecekleri asılmaların rüzgar yükü tablomuzdaki çok düşük rüzgar yüklerine tekabül ettiği kolayca görülebilir. (bknz rüzgar yükü yazımız) Örneğin 10 metre boyunda 25 BG motora sahip full deplasman bir tekne full tornistanda ancak 225 Kg asılabilmektedir ki, bu da çapamıza bindirebildiğimiz deneme yükümüzün 15 knotluk bir rüzgarın yaratacağı asılmaya eşdeğer olacağını göstermektedir. Ancak bu deneme her zaman şans almaktan daha iyidir ve gece alargada kalacak her tekne tarafından uygulanmalıdır. Burada dikkat edilecek bir husus çok hızlı tornistan yapmamaktır. Çapaların ilk tırnak takmasını müteakiben çok sert yapılacak tornistanlar çapanın yerden kopa kopa kaymasına ve teknemizin metrelerce kaymasına sebep olur. Tornistan hareketi çok yavaş başlamalı ve çapayı yere yavaş yavaş gömmeye çalışmaya yönelik olmalıdır.

Yine de çapanın tutmasının bir şans işi olduğuna bazen bir defada bazende beş defada tutacağına inananlardanım. Tecrübeli kaptan acemi görünmekten korkmaz, defalarca dener, çapasının tuttuğundan emin olup huzur bulmaya çalışır. Bir defada tutturma kompleksini yenmiş kaptan tecrübeli olandır.
Not: Ege ve Akdenizde gördüğüm değisik bir demirleme şeklinden bahsetmeden geçemeyeceğim.
Bu çeşit çapa atmada tekne rüzgarı iğnecikten alarak rüzgaraltına harekette iken çapasını atar ve ileri hareketle ardında kalan zinciri ve çapayı çekip takmaya çalışır. Taktıktan sonra kalomayı ileri doğru vermeye devam eder ve boşa alır. Tekne boşta rüzgaraltına salar ve durur. Bu tip demirleme teknik olarak kolay ancak kendi teknemde denemeye cesaret edemeyeceğim bir uygulamadır. Zincir üzerine yürüyen tekne her an zincir tahribatına maruzdur. Bu tip demirleyen teknelerin karinalarının, tekne zincir üzerinde yürüdüğü için nasıl tahrip olmadıklarına, kaptanların bu riski nasıl aldıklarına hala akıl sır erdiremedim. Tek düşünebildiğim teknesi ahşap ve görmüş geçirmiştir. Bir kaç ilave sıyrık birşey farkettirmeyebilir.
KALOMA VERME
Bu konuda çok şey söylemek istemiyorum. Kısaca derinliğin bir kaloma boyu sayıldığından hareketle zincir kullanan teknelerde minimum 3 :1 kaloma, Zincir+ip kullanan teknelerde 5:1, sadece ip kullanan teknelerde 7:1 kaloma bırakmasını öneririm. Kaloma miktarı çapa tutma kuvvetini direk olarak etkilemektedir. Bazılarımızın diyebileceği "tekneyi çapa değil zincir tutar" değimini yanlış irdeleyerek çapanın tutmasını geri plana atmamak lazımdır. Serilmiş zincirin yükaltında zeminden kalkacağını unutmayalım. Kalkan zincirin asılma kuvvetinin, çapaya kadarki kalkmayan kısmının zemin üzerindeki sürtünme kuvvetini yendiği anda( kalan zincir kalkmadığı halde) çapanın tüm yükü almaya başladığını unutmayalım. Dolayısı ile bu noktadan itibaren çapa teknik olarak tüm rüzgar yükü eksi kalkmayan zincirin sürtünme kuvveti kadar bir yükü taşımaya başlamıştır. Bunu bir örnekle canlandırmak isterim. Örneğin 30 metre zincir kaloması verilmiş bir tekne düşünün, Rüzgar yükü dolayısı ile zincirin 20 metresi kalkmış, 10 metresi hala yerde.
Birçok kişi 10 mt lik kısım yerde yani çapaya yük gelmiyor, yani diğer deyimle tekneyi zincir tutuyor diyebilirler. Ancak teknik ve gerçek böyle söylemez. Bu teknenin zincirini çapa kilidinden ayırırsanız, tekneniz muhtemelen 30 metre zinciri alıp gidecektir. Çünkü 10 metrelik bir zincirin yerde sürünme rezistansı, tekneyi tutmaya yetmeyecektir. Dolayısı ile çözüm doğru kalomanın verilmesinden geçer. Kaloma miktarının çapanın tutma gücünü nasıl etkilediğini aşağıdaki tablodan görebilirsiniz. Örneğin bir çapa tutma gücünün %100 ünü 10:1 kalomada verirken 2:1 kalomada ancak gücünün %10 unu verebilmektedir.

Denizci Bağları

 Öncelikle bağ ile düğümün farkı unutulmamalıdır. Düğüm, çözülmesi zor ve sıkışması durumunda çözülemeyen veya çözene kadar oldukça zaman alan halat sistemidir. Denizcilikte asla düğüm kelimesine yer yoktur. Konuşmalarda ‘’denizcilik düğümleri’’ olarak duyduğumuz cümlelerin hepsi yanlış kullanımlardır. Belirttiğimiz gibi denize çıkan herkesin bağları öğrenmesi ve nerelerde kullanılacaklarını bilmeleri hem kendi güvenlikleri için hem de ekiplerinin güvenliği açısından esastır. Örneğin, geceleyin demir attınız ve çapanın ucuna da gelişigüzel bir bağ attınız. Gece, siz uyurken o bağın çözülmesi durumunda kendinizi istenmeyen yerlerde veya karada bulabilirsiniz. Limana yanaştınız, iki tekne arasında bağlısınız ve teknenizi koruma amaçlı usturmaçalarınızı vardevela tellerine bir şekilde bağladınız. Rüzgarlı havalarda teknelerin birbirlerine yaslanmalarında, kötü bağlanan bağlar ile usturmaçalarını kaybedebilirsiniz. Denize çıkacaksınız, ama palamar halatlarınızı öyle bir dolamışsınız ki, halatların üzerinde oluşan yük ile birlikte sıkışmışlar ve çözülemiyorlar.

Balıkçı Bağı 
İki halatın çımalarını ve genellikle misinaları bağlamak için kullanılır.
Yapılışı: Eşit çaptaki iki ipin ucu ters yönde konur. Her iki ipin ucu diğerinin bedeni etrafında döndürülerek kendisinin oluşturduğu dairenin içinden uç dışa gelecek şekilde geçirilir. Her iki yönde çekilerek sıkıştırılır..
Çifte Kazık Bağı
Kazık bağının daha sağlam olmasını sağlamak.
Yapılışı:Bu bağın yapılışında kazık bağında olduğu gibi ilk üstten alınan volta iki defa alındıktan sonra, alttan gelen çıma ile seren üzerinde çapraz olarak üçüncü bir volta daha alınır. Aynı, çıma uzun bednin içerisinden
sokulmak suretiyle yapılır.
Sancak Bağı
Bir halat çımasına diğer bir halatın kasasına, fırdöndüsü olmayan sancak salvolarını birbirine bağlamak. 
Yapılışı:Bağlanacak iki sancak salvosunun çımalarından bir tanesine sol el ile küçük bir dublin kasa yapılır.Sağ eldeki salvonun çıması kasasının altından geçirilerek dublin kasa üzerinde bir volta atılır.Aynı çımayı üstteki kendi bedeninin altından geçirmek sureti ile bağ yapılmış olur.
Çürük
Halat bedeni üzerindeki çürük ya da zayıf kısmı by-pass etmek için kullanılır.
Düğüm
Denizcilikte kullanılan bağlara bazen yanlış olarak düğüm denir örneğin ;balıkçı düğümü vs. Düğüm bir bağ formudur 
Dülger Bağı
Bir halatın çımasını diğer halatın bedenine veya seren ile direklerin hamaylısına (ortasına) bağlamakta kullanılan gemici bağıdır.
Yapılışı:Bağlanacak halatın çımasını direk üzerinden bir volta alındıktan sonra, alttan gelen çımayı direk üzerindeki bedenin arkasından, direk veya serenin önündeki bedenin de içinden geçirilerek yapılan gemici bağıdır.
Izbarço Bağı 
Gemiden sahile verilen halatın çımasına kasa yapmak.
Yapılışı:İstenilen kasa büyüklüğü göz önüne alınarak bir kuruz yapılır.Kasa büyüklüğünü teşkil eden doblin yaptıktan sonra çıma, kuruzun altından içeriye geçirilip uzun bedenin altından yukarıya alınarak kuruzun üstünden içeriye doğru kasa doblinin yanına getirilir, beden ve çımaların boşları alınarak bağ tamamlanır ve çıma bedene piyanlanır. 
Kamadan Bağı
Yelkeni camadana vurmakta kullanılan gemici bağıdır.
Yapılışı:Camadan kamçıları yan yana getirilerek yarım volta alınır.Sağdaki çıma soldaki çımanın altından alınarak yapılan gemici bağıdır. 
Kazık Bağı 
Bir halat çıkmasını puntel veya vardavela gibi iki tarafı kapalı demirlere bağlamak veya tente yakalarındaki inceleri vardavela tellerine veya ıskalaryalarına bağlamakta kullanılan gemici bağıdır. 
Yapılışı:Bir halatın bağlama payı ayrıldıktan sonra seren veya direk üzerine üstten bir volta atılır.Alttan gelen çımanın seren üzerindeki bedene çapraz olarak ikinci bir volta daha atılır.Üstten gelen çıma uzun bedenin. sol tarafından ve çapraz bedenin içerisinden geçirilerek yapılmış olur
Kropi Bağı
Yan mataforadaki vardakova halatlarının, mataforanın altına asılı tornadan geriye sıyrılmaması için tornanın önüne yapılan gemici bağıdır.
Yapılışı:Vardakova halatının kamçı vazifesi gören kısmının tornaya yakın bedenine bir kuruz atılır. Kamçı tarafındaki çıma bedeninin altından, etrafından bir defa döndürülerek kuruzun içerisinden geçirilmek suretiyle yapılan gemici bağıdır.
Çifte Sancak Bağı
Sancak bağı ile aynı amaçla kullanılır daha güçlü ve emniyetlidir.
Yapılışı:Bağlanacak iki sancak savlosunun çımalarından bir tanesine sol el ile küçük bir doblin kasa yapılır.Sağ eldeki savlonun çıması kasasının altından geçirilerek doblin kasa üzerinde bir volta atılır.Aynı çımayı üstteki kendi bedeninin altından geçirmek sureti ile bağ yapılmış olur.

SEYİRLER

GECE SEYRİ
Motorlu veya yelkenli deniz araçları güneşin batımından, güneşin doğuşuna kadar veya sis, şidettli yağmur, kar gibi durumlarda, seyir fenerlerini yakmak zorundadırlar. Deniz trafiğinin olmadığı bülgelerde tekneler demirliyken (demir feneri yakılır) veya limanda bağlıyken seyir fenerlerini yakmak zorunda değildirler. Denizde çatışmayı önlemek için seyir fenerleri kullanmak ve dolayısıyla mevcut fenerleri tanımak gereklidir. Ayrıca denizde sığlıkları veya kayalıkları gösteren deniz fenerlerini, çakarları ve karadaki deniz fenerlerini de izlemek ve tanımak gerekir.


İskele

Sancak
Sol taraf, İSKELE, kırmızı renktedir. Sağ taraf, SANCAK, yeşil renktedir.


Bir teknenin gidiş yönünü ışıklarla belirlemek
Teknelerdedeki seyir ve yardımcı fenerler

7 metrenin üzerindeki motorlu ve yelkenli teknelerde, silyon feneri , yedekleme feneri, pupa feneri ve borda fenerleri mevcuttur. Borda fenerleri kırmızı ve yeşil, diğerleri ise beyaz renktedirler. Kırmızı renkli fener sol tarafta yani iskelededir, yeşil renkli fener ise sağ tarafta yani sancaktadır. Seyir fenerleri, teknelerin tiplerini, boyutlarını hatta seyir durumunu anlamak için farklı farklı şekillerde tasarlanırlar. Seyir lambaları yeşil, kırmızı ve beyaz renkleren oluşurlar. Seyir fenerleri açık bir teknede fener gibi diğer lambaları yakmak zorunlu değildir. Ama gece seyirine çıkacak olan teknelerde bir projektör bulunması da fayadlı olabilir.

Genelde direk tepede bulunan silyon feneri önden ve belli bir ölçüde yanlardan görülür. 225 derecelik bir görünme açısı vardır. Arkadaki pupa fenerinin 135 derecelik bir görünme açısı vardır. Sancak ve iskeledeki borda fenerleri ise 112,5 derecelik açılarla görünürler. Bu açılar uluslararası değerler olup, teknenin yelkenli veya motorlu olup olmamasına bağlı değildir. Tüm deniz araçlarında sabit değerlerdir.
Yandaki tabloda teknelerde bulunması gereken fenerler ve özellikleri verilmiştir.







Boyu 7 metre ve altındaki yelkenliler , her hangi bir el feneriyle bulundukları yeri belli etmelidirler.



YELKEN
  • ORSA SEYRİ (RÜZGARÜSTÜNE SEYİR)
Orsa seyri en yavaş yelken seyridir. Çünkü rüzgarı bu açıyla aldığınızda rüzgar gücünün çoğu, tekneyi ileri hareket ettirmek yerine yatırmaya harcanır. Orsa seyirde tekneyi yatırma gücü, ileri hareket ettirme gücünden 4 kat fazladır. Orsa seyirde rüzgar daha şiddetli hissedilir. Rüzgar ve dalgaların suratınızda patladığı orsa seyri tekne ve mürettebat için zordur. Teknenin başı her dalgayla çıkar iner. Yelkenli teknenin rüzgara en çok yaklaşabildiği bu seyirde flok çarmıklara kadar, ana yelkende teknenin ortasına kadar trim edilir. Orsa seyrine volta vurmakta denir. Yelkenler olabildiğince gergin trim edilmelidir. Flok iskotası yelken çarmıklara yaklaşana dek gerilmelidir. Ön yelkeniniz flok yerine bir cenova ise fazla trim etmeniz halinde direğe ve direk gurcatalarına yaslanacaktır. Orsa seyirde ana yelken bumbası teknenin orta hattına gelinceye kadar trim edilmelidir. Bu teknenin rüzgar üstüne yakın seyir yapma imkanını arttırır. Yelkenler içeri doğru gergin olduğu kadar yukarı doğruda gergin olmalıdırlar. Ayrıca mandarlarında gerili olmasına dikkat etmeniz gereklidir. Eğer ön yelken tamamen içeriye trim edilmiş ve rüzgar üstü ve rüzgar altı kurdeleleri geriye doğru uçuşuyorsa, rüzgar üstüne doğru 45 derecede gidiyorsunuz demektir. Eğer rüzgar üstündeki kurdele düşüyorsa rüzgar üstüne fazla çıktınız, yükseldiniz demektir. Bu durumda teknenin başı birkaç derece rüzgaraltına döndürülmelidir. Yani yekeyi yelkenlerin ters yönüne çekmeli, dümenin yelkenlere doğru çevrilmesi gerekir. Rüzgarla kırk üç derece açı ile seyir yapmak yanlışken, 48 derece ile seyir yapmak yanlış değildir. Bu sizi yalnızca yavaşlatır.
  • APAZ SEYRİ
Apaz seyri en hızlı seyirdir. Apaz seyrinde toplam kuvvet bileşkesi, gitmek istediğimiz yöne, yani ileri doğrudur. Bu seyirde daha büyük yelken alanı kullanılır. Buda tekneyi hızlandırır. Apaz seyri pupa seyrinden de hızlıdır. Çünkü rüzgarla aynı yönde gidilen pupa, seyrinde, yelken rüzgarı tutan bir araç görevini görür. Yalnızca rüzgarı tutarak hareket ettiği için pupa seyri yapan bir teknenin rüzgardan hızlı gitmesi mümkün değildir. Orsa seyri çok dar bir seyir açısıdır. Teknenin başı rüzgarla 45-50 derecelik bir açıdadır. Apaz seyri ise tersine 50-170 dereceler arasını içerir. Apaz seyri Dar Apaz, Apaz (Borda Apaz) ve geniş apaz seyirleri olmak üzere üç bölüme ayrılır. Teknenin başı rüzgarla 50-90 derecelik açı yaptığında dar Apaz, 90-120 derecelik bir açı yaptığında apaz(Borda Apaz), 120-170 derecelik açılarda geniş apaz olur. Orsadan dar apaza geçerken yelkenler giderek boşlanmalıdır. Aynı şekilde dar abazdan borda seyrine, sonrada geniş apaza geçerken, yada rüzgar altına düşerken yelkenler giderek boşlanmalıdır. Tersine, geniş apazdan apaza sonrada dar apaza geçerken, yani rüzgar üstüne yükselirken ise yelkenler giderek trim edilmelidir. Apaz seyirde, yelkenlerin yapraklanmasını rüzgar altına dönerek ya da yelkenleri trim ederek ya da her ikisini birden yaparak durdurabilirsiniz. Orsadan geniş apaza geçerken mandarları biraz boşlayın, apaz seyrinde rüzgarla dolan yelkenler daha iyidir. Rüzgar fazlaysa daha düz yelkenler bayılmayı azaltır., mandarı iyice gererek, orsa yakası gergisini kullanarak yelkenleri düz hale getirin
  • PUPA SEYRİ
Pupa seyri tam rüzgar yönünde yapılan seyirdir. 180 derece ile tam rüzgar aşağı seyir yapılır. Pupa seyri yerine 160 derecelik Geniş Apaz seyri yapmak daha uygun olacaktır. Geniş Apaz seyri yapıp rüzgar altı volta atarak ilerlemek pupa seyrine oranla daha hızlıdır. Yarış tekneleri pupa seyri yapmamayı tercih ederler. Pupa seyrinde ana yelken rüzgara 90 derece açıda tutulur. Ana yelken çarmıklara yaslanmamalıdır. Ana yelkenin fazla boşlanması halinde tekne rüzgara dönmeye çalışacaktır. Rüzgar sert olduğunda, dümen teknenin dönüşünü engelleyemez. Pupa seyirde ön yelken etkisiz olduğu için genellikle rüzgar üstü tarafa doğru açılır. Yelken rüzgar üstü tarafa geçirildiğinde iyice boşlanır. Ayı Bacağı denen bu pozisyon ön yelkenin rüzgarla dolmasını sağladığı için, pupa seyirde daha hızlı yol alınmasına olanak verir. Pupa seyir yapmayı seçmeniz halinde kavança atmanızda gerekecektir. Rüzgar şiddetliyse ve deniz dalgalıysa kavança ile dönmemeniz gerekmektedir.
Kavança şu şekilde yapılır.
1) Dümençinin Alesta kavança komutuyla başlar.
2) Bunbanın donanımı boşlanır. Rüzgar altı dönüş için denizin uygun olup olmadığına bakılır. Hareketli salma en çok dörtte bir kadar indirilir.
3) Ön yelken rüzgar altı iskotası boşlanmaya hazır olur.
4) Mürettebat hazır der.
5) Dümenci yekeyi ana yelkenin karşı yönüne çekerek rüzgar altı dönüşü başlatır.
6) Rüzgar üstü iskota hazırlanır.
7)Tam rüzgr aşağı konumuna gelince dümenci kavança diye bağırır. Kavançada zamanlama çok önemlidir. Ana yelken tamamen içerde trim edilmiş olmalıdır.. Yelken trimi tamamlanmamışsa dönüşü durdurun.
TRİM REHBERİ
HAFİF RÜZGARDA(SIFIR-ALTI KNOT)
1) Yan kuvvetlere direnmek için salmayı indirin.
2) Ana yelkeni teknenin ortasına kadar trim edin. Rüzgar 3 knottan az ise ön yelkeni biraz boşlayın. Ayrıca bir kaç derece rüzgar altına dönün.
3) Bumbayı, bumba arabası yardımıyla teknenin ortasında tutun ve ana yelken iskotasını biraz boşlayın.
4) Ana yelkenin alt yaka gerginliğini bir iki santim azaltıp derinliğini arttırın.
5) direği biraz eğin
6) Ön yelkeni doldurabilmek için mandarını hafifçe boşlayın.
ORTA ŞİDDETLİ RÜZGARDA RÜZGAR ÜSTÜ(YEDİ-ONDÖRT KNOT)
1) Salmayı indirin
2)Yelkenleri iyice kasın
3) Bumbayı suyla paralel olana kadar kasın.
4) Orsa yakası gergisini ana yelkendeki kırışıklıkları giderecek kadar kasın.
5) Ana yelkenin alt yakasını iyice gergin hale getirin.
6) Ana yelkeni düz hale getirmek için direği eğin.
7) Bumbyı araba yardımıyla teknenin ortasında tutun, ancak tekne 20-30 derece yatarsa arabayı rüzgar altına kaydırın.
8) Cenovanın mandarı, hafif havaya oranla daha gerili olmalıdır
9) Rüzgar gücü artarsa, ön yelkeni daha küçük yelkenle değiştirin,yada ana ve ön yelkene camadan vurun.
10) Mürettebat ağırlığı rüzgar üstü tarafta olmalıdır.
SERT RÜZGARDA RÜZGAR ÜSTÜ
1) Salmayı indirin
2)Yelkenleri iyice kasın Sağnaklarda yelkenleri iyice boşlamalı yada rüzgar üstüne dönmelisiniz.
3) Pupa palangasını kasarak direk tepesinin oynamasını engelleyin.
4) Mürettebat ağırlığını rüzgar üstü tarafa kaydırın.
5) Teknenin yatması arttıkça orsa yakası gerginliğini arttırın.
6) teknenin 20-30 derecenin üstünde yatmasını engellemek için bumba arabasını rüzgar altına kaydırın. Ana yelken iskotasını biraz boşlayın,gerekirse yelkenleri küçültün.
RÜZGAR ALTI YELKEN SEYRİ
Rüzgar üstüne seyir çok kesin yelken trimi ve tekniği gerektirirken, rüzgar altı seyir (apaz ve pupa seyirleri) yelken trimi ve tekniği gerektirmez..
1) Pupa palangasını kullanarak bumbayı suya paralel hale getirin, yada yelkenin üst iki çıtasını bumbaya
paralel yapın. Hafif havalarda pupa palangasını fazla kasmayın. Rüzgar arttıkça pupa palangasını kasarak teknenin dalgalarda yuvarlanmasını azaltın. Ancak tekne aniden fazla yatarsa bumbayı hemen boşlayın.
2)Apaz seyirde yelkenleri yapraklanana kadar boşlayın ve sonra yapraklanmayı durduracak kadar kasın. başka bir seçenekte ön yelkeni rüzgar kurdelelerine bakarak trim etmektir. Ön ve arka kurdelelerin ikisi birden arkaya doğru uçuştuğu an yelken iyi trim edilmiş demektir.Pupa seyirde yelkenler yapraklanmaz. Bu yüzden trim için ana yelkeni rüzgarla doksan derece açıya getirin böylece ana yelkenin tekneyle açısı seksen derece kadar olur. Ayıbacağı seyri yapmazsanız, ön yelken pupa seyirde oldukça etkisizdir.
3) Ana yelken derinliği fazla olmalıdır. Bunu sağlamak için alt yaka gergisi, kıç ıstralya ve orsa yakası gergisi boşlanır. ve direk kıç ıstıralyanın boşlanmasıyla düzeltilir. Ancak rüzgarlı bir apaz seyirde ana yelken düz hale getirilir. ve daha rahat dümen tutması sağlanır.
4) Ön yelken derinliğini arttırmak için mandar biraz boşlanır. Direk düzeltilir. Ön yelken yönlendirme makarası kaydırılabiliyorsa bu yapılır.. Rüzgar üstü seyirde yönlendirme makarası yeniden içeri alınır.

Teknede yönler

Baş:Teknenin ön kısmı.
Kıç:Teknenin arka kısmı.
Pruva:Bir teknenin baştan ileri ufuk yönündeki alan.
Pupa:Bir teknenin kıçtan geri ufuk yönündeki alan.
Sancak:Omurga hattının pruva yönünde sağ tarafı.
İskele:Omurga hattının pruva yönünde sol tarafı.
Omuzluk:Teknenin baş ve kıç kısmında, omurga hattı ile 45 derecelik açı yapan, her iki taraftaki köşeleri.
Rüzgar üstü:Tekne aynı rüzgara tabi kaldığı sürece, teknenin rüzgarı aldığı taraf.
Rüzgar altı:Tekne aynı rüzgara tabi kaldığı sürece, teknenin rüzgarı aldığı tarafın ters istikameti

Ebedi takvim

Ebedi Takvim






 
 
 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı