8 Ağustos 2011 Pazartesi

Trança


                                                                                                           
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Sparidae Pagru ehrenbergi (Dentex gibbosus) Pagry, Goldeney Altınkaş, Çavuş, Antenli mercan

Morfolojik Özellikleri: 

 Vücut hafif uzamış ve yanlardan basıktır. Baş profili küttür. Yan yüzgeç geniş ve oyukludur. Sırt yüzgecinin 3'üncü ışını dikendir ve diğerlerinden uzundur. Hermafrodizm vardır. Erkeklerin başı tümseklidir. Renk üst tarafta pembe alt tarafta gümüşi renktedir. Kuyruk cazip ve siyah kenarlıdır. Yan çizgide 59-65 adet pul bulunur.

Maksimum uzunluğu 80 cm.
Ortalama uzunluğu 30-50 cm.
Maksimum ağırlığı 9 kg
Ortalama ağırlığı 3-5 kg
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

 x  x  x
Avlanma Yöntemleri :Uzatma ağları, Olta,kalın paraketa

Tragonya


                                                                                                           
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Trachinus Draco Grosses Petermanchen Grand Vive Tragonya,Çarpan balık

Morfolojik Özellikleri: 

Gövdesi yeşilimsi sarı veya kireç baş, koyu yeşil ve kahverengi, sırt, soluk ve mavi-kahverengi eğik çizgiler sarımsı.
Vücudunun büyük bir kafa ile, konik ve yanal sıkıştırılmış .Uzunluğu, yüksekliği altı kat kadar. Gözün üst kenarında 2-3 küçük açık olan zehirli dikenler bulunur.
Ağız büyük ve oblik ayarlanır. Gözleri kafasının üst kısmına doğru yerleştirilir. Dorsal yüzgeç siyahımsı. İkinci sırt yüzgeci ve anal yüzgeç uzunlukları çalışan sarı bir şerit vardır.
 Göğüs yüzgeci bir çentik ile yuvarlanır. İlk sırt yüzgeci dikenleri ve solungaç kapakları, bunlara bağlı zehir bezleri . Dikenler yivli.

Dikkat dikenleri zehirlidir!!!!



Denizlerimizde yaşayan en zehirli dip balıklarından biri olup, 15 - 20 ve en çok 35 - 38 cm. boy uzunlığunda hareketsiz bir dip balığıdır. Buna karşın deniz dibinde avlarına karşı çok süratli bir yapıya sahiptir.
Av esnasında oltanızda ve ağınızdan bu balığı çıkartma esnasında elinize iğnesi battığında ilk yapılması gereken iş, iğnenin battığı yere 40 derecenin üzerinde ısı uygulanması ve protein yapısının parçalanmasının sağlanması ve %10 luk Amonyak çözeltisi kullanılmasıdır. Bu dikenleri zehirli olan balık öldükten sonrada dikenindeki zehir aynı şekilde insanı zehirleyebilir. Hasta en kısa zamanda en yakın sağlık kuruluşuna götürülmelidir. Şişen yerlere buz ve alkol pansumanı yapılabilir.Ticari önemi olmadığından dolayı avcılığı yapılmaz. Aynı zamanda Çarpan Balığı olarak adlandırılan Trakonya, küçük balık ve kabuklularla beslenir. Eti beyaz olup lezzetlidir diyebiliriz.
Denizin dibinde, kumların içine yatarak avını bekler. Aynı zamanda kayalıklar içerisinde de yaşayabilmektedirler. Dipte gezinen küçük balıkları, balık yavrularını, karidesi yiyerek beslenirler. Çenesi çok kuvvetlidir. Yanına yaklaşan balıkların birden üstüne atılarak zehirli dikenlerini batırırlar ve bu şekilde avlanırlar. Diğer taraftan kendisinden daha büyük balıklardan olan Sinagrit balığı gibi olan balıklar trakonyayı yerler . Ancak trakonyayı yiyen balıklarda bir müddet sonra ölürler.
Mayıstan itibaren yaz boyunca yumurta dökerler.
Tehlikesi nedeniyle özel olarak hiçbir avcılığı yapılmaz. Ancak gırgırlarda, fanyalı ağlarda gelebilir. Gırgırlarda gelen trakonyalar bile kakıçlarla alınarak tekrar denize atılırlar.

Olta ile de özel avcılığı yapılmaz. Ancak dip oltaları ile yapılan avcılıkta ya yeme atlar, ya da en dip iğnedeki balığa ve kaşık oltalarına da atlar.Zaman zaman çaparilerede atladığı görülmüştür..
Bu durumda, amatörlerin yapacağı iş, eğer balığı tanımıyorlarsa, hiç beklemeden ve balığı sudan çıkarmadan, kösteği keserek ağzındaki iğne ile birlikte denize atmaktır. Ağzında iğne olan balık, yaşamını sürdüremez, ölür. Eğer balık tanınıyorsa ve mutlaka sandala alınmak isteniyorsa, o zaman, küpeşteye kadar çıkarılan balığın kafasına ya basamak ile ya da başka bir ağırlıkla vurarak öldürmek gerekir. Öldükten sonra gene dikkatle içeri alınır. Kafası, kulak kapaklarının altından kesilip bıçak ucu ile denize atılır. Sırt yüzgeci, kuyruğundan tutularak, öne doğru her iki yanına keskin bir bıçakla açılan iki yarık kanalı ile gövdeden ayrılır ve o da denize atılır. Bundan sonra artık tehlike kalmamıştır.

Maksimum uzunluğu 35-50 cm.
Ortalama uzunluğu 17-18 cm.
Maksimum ağırlığı 1.5 kg
Ortalama ağırlığı 100-300 gr.
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

x  x  x  x
Avlanma Yöntemleri :Ekonomik değeri yoktur

Tekir


                                                                                                           
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Mullidae Mullus surmuletus Red mullet Çuka tekiri

 Morfolojik Özellikleri:

 Vücut yuvarlak olup, başın altında bir çift bıyık bulunur. Büyük olan başın uzunluğu, yüksekliğinden fazladır ve baş profili eğimlidir. Birinci sırt yüzgecinde boyunca sarı ve kırmızımsı renkli bantlar bulunur. Vücut rengi kırmızı veya pembemsidir. Barbunyadan burnunun oval, kafasının daha uzun, ağzın göz hizasına ulaşmayışı, göz çukuru altında sadece iki adet pul bulunuşu, vücudun alt yanından uzunlamasına sarı bantlar ve birinci sırt yüzgecinde siyah noktalar olması ile ayrılır.
Maksimum uzunluğu 40 cm.
Ortalama uzunluğu 15-25 cm.
Maksimum ağırlığı 200 gr.
Ortalama ağırlığı gr.
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

 x  x  x
Avlanma Yöntemleri :Trol, Iğrıp, Manyat, Uzatma ağları,olta

7 Ağustos 2011 Pazar

Uçan Balık

                                                                                                         
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Exocoetidae Parexocoetus brachypterus Exocoetus Uçan balık

Morfolojik Özellikleri:

Exocoetidae familyasını oluşturan balık türlerinin ortak adı. 50 cinsten oluşan familyaya ait balıklar yüzgeçlerini kanat olarak kullanıp kısa mesafeleri uçabilirler. Çoğunun görünüşleri sardalya'lara benzer ama bunlarla akrabalıkları yoktur. Parexocoetus brachypterusUçan balıklar özellikle tropik ve subtropik denizlerde bulunurlar. Bu familyanın Türkiye'de ki Exocoetus volitans türü, güney Ege denizi ve Akdeniz'de bulunur. Uçan balıklar 1,5 metre yükseklik ile 2,5 metreye kadar uçabilirler. Bazen uçuş yükseklikleri 5 metreye bile varabilir ve böylece bazen yanlışlıkla küçük teknelerin içine düşebilirler.

Mürekkep Balığı(Subye)


                                           
                     
                                       
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Sepiidae Sepia officinalis Sepia, cuttle fish Supya, Sepya,Sübye,Mürekkep balığı


Morfolojik Özellikleri:

Kafadanbacaklılar (Cephalopoda) sınıfının, Onkollular (Decapodiformes)Hepsi ayrı eşeylidir. Solungaç solunumu yaparlar.Baş ve gövdeden meydana gelen vücut oval ve üstten basıktır. Ağız bacakların arasında gaga şeklindedir. Gözler başın iki yanında ve iridir.  Ağız bölgesinden çıkan 10 adet kolları vardır. İki kolu diğerlerinden daha uzundur. Dinlenme halinde içe çekilmiş olan bu kollarını avlarını yakalamak veya korunmak maksadıyla ileri doğru fırlatırlar. Kollarının iç yüzeylerinde çok sayıda vantuz (emeç) bulunur. Vantuzların içleri dişli boynuzsu yapılarla bezenmiştir. Ilıman ve sıcak denizlerin kıyı sularında bol rastlanırlar. Boyları 20 cm ile 18 cm arasında değişen türleri vardır. Çoğu 50-60 cm arasındadır. Yırtıcı hayvanlardır. Balık, karides, yengeç ve diğer yumuşakçalarla beslenirler. Bazan balık sürülerine dalar veya ufak mürekkepbalığı kolonilerini takip edip karınlarını doyururlar. Mürekkepbalığı, avına arkasından yaklaşıp omuriliğini ısırarak kopartır ve felç etmek suretiyle öldürür. Bazan her avdan sadece bir ısırık alıp dinlenmeye çekilir. Vantuzlu dokunaçlarıyla avlarını yakalar, kollarıyla da ağıza götürürler. Mürekkepbalıkları olağanüstü bir beyin, heyecan hissi, hassas bir koku alma duyusu, oburluğa varan bir tat alma duyusu ve çok hassas gözlere sahiptir. İri gözlerinde 70 milyon görme hücresi vardır. Görüş alanları 360 dereceyi bulur. Arkalarını da rahatça görebilirler. Karanlık sularda koku alma duyusuyla avlarını tespit ederler. Sinir sistemleri tarafından kontrol edilen ve kromotofor denen renk değiştirme hücreleriyle her ortama kamufle olurlar. İridosist (?) denen deri hücreler de ışığı yansıtarak renk değiştirmeye yardımcı olurlar. Pusuya yattıklarında kuma gömülerek kendilerini gizlerler.Cinsi olgunluğa ulaşmak üzere kışın derin sulara göçerler. İlkbaharda çiftleşmek ve yumurtlamak üzere yosunlu kıyılara gelir, yaz sonunda yumurtladıktan sonra genellikle ölürler. Yumurtalar yosunlara veya sert zeminlere bir kapsül içinde yapışır, yaz sonunda çıkarlar, yavrular sonbaharda derin sulara göçerler.

Mürekkep balıkları  

ahtapotlar gibi renklerini çok hızlı değiştirebilirler. Bazen renk dalgaları bedenlerinde nabız atması gibi görünür. Bu kadar fazla değişikliğin olmasına kızgınlık, yiyecek görme, korku ve bulunduğu yerin rengi gibi farklı nedenler sebep olabilir. Renk değiştiren bir mürekkep balığı gerçekten çok ilginç bir görünüme sahip olur. Yüzü kızarır ve yüzünde kırmızı ve altın yaldız rengindeki küçük benekler gelip gider. Balığın desenleri de küçük beneklerden koyu çizgilere ve göz gibi lekelere dönüşebilir.



Maksimum uzunluğu(erkek) 30 cm., (dişi) 25 cm. 
Ortalama uzunluğu (erkek) 15-20 cm., (dişi) 10-18 cm. 
Maksimum ağırlığı 1.5kg.
Ortalama ağırlığı 200-400gr.
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

 x  x  x
Avlanma Yöntemleri : Uzatma ağları, Dip Trolü, Manyat,olta



Mürekkep Balığı Videosunu İzle

Mürekkep(Sübye)Balığı oltası ve Avcılığı

Uskumru


                                                                                                           
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Scobridae Scomber scombrus Atlantic mackerel, Mackerel Çiroz, Kırma çiroz


Morfolojik Özellikleri: 

Vücut iğ şeklindedir. Sırtta aşağıya doğru inen açık veya koyu yeşilimsi-mavi, üzeri lekeli bantlar vardır. Başta beyin görünmez, karın tarafı açık gümüşi renktedir. Bütün yüzgeçler yumuşak ışınlı olup, gözler kolyoza göre daha ufaktır. Kolyozdan kafada ve vücutta bulunan pulların tek düze, sırt yüzgecindeki dikenleri daha çok sayıda (11-13), pulları ve yanlarının altında koyu esmer lekeler ve hava kesesi olmayışı ile ayrılır. 8-10 yıl yaşarlar.
Açık denizlerde sürüler halinde yaşayan uskumrunun en sevdiği balık hamsi, çaça, aterina ve çamukadır. Bunların yanı sıra diğer balıkların yavruları ve planktonla da beslenir. Buna karşın orkinos, kofana ve torik gibi etçil balıkların saldırısına uğrar. Çok çevik ve hızlı bir balık olan uskumru saatte altı yedi deniz mili sürate ulaşabilir.
Türkiye sularında Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de bulunan uskumru yok olma tehlikesi yaşayan lezzetli bir balıktır. Uskumrunun yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bulunmasının iki temel nedeni vardır: Deniz kirliliği ve aşırı avlanma. Özellikle aşırı avlanma yüzünden uskumru sürüleri son yıllarda Marmara’ya ve Karadeniz’e çıkamadığından göçü sona ermiştir.

ÜREME DÖNEMİ

Şubat sonu ve Mart başlarından itibaren Nisan ayında üreme devresini geçirirler. 3 yaşından itibaren eşeysel olgunluk dönemine girerler. Yumurta verimleri 300.000-450.000 arasında değişir.  

TÜKETİM ŞEKLİ

Eti lezzetli olan uskumrunun ızgarası, tavası, dolması, buğulaması ve çirozu çok makbuldür. Tütsülenmiş ve konserve uskumru, balıkçılık endüstrisi gelişmiş Atlas Okyanusu ülkelerinin en önemli ihracat kalemi arasındadır.
20-25 cm Vonoz
30-35 cm lipari
Yağsız uskumruya Çiroz
Ortalama ağırlığı 110 gr.


Maksimum uzunluğu 50 cm.
Ortalama uzunluğu 30-35 cm.
Maksimum ağırlığı gr.
Ortalama ağırlığı 100-125 gr.
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

x x x
Avlanma Yöntemleri :Gırgır, Uzatma ağları, Olta,Çapari,Sırtı

Uskumru avı:

4 Ağustos 2011 Perşembe

Yunus


                                                                                                           
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Dohphinidae Delphinus delphis Common dolphin Tırtak

 Morfolojik Özellikleri:

 Vücut füze şeklinde, bir sırt iki göğüs, bir de kuyruk yüzgeci vardır. Rengi sırtta grimsi siyah, karında ise beyazdır. Yanlarda uzunlamasına sarımtırak veya açık kahverengi kısımlar bulunmaktadır. Burun yapısının uzun olması Karakteristik özelliğidir. Büyük sürüler oluşturur ve sıçrama hareketi yaparlar.
Maksimum uzunluğu 250 cm.
Ortalama uzunluğu  150-170 cm.
Maksimum ağırlığı 100 kg.
Ortalama ağırlığı 50-70 kg.
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

 x
 x
Avlanma Yöntemleri : Koruma altında alınmış olup, avcılığı tamamen yasaktır.

Günümüzde yunusların balık olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de az değil. Çünkü yunusların yapıları, sucul yaşama uyum sağlayarak vücudun balık şeklini almasına neden olmuş ve yunuslar diğer memelilerden oldukça uzaklaşmışlar. Yunuslar MÖ 400 yıllarında ilk kez Aristoteles tarafından balık olarak tanımlanmışlar ve bu yanılgı onların kedi, koyun ya da inek gibi bir memeli olduğu anlaşılıncaya kadar sürmüş.
Yunuslar tıpkı balinalar, foklar, morslar, deniz aslanları gibi birer deniz memelisi. Zaten balinalarla da yakın akrabalar ve bu yakın akrabalarıyla birlikte memelilerin Cetacea (Balinalar + Yunuslar) takımında yer alıyorlar. Bu takıma ait olan ve gerçek yunuslar olarak bilinen Delphinidae familyasına ait birçok yunus türü var. Ama hemen tüm denizlerde yaşayan ve Türkiye denizlerinde de en yaygın olan tür, Delphinus delphis. Bu türe "Tırtak" adı da veriliyor.

  • Yunuslar deniz memelisi oldukları için karasal memelilerden pek çok farklılıklar gösteriyorlar. Örneğin üyeleri çok farklılaşmış. Ön üyelerinde üst ve ön kol körelmiş. Yani göğüslerindeki yüzgeçleri, aslında yunusların elleri ve bu yüzgeçlerdeki 5 ışın da parmakları. Arka üyeleriyse kalça kemeri dışında tümüyle körelmiş.



  • Derileri diğer pek çok memeliden farklı olarak kılsız ve pürüzsüz. Bunun yerine ısı yalıtımını sağlamak için derilerinin altında kalın bir yağ tabakası görülüyor.



  • Yine diğer memelilerden farklı olarak gözleri vücutlarına oranla çok küçük. Kulak açıklığı gözlerle göğüs yüzgeci arasında bulunuyor ve kulak kepçeleri yok; ancak, işitme duyuları gelişmiş. Yönlerini ultrasonik dalgaların yansımasıyla buluyorlar. Tek bir burun delikleri var ve bu da başlarının üzerinde bulunuyor. Tıpkı balinalar gibi soluk verirken bu deliklerden su fışkırtıyorlar. Yavrularını suyun içinde doğuruyor ve suyun içinde emziriyorlar.



  • Yunus Familyası:  (Delphinidae). Yaşadığı yerler: Bütün denizlerde, sürüler halinde yaşarlar. Özellikleri: Burunları gagalı, sırtları tek yüzgeçli bir memeli. Yüzerken havaya sıçrama özellikleri vardır. Ömrü: 25-35 yıl. Çeşitleri: Şişe burunlu yunus, umumi yunus en ünlüleridir.



  • Her türlü denizde, hatta tatlı sularda yaşayan memelidir. 60'tan fazla türü vardır. En çok tanınanı umumi yunus (D. delphis) ve şişe burunlu yunus (T. turuncatus)tur. Genellikle boyları 2 metre, ağırlıkları 250 kg kadardır. Sırtları yeşilimsi esmer, karnı beyazdır. Diğer balıklarla beslenir. Sırtında geriye kıvrık tek bir yüzgeci vardır. Göğüs yüzgeçleri, başının yanında tarak gibidir. Kuyruğu bütün balinalar takımında olduğu gibi yataydır. Keskin, konik dişleri vardır. Vücudu torpile benzer. Bütün memeliler gibi akciğer solunumu yapar. Başının üstünde bir hava deliği vardır. Kulakları gözlerinin önünde ufak birer delik şeklindedir. Yavrularını doğurur ve sütle besler.



  • Yunuslar bazan tek tek, bazan çift halinde dolaşmalarına rağmen genellikle sürü halinde dolaşırlar. Sardalye ve ringa balıklarına düşkündürler. Böyle bir sürüye rastladıkları zaman her bir yunus, ortalama 5000 tane balık yiyebilir. Normalde günlük besini 40 kg balıktır. Gemilerin köpüklü sularında oynaşmayı ve deniz taşıtlarına eşlik etmeyi severler. İnsanoğluna en çok yakınlık gösteren deniz hayvanıdır. Birçok hareketler öğreterek sirklerde gösteriler yaptırılır. Ak robotik hareketler, sıçrayarak çemberlerden geçme gibi numaralar onun işidir. Şişe burunlu yunus en çok bu işte kullanılır.



  • Yunuslar, tabii bir su altı radarı sistemine sahiptir. Gözleri kapatılan bir yunus, dipteki balıkları eliyle koymuş gibi şaşırmadan bulur. Bunun sebebi araştırılmış, yunusların bir çeşit sinyaller yaydığı anlaşılmıştır. Sinyaller sayesinde, deniz dibindeki balıkların yerini keşfetmektedir. Balıklar yunus'la karşılaştıklarında, oldukları yerde donakalırlar.



  • Yunusun yüksek frekanslı sesler çıkarıp balıkları tesirsiz hale getirdiği sanılmaktadır. Yunusların, bilgi ve zekaları, su altında acayip seslerle haberleşmeleri hakkında çok geniş çalışma ve araştırmalar yapılmaktadır. Bazı ülkeler yunus balıklarını programlayarak su altındaki yabancı gemileri veya batık gemileri bulma araştırmaları yapraktadırlar.



  • Yunuslar, halk arasında sevilen bir memelidir. Pusulasını şaşıran gemilere yol gösteren, boğulmakta olan insanları sırtına alarak sahile çıkaran, birçok yunus'a rastlanmıştır. Yeni Zelanda hükümeti, bu hizmetlerini göz önüne alarak yunusların avlanmasını yasak etmiştir. Birçok ülkede açgözlü avcılar tarafından bol avlandığından nesilleri tükenme tehlikesi göstermektedir. Yağı çıkarılır, etinden özel muameleler sonucu balık unu elde edilir. Gübre veya yem sanayi inde kullanılır. Yaralandığında veya yavrusu yakalandığında insan gibi inleme sesleri çıkarmaktadır.

Yunusların Sosyal Yaşamı


Yunuslar çok büyük gruplar halinde yaşar. Güvenli bir koruma için dişiler ve yavrular böyle bir grubun ortasında yer alır. Grubun hasta üyesi yalnız bırakılmaz, ölene kadar grubun içinde tutulur. Bu güçlü dayanışma bağı, yeni bir yavru gruba katıldığı ilk günden itibaren başlar.

Yunus yavruları önce kuyrukları dışarı çıkacak biçimde doğarlar. Bu sayede doğum tamamlanana kadar yavrunun havasızlıktan ölmesi önlenmiş olur. En son yunusun başı doğum kanalından çıkar çıkmaz, ilk nefesini alması için hızla su yüzeyine çıkarılır. Genellikle, yardım amacıyla anne yunusa bir başka dişi yunusda eşlik eder.

Anne yunus doğumdan sonra hemen yavrusunu emzirir. Süt emmek için dudağı olmayan yavru, annesinin karnındaki bir yarıktan çıkan iki süt kaynağından beslenir. Bu bölgeye ufak ağız darbeleriyle dokunduğunda süt fışkırır. Yavru her gün onlarca litre süt içer. Bu sütün % 50″si yağdan meydana gelir (ineklerde ise sütün sadece % 15″i yağdır). Bu yoğun kıvam sayesinde, yavrunun vücut ısısını dengelemek için ihtiyaç duyduğu yağlı deri tabakası hızla oluşur. Hızlı dalışlar esnasında diğer dişiler yavruyu aşağı doğru iterek yardımcı olurlar. Ayrıca, yavruya avlanmayı ve sonarını kullanmayı da öğretirler. Bu yıllarca süren bir eğitim safhasıdır. Bazıları yıllarca sevdikleri bir aile üyesinin peşinden ayrılmazlar. 30 sene boyunca bu böyle devam edebilir.

Vurgun Yemeyi Önleyen Sistem


Yunuslar insanlarla kıyaslanamayacak kadar derin sulara dalabilirler. Bu konudaki rekor Balinagillerden amber balığına aittir. Amber balığı bir nefes alışla 3000 metre derine dalış yapabilir. Gerek yunuslar gerekse balinalar bu tip dalışlara uygun bir tasarımda yaratılmışlardır. Palet şeklindeki kuyruklar suya dalmayı ve yüzeye çıkmayı oldukça kolaylaştırır.

Dalış için yaratılmış bir başka tasarım da hayvanın ciğerlerinde gizlidir: Hayvan derine daldıkça üzerindeki suyun ağırlığı, yani basıncı artar. Bu basıncı dengelemek için, ciğerlerinin içindeki hava basıncını da giderek artırır. Ancak bu hava basıncı giderek çok yüksek derecelere çıkar. Aynı basınç bir insan ciğerine uygulansa, ciğer yırtılıp parçalanacaktır. İşte bu tehlikeye karşı yunusun vücudunda çok özel bir koruma yaratılmıştır: Yunusların akciğerlerindeki bronşlar ve hava kesecikleri, basınca karşı son derece dayanıklı kıkırdak halkalarla korunmuştur.

Yunusların vücutlarındaki bir diğer yaratılış örneği ise, vurgun tehlikesine karşı alınan tedbirdir. Dalgıçlar su yüzeyine hızlı çıkışlarda basınç farkından kaynaklanan bu tehlikeyle karşılaşırlar. Vurgunun nedeni, akciğerlere çekilmiş olan havanın ani bir biçimde kana karışarak damarların içinde hava kabarcıkları oluşturmasıdır. Bu baloncuklar kan dolaşımındaki düzeni bozarak ölüm tehlikesi meydana getirir. Balinalar ve yunuslar ise bizler gibi akciğerleriyle solumalarına karşın böyle bir problemle asla karşılaşmazlar. Bunun nedeni, derinlere dalarken insanlar gibi dolu ciğerle değil, boş ciğerle hareket etmeleridir. Ciğerleri hava ile dolu olmadığı için, bu havanın basınç değişikliği nedeniyle kana karışması ve dolayısıyla “vurgun yeme” tehlikesi ile karşı karşıya kalmazlar.

Ama asıl soru burada ortaya çıkar: Eğer ciğerlerini hava ile doldurmuyorlarsa, oksijensiz kalıp boğulmaktan nasıl kurtulurlar?

Bu sorunun cevabı, bu canlıların kaslarındaki yüksek orandaki “miyoglobin” proteinidir. Bu miyoglobin proteinleri, çok yüksek miktarda oksijen molekülünü kendi üzerlerine bağlar ve muhafaza ederler. Yani canlı için gereken oksijen, ciğerdeki havada değil, doğrudan kasların içinde saklanır. Yunuslar ve balinalar bu sayede uzun süre nefes almadan yüzer ve diledikleri kadar da derine dalabilirler. İnsanlarda da miyoglobin proteini vardır, ama çok daha az oranda olduğu için, aynı yüzme serbestliğini sağlamamaktadır. Yunus ve balinalara özel olan bu biyokimyasal ayarlama, elbette bilinçli bir tasarımın açık delilidir. Allah, her canlı gibi deniz memelilerini de içinde bulundukları şartlara en uygun vücut yapılarıyla yaratmıştır.

Vatoz


                                                                                                           
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Rajidae Raja clavata Thomback ray Dikenli vatoz

Morfolojik Özellikleri

Vücut kare şeklinde olup, üstten ve alttan yassılaşmıştır. Yan fazla gelişmiştir. Vücudun üst tarafı sarımsı kahverengi, alt beyazdır. Kuyruğu oldukça kısa olup, üzerinde iki sırt yüzgeci bulunur. Üst tarafı genellikle kaba dikenlerle kaplıdır. Engin erkeklerin üst tarafında, dişilerin alt ve üst tarafında kıvrık dikenli geniş plakalar bulunur.


Maksimum uzunluğu erkek 70 cm, dişi 120 cm.
Ortalama uzunluğu cm.
Maksimum ağırlığı gr.
Ortalama ağırlığı 3-4 kg
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

 x  x  x  x
Avlanma Yöntemleri :  Dip trolü, Uzatma ağları

Yılan Balığı

                                                                         
                           
Familyası Latincesi İngilizcesi Mahalli Adı
Anguillidae Anguilla anguilla Eel Yılan Balığı

Morfolojik Özellikleri: 


Vücut uzun yılan şeklinde, yanlarda hafif yassı olup küçük pullarla kaplıdır. Renk üreme zamanına kadar kahverengimsi sarı, üreme zamanı gelince gümüşidir. Ömürlerinin büyük kısmını (6-20 yaşa kadar) tatlı sularda geçirirler. Yumurtlamak üzere tatlı suları terk ederek denize açılırlar. Üremelerini Meksika Körfezinde gerçekleştirirler. Hayatlarında bir defa yumurta kaparlar. Yumurtlayan yılan balıkları ölür. Çıkan yavrular 3 yaşında, 65-70 mm boyuna geldiklerinde karasularımıza ulaşırlar. 20-60 yıl yaşarlar.

Maksimum uzunluğu 1-5 m.
Ortalama uzunluğu 65-70 cm.
Maksimum ağırlığı 4-6kg
Ortalama ağırlığı 0.6-2 kg
Üreme zamanları
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık

 x  x  x
Avlanma Yöntemleri :Pinter, Çeşitli tuzaklar, Çevirme ağları, Olta

Ebedi takvim

Ebedi Takvim






 
 
 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı