Yeni Başlayanlar için etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Yeni Başlayanlar için etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Nisan 2010 Cuma

Neden olta balıkçılığı

Neden olta balıkçılığı
Balıkçılıkla hobi olarak uğraşan insanların çoğu ise olta balıkçılığını tercih etmektedirler; çünkü olta balıkçılığı diğer balıkçılık türlerine göre hem daha kolay hem de daha ucuzdur. Olta balıkçılığı, olta takımlarının kullanım şekline göre tekneden ya da kıyıdan yapılmaktadır.

Günümüz yaşam koşulları ve iş tempomuzdan dolayı oldukça sıkıntı ve stres altında bir yaşam sürdürebilmekteyiz, bu nedenle insanların kendine hobi edinmeleri uzmanlarca tavsiye edilmektedir. Bunlara birkaç örnek verecek olursak açık havada yürüyüş yapmak, spor yapmak, el becerileri edinmek, sanatsal faaliyetlerde bulunmak kanımca bunların hepsini kapsayacak bir tek hobi var oda oltayla balık avlamak uzmanlar gibi bende bunu tavsiye ediyorum ve uyguluyorum.

Amatör balıkçılık oltayla yapılan ve hiçbir ticari amaç gütmeyen insan ruh ve beden sağlığı açısından oldukça önemli bir etkinliktir, bu etkinlik içerisinde yaptığımız veya yapabileceğimiz birkaç aktiviteye değineyim. Ailenizle birlikte gittiğiniz bir sahil, akarsu veya göl kenarında piknik yapıp bunun yanında balık avlayabilirsiniz, balık avlarken farkında olmadan yaptığınız yer değişiklikleri ile yürüyüş yapar, olta atarken vücudunuzdaki bir çok bölgedeki kas ve adale gurubuna egzersiz yaptırabilir, daha iştahlı yemek yersiniz ve yediğiniz yemekten büyük bir tat alırsınız, balık avlama süresince iş ve şehir yaşamınızdan uzaklaşır adeta meditasyon yaparsınız. Kıyıya vuran dalgalar, akarsuların taşların arasından akarken çıkardığı sesler, su yüzüne sıçrayan balıkların hele ki birde oltayla kendi yakaladığınız balıklara dokunmanın verdiği hazzı kelimelere sığdırabilmenin imkânı yoktur.
Kullanılan Malzemeler

Misina: Olta iplerine verilen genel addır. Misina ipleri günümüzde naylondan yapılmaktadır. Balık avlarken kullanılacak misinanın kalınlığı; avlanmak istenilen balığın büyüklüğüne ve türüne göre belirlenmelidir. Çoğunlukla küçük balıklar için ince misinalar, büyük balıklar için ise daha kalın misinalar tercih edilir. Fakat bazı büyük balıkların avında, balıkların misinayı farketmemesi amacıyla ince misina da tercih edilebilir.

Mantar veya Kasnak: Misinanın sarıldığı, mantardan yapılan, dikdörtgen şeklindeki malzemedir. Oltanın kolay ve rahat kulanılabilmesini sağlar. Ancak bunun için mantarın, misinanın uzunluğu ile doğru orantılı olması gerekmektedir; misina ne kadar uzun olursa mantar da ona göre büyük olmalıdır. Olta takımının üzerindeki iğnelerin mantara saplanarak muhafaza edilebilmesi de mantarın diğer bir avantajıdır.

Beden: Olta takımında, ağırlık ile olta ipi arasındaki tek parçalık iptir. Dişli balıklar avlanırken balığın ‘beden’i keserek kaçmasını engellemek için çelikten yapılmış bedenler kullanılır.

Köstek: Bedenle iğne arasındaki misinadır. Uzunluğu, oltayı kullanacak kişiye bağlıdır. İstenilen boyda bağlanabilir; ancak çok da uzun olmamalıdır.

Fırdöndü: Misina av sırasında çeşitli nedenlerden dolayı kendi ekseni etrafında döner. Bu dönme en fazla ‘beden’ kısmında olduğundan dolayı ‘beden’den oltaya geçiş kısmında ‘fırdöndü’ kullanılır. Fırdöndüler genellikle pirinçten yapılmaktadır.

İskandil (kurşun): Oltanın dibe batmasını sağlayan ve genellikle kurşundan yapılan olta malzemesidir. Kurşundan yapıldığı için halk arasında ‘kurşun’ olarak adlandırılır. İskandil derinlikle doğru orantılı olarak kullanılır; derinlik arttıkça iskandilin ağırlığı da artmalıdır. Fakat balık avlanan yerin zemini kayalık ise, derinlik ne kadar olursa olsun, oltanın kayalara takılmasını engellemek amacıyla yaprak (hafif) kurşun kullanılmalıdır. İskandil, gerekli halllerde çok daha çabuk değiştirilebilmek amacıyla oltanın en ucuna bağlanır.

Şamandıra: Yüzey balıklarını yakalarken oltanın dibe batmasını engellemek amacıyla kullanılan malzemelerdir. Adi şamandıra (gündüzleri kullanılır), ışıklı şamandıra ve sesli şamandıra olmak üzere 3 değişik çeşidi vardır.

Zoka: Genellikle dişli balıkları avlarken kullanılan, sapına kurşun dökülmüş iğnelerdir. Tuzlu suda avlanırken, balıkların ilgisini çekmek amacıyla, civayla kaplanmış zokalar tercih edilir. Tatlı suda ise normal zokalar kullanılmaktadır.

Çarpma: Genellikle balığın çok olduğu yerlerde kullanılan, üç iğneden oluşan ve denizcilikte kullanılan çapaya benzeyen bir malzemedir. Çarpma, tekneden veya dik kıyılardan balığın çok olduğu bölgeye doğru sallandırılır. Balıklar çarpmanın üst kısmından geçerken, çarpma hızla çekilerek balıklar yakalanır.

18 Nisan 2010 Pazar

Balıkçılık hakkında bilgi



OLTA NEDİR?



 Birçok amatör avcı bazen kancaya, bazen olta kamışına hatta bazen de makineye olta demiş, çoğu ise balık avcılığında balık avlamak amacıyla elimize aldığımız bütün elemanları içeren düzeneğe bilmeden yanlış ifadeyle olta demiştir.


     Balık tutma amacını güden takoz, mantar yada kasnağa sarılmış ancak üzerinde hiçbir elemanı bulunmayan olta misinası yada ipten yapılmış düzenektir. Bu tarife göre herhangi bir araca sarılı boş bir ip veya olta misinasıdır.

     Eğer bir yere sarılı değilse buna kabaca OLTA MİSİNASI ya da OLTA İPİ denir. Boş ana olta misinasına yani olta'ya önce bir olta fırdöndüsü takılır. Bunun görevi balığın olta misinasını dolaştırmamasını sağlamaktır. Olta fırdöndüsünden sonraki kısım avlanmayı yürüten kısımdır ki buna olta bedeni denir.

     Olta bedeninin kalınlığı olta kalınlığında yada 1 numara ince olmalıdır. Olta bedeninin üst ve alt uçunda birer halka oluşturulur. Bu halkalara kasa denir. Üstteki kasa olta ipinin ucundaki klipsli olta fırdöndüsüne bağlanır.

     Alttaki kasa ise ağırlığın olta bedenine takılıp çıkarılması için kullanılır. Değişik derinliklerde avlanmak için en uç kısmına kurşun ağırlık ilave edilebilir yada yüzeyde av yapılacaksa en alta kanca en üste olta şamandırası ilave edilir.

     Takımların olta bedenlerine balık tutma amacı ile eklenen ve ucunda olta iğnesi bulunan kısa iplere köstek denir. Köstekler hangi takımın bedenine iliştirilmişlerse o isimle anılırlar. Paragat kösteği, çapari kösteği, yeldirme kösteği gibi. Köstek kalınlığı kesinlikle olta kalınlığından en az 1 numara ince olmalıdır.


OLTA BALIKÇILIĞI

        Olta balıkçılığında dikkat edilmesi gereken hususlar vardır. Bunlar doğru ürün şeçimi ile başlar. Öncelikle misina seçimi önemlidir. Misina alırken pahalısını değil tuzlu suya yada tatlı suya dayanıklı olanını almanız gerekmektedir. Aldığınızda sağlam görünen, düğüme dayanıklı olan her misina uzun ömürlü olmaz. Ucuz misinayı tekrar tekrar almak da size daha pahalıya gelir. Monoflament malzemeden yapılan, gam yapmayan, çok sert olmayan, çok fazla esnemeyen misinaları tercih etmeniz gerekir.     Bu misina istenilen özelliklere en yakın misinadır. Fiyat olarak da uygun bir üründür.

          Olta balıkçılığında ikinci olarak olta makinesi önem taşımaktadır. Olta makinesinin çok bilyalı olması kaliteli olduğunu göstermez. Olta makinelerinin gövdeleri çoğunlukla grafit malzemeden yapılır daha hafif ve dayanıklıdır. Olta misinasının sarıldığı kafa bölümü çok ucuz makinalarda plastik, kaliteli makinelerde aluminyumdur. Tek bilyalı bir çok olta makinesi 13 bilyalı makineden daha iyi performans sağlar. Olta makinelerinin içerisindeki bilyalar 3 çeşittir. 1. plastik bilya, 2. aluminyum bilya, 3. titanyum bilyadır. Olta makinenizin bilyası çok ve plastik ise uzun ömürlu olmaz, büyük balık avlarında verim alınmaz. Tekneden avlarda derinden av yapılacak ise olta makinesinin kafası büyük olanı seçilmelidir. Bu seçim derinden oltayı daha hızlı çekmemizi sağlar. Dönüş devri hızlı olan olta makineleri de bunu kolaylaştırır. Hızlı, güçlü, 5 bilyalı bir olta makinesi olan Cedros 55 bu konuda tavsiye edilecek bir üründür.

         Olta balıkçılığında üçüncü önemli malzememiz iğnedir. Sonuç olarak olta iğnesi olmadan balık tutulamaz. Olta iğnelerinde kaliteyi yapıldığı malzemenin özelliği belirler. Günümüzde iğneler kutuyla yada paket halinde satılmaktadir. Kutu iğneler 100er adetli yada 50şer adetli olmaktadir. Paket iğneler ise olta iğnesinin boyutuna göre farklı adetlerde olmaktadır. Bu da 3 ila 15 arasında değişmektedir. Çipura avlamak icin Mustad 496 serisi olta iğneleri, mercan avı ve levrek bırakmasında Mustad 1251 ile 1523 serisi olta iğneleri, sazan ve yayın avlarında ise Mustad 505-530 serisi iğneleri, Youvella 1404-1405-1466 serisi olta iğnelerinin boyları kullanılmaktadır. Karagöz, gupes, patlakgöz mercan avlarında ise uzun saplı çapraz olta iğnesi olan Mustad 1522 serisi , Youvella 1303 serisi iğneler kullanılmalıdır.Okuma iğne özellikle tavsiye edilir.

          Olta malzemeleri şeçiminde kamışın önemi yüksektir. Olta malzemeleri tekneden balık avcılığı için, kıyıdan balık avcılığı için , kıyıdan uzak atış için ( surf kamışı) , Tekneden jig avcılığı için ,tekneden trolling için, tatlı suda fly avcılık için, kıyıdan atçek avcılık için spin kamışlar  olarak farklılık gösterir.


Balıkçılık, en dar anlamıyla denizlerde, göllerde ve akarsularda balıkların çeşitli yöntemlerle avlanmasıdır. Ama balıkçılık yalnızca balık avlanmasıyla sınırlı değildir. Midye, karides, ıstakoz, pavurya, istiridye ve ahtapotun, hatta balina gibi deniz memelilerinin avlanması da balıkçılık kapsamına girer. Gölet, havuz ya da denizlerde balık ve öbür deniz hayvanlarının üretilmesi de balıkçılığın bir parçasıdır.
İnsanların en eski çağlardan bu yana balık avladıkları bilinmektedir. Günümüzden 5 bin yıl öncesinden kalma, kemikten yapılmış ve bugün kullanılan örneklerine benzeyen iğneler bulunmuştur. Spor ve eğlence amacıyla yapılan balıkçılığa amatör balıkçılık denir. Besin gereksinimi karşılamak için yapılan balıkçılık ise ticari balıkçılık olarak adlandırılır.

Amatör balıkçılık

Amatör balıkçılığın temeli oltayla avlanmaya dayanır. Ama zıpkınla ve elle de balık avlanabilir. Bugün en yaygın olta tipi, kamışlı oltalardır. Bu oltalarla yemi daha uzağa fırlatmak ve kıyadan daha uzak sularda balık yakalamak mümkündür. Kamışlı oltalar değişik malzemelerden yapılır. En çok bambu, ince çelik borular ya da cam elyaf kullanılır. Kamışın ucu ince, sap bölümü daha kalın yapılır. Misina, kamışın ucundan sapına kadar aralıklı olarak tutturulmuş halkaların içinden geçirilir ve sap bölümündeki bir makaraya sarılır.

Tatlı Su Balıkçılığı

Makaralı oltalar bulunmadan önce, misina bir mantar ya da tahta parçasına elle sarılırdı. Balık oltaya takıldığında balıkçı seri hareketlerle balığı kıyıya çekerdi. Ama bu tür avlanma kolay değildi, misinanın dolaşması, düğüm olması gibi sorunlar yaşanırdı.

Oysa makaralı oltayla avlanmak çok kolaydır. Makara misinanın sarılmasını ve gerekirse gevşetilmesini kolaylaştırmıştır. Örneğin oltaya yakalanan balık sert hareketlerle direnirse makaradaki misina boşaltılarak balığa yol verilir. Balığın yorulup hareketlerinde yavaşlama görülünce, misina yeniden makaraya sarılarak balık çekilir. Ama makaralı oltayla balık avlarken, misinayı ne zaman boşaltıp ne zaman makaraya saracağını bilmek gerekir. Ayrıca misinanın da bir dayanma gücü vardır. Hızlı bir akıntıda balığın çekiş gücü karşısında bunu da hesaba katmak gerekir. Büyük bir balık yakalandığında, onun direnme gücünü kırmak için arada bir misinayı gevşetmek ve balığa yol vermek gerekir. Bunun sonucunda yorulan balık daha kolay çekilebilir.

Avlanmanın önemli noktalarından biri, uygun olta iğnesi seçmektir. Avlanacak balığa göre, değişik büyüklük ve biçimlerde iğneler vardır. Ama bütün olta iğnelerinin ucunda, balığın ağzına saplandıktan sonra çıkmasını engelleyen bir damak (çengel) vardır. İğnelerin sapında da genellikle bir halka bulunur. Hayvan bağırsağından, naylon ya da çelik telden yapılmış "köstek" bu halkadan geçirilerek iğneye bağlanır.

Balıklar çeşitli yemlerle avlanır. Canlı ya da cansız yemler, iğnenin ucundaki damağa geçirilir. Balığın doğal besini olan böcekler, solucanlar, küçük kurbağalar ya da avlanacak balığa göre çok küçük balıklar, en çok kullanılan canlı yemlerdir. Cansız yem olarak ise hamur, ekmek içi, haşlanmış buğday, peynir gibi yiyecekler ya da tüy parçası, yapay sinek gibi yapay yemler kullanılır.

Oltayla balık avlamak ustalık ister. Avlanacak balığın bulunabileceği yeri, suyun yüzeyinde ya da dibinde mi olduğunu bilmek gerekir. Öte yandan oltayı balığın yem aradığı yere atabilmek ya da indirebilmek gerekir. Örneğin sombalığı ve alabalık dışındaki bütün tatlı su balıklarını avlamak için olta dibe bırakılır. Sombalığı, alabalık, gölge balığı, tatlı su kefali ve kızılkanat avlamada yaygın olarak sinek oltası kullanılır. Yapay sineği uzağa atabilmek için kamışın çok esnek olması, ucunda da kalınca bir misina bulunması gerekir. Oltanın ucuna bağırsak ya da naylondan yapılmış 2-3 metre uzunluğunda bir beden, bedenin ucundaki iğneye de tüy parçaları, kürk, ipek ve parlak tellerden yapılmış yapay sinek bağlanır.

Amatör Deniz Balıkçılığı

Amatör deniz balıkçılığında da tatlı su balıkçılığında kullanılan olta takımlarının hemen aynısı kullanılır. Ama kamış ve misinaların daha sağlam olması gerekir. Oltanın iyice derine inebilmesi için daha ağır kurşunlar (iskandil) ve iri balıkları da yakalayabilmek için daha büyük iğneler kullanılmalıdır. Dipte ya da dibe yakın derinliklerde yaşayan mezgit, morina ve yassı balıkları avlamak için yem olarak karides, midye ve solucan tercih edilir. Uskumru ve lüfer ise, hareket halindeki tekneden kaşıkla ya da doğal yemle tutulur.

Deniz balıkçılığında köstekli olta da çok kullanılan olta tiplerinden biridir. Bu oltanın ucundaki iskandilli bedenine, belirli aralıklarla pirinç telden yapılmış köstekler bağlanır. Bu oltanın adı da bu kösteklerden gelir. Kösteklere kısa misinalar, misinaların ucuna da iğneler takılır. Köstekli oltayla balık avlamada canlı yemler kullanılır. Avlanma sırasında olta gergin tutulur ve balık yeme atladığı anda olta hafifçe silkelenerek balığın iğneyi yutması sağlanır. Sonra balığın iğneden kurtulmasına fırsat vermeden hızla çekilir.Denizlerde balık avlamada çok yaygın olarak kullanılan çapari de bir tür köstekli oltadır. Ama çaparide canlı yem kullanılmaz, onun yerine genellikle hindi, kaz ve tavuk tüyü gibi yapay yemlerden yararlanılır. Çapari, bir olta (makaraya ya da mantara sarılmış misina), misinanın dolaşmasını engelleyen bir fırdöndü, fırdöndüden iskandile kadar uzanan ve gene misinadan yapılan bir beden ile en uçtaki iskandilden oluşur. Bedenin üzerine, belirli aralıklarla, uçlarına iğne takılmış kısa misina parçalarından köstekler bağlanır. İstavrit gibi küçük balıkları avlamada 10 köstekli (10 iğneli) bir çapari yeterlidir. Ama çaparideki köstek sayısı palamut avında 35'e, torik ve kofana denen iri palamut ve lüfer avında 55'e kadar çıkar.

Kılıç balığı, orkinos ve tarpon gibi, bazılarının ağırlığı yarım tonu bulan büyük deniz balıkları da hareketli bir tekneden oltayla avlanabilir. Bunun için çok kalın ve sağlam bir kamış ve uzunluğu en az 360 metre olan misina gerekir. Bu tür avlanmada balıkçı kamışın ucunu, beline taktığı özel bir kemere oturtur. Oltaya yakalanan bu kadar ağır balıkları çekmek ve onların direnme gücüne karşı koyabilmek kolay değildir. Onun için yakalanan balık yoruluncaya kadar tekneyle izlenir. Uzun bir süre yol alındıktan sonra balıkçı misinayı makaraya sararak balığı tekneye yaklaştırır. Yakalanan balık ya tekneye alınır ya da teknenin yedeğinde limana kadar çekilir.

Ernest Hemingway’in Yaşlı Adam ve Deniz adlı romanında, oltayla büyük bir balık yakalayan yaşlı bir balıkçının, bu balığı kıyıya çekebilmek için verdiği mücadele ayrıntılarıyla anlatılmıştır.
Ticari balıkçılık yöntemleri
Deniz balıklarının bazıları su yüzeyine yakın yaşarlar ve bunlara yüzey balığı denir. Örneğin ringa, sardalye, hamsi, orkinos ve uskumru yüzey balıklarıdır. Deniz dibine yakın ve dipte yaşayan balıklara da dip balığı adı verilir. Dip balıklarına örnek olarak morina, mezgit, berlam ve bütün yassı balıklar verilebilir.

Ticari amaçla yapılan balıkçılığın temeli ağla avlanmaya dayanır. Avlanmada balığın özelliğine, yaşadığı suyun derinliğine göre değişik ağlar kullanılır. Yaygın olarak kullanılan ağların başında trol ağı gelir. Trol ağı, külah biçiminde büyük bir torbaya benzer ve ağzı yaklaşık 30 metre genişliğindedir. Ağ atılırken ağzı açık tutmak için her iki yanına tahta levhalar yerleştirilir. "Kapı" denen bu tahta levhalar da çelik kablolarla trol teknesine bağlanır. Deniz dibinin engebeli olmadığı yerlerde dip balıklarını avlamak için genellikle dip trolü kullanılır. Trol teknesinden denize bırakılan trol ağı, tekneyle sürüklenir ve ağ deniz dibini tarayarak yolunun üzerindeki balıkları toplar. Ağı sürükleme işi 1,5-3 saat kadar sürer. Sonra ağ bir vinç yardımıyla çekilir ve içindeki balıklar tekneye boşaltılır. Balıklar temizlenip yıkandıktan sonra, teknenin ambarında buzların arasına gömülerek saklanır. Bazı büyük ve gelişmiş trol teknelerinde balıklar temizlendikten sonra soğutma aygıtlarında dondurulur. Bu tür tekneler denizde daha uzun süre kalıp avlanmaya devam edebilir.

Bazı dip balıklarını avlamada kullanılan yöntemlerden biri de paraketedir. Kalın bir misina (olta ipi) olan paraketenin üzerinde aralıklı olarak dizilmiş 1.000'e yakın yemli iğne bulunur. Avlanma sırasında parakete deniz dibine bırakılır ve yeri şamandıralarla belirlenir. Parakete 24 saate bir denizden çekilerek yakalanan balıklar alınır ve iğnelerine yeniden yem takılır. Orkinos gibi bazı yüzey balıkları ise şamandıralara bağlanan su üstü paraketeleriyle yakalanır.
Dip balıklarının yakalanmasında çevirme ağları da kullanılır. Bu avlanma biçiminde önce balığın yoğun olduğu bölge ağlarla çevrilir, sonra balıklar ağın torba biçimindeki bölümüne doğru sürülür.

Yüzey balıklarının avlanmasında gırgır ve orta su trolü en çok kullanılan avlanma biçimleridir. Gırgırla avlanmada, balık sürüsü, suya dik indirilen ağla çevrilir. Daha sonra ağın alt bölümü, halatları çekilerek büzülüp kapatılır. Bir vinç yardımıyla gırgır teknesine çekilen ağın içindeki balıklar büyük kepçelerle ya da suyla pompalanarak tekneye alınır. Orta su trolünde ise, dip trolündekinden daha büyük bir ağ balıkların bulunduğu derinliğe bırakılır ve bir ya da iki tekneyle çekilir.

Deniz balıklarını avlamada kullanılan en eski yöntemlerden biri de dalyandır. Bu yöntem ilk çağlardan beri kullanılmıştır. Yakın tarihe kadar İstanbul'da Fenerbahçe ve Beykoz gibi pek çok yerde dalyanlar kurulurdu. Bu yöntemde, kıyıya yakın yerlerde ağla çevrili havuzlar oluşturulur. Havuzların ağzı açık bırakılır ve dalyanın içine balık girdiğinde ağız kısmı başka bir ağla kapatılır. Dalyandaki balıklar başka bir ağla toplanarak tekneye alınır.Palamut, lüfer, uskumru, istavrit gibi bazı balıkların avlanmasında galsama ağı (düz ağ) kullanılır. Genellikle 1 km ya da daha uzun olan galsama ağları, bir perde gibi asılı duracak biçimde denize bırakılır. Bu avlanma yönteminde ağ ya demir ağırlık bağlanarak bir ucu dibe indirilir ya da tekneyle su yüzeyinde sürüklenir. Bu sırada ağa doğru hızla yüzen balıkların başı ağın deliklerinden geçer, ama solungaçları (eski terimiyle galsamaları) takıldığı için delikten geri çıkamaz. Tekneye çekilen ağdaki balıklar silkelenerek dökülür.

Orkinos, uskumru, lüfer gibi bazı balıklar suda parıldayan herhangi bir şeyi yem sanırlar. Bu tür balıkları avlamak için ucunda üçlü iğneler bulunan ve biçimi küçük bir balığı andıran parlak metal kaşık'lar kullanılır.
Balıkların değerlendirilmesi
Balıkçıların yakaladığı balıklar çeşitli biçimlerde değerlendirilir. Taze olarak tüketilecek balıklar, ya kıyıya gelir gelmez müşterilere satılır ya da buzlarla kasalara yerleştirilerek iç bölgelere gönderilir. Balıklar dilimlendikten ya da fileto çıkarıldıktan sonra dondurularak özel ambalajlar içinde satılır. Özellikle sardalye, orkinos (ton balığı), hamsi ve sombalığı konserve olarak işlenir.

Bazı ülkelerde ringa, morina ve mezgit tütsülenerek saklanır. Türkiye'de torik denen iri palamutlar iyice temizlenip tuzlanarak lakerda yapılır. Uskumru ise tuzlanıp güneşte kurutulduktan sonra çiroz halinde tüketilir. Hamsi gibi bazı balıklar pişirilip öğütülerek un haline getirilir. Balık unu çiftlik hayvanları için yem olarak ya da gübre olarak kullanılır.

Bazı balık türlerinin pullarından yapay inci ve sedef yapılır. Köpek balığı ve morina derisi çanta, ayakkabı ile eldiven yapımında kullanılır; ayrıca tutkal elde edilir. Morinanın karaciğerinden çıkarılan yağ ilaç sanayisinde değerlendirilir.
Balık üretimi
Çinliler İÖ 3000 yıllarında, tuzlu su doldurulmuş havuzlarda kefal üretiyorlardı. Eski Romalılar da havuz ve akvaryumlarda sazan ve tatlı su kefali yetiştiriyorlardı. Bu yöntemlerle balık yetiştirme orta çağın sonlarına kadar sürdürüldü, ama bu tarihlerde terk edildi. Ancak 19. yüzyılda, Fransız hükümetinin balık üretimini başlatmasıyla yeniden gündeme gelebildi.

Bugün dünyanın birçok ülkesinde, sofrada tüketilmek üzere büyük çapta balık üretimi yapılmaktadır. Havuzlarda en çok sazan, alabalık ve sombalığı üretilir. Havuzlarda ayrıca soyu azalan balık türleri de yetiştirilmektedir. Tatlı su balıklarının üretiminde iki ayrı yöntem uygulanır. Örneğin sazan, besinini sudaki doğal ortamdan sağlayabileceği büyük göletlerde üretilir. Alabalık üretiminde, dar ve uzun ya da yuvarlak bir havuzdaki küçük bir alanda çok balık bir arada tutularak daha iyi sonuç alınır. Ama bu havuzlarda balıkların yemle beslenmesi ve gerekli oksijeni sağlayabilmek içinde suyun belirli aralıklarla değiştirilmesi gerekir. Başta Japonya olmak üzere çeşitli ülkelerde tuzlu su balıkları için denizlerde de üretim çiftlikleri kurulmuştur.

İstiridye, midye ve pavurya gibi öbür deniz hayvanları da bazı kıyı sularında yetiştirilmektedir. Doğal yolla üremiş larvalar ya da deniz üretim çiftliğinde yetiştirilmiş yavrular, uygun koşullara sahip bir ortama bırakıldığında çoğalabilir. Bazı Uzakdoğu ülkelerindeki deniz çiftliklerinde büyük çapta teke ve karides üretilir.

Dünyada ve Türkiye'de ticari balıkçılık

Ticari balıkçılık 15. yüzyılın sonlarında ortaya çıktı. Sonraki iki yüzyıl içinde de büyük bir balıkçılık sanayisi oluştu. Yakalanan balıkları işleyen, çeşitli aygıtlarla donatılmış büyük balıkçı filoları kuruldu.

Ne var ki aşırı avlanma zamanla balıkçılığı tehdit etmeye başladı ve günümüzde ciddi bir sorun haline geldi. Bazı avlanma biçimleriyle yavru balıkların ya da yumurta dökmeye hazırlanan dişilerin de yakalanması, birçok balık türünün soyunu tükenme noktasına getirdi. Günümüzde bu sorunu aşmak için birçok ülkede avlanacak balık miktarını kısıtlamak ve üreme mevsiminde balık avını yasaklamak gibi önlemler alınmaktadır.

Türkiye, üç yanı denizle çevrili olmasına ve bir iç denizin bulunmasına karşın, balıkçılıkta gelişmiş bir ülke değildir. Avlanan balık miktarı yılda 400 bin tonu biraz aşar; bunun yaklaşık 240 bin tonu hamsi, 20 bin tonu kefal, 20 bin tonu sardalye, 15 bin tona yakını da istavrittir. Tatlı su ürünleri üretimi ise 50 bin ton dolayındadır.

31 Ağustos 2007 Cuma

Çeşitli av malzemeleri


+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Misina

Olta balıkçılığında en önemli temel malzemedir, çünkü olta üzerinde yapacağımız en ufak değişiklikte yada eklemeyi misina üzerinden yapıyoruz, misinalar naylon plastikten oluşur.. belirli numaralarda ince ve kalın misinalar mevcuttur bu numaralar yapacağınız balığın avına göre değişmektedir, her zaman ava uygun misina seçilmelidir yanlış misina seçimi mücadeleci bir avda sizi yarı yolda bırakır. Misina seçiminde misinanın kalitesi de kalınlığı kadar önemlidir, ülkemizde neredeyse en popüler misina ürünleri mevcut, en çok tercih edilenler arasında poşet ve makara misinalar var.. poşet misinalar fiyat bakımından da hesaplı olup bir plastik şişe yardımıyla kasnağa rahatça dolanabilmektedir, makara misina ise hiç bir ek gereç kullanmadan rahatlıkla kasnağa ve kamış motoruna dolanabilmektedir, bunların arasından seçeceğiniz markalar işinizi rahatlıkla görecektir, ülkemizde bulunan en yaygın misina numaraları ise 0,15 - 0,20 - 0,25 - 0,30 - 0,35 - 0,40 - 0,45 - 0,50 - 0,55 - 0,60 - 0,65 - 0,70 - 0,75 - 0,80 - 0,85 - 0,90 - 0,95 ve 1,00mm dir,. en ideal numara 0,35 dir. misinaların uzunlukları ise en az 100 metre olup tek pakette 300 metreye kadar bulunabilmektedir, misinadan bir örnek için resmine bakabilirsiniz.

+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Kasnak


Kasnak misinamızı doladığımız kullanışlı bir aksesuardır, bunun sayesinde oltamız düzenli durur, oltamızı denize atarken vede çekerken oldukça rahattır hemde misina karışmalarıyla uğraşmayız. Hemen hemen her yerde kasnaklara yapılmış oltaları görebilirsiniz, tek başına fiyatında caziptir. Bir kasnak örneği için resme bakabilirsiniz.

+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

İğne


Olta balıkçılığında temel ikinci malzeme ise iğne dir, balık avı iğnelerinin oldukça değişik çeşitleri vardır ancak iğne seçimi misina seçiminden çok daha önemlidir, her balık için özel iğneler vardır bunlardan; kalını, incesi, siyahı, beyazı, bronzu, büyüğü, küçüğü, palalı, delikli, ağzı içe dönük, krom, karbon çelik.. gibi bir çok çeşitleri vardır, her zaman ava uygun iğne seçilmelidir.. mücadeleci balıkların avında kalın ve çelik iğneler ağırlıklı kullanılır. Balık avı iğnelerinde iğne numarası küçüldükçe iğne boyutu artmaktadır, küçük iğne arıyorsak daha büyük numaralara bakmamız lazım.. mesela; 2 ve 1 numaralar iri iğneler olurken, 7 ve 9 numaralar çok küçük iğnelerdir. Her bir iğne numarası arasında 1 değeri vardır, 1 den 18 numara arasında 1 er numara büyüyerek yada küçülerek arayıp uygun iğne boyutunu bulabilirsiniz.

+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Fırdöndüler


Fırdöndü pek çok kişi tarafından tercih edilmiyor, gerek duyulmuyor yada ne işe yaradığı tam olarak bilinmiyor.. fırdöndünün amacı misinada uygun yerlere yerleştirilerek misinanın karışmasını engellemektir. Fırdöndülerin değişik ve işe yarar çeşitleri vardır bunlardan; klipslisi, kilitli, tek, üçlü, dörtlü modelleri var bunlar amacına uygun yerlerde kullanıldığında sizi bir çok zahmetten kurtaracaktır. Örneğin üçlü fırdöndü dip sürtmesinde çok işe yaramaktadır yada klipslilerle daha önce yaptığınız yedek takımları rahatça zaman kaybetmeden oltanıza takmanızı sağlıyor tabiki sağlamlılıklarını da ne kadar güçlü olduğunu unutmayın, fırdöndünün yararları saymakla bitmez aslında gezer kurşunun önüne taktığınız fırdöndünün oltanıza o kadar çok faydası oluyor ki hem yaptığınız düğüm zarar görmüyor hemde misinanızı her türlü karışmadan önlemiş oluyorsunuz

Fırdöndü ne işe yarar?
Kendi ekseni üzerinde, en küçük güce uyarak dönebilen, iki halkadan ibarettir. Fırdöndüler genellikle paslanmayan sarı madenden  veya kromdan yapılırlar. Fırdöndü satın alırken mutlaka sarı maden veya krom olanlarını tercih edilmelidir. Fırdöndünün halkalarından birisine beden, diğerine de olta ipi yani misina bağlanır. Takımı oluşturan elemanların uygun ve usulüne uygun bağlanmaması durumunda takımın gamlanmasına yani bükülüp kıvrılmasına ve kullanılamaz duruma gelmesine neden olur.
+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Kurşun


Çeşitleri gezer kurşun, iskandil kurşun, kıstırma kurşun, fırdöndülü kurşun, yaylı kurşun, sıyırtma kurşun, armut kurşun gibi bir sürü model ve çeşitli ağırlık mevcut, bunlar her türlü ihtiyacınızı karşılamaktadır, 150-200 gr civarında kurşunlar kamışlı oltalarda uzağa atmak için yaygın olarak kullanılır, aynı yöntem kasnaklı oltalarda da değişmemektedir. Daha ufak kurşunlar ise 5 gr 10gr lar en çok mantarlı oltalarda ek ağırlık olarak kullanılıyor, ek bir alternatif ise kıstırma kurşundur.


+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Mantarlar(Şamandıra)


Olta balıkçılığında mantarlar kıyıdan avlanan amatör balıkçıların en büyük yardımcısıdır, daha önce hiç balığa çıkmamış biri için bile en basit avlanma yöntemidir. Ayrıca kullanımı ve oltaya adaptesi oldukça kolaydır, tek yapmanız gereken kendinize doğru bir olta hazırlamanızdır herkesin rahatça balık avlamasına yardımcı olan bu mantarlarla çok zevki avlar yaşayabilirsiniz. Kullanımı ise şu şekildedir; ilk önce oltamızı denize atarız ve beklemeye geçeriz ancak gözümüz her zaman mantarda olmalı! mantar hızlı bir şekilde suyun içine batıp çıktığında anlayın ki balık vurmaya başlıyor, eğer mantar suyun içine doğrudan gömülürse büyük ihtimal balık yakalanmıştır yada balık yemi alıp götürmeye çalışıyor, unutmayın; mantar içeri gömüldüğünde yapacağınız hızlı bir misina çekip hareketi ile iğnenin balığın ağzına saplanmasını sağlayabilirsiniz.. bu gibi durumlarda genelde balık kesin yakalanmış oluyor.


+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Kepçe


Tekneyle balık avlamada bulunması gereken malzemelerden en önemlilerinden birisidir.Büyük bir balık tuttuğunuz zaman mutlaka kepçeyle almalısınız.Yoksa ya misina iğnenin dibinden kopar veya balık tekneye alınırken iğneden kurtulup gider sizde arkasından bakar kalırsınız.Mutlaka her balıkçı teknesinde bulunması gerekir.
+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Yapay yemler

Gerek tekne avında gerekse kıyıdan çok iyi sonuçlar veren bu yapay balıklar günümüzde en çok tercih edilen yapay yemler arasındadır, özellikle son zamanlarda doğal yemin yerine bu yemler çok rağbet görüyor çünkü amaç her zaman büyük balık olduğu için ve böyle düşünenler için en güzel seçim. Fiyatları eskiye göre oldukça ucuzladı, değişik modelleri ve markalar mevcut bunlardan dünyada en popüler 2 tanesi; rapala ve yo-zuri dir. Her iki ürününde çok değişik modelleri vardır neredeyse her balık için özel bir yapay balık bulabilirsiniz, yapay balıkla ülkemizde en çok avlanan balıklar en başta; levrek ve akya dır. Tabiki bize göre yine de hiç bir şey canlı yemin yerini tutmuyor ancak canlı yemi muhafaza etmek zor olduğu için bu balıklar en iyi alternatiftir.

30 Ağustos 2007 Perşembe

Misinalar

+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Misina Özellikleri ve Tanımları

Test yükü: Misinanın kopmadan taşıyabileceği maksimum yükü belirtir. Genel olarak her misinanın etiketinde libre (LB) veya kilogram (KG) olarak belirtilir. Libre İngiliz ölçü birimidir ve sıklıkla ABD’de kullanılır. Elbette bizim alıştığımız birimden farklıdır. Basitçe Lb değerinin yarısını alın bunun biraz altını kg olarak düşünün. Yani 20 lb deniyorsa 10 kg’nin biraz altı 95..975 kilo gibi bir değer aklınıza gelsin. Formül olarak isterseniz 1 kg = 22 libre (1 Lb = 455 gr) 22 libre ise 10 kg. olur. Bu değerler “test” değeridir ve çoğu marka bu ağırlığa ulaşmadan kopar gider. Bu yüzden olası en ağır yükün en azından %30 fazlası test değerine sahip misinalar kullanın. Eğer 5 kg. bir kofana çekmek istiyorsanız en az 7 kg yani 18 librelik bir misinaya ihtiyacınız olacaktır. Misina seçimini sadece balığın ağırlığına bakarak yapamazsınız. Bilhassa kıyıdan avlanırken uygulayacağınız fırlatma gücü çok çok yüksek değerlere çıkabilir. Eğer 100 gr kurşun kullanıyorsanız bunu 50 m öteye fırlatmak için mesela 10 kg atar yük oluşturursunuz. Eğer misina bu yüke dayanamazsa kopar.

Esneklik

 Misinanın yüke bindiği zaman ne kadar uzadığını ifade eder. Bunun bir ölçüsü yoktur. Esnek olmayan çok esnek az esnek gibi basit tabirler kullanılır. Esnekliği yüksek olan bir misina balık çektiği zaman uzayarak yükü emer. Balık sürekli yoğun güçle çekemez. İlk anda uygulanan yoğun yük bu esneme sayesinde emilir ve balığın yakalanması kolaylaşır.
Şöyleki esnemeyen bir misina ise balığın bu ilk hareketinde yükü doğrudan balığın ağzına ve kamışa yada elinize verir. Esnek olmayan bir kamış bu ani darbe ile kırılabilir yerleştirdiğiniz yerden veya elinizden kurtulup gidebilir. Misinayı elle tutuyorsanız elinizi kesebilir. Ama balık ne olduğunu anlayamadan iğne damağına saplanmış olur. Eğer misina belli bir esnekliğe sahipse iğne balığın sert damağına saplanmadan önce uzayarak belli bir gecikme sağlar. Balıkçı bu gecikmeyi karşılamak üzere hızla tasmalar ki iğne balığın damağına otursun. Esnek olmayan bir misinada ise böyle hızlı tasmalama yaparsanız iğneyi kıracak yada balığın ağzını yırtacak kadar bir güç sağlarsınız. Ayrıca esnek olmayan bir misina kamışa vs. zarar verebilir.
Diğer yandan misinanın esnekliği azaldıkça balığın yemin kurşunun her hareketi doğrudan kamışa kadar ulaşır. Böylece daha hassas bir duyumsama sahibi olursunuz. Esnemeyen bir misina ve biraz tecrübe ile balığın vurduğunu yakalandığını çapariye kaç balık takıldığını kurşunun dipte gezindiğini birinin takımının sizinkini yakalayıp çektiğini vs. anlayabilir hatta yakaladığınız balığın cinsini vs. tahmin edebilirsiniz. Ama böyle bir misina ile her daim hazır olmanız gerekir bilhassa sazan levrek kofana gibi iri balık avında. Kamışı daima sağlam tutmalısınız. Misinayı asla elinizde tutmamalısınız yani şöyle kamış kullanmadan parmağıma koyayım balık gelince hissedeyim gibisinden.. Aksi halde balığın geldiğini bir hayli acılı ve kanlı şekilde kesilen elinizle anlayabilirsiniz.Orkinos kılıç balığı yayın gibi çok iri balıklar ile uğraşıyorsanız esnek olmayan bir misinadan uzak durun.

Hafıza

 Üzerinde pek durulmayan bir husustur ama aaafe keder verecek meselelerin nedenidir. Misina sarılı olduğu yerin şeklini korumaya çalışır. Örneğin makaranın şeklini korur ve attığınız misina havada ve suyun üzerinde uzatılmış bir helezon yay gibi serilir. Yemi fırlatıyorsanız havada sürtünme artar ve mesafe kısalır. Suya düştüğünde ise yüzey gerilimi artar ve yemin suya batışı gecikir. Suyun içinde de aynı etki sürdüğü için balığın misinayı görme ihtimali artar. Ayrıca bu kıvrımlar bazen kuş gözü denen düğümlere sebep olur ve misinayı zayıflatır. Toplarkende karışmaya daha meyilli olur.
Ayrıca hafızası yüksek bir misina bilhassa düğüm yerlerinde zayıflamaya meyillidir. Bir şekilde baskı altında çekilirse kurdela etkisi yaratır ve sert bir yay şeklini alır. Sonuçta deformasyon artar acayip şekiller ortaya çıkar ve misina çöpe gider. Çapari satanların sıklıkla söyledikleri “denize bir kere girdimi çaparinin işi biter” lafının sebebi bu mevzudur.
Bir misinanın düşük hafızaya sahip olması her zaman avantajdır. Ancak hafızasız olmasına güvenen modeller bunu etiketlerinde açıkca “low memory” “No memory” şeklinde belirtirler. Sıradan misinalar bu hususa dair hemen hiç bir bilgi içermezler. Basitçe misinayı kıvırın kıvırdığınız şekilde kalıyorsa hafızası yüksektir.

Görülebilme

Bu hususu iki şekilde ele almak gerekir. Suyun dışında görülebilme suyun içinde balığın görebilmesi. Suyun dışı bazen önemli olur yanınızdaki sizin takımınızı görüyorsa üzerine göz göre göre takım atmaktan imtina eder mesela. Ama bunlar teferruat hususlardır ve asıl önemli olan suyun içinde misinanın görülmesidir. Balık misinayı görürse ondan ürkebilir. Yayınlar kendine güvenen balıklardır misinaymış filan hiç umursamaz yemi götürür. Lüfer sülalesi dikkatini çeken bir şey varken misinaya dikkat etmez. Ama diğer pek çok tür misinadan ürker. Kimi türler -ki bunlar azınlıktadır şükür ki- hiç sokulmamayı tercih eder. Diğerleri ise ürkek davranır ama genede yeme yönelebilir çoğu zaman. Eğer balık misinayı göremiyorsa görse bile onu ürkütecek bir şeye benzetemiyorsa yeme saldırma ihtimali artar.
Suda görülme olayını kavramak için suda ışığın davranışını anlamak önemlidir. Gün ışığı suya girince emilmeye başlar. Önce kızıl ötesi kırmızı ve morötesi emilir. En son ise mavi ve morötesi görünmeyen ışık. Kırmızı bir şey suyun bir kaç metre altında donuk siyah haline gelir. Bu kolayca belli olan bir formasyon sunar. Daha derinlerde ise kırmızı şekil detaylarını kaybeder ve balıklar için kamuflajı artırır. Tipik saydam misinalar ise bu etkiyi göstermez. Yüzeyde ve yüzeyin altında misinaya vuran ışığın bir bölümü misinanın içinde aşağıya doğru uzanır. Sonuçta misina suyun içinde donuk bir çizgi halinde açıkca görülür hale gelir. Ayrıca taşıdıkları ışık etraflarında bir hale oluşturur ve misina olduğundan daha kalın bir görünüm alır. Bilhassa yüzeyden taşınan kırmızı ışık dipte daha az olduğundan misina karanlıkta parlayan bir lamba gibi belirgin hale gelir.
Bir diğer etmense misinanın rengidir. Pembe bir misina sizin için çok belirgin olacaktır fakat suyun içinde bu pembe griye dönüşür (kırmızı ışık ortamda olmadığı için) ve bilhassa dipte görünürlüğü azalır. Ama yüzeye yakın derinlikte pembe çok belirgin olacaktır. Mavi ise en az tercih edilecek olandır. Çünkü derinlik arttıkça ancak mavi ışık bulunur. Bu durumda mavi misina ışığı maksimum yansıtır ve görünürlüğü artar. Duman rengi gri ise ortamda bulunan ışığı daha çok emdiği için daha az dikkat çeker. Yeşil ise etrafta bolca yeşillik olan düşük derinliklerde balığın çok fazla dikkatini çekmez. Saydam misinalar ise bilhassa dışarıdan aldıkları ışığı içerde dağıtmaları yüzünden belirgin donuk bir hat halini alırlar. Diğer yandan yapıldıkları malzemenin sudan farklı kırma endeksine sahip olmaları yüzünden mercek etkisi gösterirler. Klasik misinalarda kullanım esnasında oluşan mikro çatlaklara giren su ile misina arasında oluşan kırılma ve yansımalar yüzünden misina saydamlıktan çıkar.. Işığın fazla olduğu sığ kesimlerde bilhassa bulanık sularda bu misinalar pek farkedilemez. Ama ortalama derinliklerde ve berrak sularda kolayca farkedilebilirler. Bu etkiler en fazla gece avında görülür. Sıradan bir saydam misina yüzeydeki ışık ve yakamozla kolayca görülür hale gelip balıkları ürkütür. Ama mehtaplı bir gecede bu etki azalır. Balıklarda daha fazla görüp yemlenebildikleri yüksekliklerde olduklarından ayışığında daha iyi avlanırlar.
Görülebilmeyi iyileştirmek yani daha az görülen ürkülen bir misina seçmek için bir kaç hususa dikkat edilebilir. En öncelikle daha ince misina mutlak daha az görünürlükteki demektir. Bir diğer husus ise misinanın rengidir. Bilhassa 20m’den az derinliklerde yeşil ve duman grisi (füme) renkleri daha zor ayırt edilebilen misinalardır. Daha derinlerde pembe renk daha zor görünür. Bazı özel misinalar enteresan şekilde suyun içinde tam saydam hale gelir ve görünmez. Bunu sağlayan ışığa gösterdikleri tepki suyunkine yakın kırılma endeksine sahip olmaları bağlı polimer yapılarının mikroçatlaklara pek meydan vermemesidir. Bu misinalar görülmeme konusunda tartışılmaz en avantajlı olanlardır.

Dayanıklılık

 Diğer yandan bir misinanın sıyrılmaya karşı direnci de önemli bir kriterdir. Misina kullanırken çoğu zaman bir yerlerden sürtünerek çekilir. Bu esnada mutlak şekilde yıpranır ama kimisi az kimisi ise çok. Genel kaide olarak sağlam misinalar bu hususta da iyidir. Bu sürtünme iki şekilde misinaya etki eder. Öncelikle misinanın yüzeyinden birazı sürtündüğü yerde kalır. Bu bariz şekilde misinanın yer yer incelmesine sebep olur. Diğer yandan bu sürtünme misina üzerinde çatlaklar oluşmasına yol açar. Bu su içinde görünürlüğü kötü etkiler. Bilhassa suyun dışında makaraya kamış kılavuzlarına vs. sürtünme fazlaca ısı üretir ve misina yumuşar uzar. Bu uzama sürtünme bölgesinde oluşur. O kadar ki misinanın bir tarafı aynen kalırken diğer yanının uzunluğu değişir ve ardından soğuma başlar. Bu durumda misina üzerinde çatlaklara yol açar. Ancak ısınınca yumuşamasına rağmen genişleme eğilimi göstermeyen misinalar bu sorundan daha az etkilenir. Bu özelliği sağlayan misinalar silikon katkılı veya çeşitli polimerlerle güçlendirilmiş misinalar olacaktır.

Misinalar bilhassa son yüzyılda büyük gelişmeler göstermiştir. Bunun sonucunda özellikleri farklı değişik tür misinalar boy göstermiştir. Bunları beş temel grupta toplamak mümkündür.

Monofilament Misinalar

 Bu tür misinalar standart konvansiyonel naylon misinaları kapsar.
Naylon ve benzeri karbon zinciri tabanlı materyallerden üretilirler. Bu nedenle saydam ve nispeten sağlam olurlar. Her yönden diğerlerinden daha kötü özelliklere sahiptirler. Ama esneklik olarak en önde gidenler bu türlerdir elbette esnek bir misina istiyorsanız. Bazıları kopmadan önce boyunun %40′ı kadar uzayabilir. Diğer taraftan çok büyük bir avantaja sahiptirler çok ucuzdurlar. Monofilamentin bilhassa sağlamlık yönünden geliştirilmesi ile termal monofilamentler silikon benzeri katkılı olanları vs. üretilmiştir. Bunlar biraz daha pahalı olmalarına rağmen son derece sağlamdırlar. Aynı kalınlıkta iki kata yakın yük kaldırabilirler. Esneklikleri gene fazladır. Ama bilhassa hafıza yönünden standart monofilamentten pek iyi netice vermezler.
Monofilamentin en zayıf tarafı düğümlere dayanıksız olmasıdır. Bu yüzden çamaşır ipi bağlar gibi alelade değil yükü çeken hattın en az zedeleneceği şekilde bağlantı yapmak gerekir. Bu ise bilhassa çapari düğümlerinde zor bir iştir. Eğer düzgün düğüm atabilseydik 035 beden yerine 020 rahatça kullanabilirdik sanıyorum.
Bir diğer dezavantaj ise UV ışığa çok hassas olmalarıdır. UV ışık naylon bazlı olan bu misinaların yapısını bozar. Saydamlıkları yavaşça kaybolurken çok kırılgan ve gevrek bir hal alırlar bu yüzden mümkün olduğunca güneş altında tutmamak gerekir. Doğrusu diğer tüm türlerde bir şekilde güneşten etkilenir ama monofilament hemen hepsinden daha fazla…
ABD pazarına yönelik olarak üretilen misinalarda çap belirtilmez yerine test yükü verilir. Bu durumda verilen yük değeri aslında sıradan monofilamentin hangi çapta kaldıracağını gösterir.

Örgü misinalar: Çok ince bir kaç monofilamentin veya bahsedilen diğer türlerin saç örgüsü gibi örülmesi ile elde edilirler. Bu sayede görülebilirlik nispeten azalırken sağlamlık artar. Fiyat ise makul seviyede kalır. Yapıldıkları malzemeye bağlı olsa da esnekliklerinin yüksek olması nedeniyle özellikle çok büyük orkinos ton balığı yada kavgacı balıklar olan yayınlar gibi avlar için en uygun misinalar olurlar.

Bu misinalar monofilamentten daha sağlam olan çeşitli fiber ve polimer malzemelerden üretilirler. Ama fiber kalın olursa kırılgan olur. Bunu önlemek üzere çok ince çok çok ince bir sürü fiber bir araya getirilir termal olarak birleştirilerek yapışmadan birbirine sıkıca sarılması sağlanır. Daha sonra da üzerleri plastik PVC ABS gibi bir materyalle sarılarak paketlenir. Bu misinalar son derece sağlamdır. Hafıza özellikleri çok düşüktür. Ama kolayca eskirler. Özellikle etraflarını saran koruyucu kabuk çabucak sıyrılır. Ayrıca saydamlığın avantajlarına sahip değildirler. Fakat iyi bir monofilamentin kalınlığından çok daha düşük bir kalınlıkta daha fazla yüke dayanabilirler. Bu yüzden suya batma havada süzülme gibi konularda son derece iyidirler. Fiyatları ise monofilamente göre çok yüksek olur.
Fused misinalar farklı fiber türleri ile elde edilebilir. Örneğin örümcek ağının hammaddesi genetik yolla koyunlardan sütleriyle elde edilerek bu işte kullanılabilmektedir. Polyester fiberglass dyneema gibi daha sentetik fiberler de olabilir. Hepsi aynı sağlamlık ve dayanıklılığa sahip değildir. Fakat monofilament ve sıradan örgü misinalarla karşılaştırınca acayip sağlam ve düşük esnekliktedirler.
Batma demişken çoğu fiberin gravite katsayısı sudan düşüktür. Buda misinanın yüzmesine yolaçar. Bu elbette batma açısından bir dezavantajdır. Ama ucuna taktığınız ağırlığı tutacak bir diğer husus misinanın sürtünmesidir. Daha ince misina daha az sürtünme demek olup kurşunun batmasını kolaylaştırır.

Avantajları

 

1-Kullanım Yaygınlığı: Mono misina en çok kullanılan ve pek çok farklı renk ve çekerde karşımıza çıkan misina türüdür.

2-Fiyatı: İp ve flourocarbon misinalara göre daha ucuzdur.

3-Esnek Yapısı: Mono misinalar şoku absorve etmek için esner bu ise pek çok avcılık için bir avantajdır. Özellikle takılma esnasında takımı kurtarmayı kolaylaştırır.

4-Aşınmaya Karşı Direnci: Aşınmaya karşı dayanıklıdır

5-Sarım Kolaylığı: Mono misinalar yuvarlak yapısı sayesinde makaraya kolay sarılır.

6-Kolay Düğüm Tutma Özelliği: Monofilament misinalar genel olarak yumuşak ve esnek oldukları için kolay düğüm tutarlar.

7-Geniş Renk Seçeneği: Pek çok renkte satılır. Ancak en çok şeffaf ve mavi renk tercih edilir çünkü suda daha az görünür.

Dezavantajları

1-Düşük Çeker Değeri:Monofilament misinalar aynı kalınlıktaki ip misinalara oranla çok daha düşük çeker değerine sahiptir. Yüksek çeker gerektiren avcılıklarda misinayı kalınlıştırmak gerekir. Ancak bu iki temel probleme yol açar. Birincisi misina kalınlaştıkça balık tarafında kolay görünür hale gelir. İkincisi ise misina kalınlaştıkça olta makinesine sarabileceğimiz misina metrajı azalır.

2-Kolay Deformasyona Uğraması: Mono misinalar suyu çeker. Naylon suyu çeken bir malzemedir. Bu nedenle uzun süre suya maruz kaldığında kopmaya başlar. Örneğin mono misinayı 24 saat suda tutarsak doyum noktasına ulaşır ve kopmaya başlar.

3-Güneş Işığına(UV Işınlarına) Karşı Son Derece Dayanıksız: Naylondan üretildiği için zamanla güneş ışığı yüzünden kolayca deforme olur.




İP MİSİNA

1980 yıllardan sonra ip misina kullanımı özellikle Japonya'da tekrar popülerlik kazanmaya başlıyor. 1990 yılında itibaren Spectra, Kevlar ve Dyneema gibi gel-spun süreci ve aramid fiberlerin piyasaya girmesi ile ip misina kullanımı yaygınlaşıyor. Superline ve microfilament örgü misinalar son derece ince ve sağlamdır. Hatta çelik telden bile 10 kat daha sağlam olanları mevcuttur.

Tüm ip misinalar polietilen olarak bilinen sentetik termoplastik ile üretilir. Daha sonra jel döndürme adı verilen süreç ile son derece ince ve pekçok fiberin bir ağ gibi örüldüğü bir yapıya kavuşur. Buna Dyneema veya Spectraadı verilir. Daha sonra ise kaplama sürecine geçilir ve ip misina oluşur.

Avantajları

1-Yüksek Çeker Değerleri: Örgü misinalar mono ve flourocarbon misinalara oranla çok daha yüksek çekerlere sahiptir. Bu sayede hem mono misinaya göre daha ince misina kullanımı sayesinde görünürlük azalır hem de olta makinesine daha çok misina sarabiliriz.

2-Daha Uzun Mesafeli Atış İmkanı: Örgü misinalar özellikle ip misina kullanımına uygun kamış ve makineler ile kullanıldıklarında çok daha uzak mesafelere ulaşırlar. Özellikle kıyıdan avcılık için büyük bir avantaj sağlarlar.

3-Düşük Hafıza: Örgü misinalar sahip oldukları düşük hafızaları sayesinde olta makinesi ve makaranın şeklini almaz. Bu sayede daha uzun süre güvenle kullanılır.

4-Güneş Işınlarına Karşı Dayanıklılık: Güneş ışığından ve tuzdan etkilenmez.

5-Hassaslık: Esnemediği için oltanın ucunda ki en ufak hareketliliği dahi hissesderseniz. Özellikle tasmalama gerektiren avlarda mükemmel sonuçlar verir.

6-Büyük Balıklarla Kolay Mücadele: Yüksek çekeri ve düşük esnekliği sayesinde büyük balıklarla mücedeleyi kolaylaştırır.

Hızlı batar, daha uzağa ulaşır ve özellikle derin su avcılığpında yemi daha derine indirir. Güneş ışığından etkilenmez.

Dezavantajları

 

1-Zor Düğüm Tutma: İp misinalar kaygan yapıları nedeniyle zor düğüm tutarlar. İp misinalar için düşük sürtünmede dahi tutabilen özel düğüm tekniklerini öğrenmek gerekir.

2-Zor Kesilir: İhtiyaç anında ip misinaları kesmek için misina makası taşımak gerekir.

3- Su altında Görünürlük: Su altında görünme ihtimali monoya göre yüksek olduğundan flourocarbon veya mono lider kullanımı gerektirir.

4-Sürtünmeye Karşı Az Dayanıklılık: Sürtünmeye karşı monoya oranla daha az dayanıklıdır.

5-Düşük Esneme Özelliği Nedeni ile Hafif Kalama Ayarı: Son olarak esneme özelliği olmadığı için daha hafif kalama ayarı ile kullanmak gerekir. Aksi halde balığa yemi iyice yutması için gerekli olan zamanı tanımamış oluruz.

Hangi yemler ile ip misina misina kullanılır?

1.Flipping: Düşük esneme özelliği ve sağlamlığı sayesinde özellikle otluk ve bitki örtüsünün sığ olduğu meralda çok iş görür heavy
2.Su üstü yemler
3.Drop shot tekniği
4.Döner Kaşıklar

Yukarıda ki anlattıklarımız ip misinalar hakkında genel bilgilerdi. Şahsi deüşüncelerime gelirsek ip misinaların büyük çoğunluğu yüzer özelliğe sahiptir. Ancak bazı ip misinalar özellikle batmaları için üretilniştir. Örnek olarak Sufix 832 örgü misina özel olarak batan modeldir. Bu tip ip misinalar ise özellikle sırtı, jigging ve derin dalar sahteler ile mükemmel sonuçlar verir. Yüzer özelliğe sahip ipler ise su üstü sahteler, özellikle kurbağa vb silikon yemler ile iyi sonuçlar verir. Bunun yanı sıra özellikle bitki örtüsünün sık olduğu alanlarda döner kaşık ve gagasız sahteler ile güvenle avlanabiliriz. İp misinanın esnememe özelliği sahteye daha iyi aksiyon vermemizi sağlar. Özellikle ip flouro karbon kombinasyonlarında sağlam düğüm tercih edilmelidir. Eğer fırdöndü ile bağlarsak o zaman ip misinanın esnememe özelliği ortadan kalkar.

 

İp Misina ile İlgili Terimler

Standart İp(Standard Braid) — Tipik örgü misina.

Fused Braid(Eritme Yöntemi ile Elde Edilmiş Örgü Misina)— Moleküler olarak değiştirilmiş ve ısıl işlem görerek birleştirilmiş çekirdeğe sahip örgü misina. Fused örgü misinalar daha sert ve daha sağlamdır. Özellikle spin avcılığı için tavsiye edilir.

Hollow-Core Braid— Bu misina tarzı lider misina ile birleştirmek için özel olarak boşluk bırakılmış çekirdeğe sahiptir. Mono veya flourocarbon lider ile kolayca kullanılır.

Polyethylene—İp misinaların ana malzemesi olan sentetik termoplasttık

Gel-Spinning— Polietilenin örgü misinaların her bir katını oluşturacak şekilde bükülmesi süreci.

Dyneema— Hollanda şirketi DSM tarafından üretilen bükümlü örgü misina.

Spectra— Amerikan şirketi Honeywell tarafında üretilen bükümlü misina.

Carrier— Çok katlı ip misinaların her bir katını oluşturan kat. Örneğin 8 kat örgü misinanın her bir katına carrier denir.

Pic— Her bir örgü polietilenin bir diğeri ile kesişme noktası

Pics per Inch (PPI)— Her bir inch başına düşüen kesişme noktası. PPI ne kadar fazla ise ip o kadar pürüzsüz olur.

 

Dyneema Misinalar

Dyneema Stren marka misinalarla bu piyasaya girmiş sentetik bir fiber türüdür. Temelde kevlara rakip bir şey ararken Japonya’da geliştirilmiş olup çok sağlam dağcı halatları paraşüt ipleri kurşun geçirmez elbiseler gibi uçtaki işlerde kullanılırlar. Dyneema’nın bazı türlerinden de son derece kaliteli misinalar üretilebilir. Bu noktada piyasada standart dyneema veya kevlar lifleriyle micro dyneema’dan (dyneema’nın misina için en elverişli olan türü) üretilmiş misinalar bulunabilir. Hepside son derece sağlamdır. Dyneema lifleri örgü veya fused şeklinde bir araya getirilebilir. Dyneema/Micro Dyneema tabanlı fused misinalar hafızasız olmakla hiç bir şekilde esnememeleriyle bilinirler.
Dyneema yük dayanımından önce sağlamlığı ile öne çıkar. Sıradan balıkların bu misinayı dişleriyle kesmesi pek mümkün değildir. Böylece lüfer/çinekop levrek turna gibi avlarda çok avantajlı olurlar. Tipik kancaya bağlı çelik tel durumunu bir yere kadar gereksiz hale getirirler. Literatürde bu misinaları kocaman köpekbalıklarının kesemediği yazılıdır. Temel sebep balık ısırınca liflerin yayılıp dişlerinin arasındaki boşlukta kalıyor olmasıdır. Ancak piranha gibi sık ve çok keskin dişlere sahip balıklar bu misinaları bazen kesebilirler. Müren levrek lüfer hani turna gibi bizim sahamıza giren balıkların bu misinaları kesmeleri pek mümkün değildir. Kendi tecrübelerimden maket bıçağının bunu keserken köreldiğini ancak yan keski veya iyi çelikten bir bıçak ile kesmenin mantıklı olduğunu biliyorum.
Daha çok örgü şeklinde kullanılan standart dyneema’lar ise daha sağlam olmalarına karşın çok yumuşak olmalarıyla öne çıkarlar. Yumuşak olmak toplarken atarken vs. daha fazla dikkat gerektirir. Çok kolay düğüm olabilirler. Ama esneyip hafıza sahibi olmadıkları için biraz uğraşıp düğümler açılabilir. O kadar ki igneden misinayı sökmeniz mümkündür. Ama bunu ancak bir dikiş iğnesi vs. marifetiyle halkaları açarak yapabilirsiniz. Sökülen misina sanki hiç düğümlenmemiş gibi olur. Dyneema grimsi beyaz bir renge sahiptir. Buda suda kolay görünmeye vasıla olur. Bu yüzden fosforlu yeşil gri pembe gibi renklere boyanırlar. Ama dyneema boyayı pek iyi tutmaz ve bir süre sonra kendi rengine döner. Kaliteli dyneema misinaları diğerlerinden ayıran etkenlerden biride bu renk tutma konusudur. Bu belki bir avantajda olabilir misinayı permanent kalemle boyayarak farklı renge dönüştürebilirsiniz örneğin.


 Florokarbon Misinalar

 Bu malzemenin kırılma indisi suya yakındır. Üstelik suyu hiç bir şekilde emmez üzerinde mikroçatlaklar oluşmaz. Bu özelliklerle suyun içinde görünmez olurlar. Haa %100 denemez ama eğer burada bir misina var mı diye aramıyorsanız onu görmeniz farketmeniz nerdeyse imkansızdır. Bazı türler suyun dışında farklı bir polarizasyon şeması gösterir ve nerdeyse parlar. Böylece suyun dışında nerdeyse burdayım diye bağırıp çok iyi görünürken su içinde görünmez olan misinalar elde edilir. Bilhassa ürkek balıklar olan yalnız gezen balıklar turna levrek gibi avlar için ideal misinalardır. Esneklikleri düşüktür. Dayanıklıkları ise sıradan monofilamentlere göre daha yüksek olmasına rağmen dyneema gibi süper misinalardan çok daha düşüktür. Bu özellikleri ile benim görüşüme göre şok çekici ve iğnelerin takıldığı ana takım için ideal misinalardır. Özellikle yoğunluğunun (=ağırlığı) yüksek olması batmasını hızlandırır ve kurşunun daha efektif olmasını sağlar. Fiyatları ise beklenebileceği üzere yüksektir ama çok pahalı denecek kadar fazla da değildir.


Fluorocarbon misinamononun yapamadığı herşeyi yapar. Genellikle lider misina olarak kullanılırlar. Suda görünmez, aşınmaya karşı son derece dayanıklı. Bu nedenle ip misina ile mükemmel bir tamamlayıcı olarak kullanılır. Esnektir ancak mono kadar kıvrılmaz. Suyu tutmaz ancak öz kütlesi yüksek olduğundan batar özelliğe sahiptir. Bu sayede yem ile kamış ucu arasında daha az gevşek misina olur. Soğuk havalarda kırılganlaşmaz ve güneş ışığından fazla atkilenmez. florin, karbon ve hidrojenin kimyasal olarak bağlanması ve daha sonra ekstrüzyon işlemine tabi tutulması ile oluşur. En önemli özelliği ışığı yansıtmak yerine kırmasıdır. Bu sayede suda görünmez olur. Son derece sert ve aşınmaya karşı dayanıklı. Ancak düğüm atmak zordur. Suyu tutmaz. Flourocarbon. berrak sularda özellikle jig head ve silikon kombinasyonlarında hassaslığın ve görünmemenin birlikte gerektiği alanlarda, derin dalan ve batan yemler ile mükemmel sonuçlar verir.

 

Hangi yemler ile fluorocarbon misina misina kullanılır?
1. Jig yemler
2.Sığ yüzen crankbait sahteler
3.Solucanlar
4.Döner kaşıklar

Genellikle lider misina olarak kullanılırlar. suda görünmez. aşınmaya karşı son derece dayanıklı. Bu nedenle ip misina ile mükemmel bir tamamlayıcı olarak kullanılır.

Çelik Tel

Çelik teller dişli balıkların avında lider misinas olarak kullanılır. Ayrıca derine inilmesi gereken bazı sırtı avlarında da kullanılır. Uskumru ve lüfer, orkinos gibi dişli balıkların avı için.

Misinada Doğru Renk Tercihi

Misinarengini doğru tercih etmek en az misina türünü doğru tercih etmek kadar önemlidir. Mavi, yeşil, şeffaf ve daha pek çok renk tercihi yapılabilir. Şeffaf misina berrak sularda daha az gürünür. Bu nedenle iyi bir tercihtir. Mavi renk misinalar özellikle ışığın yoğun olduğu yaz aylarında iyi bir tercihtir. Yaz aylarında mavi renk misinalarda siz ışığın kırıldığını görürken balık bunu göremez bu sayede misinanızı takip etmek kolaylaşır. Sarı renk misinalar ise karanlık ve ışığın az olduğu ortamlarda tercih edilmelidir. Bu sayede misinayı takip etmek kolaylaşır. Yeşil renk misinalar ise özellikle yoğun bitki örtüsüne sahip sularda misinanızı iyi kamufle edecektir.

 




Monofilament Lines
Düz bir çizgi anlamına gelmektedir. Balıkçılıkta naylon misinayı temsil etmektedir.

Co - Filament Lines
Cobalt liflerinden üretilmiş bir misinadir. Sürtünümlere karşı naylondan daha dayanıklı ve daha güçlüdür. Naylon misinanın üzerine Cobalt lifleri kaplanarak üretilir.

Fused Lines
Çok sayıda polietilen kaplamasından üretilen misinadır. Çok ince, güçlü ve makinadan rahat sökülmesiyle tanınır.

Braided Lines

Örgülü misina.

Fluorocarbon Lines
Suda görünmeyen bir misina olarak reklamı yapıldığından böyle bilinmektedir. Bu misina son yıllarda naylon misinanın önüne bu sayede geçmiştir. Tam olarak görünmez değildir ve tam görünmez misina yoktur. Bütün misinalar balılklar tarafından görülmektedir. Bazıları daha fazla bazıları da suyun kırılma noktasına daha yakın oldukları için daha az gözükmektedirler. Renksiz naylon misinanın kırılma yani saydamlık noktası 1.53 ile 1.65 arasındadır. Suyun kırılma (saydamlık) noktası 1.33'tür. Fluorocarbon misinanın da 1.40 tır. Yani suya cok yakındır ve bu nedenle gözle daha az görülmektedir. Bazı firmalar yaptıkları deneylerde 1.39'a ulaştıklarını açıklamışlardır.




Ebedi takvim

Ebedi Takvim






 
 
 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı