31 Ağustos 2007 Cuma

Pusula

Resim Pusula

Pusula, yön gösteren, kerteriz alıp mevki bulmaya yardım eden mıknatıslı veya cayro ile çalışan seyir aleti. El pusulaları genellikle ortasında bir mil üzerinde serbestçe duran ve uçları yerin manyetik kutuplarına yönelerek kuzey doğrultusunu anlamaya yarayan mıknatıslanmış bir iğne yerleştirilmiş, manyetik olmayan bir maddeden yapılmış kutu şeklindedir.
Pusula, İtalyanca bir sözcük olan bussola kelimesinden Türkçeye geçmiştir.
Bir pusula aslında yer manyetik alanının doğrultusunu gözlemlemekte kullanılan mıknatıslaşmış bir iğnedir. Temel organı hareketli bir mıknatıstan oluşan ölçü aygıtları da bu adla anılır.


Dünya'nın neresinde durursanız durun, elinizde bir pusula varsa size kuzey kutbunu gösterir. Okyanusun ortasında olduğunuzu düşleyin; her taraf sularla çevrili, hava da bulutlu ve güneş görünmüyor. Elinizde bir pusulanız yoksa yönünüzü nasıl tayin edeceksiniz? GPS uyduları ve diğer ileri teknoloji seyir aletleri icat edilmeden önce insanoğlunun en kolay ve en ucuz yönlendirme aleti pusulalardı. Pusula nasıl çalışıyor ve küçük manyetik alanları saptamada neden böylesine kullanışlı bir alet? Tüm bu soruları yanıtladıktan sonra sıfırdan bir pusula nasıl yaparız, bir de ona bakacağız... Temel Noktalar Pusula son derece basit bir alet. Jiroskopik pusulaların tersine manyetik pusulalarda, çok hafif küçük bir mıknatıs, neredeyse sürtünmesiz bir pivot noktası üzerinde durur. Mıknatısa genellikle iğne denir. İğnenin bir ucu "N" ile işaretlenir ve belli bir renkle boyanır, böylelikle kuzeyi gösterdiği belirtilir. Yüzeysel olarak bakıldığında pusulayla ilgili her şey işte bu kadar! Dünya merkezine gömülü büyük bir mıknatıs çubuk" benzetmesi, Dünya'nın niçin manyetik alana sahip olduğunu açıklıyor; ancak gerçekte neler olduğunu anlatmaya yetmiyor. Gerçekte neler oluyor? Kimse gerçekte neler olduğunu bilmiyor, ancak yürürlükteki kuram, yukarıdaki şekilde de görüldüğü gibi, Dünya'nın merkezinin çoğunlukla erimiş demirden (kıpkırmızı) oluştuğunu düşündürüyor.

 Fakat merkezin en orta noktasındaki basınç o denli yüksek ki, süper sıcak demir, kristalize olup katılaşır. Dünya'nın dönüşünün yanı sıra, çekirdekten yayılan ısıyla oluşan dikey hava akımı (konveksiyon), sıvı demirin dönel bir biçimde hareket etmesini sağlar. Sıvı demir tabakadaki bu dönel güçlerin, dönme ekseni etrafında zayıf manyetik güçler yarattığına inanılır. Dünya'nın manyetik alanı çok zayıf olduğundan, pusula, herhangi bir şeyin yarattığı çok hafif manyetik alanların saptayıcısından başka bir şey değildir. Pusulanın neden çalıştığıysa daha da ilginç. Dünya'nın, içinde koskocaman bir manyetik çubuk barındırdığını düşünelim. Pusulanın kuzey ucunun kuzey kutbunu göstermesi için, Dünya'nın içine gömülü olduğunu varsaydığımız bu koskocaman mıknatıs çubuğun güney ucunun, Kuzey Kutbunu gösteriyor olması gerek (şekilde görüldüğü gibi). Dünya'yı böyle düşündüğümüzde, mıknatıslara ilişkin "karşıtlar birbirini çeker" kuralına göre, pusula iğnesinin kuzey ucu, Dünya'nın içine gömülü olduğunu varsaydığımız mıknatıs çubuğunun güney ucunu, böylelikle de kuzeyi gösterecek. Tam olarak doğrusunu söylemek gerekirse, Dünya'nın içinde gömülü olduğunu varsaydığımız mıknatıs çubuğun, Dünya'nın dönme ekseni boyunca değil de merkezden biraz sapmış olduğunu hatırlayalım. Hemen hemen bütün iyi haritalarda, farklı bölgelerde nasıl bir sapma olduğu gösterilir (çünkü gezegenin neresinde olduğunuza bağlı olarak, bu biraz farklılık gösterir). Dünya'daki manyetik alan yüzeyde oldukça zayıf. Sonuçta Dünya gezegeninin çapı yaklaşık 8000 mil civarında olduğundan, pusulamızı etkileyecek manyetik alanın uzun bir yol kat etmesi gerekiyor. İşte bu yüzden pusulalarda hafif bir mıknatısa ve sürtünmesiz bir yataklamaya ihtiyaç var. Aksi taktirde Dünya'nın manyetik alanı pusula iğnesini döndürmeye yetmeyecektir.

Rüzgarlar ve Yönleri

Şekil:Rüzgarlar ve Yönleri

Rüzgarlar ve Yönleri

A - RÜZGÂRLAR


Rüzgâr, bir yüksek basınç alanından, alçak basınç alanına doğru, kitle halinde, yatay yönde, yer değiştiren hava hareketine denir. Bu hareket sonucu, karada olan olaylardan çok, denizde olan olaylar balıkçıyı ilgilendirir. Rüzgârların estiği yönlere, adlarına ve şiddetine göre havanın ve denizin nasıl olacağı tahmin edilebilir. İklim bilim denilen bilim dalı, bundan yararlanarak ve geçmişteki gözlemleri değerlendirerek, aşağı yukarı hiç şaşmayan hava tahminlerinde bulunup "Tahmin Takvimleri" yapmıştır.Amatör balıkçılar da, rüzgârları ve özelliklerini öğrenerek denizin tehlikesiz olduğu dönemleri anlar ve güvence içinde avcılık yapar.Bir pusulayı önümüze alarak baktığımızda, dört ana yönden oluştuğunu görürüz. Yatay olarak yerde duran pusulanın tepesi, ya da üstü Kuzeyi gösterir. Buradan esen rüzgâra denizci dili ile YILDIZ denir.Yıldızın altı güneyi gösterir, buradan esen rüzgâra KIBLE denir.

Yatay pusulanın solu, doğuyu gösterir, buradan esen rüzgâra GÜNDOĞDUSU yada Güneş rüzgârı Sağı ise batıyı gösterir, buradan esen rüzgâra da BATI denir. Pratik olarak güneşin doğduğu yönü soluna alan bir kimsenin, sağı batıyı, tam karşısı güneyi arkası da kuzeyi gösterir. Bu rüzgârlar ve yönler dört asal rüzgâr ve yöndür.Yıldız ile gün doğusu arasından esen rüzgâra POYRAZ, Gün doğusu ile kıble arasından esene KEŞİŞLEME, Yıldız ile batı arasından esene KARAYEL, batı ile kıble arasından esene de LODOS denir.Bunlar da ikincil yön veya feri rüzgârlar denir. Feri rüzgârlar, iki ana yön rüzgârın tam ortasından çıkan rüzgârlardır.
Rüzgârlar şiddetlerine göre 12 adla anılırlar.Bunlar: Sakin, gayet hafif, hafif, latif, orta, frişka, kuvvetli, orta fırtına, fırtına, kuvvetli fırtına, büyük fırtına, bora ve kasırgadır. Kasırga, ayrıca siklon veya tayfun adı ile de bilinir.Rüzgârların şiddeti saatte kilometre olarak ölçülür. Denizciler saatte 50 kilometreden hızlı esen rüzgârlara fırtına derler.Rüzgârların en güçlüsü kasırgadır. Ülkemiz sularında görünmeyen bir rüzgâr türüdür. Daha çok okyanuslarda ve ABD'lerinin bazı bölgeleri ile Japonya'da görülür. Hem denizde ve hem de karada büyük felaketlere yol açar. Binaları yıkar, denizleri taşırır, ağaçları kökünden söker.Bizim denizlerimizde saatte 100 kilometre hızla esen büyük fırtınalar ve ondan daha hızlı esen boralar görülür. Kasırga görülmez.Rüzgârlar hızı, anemometre denilen ve havanın yere göre hızını ölçen aletle ölçülür.
                                            

B - RÜZGARLARI ANLAMLARI      (Beaufort Rüzgar skalası)

Rüzgârların cinsini denizdeki dalgaların şekline, dumanlara, ağaç yaprakları ve dallarına, elektrik direkleri ve tellerine, evlerin damlarındaki kiremitlere, bacalara bakarak anlamak mümkündür.Sakin denilen rüzgâr türünde, esinti hemen hemen hiç yoktur, dumanlar dikine çıkar, yapraklar kımıldamaz. Gayet hafif rüzgârda dumanlar az eğilim kazanır, yapraklar zaman zaman kımıldar.Hafif rüzgârda, yapraklar sürekli kımıldamaya, denizde sular oynaşmağa başlar. Latif rüzgârda, yapraklar sürekli sallanır denizde dalgacıklar oluşur. Orta rüzgârda, ağaç dalları sallanmağa başlar,dalgacıklar küçük dalgalara dönüşür. Frişkada, dumanlar yatay hale gelir, bayraklar sürekli, ağaç dalları aranıra dalgalanır. Kuvvetli rüzgârda, rüzgârın hızı saatte 35-40 km.ye çıkar, büyükçe dalgalar meydana gelir, elektrik direklerinin telleri sallanarak ses çıkarır. Orta fırtınada, hız saatte 50 km.ye ulaşır ve gerçek fırtına oluşur. Ağaçlar sallanır, sandalda dümen tutmak zorlaşır ve ayakta zor durulur. Fırtınada hız 60-70 km.ye ulaşır, ağaçlar sürekli sallanır ve küçük dallar kırılır. Kuvvetli fırtınada, ağaç dallarının büyükleri de kırılır, elektrik direkleri sallanır, teller kopar, binaların kiremitleri ve bacaları uçar. Büyük fırtınada hız 100 km.nin üstüne çıkar. Küçük ağaçlar kökünden sökülebilir, çatılar uçar, yürümek imkânsız hale gelir, denizde tekneler alabora olur, büyük dalgalar meydana gelir. Borada, hız 120 km.ye çıkar, evlerde büyük hasarlar meydana gelir, damlar, çatılar uçar, büyük ağaçlar bile kökünden sökülür, denizde durmak imkânsız hale gelir. Kasırgada ise hızın limiti kalmaz; 120 km.nin üstüne çıkar, ne denizde, ne karada durulamaz, gerçek bir felaket başlar, büyük gemileri batırır, binaları temelinden söker, meydana gelen muazzam dalgalar kıyı şeridinde olan yerleşim bölgelerini yerle bir eder.Bu belirtilere bakarak, esen rüzgârın hangisi ve hızının ne olduğunu anlamak mümkün olur. Böylece de denize çıkacak olan balıkçılar işlerini garantiye almış olurlar.Ayrıca, güneş ve aya bakarak havanın nasıl olacağını anlamak da mümkündür. Örneğin, güneş batarken çevresinin kırmızımsı olması gökyüzünün açık ve pembemsi görünmesi ertesi gün için iyi bir havaya işarettir. Eğer güneşin çevresi sarı ise, yağışa, açık pembe ise rüzgâr eseceğine işarettir.Güneş doğarken ise, çevresi dumanlı ve hafif bulutlu ise rüzgâra, fazla dumanlı ve bulutlu ise fırtınaya, güneşin çevresi kırmızı renk ise yağmura ve rüzgâra işarettir.Ay doğarken, çevresi kırmızı renkte ise yağmura ve rüzgâra, donuk renkli ise yağmura, çeşitli renkler arasında boğulmuş ise kuvvetli fırtınaya işaret eder.Çiğ yağması, sis olmasına, açık ve berrak, yıldızlı geceler ertesi gün için iyi havaya, denizin renginin maviden koyu lacivert, ya da yeşile, siyaha dönüşmesi fırtınaya, martıların akşam üstü telaşlı uçmaları ve durmaksızın bağırmaları havanın sertleşeceğine işarettir. Sabahları keşişlemeden esen rüzgâr, öğleden sonra çok sıcak havanın ve onun ardından da kısa süren bir boranın habercisidir.



Yönler 2’ye ayrılır.

1-) Ana Yönler2-) Ara Yönler


Ana Yönler

A-) Doğu
B-) Batı
C-) Kuzey
D-) Güney

Doğu : Güneşin doğduğu yere doğu denir.
Batı : Güneşin battığı yere batı denir.
Kuzey : Güneşin doğduğu yeri sağımıza alınca önümüz kuzey olur
Güney : Güneşin doğduğu yeri sağımıza alınca arkamız güney olur

Ara Yönler

Ana yönler arasında kalan yönlere, ara yönler denir. Ara yönler 4 yönden oluşmaktadır. Bunlar;

Kuzeydoğu : Kuzey ile doğu arasında kalan yöndür.
Kuzeybatı : Kuzey ile batı arasında kalan yöndür.
Güneydoğu : Güney ile doğu arasında kalan yöndür.
Güneybatı : Güney ile batı arasında kalan yöndür.


GÜN DOĞUSU: Doğudan esen rüzgardır. Denizde tehlike yaratmaz. Ancak balıkçılık açısından kötü bir rüzgardır. Ani ısı değişiklikleri yaptığından balıklar bu rüzgar estiğinde gezindikleri suları terk ederler. Onun için işte balıkçılar (her şeyin doğrusunu severim, gün doğusunu sevmem) derler.

BATI: Batıdan esen rüzgardır. Buna günindi de denir. Kaçak bir havadır. Lodostan poyraza geçerken olur. Yapacağı kaçak ve kötü havanın süresi bilinemez.

KIBLE: Sert rüzgarı olan bir havadır. Ne var ki yapacağı hava bilinir.

YILDIZ: Meltem niteliğinde denizden kıyıya esen bir havadır.

KARAYEL: Yıldız ile batı arasında esen rüzgârdır. Daha çok geceleri ve karadan denize eser. Estiğinde sıcaklığın düşeceği ve kar yağışı geleceği anlaşılır.

LODOS: Kıble ile batı arasından eser. Estiğinde, sıcaklığın artacağı ve yağış olacağı anlaşılır. Denizi alt üst eder. Balığa çıkılamaz. Bir diğer adı da bozyeldir. Lodosun arkasından genellikle poyraz eser.

POYRAZ: Yıldız ile gün doğusu arasından, daha çok kışın eser. Orta karar bir havadır, başka bir havaya dönüşmez, balıkçılar için en sağlam hava olarak kabul edilir. Sıcaklık düşer. Halk arasında ayaz denilen soğuklar olur. Poyrazın arkasından da genellikle lodos eser. Balıkçılar, poyrazın kıçı lodos, tur, lodosun kıçı da poyrazdır derler.

KEŞİŞLEME: Kıble ile gün doğrusu arasında esen bir rüzgardır.

Rüzgarlar ve Fırtınalar

Fırtına nedir ?

Fırtına rüzgarın alışıldık seviyeden daha hızlı bir şekilde esmesine denir. Rüzgar hızı 27 knot'ı geçtiğinde yani 7 bofor ve üzeri olduğunda rüzgara artık fırtına diyebiliriz. Fakat içinde bulunduğum Kalamış Marina'dan örnek vermem gerekirse kimine göre 15 knot havanın üstü kimine göre ise 30 knot havanın üstü ''fırtına'' adlandırılıyor. Dolayısıyla fırtına aslında çok yanlış kullanılan bir terim olup, kişinin yorumuna özgü bir kavram olmuştur.



Fırtınaya yakalanan yelkenli tekneler, herhangi bir limana yada marinaya sığınamayacak kadar açıktaysalar, fırtınaya hazırlık yapmaları gerekir. Şiddetli rüzgara karşı yapılacak en etkili önlem, yelkene camadan vurmaktır. Bunun anlamı yelkenin alanını küçülterek, rüzgardan daha az faydalanmaktır. Bu şekilde rüzgarın teknemizi bayıltıcı etkisinin birazda olsa önüne geçilmiş olur. O da yetmiyorsa teknedeki ana yelken indilir ve ön yelkenle(flok veya cenova) seyire devam edilir.


Geceleyin seyir yapan yatlar ve tekneler şiddetli rüzgarlara yakalandıklarında tüm ekipte güvenlik çakarları bulunmalıdır .Ayrıca ekip güvertede duruyorsa güvenlik bakımından herhangi bir yere bağlı olmaları tavsiye edilir. Çünkü hem dalgalı, sert rüzgarlı bir denizde hemde geceleyin, suya düşen adamın kurtarılması çok zordur. Ayrıca fırtınalı havalarda teknemiz dalgalar veya sağnak yağmur sonucu su alır, bunu boşaltmak için gerektiğinde sintine motorlarını açık bırakmak gerekebilir.


Tabiki bazı fırtınalar şimşekli ve gök gürültülü olabilir. Böyle durumlarda en güvenli yerler kapalı alanlardır fakat denizde de bunlara yakalanabiliriz. Eğer tanker, şilep, büyük yolcu gemileri gibi yıldırım tehlikesine karşı sistemlenmiş bir teknemiz yoksa en kısa sürede limana dönmek yapılacak en doğru davranıştır. Şimşeğin hareketi rastgele bir harekettir ne zaman nasıl oluşacağı bilinemez. Genelde bulutlar arası gezen bu elektriksel hareket bazen yer yüzünü de etkisi altına alabilir.

Şimşekli havalarda eğer denizdeysek, mümkün olduğunca metal ve metalik olan tüm aksesuarlardan uzak durmalıyız. Yıldırım, büyük olasılıkla en yükek yer olan yelken direğine isabet edecektir.


Eğer topraklaması yapılmamış bir yelkenlideysek direğin altına kalın bir kablo takılıp denize atılırsa, bir ölçüde de olsa topraklama yapabiliriz.

Ülkemizde tropik kuşaklardaki gibi veya okyanuslardaki gibi çok şiddetli fırtınalar oluşamaz. Ama gene de tedbir almak gerekir. En azından denizdeyken ve denize çıkarken hava raporlarına bir göz atmalıyız.
Sahil Güvenlik

30 Ağustos 2007 Perşembe

Misinalar

+ Büyük Halini Görmek İçin Resme Tıklayınız

Misina Özellikleri ve Tanımları

Test yükü: Misinanın kopmadan taşıyabileceği maksimum yükü belirtir. Genel olarak her misinanın etiketinde libre (LB) veya kilogram (KG) olarak belirtilir. Libre İngiliz ölçü birimidir ve sıklıkla ABD’de kullanılır. Elbette bizim alıştığımız birimden farklıdır. Basitçe Lb değerinin yarısını alın bunun biraz altını kg olarak düşünün. Yani 20 lb deniyorsa 10 kg’nin biraz altı 95..975 kilo gibi bir değer aklınıza gelsin. Formül olarak isterseniz 1 kg = 22 libre (1 Lb = 455 gr) 22 libre ise 10 kg. olur. Bu değerler “test” değeridir ve çoğu marka bu ağırlığa ulaşmadan kopar gider. Bu yüzden olası en ağır yükün en azından %30 fazlası test değerine sahip misinalar kullanın. Eğer 5 kg. bir kofana çekmek istiyorsanız en az 7 kg yani 18 librelik bir misinaya ihtiyacınız olacaktır. Misina seçimini sadece balığın ağırlığına bakarak yapamazsınız. Bilhassa kıyıdan avlanırken uygulayacağınız fırlatma gücü çok çok yüksek değerlere çıkabilir. Eğer 100 gr kurşun kullanıyorsanız bunu 50 m öteye fırlatmak için mesela 10 kg atar yük oluşturursunuz. Eğer misina bu yüke dayanamazsa kopar.

Esneklik

 Misinanın yüke bindiği zaman ne kadar uzadığını ifade eder. Bunun bir ölçüsü yoktur. Esnek olmayan çok esnek az esnek gibi basit tabirler kullanılır. Esnekliği yüksek olan bir misina balık çektiği zaman uzayarak yükü emer. Balık sürekli yoğun güçle çekemez. İlk anda uygulanan yoğun yük bu esneme sayesinde emilir ve balığın yakalanması kolaylaşır.
Şöyleki esnemeyen bir misina ise balığın bu ilk hareketinde yükü doğrudan balığın ağzına ve kamışa yada elinize verir. Esnek olmayan bir kamış bu ani darbe ile kırılabilir yerleştirdiğiniz yerden veya elinizden kurtulup gidebilir. Misinayı elle tutuyorsanız elinizi kesebilir. Ama balık ne olduğunu anlayamadan iğne damağına saplanmış olur. Eğer misina belli bir esnekliğe sahipse iğne balığın sert damağına saplanmadan önce uzayarak belli bir gecikme sağlar. Balıkçı bu gecikmeyi karşılamak üzere hızla tasmalar ki iğne balığın damağına otursun. Esnek olmayan bir misinada ise böyle hızlı tasmalama yaparsanız iğneyi kıracak yada balığın ağzını yırtacak kadar bir güç sağlarsınız. Ayrıca esnek olmayan bir misina kamışa vs. zarar verebilir.
Diğer yandan misinanın esnekliği azaldıkça balığın yemin kurşunun her hareketi doğrudan kamışa kadar ulaşır. Böylece daha hassas bir duyumsama sahibi olursunuz. Esnemeyen bir misina ve biraz tecrübe ile balığın vurduğunu yakalandığını çapariye kaç balık takıldığını kurşunun dipte gezindiğini birinin takımının sizinkini yakalayıp çektiğini vs. anlayabilir hatta yakaladığınız balığın cinsini vs. tahmin edebilirsiniz. Ama böyle bir misina ile her daim hazır olmanız gerekir bilhassa sazan levrek kofana gibi iri balık avında. Kamışı daima sağlam tutmalısınız. Misinayı asla elinizde tutmamalısınız yani şöyle kamış kullanmadan parmağıma koyayım balık gelince hissedeyim gibisinden.. Aksi halde balığın geldiğini bir hayli acılı ve kanlı şekilde kesilen elinizle anlayabilirsiniz.Orkinos kılıç balığı yayın gibi çok iri balıklar ile uğraşıyorsanız esnek olmayan bir misinadan uzak durun.

Hafıza

 Üzerinde pek durulmayan bir husustur ama aaafe keder verecek meselelerin nedenidir. Misina sarılı olduğu yerin şeklini korumaya çalışır. Örneğin makaranın şeklini korur ve attığınız misina havada ve suyun üzerinde uzatılmış bir helezon yay gibi serilir. Yemi fırlatıyorsanız havada sürtünme artar ve mesafe kısalır. Suya düştüğünde ise yüzey gerilimi artar ve yemin suya batışı gecikir. Suyun içinde de aynı etki sürdüğü için balığın misinayı görme ihtimali artar. Ayrıca bu kıvrımlar bazen kuş gözü denen düğümlere sebep olur ve misinayı zayıflatır. Toplarkende karışmaya daha meyilli olur.
Ayrıca hafızası yüksek bir misina bilhassa düğüm yerlerinde zayıflamaya meyillidir. Bir şekilde baskı altında çekilirse kurdela etkisi yaratır ve sert bir yay şeklini alır. Sonuçta deformasyon artar acayip şekiller ortaya çıkar ve misina çöpe gider. Çapari satanların sıklıkla söyledikleri “denize bir kere girdimi çaparinin işi biter” lafının sebebi bu mevzudur.
Bir misinanın düşük hafızaya sahip olması her zaman avantajdır. Ancak hafızasız olmasına güvenen modeller bunu etiketlerinde açıkca “low memory” “No memory” şeklinde belirtirler. Sıradan misinalar bu hususa dair hemen hiç bir bilgi içermezler. Basitçe misinayı kıvırın kıvırdığınız şekilde kalıyorsa hafızası yüksektir.

Görülebilme

Bu hususu iki şekilde ele almak gerekir. Suyun dışında görülebilme suyun içinde balığın görebilmesi. Suyun dışı bazen önemli olur yanınızdaki sizin takımınızı görüyorsa üzerine göz göre göre takım atmaktan imtina eder mesela. Ama bunlar teferruat hususlardır ve asıl önemli olan suyun içinde misinanın görülmesidir. Balık misinayı görürse ondan ürkebilir. Yayınlar kendine güvenen balıklardır misinaymış filan hiç umursamaz yemi götürür. Lüfer sülalesi dikkatini çeken bir şey varken misinaya dikkat etmez. Ama diğer pek çok tür misinadan ürker. Kimi türler -ki bunlar azınlıktadır şükür ki- hiç sokulmamayı tercih eder. Diğerleri ise ürkek davranır ama genede yeme yönelebilir çoğu zaman. Eğer balık misinayı göremiyorsa görse bile onu ürkütecek bir şeye benzetemiyorsa yeme saldırma ihtimali artar.
Suda görülme olayını kavramak için suda ışığın davranışını anlamak önemlidir. Gün ışığı suya girince emilmeye başlar. Önce kızıl ötesi kırmızı ve morötesi emilir. En son ise mavi ve morötesi görünmeyen ışık. Kırmızı bir şey suyun bir kaç metre altında donuk siyah haline gelir. Bu kolayca belli olan bir formasyon sunar. Daha derinlerde ise kırmızı şekil detaylarını kaybeder ve balıklar için kamuflajı artırır. Tipik saydam misinalar ise bu etkiyi göstermez. Yüzeyde ve yüzeyin altında misinaya vuran ışığın bir bölümü misinanın içinde aşağıya doğru uzanır. Sonuçta misina suyun içinde donuk bir çizgi halinde açıkca görülür hale gelir. Ayrıca taşıdıkları ışık etraflarında bir hale oluşturur ve misina olduğundan daha kalın bir görünüm alır. Bilhassa yüzeyden taşınan kırmızı ışık dipte daha az olduğundan misina karanlıkta parlayan bir lamba gibi belirgin hale gelir.
Bir diğer etmense misinanın rengidir. Pembe bir misina sizin için çok belirgin olacaktır fakat suyun içinde bu pembe griye dönüşür (kırmızı ışık ortamda olmadığı için) ve bilhassa dipte görünürlüğü azalır. Ama yüzeye yakın derinlikte pembe çok belirgin olacaktır. Mavi ise en az tercih edilecek olandır. Çünkü derinlik arttıkça ancak mavi ışık bulunur. Bu durumda mavi misina ışığı maksimum yansıtır ve görünürlüğü artar. Duman rengi gri ise ortamda bulunan ışığı daha çok emdiği için daha az dikkat çeker. Yeşil ise etrafta bolca yeşillik olan düşük derinliklerde balığın çok fazla dikkatini çekmez. Saydam misinalar ise bilhassa dışarıdan aldıkları ışığı içerde dağıtmaları yüzünden belirgin donuk bir hat halini alırlar. Diğer yandan yapıldıkları malzemenin sudan farklı kırma endeksine sahip olmaları yüzünden mercek etkisi gösterirler. Klasik misinalarda kullanım esnasında oluşan mikro çatlaklara giren su ile misina arasında oluşan kırılma ve yansımalar yüzünden misina saydamlıktan çıkar.. Işığın fazla olduğu sığ kesimlerde bilhassa bulanık sularda bu misinalar pek farkedilemez. Ama ortalama derinliklerde ve berrak sularda kolayca farkedilebilirler. Bu etkiler en fazla gece avında görülür. Sıradan bir saydam misina yüzeydeki ışık ve yakamozla kolayca görülür hale gelip balıkları ürkütür. Ama mehtaplı bir gecede bu etki azalır. Balıklarda daha fazla görüp yemlenebildikleri yüksekliklerde olduklarından ayışığında daha iyi avlanırlar.
Görülebilmeyi iyileştirmek yani daha az görülen ürkülen bir misina seçmek için bir kaç hususa dikkat edilebilir. En öncelikle daha ince misina mutlak daha az görünürlükteki demektir. Bir diğer husus ise misinanın rengidir. Bilhassa 20m’den az derinliklerde yeşil ve duman grisi (füme) renkleri daha zor ayırt edilebilen misinalardır. Daha derinlerde pembe renk daha zor görünür. Bazı özel misinalar enteresan şekilde suyun içinde tam saydam hale gelir ve görünmez. Bunu sağlayan ışığa gösterdikleri tepki suyunkine yakın kırılma endeksine sahip olmaları bağlı polimer yapılarının mikroçatlaklara pek meydan vermemesidir. Bu misinalar görülmeme konusunda tartışılmaz en avantajlı olanlardır.

Dayanıklılık

 Diğer yandan bir misinanın sıyrılmaya karşı direnci de önemli bir kriterdir. Misina kullanırken çoğu zaman bir yerlerden sürtünerek çekilir. Bu esnada mutlak şekilde yıpranır ama kimisi az kimisi ise çok. Genel kaide olarak sağlam misinalar bu hususta da iyidir. Bu sürtünme iki şekilde misinaya etki eder. Öncelikle misinanın yüzeyinden birazı sürtündüğü yerde kalır. Bu bariz şekilde misinanın yer yer incelmesine sebep olur. Diğer yandan bu sürtünme misina üzerinde çatlaklar oluşmasına yol açar. Bu su içinde görünürlüğü kötü etkiler. Bilhassa suyun dışında makaraya kamış kılavuzlarına vs. sürtünme fazlaca ısı üretir ve misina yumuşar uzar. Bu uzama sürtünme bölgesinde oluşur. O kadar ki misinanın bir tarafı aynen kalırken diğer yanının uzunluğu değişir ve ardından soğuma başlar. Bu durumda misina üzerinde çatlaklara yol açar. Ancak ısınınca yumuşamasına rağmen genişleme eğilimi göstermeyen misinalar bu sorundan daha az etkilenir. Bu özelliği sağlayan misinalar silikon katkılı veya çeşitli polimerlerle güçlendirilmiş misinalar olacaktır.

Misinalar bilhassa son yüzyılda büyük gelişmeler göstermiştir. Bunun sonucunda özellikleri farklı değişik tür misinalar boy göstermiştir. Bunları beş temel grupta toplamak mümkündür.

Monofilament Misinalar

 Bu tür misinalar standart konvansiyonel naylon misinaları kapsar.
Naylon ve benzeri karbon zinciri tabanlı materyallerden üretilirler. Bu nedenle saydam ve nispeten sağlam olurlar. Her yönden diğerlerinden daha kötü özelliklere sahiptirler. Ama esneklik olarak en önde gidenler bu türlerdir elbette esnek bir misina istiyorsanız. Bazıları kopmadan önce boyunun %40′ı kadar uzayabilir. Diğer taraftan çok büyük bir avantaja sahiptirler çok ucuzdurlar. Monofilamentin bilhassa sağlamlık yönünden geliştirilmesi ile termal monofilamentler silikon benzeri katkılı olanları vs. üretilmiştir. Bunlar biraz daha pahalı olmalarına rağmen son derece sağlamdırlar. Aynı kalınlıkta iki kata yakın yük kaldırabilirler. Esneklikleri gene fazladır. Ama bilhassa hafıza yönünden standart monofilamentten pek iyi netice vermezler.
Monofilamentin en zayıf tarafı düğümlere dayanıksız olmasıdır. Bu yüzden çamaşır ipi bağlar gibi alelade değil yükü çeken hattın en az zedeleneceği şekilde bağlantı yapmak gerekir. Bu ise bilhassa çapari düğümlerinde zor bir iştir. Eğer düzgün düğüm atabilseydik 035 beden yerine 020 rahatça kullanabilirdik sanıyorum.
Bir diğer dezavantaj ise UV ışığa çok hassas olmalarıdır. UV ışık naylon bazlı olan bu misinaların yapısını bozar. Saydamlıkları yavaşça kaybolurken çok kırılgan ve gevrek bir hal alırlar bu yüzden mümkün olduğunca güneş altında tutmamak gerekir. Doğrusu diğer tüm türlerde bir şekilde güneşten etkilenir ama monofilament hemen hepsinden daha fazla…
ABD pazarına yönelik olarak üretilen misinalarda çap belirtilmez yerine test yükü verilir. Bu durumda verilen yük değeri aslında sıradan monofilamentin hangi çapta kaldıracağını gösterir.

Örgü misinalar: Çok ince bir kaç monofilamentin veya bahsedilen diğer türlerin saç örgüsü gibi örülmesi ile elde edilirler. Bu sayede görülebilirlik nispeten azalırken sağlamlık artar. Fiyat ise makul seviyede kalır. Yapıldıkları malzemeye bağlı olsa da esnekliklerinin yüksek olması nedeniyle özellikle çok büyük orkinos ton balığı yada kavgacı balıklar olan yayınlar gibi avlar için en uygun misinalar olurlar.

Bu misinalar monofilamentten daha sağlam olan çeşitli fiber ve polimer malzemelerden üretilirler. Ama fiber kalın olursa kırılgan olur. Bunu önlemek üzere çok ince çok çok ince bir sürü fiber bir araya getirilir termal olarak birleştirilerek yapışmadan birbirine sıkıca sarılması sağlanır. Daha sonra da üzerleri plastik PVC ABS gibi bir materyalle sarılarak paketlenir. Bu misinalar son derece sağlamdır. Hafıza özellikleri çok düşüktür. Ama kolayca eskirler. Özellikle etraflarını saran koruyucu kabuk çabucak sıyrılır. Ayrıca saydamlığın avantajlarına sahip değildirler. Fakat iyi bir monofilamentin kalınlığından çok daha düşük bir kalınlıkta daha fazla yüke dayanabilirler. Bu yüzden suya batma havada süzülme gibi konularda son derece iyidirler. Fiyatları ise monofilamente göre çok yüksek olur.
Fused misinalar farklı fiber türleri ile elde edilebilir. Örneğin örümcek ağının hammaddesi genetik yolla koyunlardan sütleriyle elde edilerek bu işte kullanılabilmektedir. Polyester fiberglass dyneema gibi daha sentetik fiberler de olabilir. Hepsi aynı sağlamlık ve dayanıklılığa sahip değildir. Fakat monofilament ve sıradan örgü misinalarla karşılaştırınca acayip sağlam ve düşük esnekliktedirler.
Batma demişken çoğu fiberin gravite katsayısı sudan düşüktür. Buda misinanın yüzmesine yolaçar. Bu elbette batma açısından bir dezavantajdır. Ama ucuna taktığınız ağırlığı tutacak bir diğer husus misinanın sürtünmesidir. Daha ince misina daha az sürtünme demek olup kurşunun batmasını kolaylaştırır.

Avantajları

 

1-Kullanım Yaygınlığı: Mono misina en çok kullanılan ve pek çok farklı renk ve çekerde karşımıza çıkan misina türüdür.

2-Fiyatı: İp ve flourocarbon misinalara göre daha ucuzdur.

3-Esnek Yapısı: Mono misinalar şoku absorve etmek için esner bu ise pek çok avcılık için bir avantajdır. Özellikle takılma esnasında takımı kurtarmayı kolaylaştırır.

4-Aşınmaya Karşı Direnci: Aşınmaya karşı dayanıklıdır

5-Sarım Kolaylığı: Mono misinalar yuvarlak yapısı sayesinde makaraya kolay sarılır.

6-Kolay Düğüm Tutma Özelliği: Monofilament misinalar genel olarak yumuşak ve esnek oldukları için kolay düğüm tutarlar.

7-Geniş Renk Seçeneği: Pek çok renkte satılır. Ancak en çok şeffaf ve mavi renk tercih edilir çünkü suda daha az görünür.

Dezavantajları

1-Düşük Çeker Değeri:Monofilament misinalar aynı kalınlıktaki ip misinalara oranla çok daha düşük çeker değerine sahiptir. Yüksek çeker gerektiren avcılıklarda misinayı kalınlıştırmak gerekir. Ancak bu iki temel probleme yol açar. Birincisi misina kalınlaştıkça balık tarafında kolay görünür hale gelir. İkincisi ise misina kalınlaştıkça olta makinesine sarabileceğimiz misina metrajı azalır.

2-Kolay Deformasyona Uğraması: Mono misinalar suyu çeker. Naylon suyu çeken bir malzemedir. Bu nedenle uzun süre suya maruz kaldığında kopmaya başlar. Örneğin mono misinayı 24 saat suda tutarsak doyum noktasına ulaşır ve kopmaya başlar.

3-Güneş Işığına(UV Işınlarına) Karşı Son Derece Dayanıksız: Naylondan üretildiği için zamanla güneş ışığı yüzünden kolayca deforme olur.




İP MİSİNA

1980 yıllardan sonra ip misina kullanımı özellikle Japonya'da tekrar popülerlik kazanmaya başlıyor. 1990 yılında itibaren Spectra, Kevlar ve Dyneema gibi gel-spun süreci ve aramid fiberlerin piyasaya girmesi ile ip misina kullanımı yaygınlaşıyor. Superline ve microfilament örgü misinalar son derece ince ve sağlamdır. Hatta çelik telden bile 10 kat daha sağlam olanları mevcuttur.

Tüm ip misinalar polietilen olarak bilinen sentetik termoplastik ile üretilir. Daha sonra jel döndürme adı verilen süreç ile son derece ince ve pekçok fiberin bir ağ gibi örüldüğü bir yapıya kavuşur. Buna Dyneema veya Spectraadı verilir. Daha sonra ise kaplama sürecine geçilir ve ip misina oluşur.

Avantajları

1-Yüksek Çeker Değerleri: Örgü misinalar mono ve flourocarbon misinalara oranla çok daha yüksek çekerlere sahiptir. Bu sayede hem mono misinaya göre daha ince misina kullanımı sayesinde görünürlük azalır hem de olta makinesine daha çok misina sarabiliriz.

2-Daha Uzun Mesafeli Atış İmkanı: Örgü misinalar özellikle ip misina kullanımına uygun kamış ve makineler ile kullanıldıklarında çok daha uzak mesafelere ulaşırlar. Özellikle kıyıdan avcılık için büyük bir avantaj sağlarlar.

3-Düşük Hafıza: Örgü misinalar sahip oldukları düşük hafızaları sayesinde olta makinesi ve makaranın şeklini almaz. Bu sayede daha uzun süre güvenle kullanılır.

4-Güneş Işınlarına Karşı Dayanıklılık: Güneş ışığından ve tuzdan etkilenmez.

5-Hassaslık: Esnemediği için oltanın ucunda ki en ufak hareketliliği dahi hissesderseniz. Özellikle tasmalama gerektiren avlarda mükemmel sonuçlar verir.

6-Büyük Balıklarla Kolay Mücadele: Yüksek çekeri ve düşük esnekliği sayesinde büyük balıklarla mücedeleyi kolaylaştırır.

Hızlı batar, daha uzağa ulaşır ve özellikle derin su avcılığpında yemi daha derine indirir. Güneş ışığından etkilenmez.

Dezavantajları

 

1-Zor Düğüm Tutma: İp misinalar kaygan yapıları nedeniyle zor düğüm tutarlar. İp misinalar için düşük sürtünmede dahi tutabilen özel düğüm tekniklerini öğrenmek gerekir.

2-Zor Kesilir: İhtiyaç anında ip misinaları kesmek için misina makası taşımak gerekir.

3- Su altında Görünürlük: Su altında görünme ihtimali monoya göre yüksek olduğundan flourocarbon veya mono lider kullanımı gerektirir.

4-Sürtünmeye Karşı Az Dayanıklılık: Sürtünmeye karşı monoya oranla daha az dayanıklıdır.

5-Düşük Esneme Özelliği Nedeni ile Hafif Kalama Ayarı: Son olarak esneme özelliği olmadığı için daha hafif kalama ayarı ile kullanmak gerekir. Aksi halde balığa yemi iyice yutması için gerekli olan zamanı tanımamış oluruz.

Hangi yemler ile ip misina misina kullanılır?

1.Flipping: Düşük esneme özelliği ve sağlamlığı sayesinde özellikle otluk ve bitki örtüsünün sığ olduğu meralda çok iş görür heavy
2.Su üstü yemler
3.Drop shot tekniği
4.Döner Kaşıklar

Yukarıda ki anlattıklarımız ip misinalar hakkında genel bilgilerdi. Şahsi deüşüncelerime gelirsek ip misinaların büyük çoğunluğu yüzer özelliğe sahiptir. Ancak bazı ip misinalar özellikle batmaları için üretilniştir. Örnek olarak Sufix 832 örgü misina özel olarak batan modeldir. Bu tip ip misinalar ise özellikle sırtı, jigging ve derin dalar sahteler ile mükemmel sonuçlar verir. Yüzer özelliğe sahip ipler ise su üstü sahteler, özellikle kurbağa vb silikon yemler ile iyi sonuçlar verir. Bunun yanı sıra özellikle bitki örtüsünün sık olduğu alanlarda döner kaşık ve gagasız sahteler ile güvenle avlanabiliriz. İp misinanın esnememe özelliği sahteye daha iyi aksiyon vermemizi sağlar. Özellikle ip flouro karbon kombinasyonlarında sağlam düğüm tercih edilmelidir. Eğer fırdöndü ile bağlarsak o zaman ip misinanın esnememe özelliği ortadan kalkar.

 

İp Misina ile İlgili Terimler

Standart İp(Standard Braid) — Tipik örgü misina.

Fused Braid(Eritme Yöntemi ile Elde Edilmiş Örgü Misina)— Moleküler olarak değiştirilmiş ve ısıl işlem görerek birleştirilmiş çekirdeğe sahip örgü misina. Fused örgü misinalar daha sert ve daha sağlamdır. Özellikle spin avcılığı için tavsiye edilir.

Hollow-Core Braid— Bu misina tarzı lider misina ile birleştirmek için özel olarak boşluk bırakılmış çekirdeğe sahiptir. Mono veya flourocarbon lider ile kolayca kullanılır.

Polyethylene—İp misinaların ana malzemesi olan sentetik termoplasttık

Gel-Spinning— Polietilenin örgü misinaların her bir katını oluşturacak şekilde bükülmesi süreci.

Dyneema— Hollanda şirketi DSM tarafından üretilen bükümlü örgü misina.

Spectra— Amerikan şirketi Honeywell tarafında üretilen bükümlü misina.

Carrier— Çok katlı ip misinaların her bir katını oluşturan kat. Örneğin 8 kat örgü misinanın her bir katına carrier denir.

Pic— Her bir örgü polietilenin bir diğeri ile kesişme noktası

Pics per Inch (PPI)— Her bir inch başına düşüen kesişme noktası. PPI ne kadar fazla ise ip o kadar pürüzsüz olur.

 

Dyneema Misinalar

Dyneema Stren marka misinalarla bu piyasaya girmiş sentetik bir fiber türüdür. Temelde kevlara rakip bir şey ararken Japonya’da geliştirilmiş olup çok sağlam dağcı halatları paraşüt ipleri kurşun geçirmez elbiseler gibi uçtaki işlerde kullanılırlar. Dyneema’nın bazı türlerinden de son derece kaliteli misinalar üretilebilir. Bu noktada piyasada standart dyneema veya kevlar lifleriyle micro dyneema’dan (dyneema’nın misina için en elverişli olan türü) üretilmiş misinalar bulunabilir. Hepside son derece sağlamdır. Dyneema lifleri örgü veya fused şeklinde bir araya getirilebilir. Dyneema/Micro Dyneema tabanlı fused misinalar hafızasız olmakla hiç bir şekilde esnememeleriyle bilinirler.
Dyneema yük dayanımından önce sağlamlığı ile öne çıkar. Sıradan balıkların bu misinayı dişleriyle kesmesi pek mümkün değildir. Böylece lüfer/çinekop levrek turna gibi avlarda çok avantajlı olurlar. Tipik kancaya bağlı çelik tel durumunu bir yere kadar gereksiz hale getirirler. Literatürde bu misinaları kocaman köpekbalıklarının kesemediği yazılıdır. Temel sebep balık ısırınca liflerin yayılıp dişlerinin arasındaki boşlukta kalıyor olmasıdır. Ancak piranha gibi sık ve çok keskin dişlere sahip balıklar bu misinaları bazen kesebilirler. Müren levrek lüfer hani turna gibi bizim sahamıza giren balıkların bu misinaları kesmeleri pek mümkün değildir. Kendi tecrübelerimden maket bıçağının bunu keserken köreldiğini ancak yan keski veya iyi çelikten bir bıçak ile kesmenin mantıklı olduğunu biliyorum.
Daha çok örgü şeklinde kullanılan standart dyneema’lar ise daha sağlam olmalarına karşın çok yumuşak olmalarıyla öne çıkarlar. Yumuşak olmak toplarken atarken vs. daha fazla dikkat gerektirir. Çok kolay düğüm olabilirler. Ama esneyip hafıza sahibi olmadıkları için biraz uğraşıp düğümler açılabilir. O kadar ki igneden misinayı sökmeniz mümkündür. Ama bunu ancak bir dikiş iğnesi vs. marifetiyle halkaları açarak yapabilirsiniz. Sökülen misina sanki hiç düğümlenmemiş gibi olur. Dyneema grimsi beyaz bir renge sahiptir. Buda suda kolay görünmeye vasıla olur. Bu yüzden fosforlu yeşil gri pembe gibi renklere boyanırlar. Ama dyneema boyayı pek iyi tutmaz ve bir süre sonra kendi rengine döner. Kaliteli dyneema misinaları diğerlerinden ayıran etkenlerden biride bu renk tutma konusudur. Bu belki bir avantajda olabilir misinayı permanent kalemle boyayarak farklı renge dönüştürebilirsiniz örneğin.


 Florokarbon Misinalar

 Bu malzemenin kırılma indisi suya yakındır. Üstelik suyu hiç bir şekilde emmez üzerinde mikroçatlaklar oluşmaz. Bu özelliklerle suyun içinde görünmez olurlar. Haa %100 denemez ama eğer burada bir misina var mı diye aramıyorsanız onu görmeniz farketmeniz nerdeyse imkansızdır. Bazı türler suyun dışında farklı bir polarizasyon şeması gösterir ve nerdeyse parlar. Böylece suyun dışında nerdeyse burdayım diye bağırıp çok iyi görünürken su içinde görünmez olan misinalar elde edilir. Bilhassa ürkek balıklar olan yalnız gezen balıklar turna levrek gibi avlar için ideal misinalardır. Esneklikleri düşüktür. Dayanıklıkları ise sıradan monofilamentlere göre daha yüksek olmasına rağmen dyneema gibi süper misinalardan çok daha düşüktür. Bu özellikleri ile benim görüşüme göre şok çekici ve iğnelerin takıldığı ana takım için ideal misinalardır. Özellikle yoğunluğunun (=ağırlığı) yüksek olması batmasını hızlandırır ve kurşunun daha efektif olmasını sağlar. Fiyatları ise beklenebileceği üzere yüksektir ama çok pahalı denecek kadar fazla da değildir.


Fluorocarbon misinamononun yapamadığı herşeyi yapar. Genellikle lider misina olarak kullanılırlar. Suda görünmez, aşınmaya karşı son derece dayanıklı. Bu nedenle ip misina ile mükemmel bir tamamlayıcı olarak kullanılır. Esnektir ancak mono kadar kıvrılmaz. Suyu tutmaz ancak öz kütlesi yüksek olduğundan batar özelliğe sahiptir. Bu sayede yem ile kamış ucu arasında daha az gevşek misina olur. Soğuk havalarda kırılganlaşmaz ve güneş ışığından fazla atkilenmez. florin, karbon ve hidrojenin kimyasal olarak bağlanması ve daha sonra ekstrüzyon işlemine tabi tutulması ile oluşur. En önemli özelliği ışığı yansıtmak yerine kırmasıdır. Bu sayede suda görünmez olur. Son derece sert ve aşınmaya karşı dayanıklı. Ancak düğüm atmak zordur. Suyu tutmaz. Flourocarbon. berrak sularda özellikle jig head ve silikon kombinasyonlarında hassaslığın ve görünmemenin birlikte gerektiği alanlarda, derin dalan ve batan yemler ile mükemmel sonuçlar verir.

 

Hangi yemler ile fluorocarbon misina misina kullanılır?
1. Jig yemler
2.Sığ yüzen crankbait sahteler
3.Solucanlar
4.Döner kaşıklar

Genellikle lider misina olarak kullanılırlar. suda görünmez. aşınmaya karşı son derece dayanıklı. Bu nedenle ip misina ile mükemmel bir tamamlayıcı olarak kullanılır.

Çelik Tel

Çelik teller dişli balıkların avında lider misinas olarak kullanılır. Ayrıca derine inilmesi gereken bazı sırtı avlarında da kullanılır. Uskumru ve lüfer, orkinos gibi dişli balıkların avı için.

Misinada Doğru Renk Tercihi

Misinarengini doğru tercih etmek en az misina türünü doğru tercih etmek kadar önemlidir. Mavi, yeşil, şeffaf ve daha pek çok renk tercihi yapılabilir. Şeffaf misina berrak sularda daha az gürünür. Bu nedenle iyi bir tercihtir. Mavi renk misinalar özellikle ışığın yoğun olduğu yaz aylarında iyi bir tercihtir. Yaz aylarında mavi renk misinalarda siz ışığın kırıldığını görürken balık bunu göremez bu sayede misinanızı takip etmek kolaylaşır. Sarı renk misinalar ise karanlık ve ışığın az olduğu ortamlarda tercih edilmelidir. Bu sayede misinayı takip etmek kolaylaşır. Yeşil renk misinalar ise özellikle yoğun bitki örtüsüne sahip sularda misinanızı iyi kamufle edecektir.

 




Monofilament Lines
Düz bir çizgi anlamına gelmektedir. Balıkçılıkta naylon misinayı temsil etmektedir.

Co - Filament Lines
Cobalt liflerinden üretilmiş bir misinadir. Sürtünümlere karşı naylondan daha dayanıklı ve daha güçlüdür. Naylon misinanın üzerine Cobalt lifleri kaplanarak üretilir.

Fused Lines
Çok sayıda polietilen kaplamasından üretilen misinadır. Çok ince, güçlü ve makinadan rahat sökülmesiyle tanınır.

Braided Lines

Örgülü misina.

Fluorocarbon Lines
Suda görünmeyen bir misina olarak reklamı yapıldığından böyle bilinmektedir. Bu misina son yıllarda naylon misinanın önüne bu sayede geçmiştir. Tam olarak görünmez değildir ve tam görünmez misina yoktur. Bütün misinalar balılklar tarafından görülmektedir. Bazıları daha fazla bazıları da suyun kırılma noktasına daha yakın oldukları için daha az gözükmektedirler. Renksiz naylon misinanın kırılma yani saydamlık noktası 1.53 ile 1.65 arasındadır. Suyun kırılma (saydamlık) noktası 1.33'tür. Fluorocarbon misinanın da 1.40 tır. Yani suya cok yakındır ve bu nedenle gözle daha az görülmektedir. Bazı firmalar yaptıkları deneylerde 1.39'a ulaştıklarını açıklamışlardır.




Balık anotomisi


Tatlı su veya tuzlu su da yaşayan balıkların hepsinin vücut anatomisi aynıdır sadece balina ve yunus bunun dışında kalır onlarda solunumları itibari ile farklılık gösterirler onun dışında vücutlarındaki bütün organlar aynıdır.Balıklar su içerisinde yaşamlarını sürdürdükleri için vücut yapıları da buna uyumludur.

Balık, solungaçları ile solunum yapan, vücut ısıları çevreye bağlı olarak değişen, soğukkanlı, yürekleri çift gözlü, çoğunun vücudu pullu, genellikle yumurta ile üreyen, suda yaşayan omurgalı hayvanların genel adı.

Bir kulakçık ve karıncıktan meydana gelen yüreklerinde daima kirli kan bulunur. Yürekten çıkan kirli kan solungaçlarda temizlendiğinden, vücutta temiz kan dolaşır. Ağızdan alınan su, solungaçlardan dışarı atılırken suda çözülmüş oksijen, osmozla kana verilir. Bu arada suda bulunan besinler ise yutulur. Köpek balıklarında su hem ağızdan hem de ilk solungaç yarığından alınır. Tuzlu su balıkları su içtikleri halde, tatlı su balıkları su içmezler. Gerekli su ihtiyaçlarını solungaç zarlarından osmozla alırlar. Deniz balıkları içtikleri suyun tuzunu böbrekle değil, solungaçları ile ayırır. Balıklarda göğüs ve karın yüzgeçleri çift, sırt, kuyruk ve anal yüzgeçleri tektir. Tek yüzgeçler nadiren birden fazla olsalar da simetrik çiftler meydana getirmezler.Uçan balıklar çok gelişmiş olan göğüs yüzgeçlerini açarak bir-iki dakika su üstünde uçabilirler. Yaşadığı yerlerde su kuruduğu zaman balçığa gömülüp akciğer solunumu yapabilen, sürünerek gölden göle geçebilen, kısa bir süre havada uçabilen, elektrik ve ışık üretebilen çeşitli balık türleri mevcuttur. Balıkların pulları birbirleri üzerine kiremit gibi dizilmiş, kemiksi, kaygan ve antiseptiktir. Antiseptik mukus salgısı, üzerine yapışan bakteri ve sporları yok eder.

Balıkların hareket etmesinde önemli rol oynayan değişik kuyruk tipleri mevcuttur. Çatallanmış kuyruk tipine “difiserk”, çatallı olup eşit parçalı olana “homoserk”, köpek balıklarında olduğu gibi çatalları eş olmayan kuyruk tipine de “heteroserk” denir.

Balıklar omurgalı canlılar içerisinde sayıca en fazla olanıdır. Çalışmalarda balık türünün 40.000 kadar olduğu söylenmektedir. 




Balıkların günümüzde sportif ve akvaryumdaki değeri yanında büyük bir protein kaynağı olması ticari değerini arttırmaktadır. Balıkların yeryüzündeki dağılımları o kadar geniştir ki, Antartika sularında, sıcak tropikal sularda, acı sularda, tatlı sularda, ışığın ulaştığı dağ derelerinde veya insanların henüz ulaşamadığı oldukça derin ve karanlık sularda yaşayabilmektedir. Üç türlü beslenme görülür: Herbivor (otçul), karnivor (etçil) ve omnivor (hem et hem de bitkisel besin yiyenler). Yalnız çenelerinde değil, bütün ağız boşluklarında ve yutaklarında sıralanış ve şekil olarak birbirinden farklı birçok diş bulunur. Bu genelde beslenme şekillerine göredir. Bazılarında farinks (yutak) dişleri gelişmiştir. Yalnız Mersin balıklarında ve Demet solungaçlılarda diş bulunmaz.

Duyu Organları

Görme organları
Balıklarda gözler yüksek omurgalı lara benzer. Kornea daha düz ve mercek daha yuvarlaktır. Kornea, merceğin önünde koruyucu bir görev yapar. İris; kırmızı, siyah, portakal rengi, mavi, yeşil olabilir. Balıklarda göz yapısı, yaşadıkları çevreye uygun bir özellik arz eder. Işığın kolay geçtiği temiz sularda yaşayanlar iyi görür ve renkleri ayırt ederler. Derinde yaşayanlarda gözler oldukça büyük olup, ışığın zayıf olarak ulaştığı daha derinlerde teleskop gözlü olanlarına da rastlanır. Bulanık sularda yaşayan balıklarda ise gözler küçülmüştür. Kör mağara balıklarında gözler görev yapmaz. Işık olmadığından gözlere ihtiyaç duymazlar. Balıklarda gözyaşı bezi ve göz kapağı bulunmaz. Yalnız Raja balıklarında üstten gelen ışığa karşı gözü korumak için üzeri pullu kalın bir kapak vardır. Balıklar dinlenme halinde yakını görür, uzak için uyum yapar. Memelilerde durum tersinedir. Bazı dişli sazanlarda gözler yatay bir bantla ikiye ayrılmıştır. Üstteki kısım havada, alttaki kısım suda görmeye yarar. Böyle balıklara "dört gözlü" denir.

Balıkların sudaki görme duyuları hakkında yapılan araştırmalarda aşağı ve geri hariç, gözlerinin çok geniş bir görüş vizyonuna sahip olduğu, birçok yırtıcı balığın renkleri çok net ayırdığı tespit edilmiştir. 


Suda görüş karadakine göre farklılıklar taşır. Su bir renk filtresi gibi görev yapar. Derine indikçe ve bulanık sularda bu etki daha da artar ve renklerin canlılığı azalır. Renklerin su altında derinliğe göre görünüş yüzdesi aşağıdaki tabloda olduğu gibidir.

Renk 3 Metrede 6 Metrede 9 Metrede
Kırmızı 6.5 0.4 0.25
Turuncu 50 25 12
Sarı 73 53 40
Yeşil 88 78 69


Tat alma organı

Balıklarda tat alma cisimcikleri dudaklarda, farinkste, burun epitelyde baş derisinde bıyıkların uçlarında yerleşmiş olduğu gibi bazılarında da ağız içinde yerleşmiştir. Balıklarda dil yoktur. Olanlarında da gelişmemiştir. Sazanların ağzı içinde çok kalın kastan yapılmış yastık şeklinde bir yapı bulunur. Bu organ tat almaya yarar. Balıklar bazı maddeleri memelilerden daha iyi ayırt edebilirler. Sazanlar tatlı, tuzlu, acı suyu ve asitli ortamı ayırt edebilirler.

Dokunma duyusu
Dokunma duyusunda bıyıkların rolü büyüktür. Bıyıklar tat almada etkili olduğu gibi, besin bulma ve dokunma organı olarak da görev yaparlar.

Balıkların baş, gövde ve yüzgeç derileri üstünde tomurcuk veya çukurcuklar halinde küçük duyu organları mevcuttur. İçlerinde sinir uçları dallanmış haldedir. Görevleri; yaklaşan düşmanı, sıcaklık değişimini, besin ve tuzluluğu hissetmektir. Duyuda yan organın da etkisi önemlidir. Bazı derin deniz balıklarının yüzgeç ışınlarında uzamış olan bazı kısımlarında duygu organları yer almıştır.

İşitme ve yan organ (Yanal çizgi)

Balıklarda dış ve orta kulak yoktur. İşitme organı bir kapsül içinde bulunan iç kulaktan ibaret olup, sudaki ses titreşimlerini idrak eder. Bu işitme organına “labirent” denir. İşitmede etkili olduğu gibi, dengenin sağlanmasında, ağırlık ve yer çekimi tespitinde de önemli rol oynar. İçlerinde kalsiyum karbonattan yapılmış “otolit” adı verilen cisimcikler de bulunur. Bazı balıklarda hava kesesinin ön kısmının her iki yanında iç kulakla ilişkili dörder adet kemikçik bulunur. “Weber cihazı” adını alan bu sistem ses dalgalarını ve basınç değişimini iç kulağa ileterek daha iyi işitmeğe yardım eder. Küçük frekanslı titreşimler, yanal çizgi sistemiyle idrak edilir. Bu, vücudun yanlarında derinin altında uzanan içi mukus dolu bir çift kanaldır. Belirli aralıklarla bu kanalı pulların arasından veya ortasından dışarı bağlayan yollar, bu yolların ucunda içinde sıvı ve sinir hücreleri bulunan bir torba vardır. Sudaki titreşimler bu sıvıya geçerek sinir hücreleri tarafından idrak edilir. Mesaj daha sonra sinirler vasıtasıyla beyne iletilir. Bir başka balığın hareketinin doğurduğu titreşimleri, yanındaki balık bu yolla duyar. Yan organ çok alçak frekanslı titreşimleri idrak edip işitmeye yardımcı olduğu gibi, su akıntısının yönünü, sıcaklık ve soğukluk farklarını da tespit eder. Yan organ işitmede de yardımcı olur. Ses ve basınç dalgalarını tespit edebilir. Kemikli balıklarda, vücudun her iki yanında solungaçlardan kuyruk yüzgecine kadar uzanır.

Koku duyusu
Balıklarda burun (nostril), solunum için değil, suda çözünmüş kimyasal maddeleri koklamaya yarayan bir duyu organıdır. Koku alma kapsülleri üst çene üzerinde bulunan bir çift (veya bir adet) burun çukuruna yerleşmiştir. Koku maddelerini taşıyan su burun deliklerine girip çıkarken, koklama kapsüllerini yalayarak sinirleri uyarır. Bu duyu köpek balıkları gibi bazı balıklarda çok kuvvetlidir. Köpek balıkları kan kokusunu yüzlerce metre uzaktan alabilirler.

Yüzme kesesi
Balıkların suda batmadan durmasını sağladığı için önemlidir. Sindirim kanalının bir uzantısı olup, sırt tarafta torba şeklindedir. İçi CO2, O2 ve azot gazları ile doludur. Balığın yoğunluğunu, suyun yoğunluğuna göre ayarlar. Balık suda batmadan durmak için, içindeki gazı artırarak keseyi şişirir. Yüzerken havasını azaltır. Bazı balıklarda yüzme kesesi ikiye ayrılmıştır. Yüzme kesesi solunum, hidrostatik görev, ses meydana getirme ve bazı uyartıları hissetmede de etkilidir. Bütün balıklarda hava kesesi bulunmaz. Böyle balıklarda yağlı vücut ve göğüs yüzgeçleri batmalarına mani olur. Dip balıklarında ise zaten gereksizdir.

Üreme
Yumurtlama zamanlarında dişi balık, bir kaç saat içinde dibe binlerce yumurta bırakır. Erkek, yumurtalar üzerine sperm ihtiva eden sıvısını püskürterek yumurtaları döller. Böyle döllenmeye vücut dışında cereyan ettiğinden “dış döllenme” denir. Yumurtadan çıkan yavrular, etraftaki “plankton” denen küçük organizmaları yiyerek gelişirler. Köpek balığı gibi bazı balıklarda döllenme, dişinin vücudunda olur. Yumurtalar vücut içinde açıldığından doğuruyormuş hissini verir. Böyle doğurucu balıklara “ovovivipar” denir. Zaman zaman bazı balıklar hermofrodit (erkek ve dişi organa sahip) olurlar. Uskumru, sazan ve alabalıklarda bu duruma rastlanır.

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Yem çeşitleri

Amatör balıkçı için yemlik balık hariç balık yakalamak amaçlı kullanılan iki tür yöntem vardır :
1-Yemli balık avcılığı
2- Sahte yemler ile balık avcılığı
Sahte yemler balık çeşitleri ve davranışlarına göre gruplara ayrılır :
Klasik Balık Taklitleri :
Bunların başında Rapala, Yo-zuri ve Daiwa gibi markaların ürettiği ve piyasada genel olarak ” Rapala ” diye tabir edilen taklit edilmiş sahte balıklar gelir.Bu tür sahte balıklarda kendi içlerinde de gruplara ayrılırlar.Örneğin dalan bir sahte balık derin sularda çok iş yaparken levrek gibi balıklar için sığ suda kullanılma amacı ile üretilmiş su üstü sahte yemleri bulunur.
Yapay Balıklar
Yavru veya yaralı balık taklidi ile yırtıcı balıkların dikkatini çeken ağaç veya plastikten yapılmış yapay yemlerdir. 1900'lü yılların başına dayanır. O zamanlarda elde yapılan, amatörlerin kendileri için yapıp kullandıkları bu tahta balıklar sonralarda hem balık amatörü hem de ticari dehası olanlar tarafından bugün neredeyse sektör haline gelmiştir. Bilgi almak için tıklayın.
Kaşıklar
Kaşıklar balığın dikkatini çekerek saldırıp yakalanmasını sağlayan parlak gümüş renkli veya renkli metalden yapılmış araçlardır.Bilgi almak için tıklayın.
Plastik yemlerGerek denizde, gerekse iç sularda yaşayan balıklar, canlı-cansız yapay, bitkisel metal, silikon ve elyaf olup yem görünümü veren her şeye atlarlar. Bir havlunun püsküllerine, kaz ördek, horoz gibi hayvanların tüylerine, hayvan iç organlarına, balık görünümündeki parlak metal ya da silikon cisimlere, bakla, mısır, fasulye gibi sebzelere de gelirler. Ancak balıkların seçtikleri ve özellikle hemen geldikleri yemler vardır.
Canlı Balık
İstavrit, İzmarit, İstrangilos, Kolyoz, Uskumru, Zargana,İskorpit gibi balıklardan elde edilen yemlerdir.Bilgi almak için tıklayınız. 
Ak yemİstavrit, İzmarit, İstrangilos, Kolyoz, Uskumru, Zargana gibi balıklardan elde edilen yeme "AKYEM" adı verilir.Bilgi almak için tıklayınız.
Yumuşakçalar

 Sübye(Mürekkep Balığı)yem olarak kullanılması

Bilgi almak için tıklayınız...
Kabuklular
.Bilgi almak için tıklayınız. 
Canlı yemler
Mamun,Yengeç,Karides,Kurtçuklar,Canlı Balık vs gibi deniz canlılarıdır.Bilgi almak için tıklayınız.
Hamur YemlerÇeşitli balıkların avlandığı bir yem olsa da,daha çok kefal balığı avında kullanılan bir yem çeşididir.Bilgi almak için tıklayınız.

14 Eylül 2006 Perşembe

Amatör Balıkçılık Hakkında


Amatör Balıkçılık nedir?

Sadece rekreasyon, spor veya dinlence amacıyla
yapılan, maddi ve ticari kazanç gayesi gütmeyen,
avlanılan ürünün satılmadığı balıkçılık
etkinliğidir.

Amatör Balıkçı nedir?

Amatör balıkçılık etkinliğinde bulunan gerçek
kişiyi ifade etmektedir.

 Amatör Balıkçı Belgesi (ABB) nedir?

Amatör balıkçılık yapmak isteyen gerçek kişiler,
21 Ağustos 2008 tarihli, 26974 sayılı ‘‘2/2
Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Avcılığı
Düzenleyen Tebliğ’’ kapsamında söz konusu tebliğ
ile getirilen yasak, sınırlama ve sorumluluklara
uymak şartıyla amatör balıkçılık yapabilirler.Bu
kişilere müracaatları halinde amatör balıkçılık
yaparken  yanında bulundurmak istemeleri
durumunda veriliş tarihinden itibaren 5 yıl geçerli
olmak üzere, İl ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüklerince “Amatör  Balıkçı Belgesi” verilir.
Bu belgenin alınması veya avcılık sırasında
bulundurulması zorunlu değildir.


Yabancı uyruklu kişilerin amatörbalıkçılık yapabilmesi ne şekilde olur?

Ülkemizde devamlı olarak ikamet eden, resmi
misafir veya geçici olarak görevli bulunan yabancı
uyruklular Misafir Amatör Balıkçı Belgesi ile
avlanabilirler.

Misafir Amatör Balıkçı Belgesi nasıltemin edilir?

İl ve İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlükleri
tarafından, her yıl belirlenen bir bedel karşılığında
2 yıl süre ile geçerli olmak üzere Misafir Amatör
Balıkçı Belgesi verilir

. Denizlerimizde amatör balıkçılık
yaparken avlayamayacağım türler, avcılık 8 9
yapabileceğim yerlere ilişkin yasaklar ve
kullanabileceğim av vasıtaları ile yöntemleri
hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?
Denizlerimizde yapacağınız amatör su ürünleri
avcılığına ilişkin;
a. Yer yasaklarına,
b. Av vasıtaları ve yöntemleriyle ilgili
düzenlemelere,
c. Türlere ilişkin yasaklamalara,
www.sgk.tsk.tr ve www.denizcilik.gov.tr internet
adreslerinden; ‘‘2/2 Numaralı Amatör (Sportif)
Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ’’
(Tebliğ No.:2008/49)’e ulaşarak gerekli bilgilere
ulaşabilirsiniz.
Yabancı turist kişilerin Amatör Balıkçılıkyapabilmesi ne şekilde olur?
Denizlerimizde tekne ile avlanmak isteyen yabancı
amatör balıkçılar, “Amatör Balıkçılık Turizm
İzni”ne sahip olanlar vasıtasıyla ve “Avlanma
Pulu” almak suretiyle avlanabilirler. Yabancı
uyruklu amatör balıkçılar ise; herhangi bir izin,
belge veya avlanma pulu almaksızın;  amatör balık
avcılığıyla ilgili derneklerinin sportif balık avcılığı
yarışmaları kapsamında ya da denizlerimizde
sadece karadan olmak ve ‘‘2/2 Numaralı
Amatör (Sportif) Amaçlı Su Ürünleri Avcılığını
Düzenleyen Tebliğ (Tebliğ No.:2008/49)’’de geçen
kurallara uymak kaydı ile avlanabilirler. 10 11

Amatör Balıkçılık Turizm İzni kimlereverilir?

Amatör balıkçılık turizmi faaliyetinde bulunacak
olan vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilere,
alındığı tarihten itibaren 2 yıl geçerli olmak üzere
İl/İlçe Kültür ve Turizm Müdürlükleri’nce amatör
balıkçılık turizm izni verilir.
Amatör Balıkçılık Turizm İzni’ne sahipkişilerin sorumlulukları nelerdir?
Bu belge sahibi gerçek ya da tüzel kişiler,
avlandırdıkları amatör balık avcılarının
‘‘2/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Su
Ürünleri Avcılığını Düzenleyen Tebliğ (Tebliğ
No.:2008/49)’’de belirtilen kurallara uygun olarak
avlanmasından sorumludur. Adı geçen Tebliğ ile
belirlenen kurallara aykırı olarak balık avlatan
avlanmasına engel olacak tedbirleri almayanların
belgesine el konularak iptal edilir. İki yıl süre ile
yeni belge verilmez.

Avlanma Pulu nasıl temin edilir?

Amatör balıkçılık turizm iznine sahip olanlar,
İl/İlçe Kültür ve Turizm Müdürlükleri’nden,
her balık avı partisine katılacak her bir yabancı
amatör balık avcısı için her yıl belirlenen bir bedel
karşılığında avlanma pulu almak zorundadırlar.
Avlanma pulu verildiği günden itibaren 3 gün için
geçerlidir.


Denizlerimizde avlanan amatör balıkçıların avlayabileceği türler ile söz konusu türlerin avlanma limitlerine ilişkin bilmem gerekenler nelerdir? 
Türler Boy limiti (cm) (en az) Miktar limiti (en fazla)
Akya 30 3 adet
Barbunya - Tekir 13 Kg
Çipura 15 Kg
Deniz turnası 60 1 adet
Gobene (Tombik) 40 3 adet
İstavrit 13 Kg
Kalkan 40 2 adet
Kefal 20 Kg
Kolyoz 18 Kg
Levrek 18 Kg
Mercan 15 Kg
Orkinos (Ton) 90 1 adet
Palamut - Torik 25 Kg
Pisi 20 Kg
Sinagrit 20 Kg
Uskumru 20 Kg
Uzun kanat orkinos 60 1 adet
Yazılı orkinos 45 2 adet
Hani 30 3 adet
Karagöz 18 Kg
Lagos 45 3 adet
Lüfer 20 Kg
Orfoz 45 3 adet
Sargos 21 Kg

Yukarıda yer alan tabloda belirtilen türlere ve avlanma limitlerine yönelik ilgili hususlar aşağıda yer almaktadır.

  • a. %5 küçük olan boylara izin verilir.
  • b. Adet cinsinden limit verilen türlerde kilogram (kg) cinsinden limitlere bakılmaz.
  • c. Kg cinsinden limit verilen türlerde, avlanılan tür tek veya karışık olsun 5 kg’ı geçemez. Kg cinsinden sınırlama getirilen türlerde, tek bireyin 5 kg’ı geçmesi halinde, bu birey yasal limitler dahilinde kabul edilir.
  • ç. Adet miktarı her türün ayrı ayrı avlanabileceği miktar olmayıp, gün içinde avlanabilecek toplam balık sayısıdır.
  • d. Adet sınırlamasına tabi birden fazla türün avlandığı durumda, avlanılan balıklar tek tür gibi kabul edilir.Bu durumda avlanılan toplam balık adeti 3’ü geçemez.
  • e. Adet ve kg sınırlamasına tabi türlerin karışık olarak avlandığı durumda ise, adet sınırlamasına tabi türün avlanabileceği adetten az olması halinde, avlanılan tüm balıklar için kg sınırlaması esas alınır.

Denizlerde amatör avcılık nasıl ve ne şekilde yapılabilir?

Denizlerde amatör avcılık yapılmasına ilişkin
hususlar aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir.

a.  Denizlerde amatör avcılık, zaman yasağına tabi 
değildir.
b. Denizlerde özel avlanma izni gerekmeyen yerler 
haricinde gün içinde av saati sınırlaması yoktur.
c. Denizlerde amatör avcılık parakete, pinter ve 
sepet gibi tuzaklar hariç olmak üzere; her türlü 
olta takımı, serpme, yemlik uzatma ağı ve su altı 
tüfeği ile yapılabilir.
ç. 2/2 Numaralı Amatör (Sportif) Amaçlı Avcılığı 
Düzenleyen Tebliğ’de özellikleri belirtilerek 
izin verilenler dışındaki her türlü ağ, tuzak ve 
patlayıcı, öldürücü, bayıltıcı, uyuşturucu, uyutucu, 
uyarıcı maddeler, karpit, sönmemiş kireç, 
balık otu vb. ile su ürünleri avcılığı yapılması, 
bu maddelerin gemilerde ve av mahallerinde 
bulundurulması yasaktır.
d. Bir amatör avcı en fazla 4 olta takımı 
kullanabilir. Olta takımındaki iğne sayısı, çapari 
hariç 6 adedi geçemez. 
e. Denizlerde gece zıpkın ve su altı tüfeği ile avcılık 
yapılamaz.
f. Su altı tüfeği ile yapılacak avcılıkta ışık kaynağı, 
şnorkel hariç yapay hava kaynağı, tüp, nargile, 
her türlü soluma cihazı ve yedek hava kaynağı
kullanılamaz.  Ancak amatör su altı avcılarının 
emniyeti açısından, en fazla 6 Volt gücünde fener 
bulundurulabilir.
h. Su altı tüfeği ile orfoz ve lahos avcılığı 
yapılamaz.
g. 1 Mayıs - 30 Eylül tarihleri arasındaki dönemde 
şamandıralarla sınırları belirlenmiş yüzme alanları 
içinde, zıpkınla veya su altı tüfeği ile su ürünleri 
avcılığı yapmak yasaktır. 
ğ. Avlanması tamamen yasak olan türler dışındaki 
su ürünlerinin avcılığında her türlü doğal yem, 
mamul doğal yem ve yapay yemlerin denizlerde 
yapılan amatör avcılıkta kullanılması serbesttir.
h. Su ürünleri yetiştiriciliği yapılan kafeslere 100 
metreden daha yakın mesafede su ürünleri avcılığı 
yapılması yasaktır.
ı. Tırıvırı-paraşüt olarak adlandırılan av 
aracının üretimi, satışı, istihsal yerleri civarında 
bulundurulması ve su ürünleri avcılığında 
kullanılması yasaktır.
i. Limanlarda, balıkçı barınak, barınma ve çekek 
yerlerinde dalış yapılarak su ürünleri avcılığı 
yapılması yasaktır.
j. Kültür ve tabiat varlıklarını korumak amacıyla 
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca belirlenerek, 24 
Eylül 2001 tarihli, 24533 sayılı Resmi Gazete’de 
koordinatları ilan edilen bölgelerde her türlü dalış 
yapılarak su ürünleri avcılığı yapmak yasaktır.

AMATÖR DENİZCİLİK İLE İLGİLİ MEVZUAT

No:2008/49).
Yukarıda belirtilen mevzuata; www.sgk.tsk.tr, 
www.denizcilik.gov.tr ve www.resmigazete.gov.
tr internet adresinden ulaşabilirsiniz. Konuya 
ilişkin mevzuattaki değişiklikler ile birlikte bu 
broşürdeki hususlar da değişecektir.

Ebedi takvim

Ebedi Takvim






 
 
 

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı