Abaşo |
Alt ve
aşağı anlamında kullanılır |
Abaşo Babafingo |
Çift babafingolardan
alttaki babafingo |
Abaşo
Babafingo Sereni |
Çift
olan babafingo serenlerinden altta olanıdır. Üzerlerinde
bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. (Pruva abaşo
babafingo sereni, Grandi abaşo babafingo sereni, Mizana abaşo
babafingo sereni.) |
Abaşo Gabya Sereni |
Gabya çubuğu üzerinde
bulunan iki gabya sereninden altta olanıdır. Üzerlerinde
bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. |
Abaşo
Yakası |
Bir
yelkenin alt yakası |
Abli |
Seren ve bumba
cundalarından aşağı iki tarafa inen halatlar |
Abluka |
Bir
liman ağzını veya sahili belli bir mesafeden kuvvet kullanarak
çevirmek, bunların dışarı ile irtibatlarını kesmek, giriş-çıkışı
kontrol altında tutmak |
Aborda |
Bir teknenin diğerine veya
bir iskeleye yanaşması |
Abosa |
Hisa
edilmekte olan bir halatı veya vira edilmekte olan bir zinciri tut
veya geçici olarak durdur anlamında verilen komut , bosaya vurmak |
Abramak |
Kontrol altına almak,
komutası altında tutmak, üstesinden gelmek, deniz taşıtlarını
yönetmek |
Abrile |
Trinket
ve mayıstra yelkenlerinin istinga edilmeleri için verilen komut |
Acenta/Acente |
Gemi nakliyat
şirketlerinin, gemilerini işlettikleri limanlarda gemilerine navlun
temin etmek ve ticari işlerini yürütmek maksadıyla bulundurdukları
yetkili şahıslardır. |
Açevele |
Serenlerin aşırılabildiği kadar prasya edilmesi. Bir yere asılan
veya çekilen veya su üzerinde yüzdürülerek getirilen herhangi bir
cismin bir yere çarpmaması veya kendine yakın bir cisimle
çarpışmaması için yapılan bir donanım (Açevele tutmak) |
Açevele Gönderi |
Açevele işlemini yapmakta
kullanılan gönder |
Açığa
Çıkmak |
Rıhtıma
aborda veya kıçtan kara olmuş bir geminin bulunduğu yerden avara
ederek daha uzaktaki bir yere demirlemek için sahilden uzaklaşması.
|
Açık Deniz |
Kıtalar arasındaki büyük
denizlerdir. Diğer bir deyimle, denizin, herhangi bir devletin
karasuları veya iç sularına dahil olmayan tüm kısımlarını kapsar.
Açık denizler bütün devletlerin faydalanmalarına açıktır. Hiçbir
devlet açık denizlerden yalnız kendisi yararlanamaz. Açık denizler
karalardan farklı olarak mülkiyeti iktisap edilmek üzere işgal
edilemez. |
Açık
Düşmek |
Bulunulması arzu edilen mesafeden bir sebep veya etki (rüzgar akıntı
vb.) nedeniyle uzakta bulunmak |
Açık Liman |
Serbest liman; ülkeler
arası mal giriş ve çıkışlarında gümrük işlemi yapılmayan liman |
Açıkta
Eğlenmek |
Bir
teknenin sahilden veya iskeleden yada limandan açıkta beklemesi |
Açılır Bakla |
Zincir kilitlerini
birbirlerine eklemekte veya zincir üzerinde bulunan fırdöndünün iki
ucundaki baklalara takılan ve gerektiği zaman kolay ve çabuk
açılabilen bakla. |
Açılmak |
Yakın
bulunan bir sahilden veya deniz üzerinde bulunan herhangi bir yerden
ayrılarak, uzaklaşmak |
Açmak |
Fazla yaklaşıldığı
anlaşılan bir sahilden veya herhangi bir yerden istenildiği kadar
açılmak; Karşılaşılan bir geminin yolu üzerinden çatışmayı önlemek
için geminin sancağa veya iskeleye alınması |
Adi
Iskarmoz |
Filikalarda ve kürekle hareket eden küçük deniz araçlarındaki
küreklerin kürek boğazlarından tekneye irtibatlandırılmasını
sağlayan kayışların geçtiği küpeşte üzerindeki ağaç veya madeni
çeliklerdir. |
Adi Yeke |
Filikalarda ve ufak deniz
araçlarında dümeni istenilen tarafa basmak için dümen boğazına
girecek şekilde bir ucu oyulmuş ve ağaç veya demirden yapılmış kol. |
Admiraltı Demiri |
Çiposu
kollarına dik olan demirlerdir. Çipolar bu tip demirlerin bir
kısmında sabit, bir kısmında ise hareket edebilir şekilde
yapılırlar. Bu tip demirlerin tutması diğerlerine nazaran daha
fazladır. |
Aganta |
Hisa veya laçka edilmekte
olan bir halatın veya zincirin kısa bir zaman süresi için akışının
durdurulması, tutulması için verilen komut [Aganta iskota, aganta
borina borinata] |
Ağ Gözü
Açıklığı |
Ağ
ıslakken, ağ ipinin ve düğümünün kalınlığına bakılmaksızın gergin
halde bir ağ gözünün birbirine karşılıklı iki düğümü arasındaki
mesafe |
Ağır Ağır Gel |
Bulunulan rotadan başka
bir rotaya yavaş yavaş dönülmesi istenildiği zaman serdümene verilen
komut |
Ağır
Deniz |
Dalga
boyları ile dalga yükseklikleri büyük ve çarpma basınçları fazla
olan denizler. |
Ağır Fırtına |
Yüksek dalgaları
oluşturan, uzun ve tepeleri öne doğru devrilmeye başlayan, deniz
üzerini beyaz köpüklerle kaplatan ve saatteki sürati 48-55 mil olan
rüzgar. |
Ağız
Bağı |
Ağır
yüklerin kaldırılması sırasında kanca ağzının açılmaması için kanca
ağızlarına yapılan bağ |
Ağız Kuşağı |
Armuz kaplamanın (bindirme
kaplamanın da] en üst sırası |
Akdeniz |
Muğla-Antalya il sınırındaki Eşen çayının denize döküldüğü yer ile
Suriye sınırı arasında kalan karasularımız. |
Akıntı Haritası |
Akıntıları, daha çok med
ve cezir akıntılarını gösteren haritalardır. |
Akıntı
Seyri |
Akıntının yönü ve sürati hesaba katılmak suretiyle yapılan bir seyir
usulü. |
Akıntı Sürati |
Akıntının deniz mili
olarak bir saatteki süratidir. Akıntı süratleri akıntı yönlerini
gösteren okların üzerlerine yazılan rakamlarla gösterilir. |
Akıntıya
Kürek Çekmek |
Faydasız
ve sonuç alınamayacak bir iş üzerinde çalışmak |
Akmak |
Çıması dışarıda bulunan
bir zincir veya halatın kendi kendine sağılması |
Akova |
Demir
memesinin suya temas edecek şekilde fundoya hazır bulundurulması |
Aksiseyirdim |
Topun seyirdimden sonra
tekrar mevkiine gelmesi |
Al (Alberaber) |
Filika avara ettikten ve kürekler puta
ettirildikten sonra küreklerin çekilmesi için verilen komut |
Al İskele |
Yalnız iskele taraftaki
küreklerinin çekilmesi için verilen komut |
Al
Sancak |
Yalnız
sancak taraftaki küreklerin çekmesi için verilen komut |
Alababula |
Birbirleriyle anlaşamayan,
birlik ve düzenlik görülmeyen gemi personeline verilen isim |
Alabanda |
Bordanın
iç kısmı |
Alabanda Astarı |
Yalı kütüklerinden sonra
yukarıya doğru konulan tek sıra kaplama. |
Alabanda
Etmek |
Dümenin
basılabildiği kadar bir tarafa basılması (Sancak alabanda, iskele
alabanda) |
Alabanda Kaplaması |
Geminin iç kısmında
iskarmozlar üzerine yapılan kaplama |
Alabanda
Yemek (Vermek) |
Yapılan
işin beğenilmemesi durumunda azar işitmek |
Alabora |
Altüst olma, teknenin ters
çevrilmesi |
Alaborina Seyretmek |
Borinaları sonuna kadar lava edip yelkenleri rüzgarla doldurarak
mümkün olduğu kadar rüzgara yakın seyretmek. |
Alamana |
Odun, kömür taşımakta veya
balık avlamakta kullanılan büyük kayık |
Alarga |
Sahilde
bulunmayan açıkta bekleyen. [Alargada bekle] |
Alargaya Çıkmak |
Bir geminin sahil ile
ilişiğini kesip, sahilden uzaklaşması, açığa çıkıp yatması |
Alay
Sancağı |
Resmi
veya emredilen günlerde gemilerin direkleri ile baş ve kıç gönderler
arasında istiralya üzerine donatılan işaret sancaklarının tümü.
İşaret sancakları belli bir sırada toka edilir.Alay sancakları
çekildiği zaman gemide mevcut direklerin şapkalarına Milli sancaklar
da toka edilir. Alay sancakları milli sancaklarla birlikte sabah
saat sekizde (Özel günlerde daha evvel) toka edilir ve akşamları
arya sancak zamanında beraberce arya edilirler. |
Alberaber |
Hep birlikte kürek çekmek
için verilen komut. |
Albura
(Albura Etmek) |
Aksi yön
veya duruma getirmek anlamında verilen komut. Bir filikanın
kalastrasından kaldırılıp veya içeri vaziyette iken basılıp, dışarı
çevrilmesi |
Alesta |
Hazır olmak, hazır olarak
apikoda beklemek. Alesta tramola [Tramola etmeye hazır ol] Alesta
ferro [Demir atılmaya hazır] |
Alesta
Ferro |
Demirin
fundoya hazırlanması için verilen komuttur. Bu komutun verilmesi ile
ırgat kontrol edilir ve zincirin serbestçe akmasını sağlayacak her
türlü önlem alınır, bosa pimleri serbest hale getirilir ve demirin
ağırlığı yalnız bosa üzerine biner. Demirin fundoya hazır olduğu
köprü üstüne "Alesta Ferro Sancak / İskele" denilerek bildirilir. |
Alesta Tramola |
Yelkenle seyreden gemi ve
deniz araçlarında tramola etmeye hazır olunması için verilen komut.
Bu komuttan kısa bir süre sonra dümene basılır ve dönüş başlar. Bu
arada hangi taraftan dönüş yapılacağını belirtmek için "Alesta orsa
alabanda tramola" veya "Alesta boci alabanda tramola" şeklinde komut
verilir. |
Alma
Kürek (Alma) |
Hep
birlikte kürek çekerken çekmeyi durdurmak için verilen komut |
Almanak |
Güneşin, ayın ve
gezegenlerin doğuş ve batış zamanları ile seyir branşını
ilgilendiren diğer astronomik bilgileri kapsayan ve her yıl
yayınlanan kitap. |
Altabaşo |
Bir
yelkenin alt yakası, alt ve aşağı anlamında da kullanılır. |
Amatör Balıkçı Teknesi |
Tam boyları 8 metreden az
ve motor gücüyle yürütülen amatör balıkçılık yapmak amacıyla
kullanılan deniz aracı. |
Amatör
Balıkçılık |
Sadece
spor ve dinlence amacıyla yapılan, maddi ve ticari kazanç gayesi
gütmeyen balıkçılık etkinliği. |
Ambar |
Gemilerdeki eşyaların,
yüklerin muhafaza edildikleri gemi dahilindeki bölmelerdir.
Kullanıldıkları maksatlara göre isim alırlar. Ticaret gemilerinde
ambarlar su geçirmez bölmelerle ayrılmıştır. |
Ambar
Ağzı |
Yük
konması veya çıkarılması için güvertelerin ambar hizalarına gelen
kısımları |
Ambar Kapağı |
Ambarların kullanılmadığı
zamanlarda kapatılması için kullanılan kalın tahta kalaslar veya
kalın saçtan yapılmış kapaklar. |
Ambar
Payı |
Gemilerdeki ana direklerin ana güverteden ıskaçaya kadar olan
kısmı. |
Ambargo |
Bir devletin, bazı
durumlarda diğer devlet gemilerine el koyması veya kendi karasuları
içerisindeki gemilerin bu suları terk etmesini istemesi veya
bunların belli malları taşımasını yasaklaması. |
Amora |
Trinket
ve mayıstra yelkenlerinin açılmaları için verilen komut |
Amora Yakası |
Dört köşe bir yelkenin alt
ve ön tarafındaki yaka [Karula yakası] |
Ana
Çarmık |
Ana
direkleri yanlarından tutan sabit armalar |
Ana Güverte |
Geminin veya teknenin
üzerinde yürünen en üstteki güvertesi |
Ana
İstiralya |
Ana
direklerin kapelelerinden pruva yönüne doğru uzatılan tel veya lif
halatlardan yapılmış sabit armalar |
Ana Omurga |
Postaların bağlandığı,
baştan kıça kadar uzanan ağaç / demir kısım |
Ana
Rüzgarlar |
Ana
yönlerden esen rüzgarlardır. |
Ana Serenler |
Ana direk üzerinde bulunan
serenlerdir. Bulundukları ana direklerin isimleri ile
anılırlar. Pruva direğindekine trinket, grandi direğindekine
mayıstra, mizanadakine foa denir. |
Ana
Yelkenler |
Ana
serenler üzerine açılan yelkenlerdir. Bu yelkenler açıldıkları ana
serenlerin isimleri ile anılırlar. Trinket yelkeni, mayıstra
yelkeni, foa yelkeni. |
Anafor |
Bir akıntının, akış
yönünün aksine doğru yön değiştirmesine denir. Anafor suları daha
ziyade girinti ve çıkıntıları fazla olan sahillerde görülür. |
Anele |
Hareketli demir halka |
Anele Harbisi |
Anelelerin açık olan
taraflarını kapatmak için kullanılan demirden yapılmış pimlerdir.
Anele harbileri kılavuzlu veya pimlide olabilir. |
Anele
Kilidi |
Zinciri
demirin anelesine bağlayan ve bir ucu anele harbisi ile kapatılan
bir tarafı yarım daire şeklinde diğer tarafı anele harbisinin
geçmesi için yassıtılıp ortası delinmiş olan dökme demirden yapılmış
kilitlerdir. |
Anemometre |
Rüzgarın saatteki hızını
deniz mili olarak ölçen cihaz. |
Apazlama |
Kemere
istikametinden gelen bordaya dik olarak esen rüzgar. Bu rüzgarı
kullanarak seyretmeye apazlama seyir denir. |
Apıştırmak |
Demirler arasındaki mesafe
ve zincirler arasındaki açı pek yakın olmamak üzere çifte demir
atmaktır. Bu şekilde demirlemenin amacı dar olan liman sahalarında
geminin gezmesine engel olmaktır. |
Apiko |
Demirin
vira edilişinde deniz dibinden kurtulup dimdik durduğu vaziyet; veya
dikkatli olarak beklemek. |
Apolet |
Omuzluk;subay rütbelerini
göstermek üzere omuzlarının üstünde elbiseye bağlı işaret |
Ara
Liman |
Ana
limanlar arasında kalan ve zorunlu hallerde gidilen liman. |
Arma |
Sabit donanım [Direk
çarmıhları, istralyalar] Geminin güvertesinden yukarıda bulunan
direkler, serenleri ve bunlar üzerindeki halat donanımları ile
kullanılan her türlü eçhize. Donanımların sabit olanlarına (ana),
hareketli olanlarına (selviçe) denir. |
Arma
Bozuntusu |
Vasıfları bozulmuş ve kullanılmayan eski halatlara denir. Bu
halatların kısmen sağlam kalmış olan kısımları ayrılarak örülür ve
paspas veya palet yapmak için kullanılır. |
Arma Budatmak |
Fırtına etkisi ile arma,
seren ve yelkenlerin kopup uçması durumu |
Arma
Buranda |
Burandaların (Hamakların) yatmak üzere erat mangalarında bulunan
yerlerine kurulması. Arma buranda terimi aynı zamanda yatma saatini
de ifade eder. |
Arma Doldurmak |
Direk ve direkler
üzerindeki çubukların sert rüzgarlarda esnemesine engel olmak için
ana armaların boşluklarını almak. |
Arma
Etmek |
Herhangi
bir şeyi kaldırmak, yerine koymak, bağlamak, hazırlamak. |
Arma Soymak |
Hareket edebilen armaların
onarımı veya kışın yağmur ve kardan zarar görmemeleri için
yelkenlerin aşağıya indirilmeleri. |
Armada |
Donanma |
Armador |
Armaları donatan,
yerlerine koyan ve gemi dahilinde armalarla ilgili her türlü işleri
gören yetişmiş personel. |
Armadora |
Selviçeleri bağlamak üzere alabandalara konulan ağaç veya demirden
yapılmış yerler. |
Armatör |
Donatan. |
Armuz |
Güverte
ve borda kaplama tahtalarının arasındaki çizgi |
Armuz Açmak |
Ahşap teknelerin kalafat
edilmeleri için armuzlarda bulunan eski kalafat malzemelerinin
çıkarılması suretiyle armuzları açmak. |
Armuz
Kaplama |
Borda
veya güverte kaplama tahtalarının uzunlamasına ve kenar kenara
birleştirilmesi suretiyle yapılan bir kaplama usulü. |
Armuz Tutmak |
Tabura geçen personelin
aynı hizada durabilmeleri için ayakkabı burunlarını armuz veya
yerdeki çizgi hizasına getirmeleri. |
Arya
|
Yelkenin, sancağın veya çubukların aşağıya indirilmesi [Arya sancak,
arya kürek] |
Arya Kürek |
Çekilmeyip, puta
vaziyetinde tutulan küreklerin içeri alınıp, palaları başa bakmak ve
alabandalara yakın bulunacak şekilde oturaklar üzerine konması için
verilen komut |
Arya
Sancak |
Gemilerin kıç gönderlerine veya gizlere çekilen sancağın akşamları
güneşin batışı ile birlikte tören ile indirilmesi. |
Arya Sancak Zamanı |
Milli sancakların
akşamları güneşin batışı ile indirilmesi, arya edilmesi zamanı. Arya
sancak zamanından sonra demirleyen gemilerde demirin fundosu ile
birlikte Milli sancak hiçbir tören yapılmadan arya edilir. |
Arya
Sofra |
Yemek
masalarının yemek zamanında yerlerinden alınarak yemek yemek üzere
hazırlanması. |
Askı İzbirosu |
Çımalarından biri kasalı,
diğeri cevizli veya her iki çıması da dikişli izbiro |
Askı
Mapası |
Bir
demiri kaldırmak için bedenine konmuş olan mapa |
Askıya Almak |
Batma tehlikesinde olan
bir geminin emniyetli bir mevkiye kadar getirilmesi için gemi
bordasına alıp, bağlamak; Geçici olarak durdurmak. |
Aşağı
Seyir |
Akıntı
yönüne doğru yapılan seyir. |
Aşırma Kürek |
Her oturakta bir
kürekçinin oturması ve kürekçilerin çapraz oturmaları suretiyle
küreklerin düzenlenmesi. Daha ziyade kiklerde bu şekilde kürek
çekilir. |
Aşırtma
Praçera Yelken |
Kavançalı seren yelkeni |
Aşoz |
Kaplama tahtaları için
omurga ve bodoslamalara açılan oyuklar. |
Avadanlık |
Herhangi
bir işin yapılmasında kullanılan yardımcı alet ve malzeme. |
Avara (Avara Etmek) |
Gemi, bot veya teknenin
yanaşmış olduğu yerden ayrılması |
Avarya |
Gemiye
veya yüke, kendi yıpranmalarından veya buz, sis gibi doğa
kuvvetlerinden yahut kaptan veya tayfa gibi yükle ilgili kimselerin
eylemlerinden veya savaş sırasında uluslar arası deniz ticareti
hukukunun içerdiği özel kuralların mülkiyeti korunmamasından dolayı
ortaya çıkan maddi hasarlar ile olağanüstü giderler |
Avdet Etmek |
Bir yere varmak |
Ayak
Kafesi |
Lumbarağızları veya köprüstünde ayakların güverte ile temasını
kesmek için ağaçtan yapılmış kafesler |
Ayak Paleti |
Ayakkabıların altlarını
silmek için eski halatların (Arma bozuntusu) örülmesi suretiyle
yapılmış paletler; Paspas . |
Ayak
Torno |
Donatılan bir halat bedeninin herhangi bir yerinden geçebilecek
şekilde yapılmış mandallı ve menteşeli makara. |
Ayandon |
Ocak ayının sonlarına
doğru esen şiddetli ve soğuk fırtına. |
Aybocu/Ayboci |
Zincirin
ırgat çalıştırılarak aşağı alınması, indirilmesi. |
Aydos Vardiya |
Vardiya nöbetlerinin saat
16-18 ve 18-20'ye kadar olanları. Öksüz vardiya da denir. |
Ayı
Bacağı |
Rüzgarı
pupadan alarak seyreden yelken gemilerinde açevele gönderleri
kullanılarak iskotaların birini sancak, diğerini iskele bordaya
doğru açmak suretiyle yelkenlerin rüzgarla dolmasını sağlamak ve
süratli gitme imkanını veren yelkenle seyir usulü. |
Aykırı Seyir |
Rotaları birbirlerine
nazaran ters yönde veya bu yönlere yakın bir rota izleyerek yapılan
seyir. |
Aykırlama |
Akıntı
veya rüzgar etkisi ile demir üzerinde yatan bir geminin demir
yönünün aksi yönünde salması. |
Ayna Kıçlı |
Kıç tarafları sivri
olmayıp kemere istikametinde düz olan tekne. |
Aynalık |
Kıç
bodoslama üzerine konan ve dümen iğneciğinin üzerine konduğu tahta
levha [Ayna kıçlı tekneler] |
Aynalık Tahtası |
Bir teknede kıç taraftaki
havuzda otururken arkaya dayanmak için konulmuş olan tahta levha |
Ayvaz |
Gemilerde doktor yanından çalışan sıhhiye erleri |
Baba |
Halat volta etmek için
ağaç veya madenden yapılmış silindirik biçimli, başlıklı veya
halatların kurtulmaması için çıkıntılı güverte veya rıhtıma bağlanan
sabit gereç |
Babadalya |
Kereste
taşıyan gemilerde güverteye konulan kerestelerin kaymasını önlemek
için her iki küpeşte boyunca belirli aralıklarla güverteye dikey
olarak konulmuş direkler |
Babafingo |
Gabya çubukları üzerine
sürülen çubukların ve bu çubuklar üzerine açılan yelkenlerin genel
adı. Bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. (Pruva
babafingo, Grandi babafingo, Mizana babafingo) |
Babafingo Çarmıkları |
Babafingo çubuklarını bordalar yönünde tutan armalar. |
Babafingo Çördeği |
Babafingo yelkenini yerine
kaldırmak için kullanılan palanga. Palanganın alt tornosu güverte
üzerindeki bir mapaya, üst tornosu ise serenin kandilisasına
bağlanmak üzere uzun bir sapanı ve çeliği olan palangadır. |
Babafingo Çubuğu |
Direklerin güverteden itibaren üçüncü çubuğudur. Üzerlerinde
bulundukları ana direklerin isimleri ile anılırlar. |
Babafingo İstiralyası |
Babafingo çubuklarını
şapkalarından başa doğru tutan halatlardır. |
Babafingo Patrisası |
Babafingo çubuğunu şapkasından geminin bordaları yönünde ve geminin
kıçına doğru tutan halatlardır. |
Babafingo Prasyası |
Babafingo serenini
rüzgarın estiği tarafa çevirmek için seren cumbasından donatılan
selviçe. |
Babafingo Rilileri |
Çanaklığın her iki tarafına bağlanan gabya çarmıklarının
gerildiğinde çanaklığı esnetmemesi için çarmık boğatalarının
çanaklık altlarına gelen kilitleri ile direk üzerindeki rili çemberi
arasına donatılan kısa çarmıklardır. |
Babafingo Sereni |
Babafingo çubukları
üzerindeki yatay serenler. Bulundukları ana direklerin isimleri ile
anılırlar. |
Babafingo Velenası |
Babafingo istiralyaları üzerlerine açılan üç köşeli yelken. |
Babafingo Yelkeni |
Babafingo serenleri
üzerlerine açılan kare yelkenler. Üzerlerinde bulundukları babafingo
serenlerinin isimleri ile anılırlar. |
Badarna
Etmek |
Bir
halatın aşınmaması için üstünün halat veya koruyucu bir malzeme ile
sarılması |
Bağ |
Sağlam düzgün, kolaylıkla
bağlanıp çözülmek üzere gemicilerin yapmakta olduğu düğümler |
Bağlama |
Bir gemi
veya deniz aracının şamandıra, iskele, rıhtım gibi yerlere yatmak
maksadıyla halat vermesi. |
Bağlama Limanı |
Ticaret gemilerinin
kayıtlı olduğu ve her türlü tescil işlemlerinin yapıldığı
limanlardır. Bağlama limanının ismi gemilerin kıç aynalıkları
üzerlerine ve gemi isimlerinin altlarına yazılır. |
Bahr |
Deniz |
Bahren |
Deniz yolu ile; deniz ile |
Bahreyn |
İki
deniz |
Bahri |
Denize ilişkin, denizsel |
Bahr-i
Ahmer |
Kızıldeniz |
Bahr-i Muhit |
Büyük deniz, okyanus |
Bahr-i
Sefit |
Akdeniz |
Bahr-i Siyah |
Karadeniz |
Bahriye |
Deniz
Kuvvetleri |
Bakla |
Zincirin her bir halkası |
Balast
Gemi |
Ambarlarında yük bulunmayan ticaret gemisi. |
Balastlamak |
Geminin dengesini sağlamak
maksadıyla balast tanklarını doldurmak veya boşaltmak |
Balb |
Gemilerin baş bodoslamalarının su içindeki kısmında bulunan
şişkinlik. Yeni gemi inşa tekniği olan Balb'lar, geminin ileri
hareketi ile meydana gelen dalgaları küçültmeye ve suyun gemi
karinasına olan basıncını azaltmaya yarar. |
Balık Boyu |
Ağzı kapalıyken balık
başının ön ucu ile kuyruk yüzgecinin en uzun ışınının bitim noktası
arasındaki izdüşüm uzunluğu. |
Balıkçı
Bağı |
Bir
halatı aneleye bağlamak için kullanılan bağ (Anele Bağı) |
Balıkçı Gemisi |
Yalnızca su ürünleri
avcılığı veya depolanması veya işlenmesinde kullanılan, nitelikleri
bu amaca uygun olan ve tonilato belgesinde balıkçı gemisi olduğu
belirtilen ticaret gemisi |
Balıklava |
Halk
dilinde balığı bol olan yerlere verilen ad |
Balon |
Trol gibi sürtünme
ağlarda, torba ağzında mantar yerine kullanılan cam, madeni veya
plastik şamandıra |
Balon
Usturmaça |
Halattan, hasırdan veya sentetik malzemeden yapılmış, içi
doldurulmuş veya şişirilmiş balon biçimli bir usturmaça çeşidi |
Balon Yelken |
Rüzgarın etkisi ile
torbalanarak çalışan, alt yakası serbest, geniş hacimli üçgen
biçiminde yelken |
Balonlamak |
Yelkenli
gemilerde rüzgarı pupadan alıp seyrederken ana yelken ıskotalarının
uzun tutulması sonucunda yelkenlerin rüzgarla dolarak yukarı doğru
şişmesi |
Baloz |
Eskiden gemicilerin
eğlenmek için gittikleri içkili ve müzikli yerlere verilen ad |
Bamkiz |
Deniz
suyunun dolmasıyla oluşan buz kütlesi |
Bandıra |
Milliyeti gösteren sancak |
Bando |
Tutulmakta veya sağılmakta olan bir halatı aniden bırakmak veya
indirilmekte olan bir cismi, bot, motor veya filikayı birden bire
indirmek için verilen komut. |
Bando Etmek |
Mayna edilmekte olan
filika, motor, bot gibi araçların suya 0.5-1 metre kala bando
komutası ile suya oturtulmasıdır.
|
Bank |
Deniz
yüzeyine yakın ve zaman zaman tepeleri su yüzeyine çıkan sığlık ve
kayalık yerlerdir. Deniz haritalarında bu gibi sığlıklar artı
işareti konulmak suretiyle belirtilir. |
Bank Şamandırası |
Bankların sınırlarını veya
yerlerini belirtmek için konulmuş olan ışıklı şamandıra. |
Barabad |
Ortası
bir direkle bölünmüş iki kanatlı balık ağı |
Baratarya |
Kaptanın veya tayfaların
gemi sahibini, armatörü veya sigorta ortağını bilerek zarara
uğratması |
Barbarişka |
Tutulmakta olan bir halatın kaymaması için üzerine ince bir halat
ile mezevolta alınıp gemi tarafına dolaştırılarak meydana getirilen
bosadır |
Barç |
Nehir ve kanal yolu ile
limanlara ticaret eşyası taşıyan veya personelin sürekli iskeleye
bağlı olarak üzerinde yattığı ve çalıştığı saç veya ağaç tekne;yatak
gemisi |
Barça |
Orta
çağda kullanılmış yelkenli ve kürekli nakliye gemisi |
Barınma |
Fırtınalı havalarda en
yakın limana girme veya kıyının korunmalı bir yerinde demirleme |
Barko |
Pruva ve
grandi direkleri kapasorta mizana direği sübye donanımı olan üç
direkli yelken gemisi |
Barkobestiya |
Pruva direği kabasorta,
grandi ve mizana direkleri sübye arma ile donatılmış üç direkli
yelken gemisi. |
Barometre |
Hava
basıncını ölçen aygıt. |
Basadora |
Yelkenli gemilerde
serenlere yelken saran ve yelkeni camadana vurmak için gemicilerin
üzerine basıp yürüdükleri halat |
Basita |
Bir
çeşit güneş saati |
Basta |
Aganta, dur komutu |
Bastırmak |
Deniz ve
rüzgarın beklenmedik zamanda aniden çıkması |
Bastika |
Palangalarda kullanılan
bir çeşit dilli makara. |
Baston |
Ana
cıvadranın üzerinde ileriye doğu uzatılmış çubuk |
Baston Ağı |
Flokların indirilmesi
sırasında, flokların denize doğru sarkmasını ve cıvadra üzerinde
çalışan gemicilerin denize düşmelerini önlemek amacıyla cıvadra
altına gerilen ağ. |
Baston
Bosası |
Büyük
bastonu yerinde tutmak için cıvadra destamorasından alınıp bastonun
topuğundan dolaştırılan doblin zincir. |
Baston Brakili |
Ana cıvadra üzerindeki
bastonun sabit tutulması için cıvadra ile baston üzerine sarılan
zincir veya halat. |
Baston
Yeke |
Dümen
yekesinin boyunu uzatmak için yekeye takılan sağlam ağaç çubuk |
Baş |
Bir teknenin ön ve ileri
kısmı |
Baş -
Üstü / Altı |
Baş
tarafta güverte üstü / altı |
Baş Bodoslama |
Omurganın baş tarafından
teknenin başını meydana getirmek için yukarı yöne doğru konulan ağaç
parçası. |
Baş
Çalımı |
Geminin
baş tarafında omurgaya doğru görülen daralış |
Baş Denizleri |
Geminin rotasının aksi
yönünden gelen denizler. |
Baş
Gönder |
Geminin
baş tarafındaki bayrak direği |
Baş Halatı |
Baş taraftan ileri doğru
verilen halat |
Baş
Kasara |
Genellikle gemilerdeki baş taraftaki yüksek kısım |
Baş Kıç Vurmak |
Bir geminin denizleri
baştan alması durumunda baş ve kıçının batıp çıkması durumu |
Baş
Koltuk |
Baş
taraftan verilen koltuk halatı |
Baş Makinist |
750-3000 kw gücü
arasındaki ana makine ile yürütülen gemilerde çalışan, gemi
makinelerinin çalıştırılması ile bakımı ve onarımından sorumlu
gemiadamı |
Baş
Omuzluk |
Kemere
ile baş bodoslama arasındaki yuvarlak kısım. |
Baş Omuzluk Hattı |
Pruvadan itibaren nispi
045 derecelik hat |
Baş
Parima |
Bir
botun başüstündeki aneleye bağlanmış kısa halatı |
Başaltı |
Baş kasarayı meydana
getiren kısmın alt tarafı. Genellikle personel için ayrılan kısım. |
Başlı |
Baş
tarafın kıça nazaran daha batık olması |
Başporsun |
Gemilerde görevli en
kıdemli porsun astsubayı |
Başrüzgar |
Gemi
rotasının aksi istikametinden esen rüzgar. |
Baştan Almak |
Rüzgar ve denizlerin baş
taraftan alınması. |
Baştankara Etmek |
Tekneyi
bir sahile veya kumsala baş taraftan oturtmak veya yanaştırmak |
Başüstü |
Gemi ana güvertesinin gemi
pruvasında kalan kısmı. |
Batarya
|
Yan yana
dizilmiş borda topları |
Batık Şamandırası |
Batık gemilerin yerlerini
belli etmek amacıyla batığın olduğu mevkiiye koyulan yeşil, kırmızı
ve siyah renkli şamandıra. |
Bati
Etmek |
Bir
şeyin altını üstüne çevirmek |
Bayılma |
Gemi veya deniz
araçlarının herhangi bir sebeple sancak veya iskele tarafına yan
yatmaları. |
Baymak
(Bayılmak) |
Özellikle yelken seyrinde, rüzgar etkisiyle teknenin yan yatması. |
Bedel Flaması |
Gemiler arasında işaret
sancakları ile muhabere yaparken üst üste bulunan sancaklardan
herhangi birinin tekrar toka edilmesi gerektiğinde onun yerine toka
edilen flama |
Beden |
Demirin
anelesi ile memesi arasında kalan kısmı. Halatların iki çıması
arasında kalan kısma da Beden denir. |
Beden Bağı |
Farklı burgatalardaki iki
halatı birbirine bağlamak için yapılan bağ (Kamçı Bağı). |
Bermuda
Arma |
Uzun bir
direk üzerine yelken açmak için düşünülmüş arma tipi[Marconi arma]
Bu tip armada yelken sereni yok ancak bumbası vardır. |
Bez Manika |
Gemilerde ambar veya
makine dairesine hava vermeye yarayan bez baca |
Bıyık |
Büyük ve
kontra baston ventolarını, bu bastonlardan açık bulundurmak için ana
cıvadranın her iki tarafına destamoraya yakın olmak ve kemerelere
paralel olarak bulunmak üzere konan serenlerdir. Bıyığın cıvadraya
gelen tarafı çatallı olup, çatalbağı yapılmak suretiyle cıvadraya
bağlanır. |
Bindirme Kaplama (Basma
Tiriz) |
Armuz kaplamanın bir biri
üzerine konularak yapılma şekli |
Bindirmek |
Bir
geminin baş tarafından bir gemiye çatması veya karaya oturması |
Bir Santim Batma Tonajı |
Gemiyi paralel olarak bir
santim batırmak veya bir santimetre yükseltmek için, konulması veya
çıkarılması gereken ağırlık miktarı. |
Birig/Birik |
İki
direkli ve kabasorta armalı yelken gemisi. |
Birik |
İki direkli tam serenli ve
arması kabasorta donanımlı yelkenli tekne |
Bita |
Gemi
veya yelkenli gemilerde halatların veya yelkenlerin iskotalarını
volta etmek üzere güverte üzerine konulmuş küçük babalar. Genel
olarak kurt ağızlarının gerisinde bulunur.
|
Bocalamak |
Gemilerin fırtınalı ve
denizli havalarda ilerlemeyip, yalpa yapmasını önlemek ve uygun bir
zamanda aksi rotaya dönmek suretiyle denizleri kıçtan almak. |
Boci |
Yelkenli
teknelerde pruvanın rüzgaraltına döndürülmesi ve rüzgarın kıçtan
alınması için verilen komut. |
Boci Alabanda Tramola |
Teknenin pruvasını rüzgar
altına çevirmek üzere verilen komut. İskotalar derhal fora edilir ve
dümene basılarak dönüş yapılır. |
Bocrum
Bumbası |
Bocrum
yelkeninin açıldığı bumba. |
Bocurum |
Yelkenli teknelerde kıç
bodoslama / kıç aynalık üzerinde bulunan direğe çekilen yelken |
Bodoslama |
Gemilerin baş ve kıçını oluşturmak üzere omurganın baş ve kıç
tarafından kaldırılan ağaçtan veya saçtan yapılan sütun |
Bofor Mikyası |
Rüzgar kuvvetinin
rakamlarla ifade edilmesi |
Boğata |
Ağaçtan
yapılmış yuvarlak bir çeşit makara |
Boğaz |
Denizleri birbirleri ile
birleştiren ve iki kara arasındaki doğal açıklıktan geçen deniz
parçası |
Boğmak |
Şiddetli
fırtınalarda selviçeleri kesilerek idare edilemeyen bir yelkeni
halatla serene sarıp söndürmek |
Boli Ağı |
Altı büzülmeyen fanyalı
çevirme ağı. |
Bombarta |
Başı,
kıçı yuvarlak ve aynalıklı, iki direkli yelkenli gemi |
Bonaçe |
Sakin ve rahat hava,
genellikle denizin ve havanın limanlık durumu |
Borda |
Geminin
su kesiminden yukarıda kalan dış kısmı. |
Borda Bordaya |
Gemi ve deniz araçlarının
bordalarını birbirlerine vererek yan yana yatması. |
Borda
Feneri |
Sancakta
yeşil, iskelede kırmızı olarak yakılan pruva pupa hattına 112,5
derece açılı fener |
Borda İskelesi |
Bir tekneye girip çıkmak
için inip kalkabilen ve içeriye albura olabilen merdiven |
Borda
Mataforası |
Her iki
bordalarda bordalara dikey olarak bulunan ve gerektiğinde içeri
dışarı albura edilebilecek durumda yapılmış olan mataforalar.
Limanda denize indirilmiş vasıtalar bunlara bağlanır. Üzerinde
personelin inip çıkması için şeytan çarmıkları donatılır. |
Borda Patalyası |
Borda ve su kesimini
temizlemekte ve tiriz çekmekte kullanılmak için yapılmış altı düz
bir çeşit bot |
Bordadan
Almak |
Rüzgarın
veya denizlerin gemi omurgasına dikey olarak gelmesi |
Bordalamak |
Denizdeki bir geminin veya
sahildeki bir mevkiin, seyretmekte olan bir geminin kemeresi veya
090-270 nispi istikametinde bulunmasıdır. |
Borina |
Dört
köşe yelkenlerin gradin yakalarının iskota yakasına yakın yerlerinde
bulunan borina patasına İzbarço kasa ile bağlanan halat. |
Borina Patası |
Kare yelkenlerin gradin
yakalarındaki matafyonlara halattan yapılan kaz ayağı sapanlar. |
Borina
Yakası |
Dört
köşe yelkenlerin direğe bitişik olan yakası |
Borinata |
Trinket yelkeninin
borinasına verilen isim. |
Bosa /
Bosa Tutmak/ Bosaya Vurmak |
Demir
zincirlerini tutmak için güverteye sabitlenmiş mapalara bağlı ve
uçları maçalı zincirler. |
Boş Almak |
Gevşek bir halatı germek
maksadıyla fazlasını çekmek |
Boş
Vermek |
Halatı
kaçırmak |
Bot Kalastrası |
Güverteye alınan deniz
araçlarının üzerine oturmaları için karinasını kavrayacak şekilde
yapılmış ve güverteye sağlamca tespit edilmiş kalın ağaç. |
Bot
Mataforası |
Botların
güverteye alınmaları için bot kaz ayaklarının anelesinden bağlanıp
kaldırılmasında kullanılan ufak matafora. |
Bot Pusulası |
Filika gibi ufak deniz
araçlarında kullanılan elle taşınabilir seyyar, küçük mıknatısı
pusula. Bunlara filika pusulası da denir. |
Boyna |
Ufak
teknelerde dümen kullanılmadığı veya dümenin arızalı olması
durumunda dümen yerine kullanılan kürek |
Boyunduruk Yeke |
Dümeni istenilen yöne
basmak için genellikle kiklerde kullanılan iki uçları bastikalı ve
ortaları dümen başına geçmek üzere yuvalı bir çeşit yeke |
Bölme |
Gemilerde birbirinden perdelerle ayrılmış ve birinden diğerine su
geçmeyecek şekilde yapılmış iç kısımların her biri. |
Bölme Kaportası |
Bir bölmeden diğerine
geçmek için kullanılan ve aynı zamanda iki bölme arasında
sızdırmazlığı sağlayan kapılar. |
Branda |
Eskiden
yelken yapılan bir cins kumaş yada kumaştan yapılan ve gemicilerin
hamak olarak kullandıkları yatak. |
Brasya |
Serenlere yön veren
donanım |
Brasya
Etmek |
Serenlere yön veren donanımı kullanmak |
Bumba |
Genel anlamda yatay olarak
kullanılan serenlere denir. Yan yelkenlerin altabaşo yakalarını
gerip açmak üzere kullanılan serenlere de bumba denir. Bumbalar
açıldıkları yelkenlerin isimleri ile anılır. |
Bumba
Yakası |
Yelkenlerin bumba destekli olsun veya olmasın alt yakaları Direk
yakası, Bumba yakası, Güngörmez yakası. |
Bunker |
Gemi ambarı. |
Burgata |
Halat ve
zincir ebadını ölçmek için kullanılan bir ölçü 2,54 cm Bitkisel
halatlarda çevre, çelik tel halatlarda çap ölçüsü. |
Büküm |
Halatın veya bir yomanın
sağa veya sola doğru kollarının bükülmesi |
Bülbül |
Palangaların rigovalarının bağlanmaları için makaraların alt kısmına
konan radansa veya yapılan kasalar |
Büyük Amiral |
Mareşalin Deniz
Kuvvetlerindeki karşılığı |
Büyük
Baston |
Ana
civadra üzerine sürülen baston. |
Camadan |
Camadan vurmak. Yelken
alanının küçültülmesi. Klasik (direğe çekilen) ana yelken, bocurum,
vb.lerde yelkenin indirilerek birinci (ikinci, üçüncü..) camadan
matafyonlarından bumbaya camadan bağı ile bağlanması. Sarmalı
yelkenlerde yelkeni kısmen açarak alan küçültmek. |
Camadan
Bağı |
Bu
küçültmeyi yapmada kullanılan bir bağ çeşidi |
Camadan Fora Etmek |
Bağları çözüp kısalmış
yelkeni açmak |
Camadan
Kamçısı |
Yelkenler üzerinde camadan için bulunan savlolar |
Camadan Matafyonu |
Camadan astarı üzerine
açılmış deliklerin üzerine geçirilmiş madeni veya halattan yapılmış
matafyonlardır. |
Camadana
Vurmak |
Savaş
gemilerinde pantolon paçalarının gemi içerisinde bir yere
takılmaması için paçaların çorap içerisine sokulması. |
Can Halatı |
Filika mataforalarının
cundalarından sarkan halat kamçılardır. Filika hisa veya mayna
edilirken içinde bulunan personel bu halatlara tutunarak kendilerini
korur ve filikanın ağırlığını azaltır. |
Can
Yeleği |
Yüzücü
kabiliyeti fazla olan maddelerden yapılmış olan ve insanın beli ile
omuzları arasını saran, yelek gibi giyilen veya kemer gibi bel ile
koltuk altına sarılan kurtarma aracı. |
Cankurtaran Filikası |
Denizde, can kurtarma
maksatları için ağaç veya saçtan yapılmış yüzücü gücü fazla olan
tekne. Cankurtaran filikaları veya motorlarının içerlerinde teknede
bulunan kazazedelerin yaşam ihtiyaçlarını karşılayacak miktarda
yiyecek maddeleri ile kazazedelerin yaralarını tedavi için tıbbi
malzeme ve işaret tabancaları gibi diğer lüzumlu malzemeler bulunur.
|
Cankurtaran Salı / Can Salı |
Denizdeyken kazaya uğramış bir gemideki personelin kurtarılması için
saçtan veya yüzücü gücü fazla olan ağaçlardan yapılmış sal.
Cankurtaran salları gemilerin denize bakan taraflarında bulunurlar.
Bunların denize bırakılmaları mekaniki bir tertibatla veya gemi
battığı zaman kilit kısmındaki kimyevi maddenin erimesi sonucunda
fora kancası açılır ve sal sephiyesi sebebiyle deniz sathına çıkar.
|
Cankurtaran Simidi |
Denize düşenleri kurtarmak
için çok hafif ve yüzer maddeden yapılmış, bir kişiyi tüm
ağırlıkları ile birlikte taşıyacak dayanıklıkta, çevresinde tutunmak
için halat donanımlı, uzaktan görünebilmesi için, turuncu, kırmızı
veya sarı renkte, gece görünebilmesi için üzerinde reflektörü ve
feneri bulunan, yuvarlak, simit biçiminde ve bir savloya bağlı
echize. |
Cayraskal |
Ağır
cisimleri kaldırmakta kullanılan bir çeşit palanga |
Cayro Hatası |
Hakiki kuzey ile cayro
pusulanın gösterdiği kuzey arasındaki açı. |
Cayro
Pusula |
Cayroskop esasından faydalanılarak yapılmış olan ve hakiki kuzeyi
gösteren pusula. Cayro pusulalar arzın mıknatısıyetinden ve pusula
yakınında bulunan madenlerden ve elektrik akımlarından
etkilenmedikleri için daima hakiki kuzeyi gösterir. |
Cephane Asansörü |
Cephaneleri cephanelikten
topların bulundukları yerlere kadar çıkarmak için yapılmış tertibat |
Cephanelik |
Gemi
cephanesinin muhafaza edildiği genellikle su kesiminin altında
bulunan özel yangın tertibatı alınmış bölmeler. |
Cer Testi |
Demirin veya demir
zincirinin sağlamlığını kontrol etmek |
Cevaz |
İzin
verme, izinli, olanaklı |
Ceviz |
Halatların çımalarına,
halat kollarının örülmesi suretiyle yapılan düğümler. Cevizlerin
kullanıldıkları yerlere göre muhtelif şekilleri vardır. |
Ceviz
Bağı |
Halatların ucuna tutabilmek için veya süs olarak yapılan bir cins
düğüm . |
Cezir |
Güneş ve arz çekimlerinin
etkisiyle suların normal seviyelerin altına inmesi. |
Cırgına |
Kırılan
bir direk veya serenin yanlarına ağaçlar koyarak birbirine
irtibatladıktan sonra birkaç yerinden halatla sarıp kuvvetlendirmek |
Cıvadra |
Teknenin baş tarafında
dışarıya doğru eğik olarak uzanan sabit seren.Genellikle yelkenli
teknelerde flokları açmak için kullanılır. |
Cıvadra
Armadorası |
Flokların selviçelerini bağlamak için yelpazelerin her iki
taraflarındaki alabandalara konulmuş olan armadoralardır. Selviçeler
alabandalarda bulunan deliklerden geçirildikten sonra bu armadora
üzerindeki çeliklere bağlanırlar. |
Cıvadra Çanaklığı |
Cıvadra destamorasının
hemen gerisinde bulunan ve ana cıvadraya sağlı-sollu tespit edilmiş
olan ağaç kütükler. |
Cıvadra
Vardevelesi |
Cıvadra
üzerinde yürüyen personelin tutunmaları için gerili olan halat. |
Cinblok |
Vinç bumbalarının
cundalarında bulunan tel veya zincirlerin geçtiği tornolar. |
Cunda |
Yatay
serenlerin her iki başları, uç kısımları |
Cunda Bastikası |
Bir seren veya gönderin
ucuna kanal açarak ortasına dil yerleştirerek oluşturulan sabit
makara |
Cunda
Halatı |
Seren
yelkenlerini kuvvetlendirmek için dört kenarına dikilen halatın üst
kenarına gelen bölümü |
Cunda Kilidi |
Cunda serenlerini, ana ve
gabya serenleri üzerinde tutmak ve gerektiğinde serenlerin dışarıya
sürülmelerini kolaylaştırmak için ana ve gabya serenleri üzerinde
bulunan demir çemberlerden cundaya yakın olanı. Bu kilitlerden
kaplama başına yakın olanına topuk kilidi denir. |
Cunda
Marsipeti |
Seren
cundalarına yapılan marsipet |
Cunda Yakası |
Seren yelkenlerinin seren
uçlarına rastlayan köşeleri |
Cunda
Yelkeni Bastonu |
Cunda
yelkenlerinin açılması için Trinket, Mayıstra, Foa ve Gabya
serenlerinin üzerinden dışa doğru sürülen bastonlar. |
Çakar |
Denizde açığa veya
kıyılara yerleştirilen belirli aralıklarla yanıp sönen küçük fener |
Çakı
Cevizi |
Silistreleri, düdükleri ve porsunların çakılarını bağlamak ve
boyunlarında asılı bulundurmak için yapılan ve bir kolu hareketli
olan ceviz. |
Çalım |
Geminin su kesiminden
aşağı kısmının baş ve kıç bodoslamasına doğru darlaşması. Başa doğru
olan darlaşmaya çalım, kıça doğru olan darlaşmaya kuruz denir. |
Çalımlı |
Başı
yüksek ve yapısı dar olan tekneler |
Çalkantı Sacı |
Kısmen doldurulmuş
tanklardaki mazot, motorin, su gibi maddelerin ağır denizlerde
yalpalardan dolayı hareketini asgari dereceye indirmek için
tankların içine dikey olarak konulmuş sac levhalar. |
Çalpara |
Gemilerin iç kısımları ile irtibatı olan deliklerden deniz suyunun
içeriye girmemesi için deliklerin ağızlarına konulan ve bir
tarafları menteşeli sac kapak. |
Çamçak |
Teknede biriken suyu
toplamak için tahtadan yapılmış bir cins kepçe |
Çanaklık |
Yelkenli
gemilerde gabya çubuğu kapelesinden gelen armaların yapılmasında
personelin işlerini kolaylıkla yapabilmeleri için ana direk
üzerindeki mauna ve gurcatalar üzerine konulan ve etrafı korkuluk
puntelleri ile çevrilmiş platform. Çanaklıklar gözcülük maksatları
içinde kullanılır. |
Çanaklık Astarı |
Çanaklığa değen
yelkenlerin aşınıp yıpranmaması için yelkenlerin kıç tarafa bakan
yüzlerine dikilen ikinci kat astar. |
Çanaklık
Çalımı |
Çanaklığın çevresini oluşturan dairevi kısım. |
Çapa |
Zincire bağlı olarak
denize atılan ve dipte çamura veya kuma gömülerek gemiyi istendiği
yerde deniz üzerinde tutan demir. |
Çapari |
Bir
beden üzerinde kösteklerle bağlı, ikiden fazla tüylü veya yemli iğne
bulunan olta. |
Çapariz |
Yapılmakta olan bir işin
veya manevranın yapılmasını engelleyici bir durumun ortaya çıkması
sonucunda işin veya manevranın yapılmasının gecikmesini veya bir
başka manevranın yapılmasını gerektiren durum. |
Çapariz
Vermek |
Yapılmakta olan bir işin yapılmasını engelleyici harekette bulunmak |
Çaresiz Bastika |
Gemilerde dümen yekelerini
gerektiği hallerde, bilhassa fırtınalı havalarda veya dümen
arızaları sebebi ile dümene kumanda edilemediği hallerde dümeni bir
taraftan diğer tarafa çevirmek için kullanılacak donanımların
donatılması için alabandalara konulan bastikalara denir. |
Çark |
Gemilerin hareketlerini sağlayan makinalar |
Çarkçı |
Gemilerde makine kısmını
yürüten kimse |
Çarkçıbaşı |
Harp
gemilerinde makine bölümünün amiri |
Çarmık |
Direklerin her iki
bordasına bağlanabilmesi için gerilmiş tel halatlar. |
Çarmık
Bükümlü |
Bir
fitil etrafında dört kolun sağa bükülmesiyle yapılan halat. |
Çarter Mukavelesi |
Taşıyanın navlun
karşılığında deniz veya hava aracının tamamını veya bir kısmını
yahut belli bir yerini taşıtana tahsis ederek eşyayı taşımayı
taahhüt etmesi |
Çatal
Pin |
Çelik
veya bakırdan yapılmış birer uçları yumru diğer uçları yassı ve açık
bir çeşit çivi |
Çatana |
Filika büyüklüğünde
motorlu tekne |
Çatma |
İki veya
daha fazla deniz aracının birbirleri ile çarpışması. |
Çekek |
Kayıkların karaya
çekildiği yer veya gemilerin onarılmak üzere çekildiği karadaki
bölüm |
Çekek
Yeri |
Küçük
deniz araçlarının karina bakımının yapılması için teknenin deniz
içine indirilmiş kızak üzerine oturtularak sahile çekildiği hafif
eğimli yer. |
Çekme Ağ/ Çektirme Ağ |
İki motor tarafından
çekilerek, genellikle boğaz içinde uskumru avında kullanılan bir
çeşit ağ |
Çektiği
Su |
Bir
geminin su kesiminden omurgasına kadar olan su derinliği. Bu
derinlik başta, vasatta ve kıçta farklıdır. |
Çene |
Omurga ile baş
bodoslamanın birleştiği köşe |
Çıkarma |
Belli
bir yere asker gönderilmesi, indirilmesi |
Çıma |
Halat, elincesi veya
yomaların uç kısmı |
Çıma ile
Gitmek |
Bir
geminin liman içinde halatlar vasıtası ile yer değiştirmesi |
Çımacı |
Yolcu gemilerinde geminin
iskeleye yanaşması esnasında sahile halat veren, geri alan gemiciler |
Çıpo |
Özellikle admiraltı demirinde bedenin üst kısmından anelesinin
altında geçen kollara dik olarak bağlanmış hareketli veya sabit ağaç
veya metal kollar. |
Çifte Demir (Çiftelemek) |
Bir limanda tek demirde
yatılırken havanın sertleşmesi veya fırtına çıkması durumunda
demirin taraması veya zincirin fazla deste olması ihtimaline karşı
ikinci demirinde atılarak her iki demir kalomaları birleştirilerek
geminin iki demir üzerine bindirilmesi |
Çifte
İzbarço Bağı |
İzbarço
bağının daha kuvvetli olmasını istediğimiz zaman veya halatın çıması
elimizde olmadığı zaman yapılan bağ |
Çimariva |
Yelken gemilerinde
personelin armaya çıkmaları için verilen komuta. Personelin bir
merasim için belirli bir düzen içinde gemi güvertesi üzerinde mevki
almalarına da Çimariva denir. |
Çördek |
Yan
yelkenleri ve flokları yerlerine kaldıran halatlara denir.
Mantilya'da denilir. |
Çördek Yakası |
Seren yakalarının geriye
bakan kısımları, üç köşe yelkenlerdeki en üstteki pik yakası |
Çörek |
Halatın
ucundaki düğüm |
Çözmek |
Yelken açmak |
Çubuk |
Ana
direklerin üzerine konulan ekleme direkler |
Çürük Su |
Pervanelerin hareketinden
oluşan ve dümen suyuna karışan akıntı |
Dabılbatım |
Gemilerin karinası yırtıldığında teknenin su almaması için
postaların iç tarafına konulan ikinci kaplama. |
Dablin |
Uç uca getirilmiş iki saç
levhayı birbirlerine bağlamak için ek olarak kullanılan parça
levhalar |
Dalga |
Deniz
yüzeyinin doğa etkileri veya yapay hareketlerden kaynaklanan tepe ve
çukurlardan oluşan periyodik hareketi. |
Dalga Boyu |
İki dalga tepesi
arasındaki kadem cinsinden uzunluk |
Dalga
Çukuru |
İki
dalga arasındaki çukur |
Dalga Önüne Düşmek |
Dalgaları kıça alarak
seyretmek |
Dalga
Sürati |
Dalga
şeklinin deniz mili cinsinden ilerlediği sürat. |
Dalga Yüksekliği |
Dalga tepesinin, dalga
çukurundan olan kadem cinsinden mesafesi. |
Dalgakıran |
Liman ve
iskele önlerinde tekne ve tesisleri dalgalardan korumak için yapılan
set |
Dalgayı Kollamak |
Dalgaların etkisinden
kurtulacak şekilde seyretmek |
Dalyan(Sabit) |
Denizlerde ve iç sularda su ürünleri istihsal etmek için kazık, çit,
çubuk, tel, taş veya beton vb. manialarla çevrilmek suretiyle
sınırları değişmeyecek şekilde kurulan veya tabii olarak çevrilmiş
su sahalarından meydana getirilen diple irtibatlı tesisler. |
Dana |
Üst üste kıçtan kara olmuş
durumda yatmakta olan teknelerin tümü |
Dana
Yatmak |
Uzun bir
süre denize çıkmayacak olan yelken gemilerinin yelken ve serenlerini
indirerek bir yere kıçtan kara olarak üst üste yatması. |
Dar Kıyı |
Kıyı kenar çizgisinin kıyı
çizgisiyle çakışması. |
Davlumbaz |
Yandan
pervaneli gemilerin pervanelerinin üzerini kaplayan yarım daire
şeklindeki saç levha |
Davranmak |
Denizler tesiri ile yalpa
yapmakta olan bir geminin, yalpa vaziyetinden birdenbire kalkması,
doğrulması |
Dayak |
Kuru
havuza alınan geminin iki yanına konulan dikey destekler |
Dayakçı |
Tersanelerde gemileri
dayaklamak işinde çalışan işçi |
Delta |
Nehirlerin denize döküldükleri yerde biriken ve birkaç ağızdan
oluşan kum ve çamur yığınlarının oluşturduğu adacıklar |
Demir |
Gemi ve deniz araçlarını
istenilen yerde sabit tutmak için halat veya bir zincire bağlı
olarak denize bıraktıkları özel biçimde dökme demir veya çelikten
yapılmış ağırlıklar. |
Demir
Almak |
Demir
üzerinde bulunan bir geminin demirini dipten çıkartıp gemiye alma
işlemi |
Demir Anelesi |
Halat veya zincirin demire
takılması için demir bedeninin üst tarafına açılmış olan delikten
geçirilen yuvarlak halka veya harbili kilit. |
Demir
Atmak/ |
Bir
gemiyi istenilen yerde durdurup yatmak maksadıyla demiri fundo edip
zincirine yeteri kadar kaloma verme işlemi |
Demir Bırakmak /Demiri
Kesmek |
Demirli bir geminin
demirinin bir leşe veya herhangi bir yere takılması veya aniden
seyre çıkılması zorunluluğu olduğu zamanlarda zincir kilitlerinden
birinin fora edilip, zincirin markalanarak denize bırakılması |
Demir
Fundoya Hazır |
Vira
edilen bir demir yerine oturduktan ve bosaya vurulduktan sonra,
demirin müteakip fundoya hazır olduğunu köprüüstüne bildirmek için
söylenen terim. |
Demir Göründü |
Vira edilmekte olan
demirin su içinde göründüğünü köprüüstüne bildiren terim. |
Demir
Irgatı |
Demirleri fundo veya vira etmek için gemilerin başüstüne konulmuş
yatay veya dikey olarak çalışan ırgat.
|
Demir Kestirmek |
Herhangi bir dış etki ile
gemi zincirinin herhangi bir yerindeki baklasının kesilerek demirin
ve zincirin denize gitmesi.
|
Demir
Loçası |
Demir
zincirinin içinden geçtiği, demirin oturduğu yer |
Demir Memesi |
Demir kolları ile
bedeninin birleştiği en uç nokta. |
Demir
Nöbetçisi |
Demirin
denizdeki durumunu kontrol etmek ve başüstünün emniyetini sağlamak
üzere başüstüne konulan silahlı nöbetçi |
Demir Şamandırası |
Demirin denizdeki yerini
belli eden ve demir anelesine bağlı bir halat ucundaki şamandıra.
|
Demir
Taramak |
Fırtınalı ve denizli havalarda demirli bir geminin demirlediği
mevkiden farklı bir mevkiiye doğru sürüklenmesi. |
Demir Tırnağı |
Demir kollarındaki sivri
uçlar. |
Demir
Üzerinde |
Demirli
bir gemiyi ifade eder. |
Demir Üzerinde
Yatmak/Demirde Yatmak |
Bir yerde demirli olarak
uzun süre kalmak |
Demir
Yeri |
Liman
dışında demir atmaya ve demir üzerinde emniyetle yatmaya uygun olan
yerler. |
Demir Yerine Oturdu |
Vira edilen bir demirin
loçadaki yerine oturduğunu köprüüstüne bildiren terim. Bu halin
olması ile komutan abosa komutunu verir ve zincir bosaya vurulur. |
Demire
Çıkmak |
Geminin
yanaşmış olduğu iskeleden avara ederek açığa demirlemesi |
Demire İnmek |
Geminin demirlemek için
istenilen derinliği buluncaya kadar ağır ağır ilerlemesi |
Demiri
Fundo Etmek |
Demiri
denize atmak |
Demiri Vira Etmek |
Demirlemiş bir geminin
demirini alması için yapılan işlem. |
Demirlemek |
|
Demirlemek |
Gemiyi istenilen yerde
tutmak amacıyla demirin fundo edilmesi |
Deniz
Bağına Vurmak |
Fırtınalı havalarda seyre çıkmadan önce gemideki hareketli
malzemelerin fırtınadan etkilenip yer değiştirmesini önlemek ve
denizlerin personel üzerinde oluşabilecek menfi etkisini azaltmak
amacıyla cihaz ve eçhizelerin hareket etmeyecek şekilde bağlanması
|
Deniz Elverişli Gemi |
Talep edilen sefer
bölgelerine göre,bir geminin taşıyabileceği yük/yolcu
miktarı,teknenin güverte sağlamlığı,tekne ebatlarına göre
bulundurması gereken yangın söndürme,cankurtarma malzemeleriyle
birlikte zorunlu seyir cihazlarının mevcut bulunduğu denize uygun
gemi. |
Deniz
Haritası |
Deniz
sahaları ile sahilleri gösteren ve denizciler tarafından kullanılan
özel haritalardır. Tehlikeli olan yerler, sığlıklar, kayalıklar özel
işaretleri ile dip karakterleri harflerle, kulaç hatları nokta ve
kısa hatlarla, akıntılar oklarla gösterilirler. Ayrıca seyir için
yardımcı maddeler, fenerler, şamandıraların karakteristikleri
belirtir. |
Deniz Hava Kuvveti |
Deniz Kuvvetlerinin
harekatını destekleyen ve Deniz Kuvvetleri ile birlikte harekat
yapan hava gücü |
Deniz
Haydutluğu |
Bir
geminin tayfa ve yolcuları tarafından açık denizde yapılan ve belli
bir ulusa karşı yönetilmeyerek, bütün uluslar arası ticareti,
yasanın yasakladığı zor kuvvet ve şiddet hareketlerine dayanarak
tehlikelere sokan eylem |
Deniz Hırsızlığı |
Korsanlık; denizlerde
dolaşan gemilere silahla saldırarak soyma işi |
Deniz
Hukuku |
Deniz
yolu ile ticaretin doğurduğu bütün ilişkileri düzenleyen kurallar;
yalnız deniz ticaret hukukunun doğurduğu özel hukuk ilişkilerini
düzenleyen kurallar ise, deniz ticaret hukukunu oluşturur. |
Deniz İşaretleri |
Denizde trafiği düzenli
kılmak ve emniyeti sağlamak amacıyla kabul edilen ve konulan uluslar
arası işaretler |
Deniz
Jeofiziği |
Arzın
denizler üzerinde magnetik, gravimetrik ve sismik özelliklerini ve
arzın denizler altında kalan bölgesindeki yapıyı inceleyen, bunların
askeri, akademik ve ekonomik kıymetlendirmesini yapan bilim dalı |
Deniz Kurdu |
Denizlerde uzun müddet
gezmiş, dolaşmış denizin her türlü zorluğunu görmüş, geçirmiş
tecrübeli gemici |
Deniz
Mili |
Yer
küresi üzerindeki bir büyük dairenin bir dakikalık yayının boyu olup
bir deniz mili 2000 yarda veya 1852 metredir. |
Deniz Tertibi
Bağlamak/Almak |
Fırtınalı ve denizli
havalarda gemi içinde ve güvertede bulunan araç ve gereçlerle diğer
malzemelerin yalpalar sebebiyle yerlerinden oynamamaları için
bunların halatlar vasıtasıyla bağlanması. |
Deniz
Uçağı |
Su
üstünde manevra yapmak üzere inşa edilmiş her türlü hava aracını
kapsar. |
Denizaltı Ana Gemisi |
Açık denizlerdeki
denizaltılara lojistik destek sağlayan su üstü gemisi |
Denizaltıcı |
Denizaltı personeline verilen ad |
Denizci |
Denizle ilgili işlerle
uğraşan/denizciliği meslek edinmiş/deniz sporları ile uğraşan/ deniz
ve gemi işlerinde uzman kişi/ticaret gemilerinde çalışan kimse. |
Denizcilik |
Denizcilerin yaptığı iş. |
Denizcilik Simsarı |
Gemilerin limana girip
çıkmaları için yasaca yerine getirilmesi gerekli çeşitli işlemleri
yapmak amacıyla çalışan gerçek veya tüzel kişi |
Denizde
Zapt Ve Müsadere |
Deniz
taşıtlarını durdurmak, aramak ve uluslar arası hukuk kuralları ve iç
hukuk yasalarının öngördüğü durumlarda, bu taşıtlara veya
içerisindeki mallara gereğinde el konulabilmesi |
Denize Çıkmak |
Bir geminin bulunduğu
limandan kalkıp herhangi bir yere seyir yapması |
Denize
Elverişli Gemi |
Tekne,
umumi donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı
yolculuğun (Anormal ve beklenmeyen tehlikeler hariç) deniz
tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan gemidir. |
Denize Elverişlilik |
Genel donatım, makine,
kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı seyrin, tamamiyle
anormal tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan bir gemi,
denize elverişli sayılır. |
Denize
Elverişlilik Belgesi |
Geminin
denize elverişli olduğunu gösteren belge |
Denize Elverişsizlilik |
Bir geminin, bakım tutum
noksanlığı, tamiri, personelinin noksan oluşu, cihazlarının seyre
elverişsiz oluşu, yükün gerekli şekilde istif edilmemiş olması
sebebiyle denizde seyir yapmasının mümkün olmaması. |
Denize
İndirmek |
İnşa
edilen veya onarım için kızakta bulunan bir gemiyi kızaktan
indirerek yüzdürme işlemi |
Denizleri Kollamak |
Geminin dalgalardan fazla
etkilenmesini önleyecek rotada ilerlemek |
Derin Su |
Onbeş
kulaçtan daha derin olan su. |
Deste Etmek (olmak) |
Halatın veya zincirin
iyice gerilmesi |
Detveyt
Tonu |
Bir
geminin taşıyabileceği toplam ağırlık |
Devriye |
Hareket halindeki nöbetçi
güvenlik güçlerinin güvenlik amacıyla belli yerde dolaşması |
Dış
Liman |
İç içe
aynı mevkide yapılmış liman tesislerinden, iç limanı da kapsayan,
içine alan büyük limanın kapladığı liman sahasıdır. |
Dıştan Takma Motor |
Küçük deniz araçlarında
kıç aynalık tahtası üzerine takılan yüksek devirli motor. |
Dik
Vento |
Yan
mataforaları ile dikmeleri istenilen durumda bulundurmak için
cundalarından alınarak gemi üzerindeki bir mapaya bağlanan palanga
donanımı. |
Dikiş |
Bir halatın çımasını kendi
bedenine irtibatlamak veya diğer bir halata eklemek için açılmış
kolların, açılmamış kolları arasına kavalya ile sıkıştırılması. |
Dikme |
Gemiye
yük alıp vermekte veya ağır bir cismi istenilen yüksekliğe kaldırıp
indirmekte kullanılan bir direk veya serenden oluşan donanım. |
Dil |
Makaraların ve
bastikaların kanalları içinde mil üzerinde dönen oluklu tekerlekler. |
Dinlendirme Tankı |
Suyun
motorinden ayrılmasını sağlamak için sarnıçlardaki motorin ufak
sarnıçlar içine alınır. Bu sarnıçlarda bir süre kalan motorin
içindeki su dibe çökerek motorinden ayrılır. |
Dip |
Bir puntelin, bir direğin
alt tarafı |
Dip
Trolü |
Bir veya
daha çok gemiler ile çekilmek suretiyle zemin üzerinde sürütülerek
dip su ürünlerini istihsale mahsus trol ağları ve bu ağlarla yapılan
su ürünleri istihsali. |
Direk |
Gemilerin güvertesinden
yukarıya doğru dikilen ve serenlerle yelkenlerin ve armaların
donatıldığı çubuklardır. Direkler pruvadan kıça doğru sıralanırlar
ve ayrı ayrı isim alırlar. Üç direkli gemilerde bu direklere, Pruva,
Grandi, Mizana. Dört direkli gemilerde Pruva, Grandi, Mizana,
Kontramizana. Beş direkli gemilerde Pruva, Grandi, Mizana,
Kontramizana, Kontrata Mizana. Altı direkli gemilerde Pruva, Grandi,
Kontra Grandi, Mizana, Kontra Mizana, Kontrata Mizana. Yedi direkli
gemilerde Pruva, Grandi, Kontra Grandi, Kontrata Grandi, Mizana,
Kontra Mizana, Kontrata Mizana isimlerini alırlar. |
Direk
Başı |
Bir
direğin tepesi |
Direk Fistanı |
Direklerden aşağı su
sızdırmamak için direk ıskaçaları etrafına ve siğiller üzerine
brandadan yapılan çerçeve |
Direk
Iskaçası |
Direklerin alt kısımlarının oturduğu yuvalar |
Direk Payı |
Direğin güverteden aşağı
geçtiği yerden ıskaçasına kadar olan bölümü. Direğin gemi içinde
kalan bölümü |
Direk
Yüksekliği |
Direklerin şapkalarından su kesimlerine kadar olan uzunlukları |
Direkbaşı Lambası |
Direklerin şapkaları
üzerinde bulunan ve geceleri işaret vermede kullanılan lamba |
Dirisa
Açısı |
Bir
geminin omurgası ile hedef arasındaki yatay açı |
Dirisa Etmek |
Bir taraftan bir tarafa
dönme, rüzgarın yön değiştirmesi |
Disbarko |
Bazı
limanlarda yükün gemiden boşaltılarak karaya çıkarılıncaya değin
yapılan ek taşıma giderleri; geminin liman hizmetlerinden
yararlanması nedeniyle ödenen bedel |
Doblin |
Bir halatın iki çıması
arasındaki sarkık kısım |
Doblin
Almak/Vermek |
Bir
halatın iki çımasının gemide kalmak üzere bordadaki veya sahildeki
bir babaya sarılması |
Dok |
Gemi yapılan veya onarılan
üstü kapalı havuz/ticari eşya saklamak için rıhtımlarda yapılan
büyük depolar/gemilerin yük boşaltmasında kullanılan rıhtımlarla
çevrili havuz |
Dokuz
Oturak Oturmak |
Bir
geminin bir sığlığa veya kayalığa kızaklanmışcasına boylu boyunca
oturması |
Doldurmak |
Yelkenleri rüzgarla
şişirmek |
Domuz
Ayağı |
Topların
haznelerinden mermiyi çıkarmak için kullanılan uskurlu mengene |
Donanım |
Direklerin, serenlerin
veya yelkenler üzerindeki halat, makara gibi aksamın tümü |
Donanma |
Devletlerin deniz alaka ve menfaatlerini korumak maksadıyla deniz
savaşlarında kullanılmak üzere, değişik maksat ve hizmetlere uygun,
askeri gemiler topluluğudur. |
Donatan |
Gemisini deniz ticaretinde
kullanan gemi sahibi; kendisinin olmayan bir gemiyi kendi adına
deniz ticaretinde bizzat veya bir kaptan aracılığıyla kullanan
kimse, üçüncü kimselerle olan ilişkilerinde donatan sayılır. |
Donatanın Sorumluluğu |
Donatan,
gemi adamlarından birinin görevini yaparken işlediği kusur sonucunda
üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı sorumludur |
Donatım |
Donatma |
Donatma |
Bir
geminin denize çıkabilmesi için gerekli araçlar, gereçler ve
belgelerle donatmak; donatanın yaptığı faaliyetlerin tümünün adı |
Donatmak |
Bir geminin tekne ve
armasını kontrol ederek, eksiklikleri tamamlayıp hazır hale
getirilmesi (filika donatmak, palanga donatmak manevra yerlerini
donatmak gibi) |
Donyağı |
Hayvanların iç yağından çıkarılan bir yağ olup, el iskandilinde dip
tabiatını tespit etmek maksadıyla kullanılır. |
Döküntü |
Deniz yüzeyine yakın
tehlikeli kayalık kümeler. |
Dönmek |
Bir
geminin bir dümen açısıyla rotasını değiştirmesi |
Dönüş |
Nizam halinde bulunan
birkaç geminin bir anda aynı rotaya dönmeleri. |
Dört
Direkli Gulet |
Yalnızca
mizana direğinde seren yelkeni, öteki direklerinde randa yelkenleri
bulunan gemi. |
Dört Direkli Kabasorta |
Tüm yelkenleri yamuk,
dörtköşe seren yelkenleriyle donatılmış gemi |
Döşekli |
Altı düz
olan tekne |
Dövünme |
Sert havalarda iki dalga
arasına düşen geminin şiddetle sarsılması ve bunun süreklilik
arzetmesi |
Draft |
Geminin
çektiği su. |
Dram |
Kullanılmadığı zamanlarda
halatların veya halat gibi malzemelerin sarıldığı ve bir mil
etrafında elle veya elektrik motoru vasıtasıyla dönen makaralar. |
Duba |
Yük
taşımak, ayaklık yapmak, genellikle nakliyatta kullanılmak üzere düz
veya döşekli olarak saç veya ağaçtan yapılmış nakliye vasıtaları |
Durgun Su |
Rüzgar ve akıntıların
tesirinde olmayan su. |
Düdük |
Sesle
işaret vermek üzere basınçlı hava ile çalışan ve en az iki deniz
mili mesafeden duyulabilecek nitelikteki cihaz. |
Düdükle Selamlamak |
Savaş gemileri
birbirlerini vardabandra düdüğü ile selamlarlar. Birbirlerine sancak
taraftan gören iki savaş gemisinin selamlama usulü; Kıdemsiz gemi
bir uzun bir kısa düdük çalarak kıdemli gemiyi selamlar, kıdemli
gemi bir uzun bir kısa düdük çalarak selamı alır, kıdemli gemi iki
kısa düdük çalarak personeline rahat komutu verir, daha sonra
kıdemsiz gemi iki kısa düdük çalarak selamı tamamlar. Gemilerin
birbirini iskele taraftan görmesi halinde bir uzun iki kısa düdük
çalarak selamlama yapar. |
Düğüm |
Bir
halatın bedeni üzerine yapılan krozun içinden halat çımasının
geçirilmesi ile yapılan bağ. |
Dülger Bağı |
Halat çımalarını direk,
seren ve babalara bağlamak için yapılan bağ. |
Dümen |
Gemiyi
(tekneyi) istenilen yöne çevirmek için saç veya tahtadan yapılan kıç
tarafa monte edilen yelpaze şeklindeki parça |
Dümen Açısı |
Dümen yelpazesinin omurga
hattı ile yaptığı açıdır. |
Dümen
Açısı |
Dümen
yelpaze sathının omurga ile yapmış olduğu açı |
Dümen Baston Yekesi |
Dümeni çevirmek için
tepesine takılan ağaç veya madeni çubuk |
Dümen
Bodoslaması |
Kıç
bodoslama |
Dümen Boğazı |
Dümen yelpazesinden
yukarıda kalan kısım |
Dümen
Dinlemek |
Dümen
yelpazesinin suyun yaptığı itme gücü ile geminin rota değiştirmesi |
Dümen Dinlememek |
Verilen dümen açısına
rağmen akıntı, dalga veya rüzgarın etkisi ile istenilen rotaya
dönülememesi |
Dümen
Dolabı |
Dümen
yekesine bağlı mekanizmasını çevirebilmek için yapılmış olan aygıt. |
Dümen Donanımı |
Dümen yekesi ile dümen
dolabı arasında kalan tel halat mekanizma, ve kollar ile bunların
geçtikleri makaralı sistemin tümüne verilen isim . |
Dümen
Kumandası |
Dümenciye verilen komut. |
Dümen Kuşağı |
Dümen yelpazesini iki
yüzünden kuşatarak iğnecikleri dümene bağlayan demir kollar. |
Dümen
Müşiri |
Dümenin
hangi yöne basılı olduğunu gösteren serdümenin önünde veya yekede
bulunan gösterge. |
Dümen Palası (Yelpazesi ) |
Dümenin esas ana parçası. |
Dümen
Suyu |
Geminin
hareket ettiği yönün aksine pervanelerin su yüzeyinde bıraktığı iz. |
Dümen Suyu Feneri |
Geminin dümen suyunu
aydınlatmak için kıç tarafa genellikle kıç aynalık üzerine konulan
ve beyaz ışık veren fener. |
Dümen
Tutmak |
Dümeni
kullanmak yönetmek. |
Dümen Yekesi |
Dümeni yönetmek için baş
tarafındaki yuvaya geçirilen ağaç veya demir manivela. |
Dümen
Yelpazesi |
Dümenin,
dümen boğazından aşağıda kalan bölümü, dümen yüzeyi |
Dümenci Pusulası |
Dümen dolabının hemen
önüne konulmuş olan mıknatısı pusula |
Dümene
Geçmek |
Dümeni
kullanmak üzere dümen dolabı veya dümen yekesinin başında bulunmak. |
Dümenevi |
Dümene kumanda edilen,
serdümenin bulunduğu, genellikle köprüüstüne yakın olan mevki. |
Dümeni
Alabanda Etmek |
Dümeni
dönebileceği kadar sancak veya iskeleye almak |
Düşme Omurgası (Yalpa
Omurgası) |
Gemilerin denizli
havalarda yalpalarını hafifletmek veya orsasına seyretmekte olan
yelkenlilerin bir tarafa bayıldıkları zaman rüzgar altına
düşmemesine yardım etmek maksadıyla karinaların her iki tarafına
ağaç veya saçtan perçinlenen omurgalar |
Düz
Kıçlı |
Kıç
tarafları düz yani aynalı olan gemiler |
Ege Denizi |
Edirne ili Meriç nehrinin
denize döküldüğü yerden Muğla-Antalya il sınırındaki Eşen çayının
denize döküldüğü yer arasında kalan karasularımız. |
Eğlenmek |
Bir
teknenin stop ederek veya çok ağır yol ile gideceği yere varması |
Eğri |
Tekne kaplamalarının
üzerlerine bağlandığı, tekneye biçimini veren omurgaya bağlı eğri
ağaç veya demir parçalar. |
El
Donanımı |
Makine,
motor ve elektrikle çalışan ve kullanılması gerekli görülen ırgat,
dümen gibi gemi aksamının gerektiğinde elle kullanılacak şekilde
lüzumlu malzemelerine, palanga ve manivelalarına denir. |
El Dümeni |
Dümen donanımındaki bir
arıza sebebi ile kumanda edilemeyen dümeni, bu donanımdan ayırarak
mekaniki bir şekilde ve insan gücü ile kullanacak biçimde yapılmış
dümen donanımı. |
El
Fleyşını |
Elde
taşınabilen ve elektrikle çalışan ufak işaret feneri. |
El İncesi |
Halat serisinin en ince
olanı. Gemilerin aborda olmaları esnasında halatları sahile
verebilmek için önce el incesi atılır. |
El
İskandili |
Elektrikli iskandil olmayan teknelerde, derinlik ölçmek için
çımasına 5 kg.lık bir kurşun asılmış ve üzerine kulaç taksimatı
yapılmış olan savlodan oluşan iskandil |
El Palangası |
Gemiciliğin gerektirdiği
birçok yerde kullanılan bir makara ve bir tornodan ibaret basit
palanga. |
Ellemek |
Halat
bedenini bir elden diğer ele geçirmek suretiyle halatı çekmek. |
En |
Gemilerin en geniş yeri. |
Enkaz |
Kazaya
uğramış ve kullanılamayacak durumda olan tekne. Su yüzeyinden
aşağıda ve dipte bulunanlara leş denir. |
Enlem Farkı |
Birbirinden farklı durumda
bulunan iki noktadan geçen enlemler arasındaki meridyen yayının
açısal uzunluğu. |
Enlem
Kemere |
Gemi
postalarını birbirine bağlayan ve üzerine güverte sac veya tahtaları
döşenen demir porteller. |
Esnemek |
Kuvvetli rüzgar sebebiyle
yelkenlerin dolması ve direklerin hafifçe bel vermesi. |
Eş Gemi |
Nitelik
ve ölçüleri birbirinin aynı olan gemiler |
Etli Zincir |
Baklasının boyuna göre
kalınlığı fazla olan zincir. |
Faça |
Bir
geminin yüklü veya boş olduğu durumlarda borda hattı ile su hattı
arasında kalan bölüm |
Faça Boyası |
Teknenin saçlarını
paslanmaktan koruyan özel boya |
Faça
Çekmek |
Boyama
sırasında façanın üst sınırlarını düzgün bir biçimde çizmek |
Faça Etmek |
Seren yelkenlerin bir
taraftan prasya olduğu halde kapatılması |
Façuna |
Halatların fazla sürtünme ve temasa maruz kalan kısımlarının mürnel
veya gırcala sarılarak korunması |
Façuna Tokmağı |
Façunalık halatların,
halat üzerine sıkıca sarılmalarını temine yarayan bir tarafı oyuk
tokmak. |
Façunalık |
Halatları façuna etmekte kullanılan gırcıla, mürnel veya tel gibi
ince halatlar. |
Falaka |
İki matafora cundaları
arasında bulunup can halatlarının bağlandığı tel halat. |
Falez |
Kıyılardaki dik ve yüksek yar, uçurum |
Fan |
Genellikle gemi içinde
hava sirkilasyonunu sağlayan sistem |
Fanya |
Balık
ağlarının bir taraftan vuracak balığın girebilmesi maksadıyla kalın
iplikten seyrek olarak örülmüş kısmı |
Faril |
Balık ağlarının alt ve üst
kenarlarında bulunan ve keçi kılından yapılan ipler |
Farş |
Sintineler üzerine konulan ensiz tahtalar. Ticaret gemilerinde
dabılbatımlar üzerine konulan kalın kalaslara da Farş denir. |
Farş Tahtaları |
Ağaç bir teknenin sintine
üzerindeki aralıklı tahtaları |
Felek |
Ufak
deniz araçları ile filika ve kiklerin sahile çekilmesi için
omurgaları altına konulan yuvarlak kütükler. |
Fem |
Top namlularının ön
taraflarındaki ağızları |
Fem
Kapağı (Başlığı) |
Yağmurlu
ve serpintili havalarda namluya su girmemesi ve rutubetten korumak
maksadıyla fem üstüne konulan meşinden yapılmış kapak |
Fener |
Gemiden bir yere verilmiş
olan halatların ırgat üzerinden boşunu almak veya fora edilmiş bir
halatı gemiye almak için halatın gemide kalan kısmının sarıldığı alt
ve üst tarafları şişkince silindir şeklindeki echize |
Fener |
Halat
çımalarına yapılan cevizler bittikten sonra geriye kalan halat
kollarına yapılan düğüm. |
Fersah |
Üç deniz miline eşit
mesafe ölçüsü, 5556 metre. |
Feyezan |
Suyun
taşması, suyun coşması |
Fırdöndü |
Zincirin gamba almaması
için aralara konan bir eksene bağlı olarak bağımsız dönen iki yarım
bakladan oluşan kilit |
Fırdöndü
Bastika (Tamburata) |
Kurtağızlarında bulunan ve bir eksen etrafında dönen silindirik
madeni echize |
Filador |
Çarmıhların gerilmesi için
kullanılan sistem |
Filasa |
Liflerin
bir tarafa bükülmesi ile halatı meydana getiren ana eleman. |
Filender Çubuğu |
Manyetik pusulaların
hatalarını düzeltmekte kullanılan çubuk |
Filika |
Geminin
içinde veya yedeğinde birlikte götürdüğü hizmet ve can kurtaran
sandalları |
Filika Bosaları |
Filikaların mataforada
askıda kaldıkları bosalar |
Filika
Matafora Ventoları |
Filika
mataforalarını istenilen vaziyette bulundurmak için matafora
cundalarındaki mapalara donatılmış uzun halatlar. |
Filika Mataforası |
Filikaların sudan
kaldırılarak gemiye alınması için kullanılan matafora. |
Filo |
Aynı
tipteki filotillalardan oluşan deniz birliği. |
Filo Etmek |
Rüzgarı başa olarak
yelkenleri boşaltmak. |
Filotilla |
Aynı
tipteki harp gemilerinin tek bir taktik komuta altında, kullanılması
maksadıyla oluşturulan deniz birliği |
Filotilla Komodoru |
Bir filotillanın sevk ve
idaresinden sorumlu taktik komutan. |
Firar
İskelesi |
Bir kaza
veya yangın sırasında personelin bir üst güverteye ulaşabilmesini
sağlamak maksadıyla güverteler arasına konulan dik iskeleler |
Firar Kaportası |
Firar yolunun bir üst
güverteye açıldığı kaporta |
Firar
Yolu |
Bir
tehlike anında makine veya kazan dairelerinde bulunan personelin
güverteye çıkmaları için bu daireler ile güverte arasındaki silindir
şeklindeki dik yol. |
Firaşkon |
Çok ağır malzemeleri
kaldırmak için kullanılan üç dilli iki makaradan oluşan palanga. |
Firengi |
Güvertedeki suyun denize akıtılabilmesi için yalı kütükleri
üzerinden bordaya açılan oluklu delikler |
Firengi Çalparası |
Gemilerin yalpaya
düştüklerinde firengi deliklerinden içeriye su girmemesi için
firengilerin denize açılan taraflarına konulan bir ucu menteşeli
kapaklar. |
Fistan |
Güverteye dik olarak konulmuş direk, baca gibi aksamın güverteye
giren kısımlarından içeriye su girmemesi için güverte ile temas eden
yerlerinin etrafına çepeçevre konulmuş ve sızdırmazlığı temin
edilmiş ağaç veya demirden yapılmış çerçeve. |
Fitil |
Tel halatların kolları
arasına konan kendirden bükülmüş kınnap |
Flama |
Görünür
muhaberede kullanılan üçgen şeklindeki sancaklar |
Flandra |
Flandralar, Türk
bahriyesinde gemilerin komutanı subay olduğu zaman tek direkli
gemilerde pruva direğine, çift direkli gemilerde grandi direğine
çekilen kırmızı şaliden yapılmış ve uçkurluk tarafında ay yıldız
bulunan alamettir. |
Fleyşın |
Geceleri
ışıkla muhabere yapmak için direk şapkalarının veya serenlerin
cundalarına konulan fener. |
Flok |
Baş tarafa çekilen üç köşe
yelken |
Fora
Etmek |
Bir yere
volta edilmiş olan halatın çıkartılması |
Foravele |
Sarılı bulunan ve
yağmurdan ıslanmış bulunan yelkenleri kurutmak maksadıyla açmak için
verilen komut |
Foroz |
Ağın bir
tek atılışı ile tutulan balık miktarı |
Foroz Kayığı |
Dalyanlarda balık
çıkarmakta kullanılan küçük kayık |
Fors |
Gemide
fors sahibi bir makamın bulunduğunu belirten üzerinde yıldız veya
şekillerin bulunduğu bayrak şeklindeki alamet. Forslar gemilerde,
tek direkli ise pruva, çift direkli ise grandi direğinin şapkasına
toka edilir. |
Forsa |
Eskiden harp gemilerinde
bir ayaklarından güverteye bağlı kürek çektirilen harp esirleri |
Forsalamak |
Düşmana
ait bir deniz geçidini zor kullanarak geçmek. |
Fribord |
Bir ticaret gemisinin su
hattı üstünde kalan bölümü |
Frişka |
Bütün
yelkenleri camadana vurmaksızın kullanılabilecek hızı saniyede 5-12
m olan hafif rüzgar . |
Fundalık |
Derin bir yere
demirleneceği zaman fundo edilen demirin birdenbire zincir üzerine
binerek zinciri kesmemesi için zincirlikten güverteye çıkarılan ve
güverte üzerine Fransız rodası şeklinde yerleştirilen zincirler.
Buna Salyaforalık zincir de denilir. |
Fundo
|
Demirlemek için verilen komut |
Futa |
Çok ince enli, uzun, narin
ve hafif filika. İki küreği tek kişi tarafından çekilenlere tek
çifte, iki küreği birer kişi tarafından çekilenlere iki tek denir. |
Gabar |
Nehirlerde çalışan ve büyük gemileri yükleyip boşaltmakta
kullanılan, hem kürek hem de yelkenle yürütülen tekne |
Gabya |
Ana direkler üzerinde
bulunan direklere ve bu direkler üzerindeki serenlere denir. |
Gabya
Çubuğu / Direği |
Ana
direk üzerine sürülen çubuk. Gabya çubukları üzerinde bulundukları
ana direklerin isimleri ile anılırlar. |
Gabya Destamorası |
Gabya çubuğu ile babafingo
çubuğunu saran destamora. |
Gabya
İskotası |
Gabya
yelkenlerinin alt köşelerine takılan ve yelkeni geren selviçeler |
Gabya Yelkeni |
Gabya serenleri üzerine
açılan dört köşe yelken |
Gabya
Yelkeni |
Ana
yelkenlerin üzerindeki yelkenlerdir. İki gabya serenli olanlardan
üsttekine gabya, alttakine abaşo gabya yelkeni denir. |
Gabyar |
Yelken gemilerinde yelken,
seren, arma ve bunlara ait her türlü işleri yapan personele verilen
yelken devri terimi. |
Gaga |
Demirin
iki ucundaki tırnakların en uç kısmı |
Gamba Almak |
Halatın veya zincirin
kendi etrafında dönmesi veya burulması |
Gambalı |
Bir
halat veya zincirin dolaşık durumu. |
Gam/Gamba |
Halat veya zincirlerin
hatalı toplanması nedeniyle meydana gelen dolaşıklık ve burulma. |
Gangava |
Akdenizde sünger avlayan kayıkların kıç taraflarından dışarı
sürülmüş sarkık torbalar. |
Gargabaşo |
Yan yelkenlerinin iskota
yakasını kaldıran istinga. |
Gargari |
Yan
yelkenleri arya edip toplayan selviçe. İndirip kaldırdığı yelkenin
adı ile birlikte söylenir. |
Gemi |
Tahsis edildiği gayeye
uygun olarak kullanılan, denizde hareket imkanına sahip bulunan ve
pek küçük olmayan her türlü tekne. |
Gemi
Acentası |
Deniz
nakliyatı içinde acentalık yapan; gemiye yük ve eşya bulan ve bundan
gelir sağlayan kimse. |
Gemi Adamı |
Geminin kaptanını,
zabitlerini, yardımcı zabitlerini, stajerlerini, tayfalarını ve
yardımcı hizmet personelini ifade eder. |
Gemi Adı |
Gemiye
verilen isim; sicile kayıtlı bulunan her geminin bir adının
bulunması ve bu adın geminin bordalarının her iki yanına ve kıçına
silinmez ve okunaklı biçimde yazılması gerekir. |
Gemi İndirmek |
Karaya çekilmiş veya inşa
edilmiş bir gemiyi suya indirmek. |
Gemi
İzin Kağıdı |
Geminin
sefere çıkabilmesi için liman başkanlığı tarafından verilen belge. |
Gemi Jurnali |
Her gemide bulunması
gereken ve kaptanın/komutanın denetimi altında görev verilecek
personel tarafından hava durumu, rota, geminin uğrayacağı kazalar
gibi gemi içinde yaşanan her türlü olayı ve gemi mevkilerinin saati
saatine ve günü gününe yazıldığı defter. |
Gemi
Kütüğü |
Gemi
Sicili |
Gemi Leşi |
Enkaz halinde olan ve
tamir kabul etmez durumda bulunan gemi kalıntısı. |
Gemi
Sağlık Cüzdanı |
Türk
limanları arasında çalışan ve kabotaj hakkına sahip 250 tona kadar
olan gemilere, o gemiye indirimsiz sağlık resmi tutarı karşılığında
verilen yıllık sağlık cüzdanı. |
Gemi Sağlık Resmi |
Türk limanları arasında
seyreden, yabancı ülke limanlarından Türk limanlarına gelen,Türk
limanlarından yabancı ülke limanlarına giden veya boğazlardan
transit geçen gemilerden alınan resmi. |
Gemi
Sicili |
Gemi
tasdiknamesi |
Gemi Tasdiknamesi |
Bir geminin adı, bağlama
limanı, ölçme belgesinde yazılı bilgileri, menşe ayrıntılarını,
sahip veya sahiplerinin ad ve sanları ile pay miktarlarını ve bayrak
çekme hakkını belirten belge. |
Gemi
Tonajı |
Tonilato; bir geminin hacmini ve taşıma gücünü gösteren ve teknik
ölçme yöntemlerine göre bulunan rakam; Gayri safi tonaj: geminin
brüt olarak tüm hacmi ( buna geminin gros tonajı da denir);
safi(net) tonaj: geminin yük ve yolcu alacak kapalı yerlerinin
hacmi( buna geminin rüsum tonilatosu da denir); hamule tonajı:
geminin yük, yakıt, komanya ve safra olarak taşıyabileceği yükün
ağırlığı: taşırma(deplesman) tonajı: geminin ve içindeki herşeyin
toplam ağırlığı |
Gemi Vasatı |
Gemi ve deniz araçlarında
en geniş kemerinin bulunduğu orta kısımlar ve civarı. |
Gemi
Zabitleri |
Gemide,
kaptandan başka ve onun denetim ve gözetimi altında çeşitli işlere
kumanda eden kimseler. |
Gemici |
Gemi işleten veya
gemilerde çalışan kimse |
Gemicilik |
Gemi
kullanma veya gemi işletme işi |
Geminin Rotasını Kesmek |
Başka bir geminin
pruvasından geçen rotada seyir etmek |
Genova |
İstralyaya çekilen, istralya cundasına kadar çıkan, güverte üstünde
çarmıklara kadar uzanan flok. |
Gerdel |
Gemi ve teknelerde
kullanılan tahta kova |
Gerdel
Cevizi |
Gerdel
sapanlarının geçirildikleri deliklerden sıyrılıp çıkmamaları
maksadıyla başlarına ve bazı yerlerde kullanılan halat çımalarına
yapılan piyanların sıyrılmaması için piyan üstlerine yapılan ceviz |
Gezdirmek |
Bir geminin istenilen rota
üzerinde gitmeyerek rotadan devamlı olarak sancak veya iskelesine
çıkmasıdır. Böyle hallerde vardiya subayı serdümeni ikaz için
"Gezdirme gemiyi" diye ikaz eder. |
Gındazo |
Gabya ve
babafingo çubuklarını yerlerine sürmek veya bunları aşağıya indirmek
için donatılan selviçeler. |
Gındazo Bastikası |
Çubukların topuk
tarafında, biri kaşkaval deliği üzerinde diğeri altında bulunan ve
gındazolarla donatılan iki bastikadır. Bunlardan üsttekine gındazo
dili, alttakine patakülye dili denir. |
Gırandi |
Gemilerin baştan ikinci direği |
Gırcala |
İki veya dört kollu olarak
iyi cins katranla kendirden bükülmüş sicim |
Gırgır |
Açık
denizde iki tekneden çevirme suretiyle atılıp çekilen büyük balık
ağı. |
Gidon |
Uçkurluk kenarının
karşısına gelen kenarı üçgen şeklinde oyulmuş küçük sancak. |
Girdap |
Ters iki
akıntının çarpışması sonucunda oluşan su kütlesi |
Giz |
Kıç direkteki kısa seren.
Harp gemilerinde seyirde sancakların kıç direklerine basıldıkları
yarım serenler |
Gomina |
Mil
uzunluğunun 1/10 = 185 metre.200 yarda. Demir yerine inişte
kullanılır. |
Gondol |
İtalya'da kullanılan bir
çeşit gezi kayığı. |
Gönder |
Güverteye dik olarak tespit edilen ve şapkasına milli sancak çekilen
yuvarlak çubuk. Baş tarafta bulunan göndere cıvadra gönderi denilir
ve üzerine demir sancağı çekilir. Kıç tarafta olanına kıç gönder
denir ve üzerine büyük milli sancak çekilir.Genellikle ufak deniz
araçlarında ve gemiden suya düşen cisimleri tutmakta kullanılan ağaç
çubuk. |
Görüş |
Ufkun, aydınlık ve
görülebilir nitelikte olması |
Göz
Demiri |
Bir
tarafında iki demir bulunan demirlerden pruvaya yakın olan ve
ocaklık demirinin ilerisinde bulunan ve ocaklık demiri ile aynı
evsafta olan demir. Gemiler demirlerken daima göz demirlerini
kullanırlar. |
Göz Loçası |
Göz demirinin yerine
oturduğu loça. |
Gözcü |
Harp
gemilerinde herhangi bir şeyi zamanında görüp haber vermek üzere
gemilerin yüksek yerlerinde görev yapan erat. |
Gradin |
Yelkenleri yırtılmaktan
korumak için kenarlarına çepeçevre çekilen halat. |
Gradin
Yakası |
Bir
yelkenin yan kenarları . |
Grandi Direği |
Üzerinde ana direk, gabya
ve babafingo çubukları olan ve pruvadan itibaren ikinci durumda
bulunan direk. |
Grandi
Direği |
Pruva
ana direğinden sonra gelen ikinci direk. |
Gros Tonilato |
2,83 m3 büyüklüğünde hacim
birimidir. Bir teknenin tüm kapalı yerlerinin kadem küp olarak
hacminin yüze bölümüdür. |
Gulet |
Brig'ten
küçük, iki direkli, hafif armalı, pruvası kabasorta armalı,
praçılaya benzer Anadolu/Akdeniz teknesi |
Gurcata |
Bir direk üzerinde
çanaklık kurmak için mauna kolları üzerine omurgaya aykırı olarak
yerleştirilen kollar. Yelken teknelerinde direkten inen çarmıkları
açmak için kullanılan kollar. |
Günbatısı
|
Batıdan
esen rüzgar |
Gündoğusu |
Doğudan esen rüzgar |
Güngörmez |
Yelkenlerde rüzgarın çıktığı arka yaka (Direk yakası, Bumba yakası,
Güngörmez yakası) |
Günlük Hata |
Kronometrelerin 24 saat
içerisinde ileri veya geri kalış miktarıdır. Günlük hatalar, hergün
bir yere kaydedilir ve daha sonra toplanarak gün adedine bölünerek
bulunur. |
Güverte |
Gemilerde ve teknelerde baştan kıça kadar döşenmiş tahta veya madeni
platform döşeme. |
Güverte Boyası |
Güverte saçları ile ağaç
kaplamalarını su ve havanın tesirinden korumak için kullanılan ve
çabuk kuruyan özel surette yapılmış boya |
Güverte
Hattı |
Güvertenin bordadaki izdüşümü |
Güverte Kaplaması |
Güvertenin kaplanması için
kullanılan malzeme |
Güverte
Lostromosu |
Ticaret
gemilerinde güverte personelinin başındaki usta gemici |
Hakiki Mevki |
Bir geminin, dünya
üzerinde enlem, boylam olarak mevkileri belli maddelerden alınan
kerterizlerle tespit etmiş olduğu mevkidir. |
Halaskar |
Kurtarıcı |
Halat |
Bitkisel, sentetik veya
çelikten yapılmış ve kolların bükümünün aksine kolların bükülmesiyle
meydana gelen, bükülmeye ve çekmeye uygun çevresi 2.54 cm ‘den( 1
burgata) büyük olan urgan |
Halat
Bosa |
Demir
atıldıktan sonra demirin ağırlığını ırgat üzerinden almak için
çımaları güvertedeki mapalara bağlı diğer uçlarında ceviz bulunan
kısa halatlar. |
Halat Dolabı |
Kullanıldığı zamanlarda
halatların üzerine sarıldığı silindir şeklindeki makaralar.
|
Halat
Matafyon |
Morize
ve Borina patalarının geçmesi ve torsolom palangalarının bağlanması
için yelkenlerin yakalarına yapılmış olan halat halka. |
Halat Üzerinde Yük
Bulunması |
Gergin veya yük kaldıran
bir halatın üzerindeki baskı |
Halat
Vermek |
Yanaşmakta olan tekneden kıyıya halat uzatmak |
Halatı Neta Tutmak |
Halatları roda ederek
tekrar kullanmaya hazır bulundurmak |
Hale |
Ayın
etrafında görülen daire şeklindeki yaygın ışık. Ay etrafında hale
görülmesi yakın bir zamanda fırtına çıkacağına işarettir. |
Haliç |
Uzunluğu genişliğine
nazaran fazla olan ve karaların içine doğru uzayan deniz kısmı.
Haliçlerde sular durgun olduğundan gemiler için iyi bir liman
sayılır. |
Hamak |
Gemilerde personelin yatması için kullanılan asma yatak. |
Hamaylı |
Serenlerin ve serenlere
bağlı yelkenlerin miyama yakalarının tam ortası. Yelken sarıldığı
zaman torbalanan orta kısmını kaldıran selviçe. |
Hamaylı
Astarı |
Yelkenin
hamaylı selviçesinin bağlandığı kısmı kuvvetlendirmek için dikilen
üç köşe bez |
Hamaylı Yaprağı |
Seren yelkenlerinin tam
ortasındaki yelken bezi |
Hamla |
Kürek
çekilirken küreğin bir periyot içindeki mesafesi |
Hamla Oturağı |
Hamlacıların oturduğu
oturak |
Hamla
Sıvıryacı |
Sıvırya
küreğini çeken ve hamlacının arkasında oturan kürekçi. |
Hamla Sıvıryası |
Kıçtan ikinci oturakta
kürek çeken. |
Hamlacı |
Kürekli
teknelerde serdümene en yakın kürekçi . |
Hamule |
Bir gemiye yüklenen her
türlü eşya, yük. |
Hap/Hap
Etmek |
Dökme
yükün iyi istif edilmesi ve dökülen yerde boşluk bırakılmaması. |
Harbi |
Kilitlerin açık bulunan
taraflarındaki uçlarda bulunan yuvalardan geçirilen demir çubuklar |
Harekat |
Askeri
bir amaçla yapılan eylem |
Harekat Alanı |
Bir komutan emrindeki
savaş gemilerinin harekat yaptıkları deniz sahası. |
Harita
Folyosu |
Belirli
bir bölgeye ait haritaların numara sırasına göre yerleştirilmesi. |
Harita Kamarası |
Seyir haritaları ile
aletlerin bulunduğu dümen evine yakın mahal. |
Harita
Numarası |
Haritaların tanınması için sağ alt ve sol üst köşelerine yazılan üç
veya dört rakamlı numaralar. İlk iki rakam haritanın ait olduğu
folyoyu, sonra gelen rakamlar haritanın folyo içindeki sırasını
gösterir. |
Harmanlamak |
Bir gemi ve deniz aracının
küçük bir dümen açısı kullanarak büyük bir devir dairesi çizmesi
suretiyle seyretmesi. |
Harp
Ceridesi |
Olayları
günü gününe ve saati saatine yazmak için tutulan basılı evrak. |
Harp Hastanesi |
Savaşta yaralanan
personelin tedavilerinin yapılması için gemi içinde hazırlanan uygun
yer. |
Harp
İskelesi |
Geminin
esas iskeleleri indirilmeden gemiye girip-çıkmayı sağlayan ve
bordadan sarkıtılan halattan veya metalden yapılmış basamaklı
iskeleler. |
Hasar Raporu |
Çatma, oturma, denize yük
atma, yangın ve diğer benzeri sebeplerle tekne ve yükte meydana
gelen hasar ve ziyanın sebep ve sonuçları ile ilgili olarak gemi
personeli ve diğer ilgililerce hazırlanan rapor. |
Hava
Yemek/Deniz Yemek |
Denizde
şiddetli fırtınaya tutulmak |
Havuz |
Gemilerin karinalarının
temizlenmesi, boyanması ve onarılmasına ihtiyaç duyulduğunda
içerilerine istenildiği zaman su alınan veya içerilerindeki suyu
boşaltabilen etrafı duvarlı çekek yerleri; Gemilerin baş kasarası
ile köprüüstü, köprüüstü ile kıç kasarası arasında kalan boşluk. |
Havuzluk |
Yelkenli
veya kürekli bir teknede kıç tarafta topluca oturulacak yer. |
Hayboci |
Ayboci. |
Hedef |
Eğitim
ve atışlarda kullanılan nişan noktası. |
Hedef Çekmek |
Bir hedefi yedeğe alarak
istenilen yönde ilerlemek. |
Hedef
Gemisi |
Hedef
yerine kullanılan gemi. |
Heya Mola |
Denizcilerin ve
balıkçıların yelken açarken veya kürek çekerken gayrete gelmek için
söyledikleri söz. |
Hırça
Mapası |
Zincirin
zincirlikteki çımasının omurgaya bağlandığı kilit. |
Hidrografi |
Kıyıların biçimini,
denizlerin derinliğini, met ve cezir yüksekliğini, deniz akıntıları
gibi denizlerle ilgili hususları inceleyen bilim dalı. |
Hidrometre |
Met
cezir olayının yönünü ve yüksekliğini ölçmekte kullanılan alet. |
Higrometre |
Havada, atmosferde bulunan
nem miktarını ölçen cihaz. |
Hisa |
Herhangi
birşeyi yukarıya kaldırmak, çekmek. |
Hisa Etmek |
Bir şeyi yukarı kaldırmak.
[Hisa sancak, hisa kürek] |
Hisa
Kürek |
Filika
küreklerinin topaçlarından aşağı basılarak yukarı kaldırılmaları ve
dikine tutulmaları için verilen komut;Kürekle selamlama. |
Hisa Sancak/Toka Sancak |
Harp gemilerinde sabahları
saat 08:00'da sancağın kıç göndere veya gize merasim töreni ile
çekilmesi. |
Hizmet
Gemisi |
Bilim,
sondaj, fabrika, kurtarma, yangın söndürme, kablo döşeme, tarak,
maçuna, klepe, römorkör, algarna, kontrol motoru, dalgıç aracı,
personel taşıma vb. özel hizmetlerde kullanılan gemiler. |
Huri |
Tek parça kütüğün oyulması
suretiyle yapılan ince yapılı kürek veya yelkenle hareket eden
tekne. |
Hünkar
Kayığı |
Padişahların gezme ve ziyaretlerde kullandıkları kayık. |
Iğrıp |
Deniz veya göl dibinden
biraz yukarıdaki balıkları avlamak için kenarlarına ağırlık
bağlanarak atılan torbalı büyük ağ. İki tekne tarafından çekilir. |
Iğrıp
Demiri |
Filikalarda kullanılan dört veya beş kollu demir. |
Irgat |
Demirli gemilerin
zincirini almada, sahile verilen halatların boşunu almada kullanılan
stim, motor, elektrik veya elle çalışan güverte makinesi. |
Irgat
Manivelası |
Irgat
makinelerinin arıza yapması sonucunda zinciri gemiye almak ve
ırgatın insan gücü ile çalıştırılması için ırgat manivela yuvalarına
sokulan demir veya ağaçtan yapılmış kollar. |
Irgat Palamar Babası |
Sahile verilmiş halatların
boşunu alarak halatı germek için halatın gemide kalan kısmının
sarıldığı ırgat üzerindeki yanları çıkıntılı yatay veya dikey
vaziyetteki silindir. |
Irgata
Almak |
Güverte
üzerine volta edilmiş halatı babadan fora ederek ırgat fenerine
vurmak. |
Irmık Halatı |
Rüzgar kaldığı zamanlarda
yelken gemilerinin kendilerini çektirmek için çekici filikaya
verdikleri halat. |
Iskalarya |
Yelkenli
gemilerde direklere çıkmak için çarmıkların aralarına yatay olarak
bağlanmış ince halat veya demir çubuklar. |
Iskalarya Bağı |
Iskalaryaları çarmıklara
bağlamak için yapılan bağ. Kazıkbağı. |
Iskanca |
Nöbet,
vardiya veya küreği değiştirmek. |
Iskarça |
Bir liman veya koy
içindeki kalabalık tekne gurubu, karışık olarak demirlemiş olan
tekneler topluluğu veya liman içi derinliğinin taditlemesi nedeniyle
manevra sahasının çok dar olduğu durum. |
Iskarmoz |
Kürekli
teknelerde küreğin bağlanması veya oturması için ay veya çubuk
şeklindeki metal veya ahşap malzeme. |
Iskarmoz Boğazı |
Yarımay ıskarmozlarda,
küreğin kayıp çıkmaması için yarımayın daralan üst kısmı. |
Iskopomar Mataforası |
Iskopomar yelkeninin altabaşo yakasını geren bumba. |
Iskota |
Yelkenleri rüzgar ile
doldurmak ve/veya yön değiştirmek açı vermek için kullanılan halat
palanga donanımı. |
Iskota
Yakası (Köşesi) |
Kabasorta yelkenlerde altyakalar; randa, pik veya floklarda alt geri
köşe. |
Istralya |
Direk ve çubukların
cundalarında baş ve kıça doğru inen sabit arma, veya teknelerin
postalarını baştan kıça kadar birbirlerine bağlayan kuşak. |
Işıldak |
Görünür
muhaberede kullanılan projektör. |
İç Büyük Flok |
İç büyük flok larmosu
üzerine açılan üç köşe yelken. |
İç
Kuşağı |
Oturak
tahtası başlarının üzerine oturmaları için filika ve botların
alabandalarına bağlanmış olan ve baştan kıça kadar uzanan ensiz
tahtalar. |
İç Liman |
Her türlü liman
kolaylıklarının bulunduğu, hava tesirlerine karşı korunmalı denizden
uzak liman. |
İç
Omurga |
Bir
ahşap teknede postaları omurgaya daha sıkı bağlamak için baştan kıça
kadar uzanan ikinci bir omurga |
İç Sular |
Göller, suni göller,
lagünler, baraj gölleri, bentler, legülatörler, kanallar, arklar,
akarsular, mansaplar üretme ve yetiştirme yerleri. |
İğne |
Direklerin kıç tarafa bakan kısımları ile yarım serenlerin
çatallarının üzerinde hareket ettiği ağaç çubuk. |
İğnecik |
Dümenin kıç bodoslamaya
bağlanabilmesi için erkekli ve dişili çift menteşe. |
İhtiyat
Demir |
Göz
demirleri vasfında olan ve gemilerde gerektiğinde kullanılmak üzere
bulunan yedek demir. |
İktisadi Sürat |
Armatörler için, bir ton
yükün en ucuz taşınmasını sağlayacak olan sürat. |
İlmek |
Bir
halatın çıması ile kendi bedeni üzerine kroz yaptıktan sonra bedenin
doblin olarak bu krozun içerisinden geçirilmesi sonucu yapılan bağ. |
İmbat |
Yaz aylarında denizlerden
karalara doğru esen mevsim rüzgarı. |
İmdat
İşareti |
Tehlike
anında gemi telsizleri ile verilen S.O.S., telsiz telefon ile
verilen MAY-DAY işaretleri. |
İmtiyazlı Parakete |
Gemilerin süratini ölçmek
için kıç taraflarından denize bırakılan parakete saati, parakete
savlosu ve pervaneden ibaret olan alet. |
İskaça/Iskaça |
Direk ve
cıvadraların alt başlarındaki topukların yerine oturması için
açılmış olan yuva. |
İskanca |
Değiştirmek [nöbet,
vardiya, kürek] |
İskandil |
Denizin
derinliğini ölçmeye yarayan cihaz. |
İskandil Kurşunu |
İskandil savlolarının
bağlandığı ağırlık. |
İskandil
Savlosu |
İskandil
kurşunlarının bağlandığı işaretli halat. |
İskele |
Teknenin pruva-pupa
hattına göre sol yarısı veya gemiye girip çıkmak için kullanılan
sürme veya inip kalkan merdiven. |
İskele
Alabanda |
Dümeni
basılabildiği kadar iskeleye basmak için verilen komut. |
İskele Tavası |
İskelelerin alt ve üstünde
girip çıkmada ilk basılan platform. |
İsparmaça |
Deniz
içindeki iki veya diğer gemilere ait zincirlerin birbirine
dolaşması. |
İspasa |
Bir palanganın eskimiş
olan rigavosunu çözerek, donanım üzerinden alıp çıkarmak ve
tirentisini rigavo, rigavosunu tirenti yapmak. |
İspavlo |
Katransız kendirden yapılmış iki kollu sicim. En ince halat, piyan
işlerinde kullanılır. |
İspiralya |
Bordaya açılan lumbuzları
olmayan gemi iç kısımlarını aydınlatmak üzere güverte üzerine
açılmış yuvarlak ve sabit camlı lumbuz. |
İstinga |
Yelkenleri toplamak için kullanılan selviçe [Hareketli donanım] |
İstinga Etmek |
Yelkenleri toplamak |
İstiralya Boğataları |
İstiralyaları istenilen gerginlikte tutmak için kullanılan
boğatalar. |
İstiralyata |
Babafingo çubuğu
üzerindeki kuntra payından alınan istiralya. |
İşaret |
Görerek
veya işiterek haberleşmeyi sağlayan sancak, simafor, ışıldak, düdük
gibi vasıtalar. |
İşaret Sancakları |
Görünür muhaberede
kullanılan sancaklar. |
İşaret
Savlosu |
Sancak
savlosu. |
İşaret Sereni |
İşaret sancaklarının
çekilmesi için pruva direkleri üzerine yatay vaziyette konulan ve
üzerinde yeteri kadar sancak savlosu donatılmış makaraları bulunan
seren. |
İşaretçi |
Vardabandra görevi yapan erat. |
İşkampavya |
Personel taşımakta
kullanılan motorlu büyük filika. |
İzbarçina bükümlü |
Sağa
bükülmüş üç adet yoma bükümlü halatın hep birden sola bükülmesi ile
yapılan dokuz kollu halat. |
İzbarço Bağı |
Direk ve armalar üzerinde
çalışacak personeli oturtarak yukarı çekmek için yapılan bağ. |
İzbiro |
Çeşitli
cisimleri çekmek ve kaldırmak için halattan yapılan sapanlar |
Kabadalga |
Dalga yüksekliği 5-9,
dalga boyu 7-14 fit olan ve gemiyi rahatsız eden dalga. |
Kabasorta |
Biri
sabit, diğeri hareketli iki adet tornodan ibaret palanga. |
Kabasorta Arma |
Serenleri direklere dik ve
kemere istikametinde olan dört köşe yelkenli arma. |
Kablo
Gemisi |
Denize
kablo döşeme işini yapan gemi. |
Kabotaj |
Bir devletin, deniz ve
hava yolu ticareti bakımından kendi vatandaşlarına, özellikle kendi
bayrağını taşıyan gemilere tanıdığı ayrıcalık; bir ülkenin limanları
arasında gemi işletme hakkı. |
Kaburga |
Bir
geminin gövdesini meydana getiren postaların (Iskarmozların) tümü. |
Kaçınma |
Karşılaşılan tehlikeli bir
durumdan kurtulmak için lüzum görülen manevraların yapılması. |
Kaçır |
Manevra
veya herhangi bir işi yapmak için verilmiş olan halatı veya
donatılmış olan palanganın üzerine binen yükü azaltmak için halatın
yavaş yavaş, üzerine yük bindikçe bırakılması için verilen komut. |
Kaçma |
Serdümenlere dikkatli
olmaları, rotadan çıkmamaları veya çıkıldı ise rotaya girmeleri için
vardiya subayları tarafından verilen ikaz komutu. Kaçma Sancağa
/İskeleye gibi. |
Kadem
(Ayak) |
Uzunluk
ölçüsü 30,48 cm . |
Kakıç |
Tutulan balığı sudan
karaya veya sandala almakta kullanılan ucu kancalı gereç. |
Kalafat |
Kaplama
ve güverte döşeme tahtalarının armozlarına üstübü sıkıştırdıktan
sonra üzerlerine zift ile doldurma işlemi. |
Kalafat Tokmağı |
Kalafatçıların üstübü
sıkıştırmakta kullandıkları ağaç tokmaklar. |
Kalastra |
Filikaların oturtuldukları ağaç veya metal kürsü. |
Kalçete |
Eski halat liflerinden
yapılan mürnellerin saç örgüsü şeklinde örülmesiyle paspas olarak
kullanılmak üzere yapılan yassı palet. |
Kalkan |
Başüstünde denizden gelen suların ırgatı etkilemesini önlemek
maksadıyla ırgat önüne konulmuş V şeklindeki sac levha |
Kaloma |
Demirli bir geminin
denizde bulunan zincirinin uzunluğu. Kaloma miktarı denizin
derinliğine göre hesap edilir. Genel olarak derin yerlerde
derinliğin beş misli, derin olmayan yerlerde derinliğin üç misli
kaloma verilir. |
Kaloma
Vermek |
Zincire
gerektiğinden daha fazla boş vermek ; Boşluk ve rahatlık, tolerans |
Kamara |
Harp gemilerinde
subayların ve kıdemli astsubayların ticaret gemilerinde gemi kaptan
ve baş çarkçıları ile yolcuların çalışma ve yatmaları için ayrılmış
odalar |
Kamaracı |
Harp
gemilerinde eratın yemek takımlarının muhafazası ve temizliği ile
görevlendirilmiş erat. |
Kamçı |
Bir çıması bir yere
bağlanmış, diğer çıması herhangi bir maksat için kullanılmak üzere
serbest olan halat. |
Kana
Rakamları |
Gemilerin çektikleri su derinliğini göstermek için baş ve kıç
bodoslamaları üzerine konmuş rakamlar.
|
Kanca |
Herhangi bir şeyi
kaldırmak veya tutmak için bir tarafı aneleli, diğer tarafı daire
şekilde ve uç tarafı açık demir veya pirinçten yapılmış araç. |
Kanca
Gönderi |
Bir
ucunda madenden yapılmış kancası bulunan yuvarlak ve yeterli
uzunluktaki ağaç. |
Kancacı |
Deniz vasıtaları ile bir
yere aborda olurken başı çekmek avara ederken başı açmak için
vasıtaların baş tarafında bulunan ve kancayı kullanan personel. |
Kandilisa |
Yelkenleri yukarı kaldırmak için kullanılan halat.Bu halatlarla
direğe adam çekilebildiği için, bu amaçla kullanılan oturaklara da
kandilisa denilmektedir. |
Kapalı Kurtağzı |
Üst kısımlarında halatın
herhangi bir sebeple çıkmaması için açık olan kısmı kapatacak
şekilde menteşeli bir kapağı olan kurtağzı |
Kapalı
Liman |
Geçici
bir süre için deniz ulaşımına kapalı bulundurulan liman. |
Kapela Muşamba |
Pusula, dümen dolabı,
kaporta, vinç, top gibi kısımların yağmur ve güneşten korunması için
yelken brandasından yapılmış kılıfların geçirilmesi için verilen
emir. |
Kapele |
Sabit
arma kasalarının direk ve çubuklardan geçtiği, çubukların üst
kısımları, tepeleri. |
Kaplama |
Postaların üzerine boyuna
kaplanan saç veya tahtalar. |
Kaporta |
Gemi
veya tekne içindeki kapılara ve güverteden aşağı iniş ve çıkış
merdivenlerinin üzerindeki kapaklar. |
Kaporta İskelesi |
İç kısımlara inmek için
kaporta önünde bulunan demir merdiven. |
Kaptan |
500-3000
GT arasındaki gemileri sevk ve idaresinde bulunduran, yasal olarak
sorumlu olan gemi adamı. |
Kaptan-ı Derya |
Osmanlı donanmasının en
yüksek rütbeli komutanı. |
Kaptırmak |
Seyir
halindeki bir geminin başının, rüzgar veya denizler sebebiyle
istenilen rotadan sapıp bir tarafa doğru dönmesi. |
Karale |
Ağır malzemeleri
kaldırmakta kullanılan dörder dilli makaradan oluşan palanga |
Karamanlamak (Karaman vurmak) |
Karaya
oturmuş bir gemiyi çekip yüzdürmek üzere bağlayan bir geminin yedek
halatı doplin vaziyette iken makinelerin tam yol ileri çalıştırılıp
oturmuş gemiyi birden bire silkeleyerek çekmesi; Demirli iken demir
zincirinin rüzgarlı havalarda gerilip tekrar boşalması. |
Karamusal |
Çifti demirde yatan
gemilerin muhtelif yönlere saldıkları durumda zincirlerinin
karışmaması için kullandıkları bir fırdöndüye bağlı dört parça
zincirden ibaret bir donanım. |
Karamusala Vurmak |
Çifti
demirde yatan gemilerin her iki zincir gominalarının bir loçadan
içeri alınıp karamusala bağlandıktan sonra aynı loçadan dışarı
akıtılması işlemi. |
Karantina Sancağı |
Sağlık kontrolü yapılmamış
olan gemilerin sağlık kontrollerinin yapılması için çektikleri sarı
renkli sancak. Bu sancak tokada olduğu sürece gemi, sahil ile temas
kuramaz. |
Karasuyu |
Bir
devletin, kıyılarından itibaren hakimiyeti altında bulunan ve
uzunluğu bir kanunla tespit edilmiş olan ve kıyıları boyunca uzayan
su şeridi. |
Karavele |
Herhangi bir şeyin veya
durumun içinden çıkılamaz bir hal almasını belirten
terim;Karışıklık;Kimin ne yaptığı belirsiz ortam. |
Karavele
Kaplama |
İçi
kutrani dışı armuz kaplama olan bir kaplama şekli. |
Karaya Bindirmek |
Derin suda bulunan bir
teknenin batmasını önlemek maksadıyla sahile doğru seyrederek baş
tarafından omurgasının deniz dibine oturması. |
Karayel |
Kuzey-batıdan esen rüzgar. |
Karina |
Bir teknenin su altında
kalan ıslak dış kısmı. |
Karina
Etmek |
Gemi
veya ufak teknelerin karinalarını temizlemek için gemi içindeki
ağırlıkların bir tarafa alınarak karinanın su üstüne çıkarılması. |
Karşıla |
Seyir halinde belirli bir
rotaya dönülmekte iken istenilen açıdan fazla dönülmesini önlemek
maksadıyla dümenin aksi istikamete basılarak dönüşün durdurulması
için serdümene verilen komut. |
Karula |
Karula
yakasını direğe veya direğe yakın uygun bir yere bağlamak üzere
hazırlanmış kamçılar. |
Karula Yakası |
Bir yan yelkenin direğe
yakın alt köşesi. |
Kasa |
Halatların çımalarını kendi bedenlerine örerek, açılmayacak şekilde
dikişle emniyete alınan halka biçimi. |
Kasara |
Gemilerin baş ve kıç
taraflarında üst güverteden yukarı kalan yarım güverteler. |
Kasavele |
Gemi
yelken ve tenteleri ile personele ait çamaşırların kurutulması için
pruva gönderi ile geri tarafındaki bir yere gerilen halat. |
Kasavele Palangası |
Gabya ve kontra
serenlerini indirip kaldırmak için kullanılan palanga. Kasavelelerin
gerilmesi için de kullanılan palangaya denir. |
Kastanyola |
Demir
zinciri akarken, suga ederek durdurabilmek için ırgat etrafına konan
demir veya çelik şerit çember (bir çeşit fren balatası). |
Kaş |
Yağmurlu havalarda
bordadan akan suların lumbuzlardan içeri girmemesi için lumbuzların
üst taraflarına konulan yarımay şeklindeki oluklar. |
Kaşkaval |
Ana
direkler üzerine sürülen gabya ve babafingo çubuklarının topuklarını
sabit tutmak ve yerinden oynamalarını önlemek için, bu çubukların
topuk taraflarına açılan delikten geçirilen ve maunalar üzerine
oturacak uzunlukta olan demir veya ağaç siğiller. Halat kasalarını
anelelere volta etmek için halat kasası arasına konulan demir veya
ağaçtan yapılmış kısa çubuklar. |
Katır |
Çekici/itici vasıta. |
Kavalye |
Kasa ve
halat dikişlerinde kollar arasına açmakta kullanılan uçları sivri
ağaç ve demirden yapılmış çubuk |
Kavanca |
Herhangi bir şeyi bir
taraftan diğer tarafa geçirmek veya aşırmak veya bir yerden diğer
bir yere aktarmak. |
Kayıkhane |
Kayıkların bulunduğu, çekildiği genellikle üstü kapalı yer |
Kazayağı |
Ufak deniz araçlarını
dikme veya tek matafora ile gemiye alma veya indirmek için bir anele
üzerine takılmış dört trakadan ibaret sistem. Trakalardan biri
aracın pruvasına, biri kıç tarafına diğer ikisi alabandalardaki
yerlerine kilitle bağlanır. |
Kazık
Bağı |
Ters
olarak yapılmış iki mezevoltanın yan yana getirilmesiyle yapılan
bağ. |
Kemane |
Gemilerin pruva
taraflarındaki suya yakın olan kısmı ile uç kısmı arasındaki iç
bükeylik. Baş tarafları bu şekilde yapılmış olan teknelere kemane
başlı tekneler denir. Genellikle yatlarda cıvadra kemanenin üzerine
oturtulur. |
Kemere |
Güvertenin döşenebilmesi için posta uçlarını birleştiren enine
(omurgaya dik) konan kısımlar. |
Kenar (Bkz. Yaka) |
Yelkenlerin kenar ve
(köşelerine) denir. Köşeler:Çördek köşesi: Üçgen (Markoni)
yelkenlerde yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği) mandarın bağlı
olduğu üst köşe.Karula köşesi: Ana yelkende direk veya ıstralya
dibindeki köşe.Iskota köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok, cenova)
veya yakın olduğu köşe.Yakalar:Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk
veya ıstralya) kenarı.Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba veya
güverteye yakın olan kenar.Güngörmez yakası: Rüzgarın çıktığı kenar. |
Kerte |
Bir
dairenin 32'de biridir. (11,25 derece) |
Kerteriz |
Herhangi bir maddenin veya
bir başka geminin bir gemiden olan yönünü mıknatısı veya cayro
pusula ile tayin etmek veya ölçmek. |
Kerteriz
Almak |
Herhangi
bir maddenin gemi pruvasına göre açısını ölçmek. |
Kerye |
İki tel halatı
birleştirmek için veya halatın çımasına geçici kasa yapmak için
kullanılan civatalı mengene |
Kesildi |
Halat
veya zincirin kopması. |
Keşişleme |
Güney-doğu dan esen
rüzgar. |
Kıble |
Güney;
Güneyden esen rüzgar. |
Kıç |
Teknenin geri tarafı. |
Kıç
Bodoslama |
Omurgadan kıç tarafa kaldırılan dik kısım. |
Kıç Gönder |
Kıç tarafta sancak
çekilmesi için dikilmiş olan gönder. |
Kıç
Havuz |
Geminin
vasat kasarası ile kıç kasarası arasında kalan boşluk. |
Kıçaltı |
Kıç taraftaki ana
güvertenin altına gelen kısım. |
Kıçhalatlar |
Geminin
kıç tarafı ile kıça yakın kısımlarından kullanılan halatlar. |
Kıçkasara |
Gemilerin kıç taraflarında
ve ana güverte üstündeki bölüm. |
Kıçtankara |
Gemilerin baştan demirleyip veya şamandıraya bağlayıp kıçtan sahile
halat vererek yanaşmalarıdır. |
Kıçtankara İskelesi |
Kıçtankara olmuş bulunan
gemilere girip çıkmak için gemilerin kıç taraflarından sahile
verilen ve yanları korkuluk puntelleri ile kapatılmış ağaç veya
hafif madenden yapılmış iskele. |
Kıçüstü |
Kıç
tarafta kalan ana güverte kısmı. |
Kıçüstü / altı |
Teknenin kıç tarafında
güverte üstü / altı. |
Kılavuz |
Bölgesel
tehlikelerden, seyir yolları ve geçitleri hakkında geniş bilgisi
olan ve gemileri böyle yerlerde sevk ve idare eden ehliyetli şahıs. |
Kılavuz Halatı |
Dalgıç ve balıkadamların
gemi ile haberleşmelerini sağlamak üzere bir çıması bellerine bağlı
diğer çıması gemide olan halat. Verilecek ana halattan önce verilen
daha ince olan halat. |
Kılavuz
İskelesi |
Kılavuzun, kılavuz alacak gemiye çıkması için bordadan sarkıtılan
halattan yapılmış merdiven. Şeytan Çarmığı da denilir. |
Kılavuz Seyri |
Sahil maddeleri ve seyir
yardımcıları vasıtasıyla sahillere yakın olarak yapılan seyirlere
denir. |
Kınnap |
İspavlo |
Kıyı |
Kıyı çizgisi ile kıyı
kenar çizgisi arasındaki alan. |
Kıyı
Çizgisi |
Deniz,
tabii ve suni göl ve akarsularda taşkın durumları dışında suyun
karaya değdiği noktaların birleşmesinden oluşan çizgi. |
Kıyı Kenar Çizgisi |
Deniz, tabii ve suni göl
ve akarsularda kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su
hareketlerinin oluşturduğu kumluk,çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık,
bataklık vb. alanların doğal sınırı. |
Kik |
Başı ve
kıçı aynı olan ve kürek veya yelkenle hareket eden ince yapılı ağaç
tekne. |
Kilit |
12,5 veya 15 kulaç
uzunluğundaki zincir uzunluğu. |
Kilit |
Bir
tarafı yuvarlak, diğer tarafı açık demir veya çelikten yapılmış U
şeklinde ve açık olan tarafındaki deliklerden geçirilen vidalı bir
harbi ile kapatılan, gemicilikte çok kullanılan bağlaç. |
Kilit İşaretleri |
Gemi demirlerken denize
akan zincirin ne kadarının aktığını anlamak için zincirlerin
kilitlerinin üzerine yapılan tel ve boya işaretleri. |
Kinistin
Valfı |
Gerektiğinde bir tekneye denizden su almak için su kesiminden
aşağıya konmuş ve gerektiğinde uzaktan açılıp kapatılabilecek valf. |
Koç Boynuzu |
Baş ve kıç omuzluklar ile
mataforaların üzerinde bulunan ve halat volta etmek için kullanılan
boynuz şeklinde iki kulaklı madeni eçhize. |
Kol |
Flasaların bir tarafa bükülmesi sonucu halatta elde edilen ikinci
halat elemanları. |
Kolona |
Ağırlık kaldırmak veya
çarmıkları doldurmak için ana direk veya gabya çubuğuna geçirilen ve
bir çıması radansalı kamçı. |
Kolona |
Gemilerin sahile verdikleri palamarları bağlamak veya kasalarını
geçirmek için sahil ve rıhtımlara konulan ağaç, demir veya taştan
yapılmış babalar. |
Kolona Halinde |
Yelken gemilerinde seren
ve yelkenlerin indirilmesi suretiyle teknenin yalnız direkleri ile
bırakılmış hali. |
Koltuk |
Bir
teknenin aborda olduğu yere sıkılması için baş ve kıç omuzluklardan
verdiği halat. |
Koltuk Halatı |
Gemilerin baş ve kıç
taraflarından sahile verdikleri halatlar. Kısa olarak koltuk
denilir. |
Komodor |
Bir
filotillayı sevk ve idare eden. |
Komuta |
Emri altında bulunan
birlikleri yönetme yetkisi |
Konşimento (Konişmento) |
Donatan
namına kaptan veya donatanın diğer temsilcileri tarafından yükletene
verilen ve malın teslim alındığını (yüklendiğini) ve varma limanında
teslim edileceğini gösteren,kıymetli evrak niteliğinde, tek taraflı
bir senet. |
Kontra Mizana Direği |
Mizana direğinin
gerisindeki direk. |
Kontra
Omurga |
Ana
omurganın aşınmaması için altına konan şerit halindeki parça. |
Kontrata Grandi Direği |
Altı direkli yelken
gemilerinde pruvadan itibaren üçüncü, yedi direkli yelken
gemilerinde dördüncü direk. |
Kontrata
Güverte |
Vasattaki kasaraların üstünde veya aynı seviyede demir kemerelerden
oluşan ve üzerlerine can kurtaran filikaları veya motorları konulan
döşemesiz yerler. Ariyet, Rüşvet Güverte de denir. |
Konvoy |
Harp zamanında düşmanın,
suüstü, denizaltı ve hava hücumlarına karşı harp gemileri tarafından
korunan gemiler topluluğu. |
Korozyon |
Gemi
üzerinde bulunan demir ve çelik aksamın, oksijen ve havadaki nem
nedeniyle paslanması |
Korsan |
Vurgun amacıyla gemilere
saldıran haydut |
Korsanlık |
Deniz
haydutluğu |
Koy |
Ufak teknelerin
demirleyerek barınabilmelerine yarayan, rüzgar ve denizlere karşı
muhafazalı, karaların içine doğru girmiş olan küçük, tabii liman. |
Köprüüstü |
Gemilerin seyir ve manevralarını idare etmek üzere en üst
güvertelerden yukarıda etrafı iyice görebilecek yükseklikte yapılmış
ve genellikle sancaktan iskeleye kadar uzatılmış bölüm. |
Kör Tramola |
Yelkenle yapılan
seyirlerde orsadan dönüş yapmak istenirken herhangi bir sebeple
teknenin orsaya gelmeyip aksi yöne gitmesi ve dolayısıyla tramolanın
yapılamaması haline denir. |
Körfez |
Karanın
içine sokulmuş büyük deniz kısmı. |
Körkapak |
Lumbuzları içerden kapayan
içeriden dışarıya ışık sızmasını önleyen demir kapak |
Köstek |
Cıvadra
ile cıvadra üzerine sürülen bastonların, istiralyaların çekmesi ve
istiralyalar üzerine açılan yelken ve flokların rüzgar basıncı ile
yukarıya doğru kalkmaması için cıvadara ve baston ile baş bodoslama
bordalar arasına donatılan tel veya zincir donanım. Mistaço da
denilir. |
Kroz |
Halatın çıması veya
bedeninin birbiri üzerine aykırı konulması. |
Kulaç |
185
santim veya 6 kademlik uzunluğu ifade eder. |
Kulaç Hatları |
Deniz haritalarında
denizin derinliklerini belirten nokta, hat ve noktalı hatlardan
oluşan çizgiler. |
Kumanda |
Komuta;
bir aleti, şeyi veya kimseyi yönlendirme |
Kumanya |
Gemilerde personel için
bulundurulan yiyecek ve içecek |
Kumanyalık |
Gemilerde kumanyaların konması için ayrılmış bölüm |
Kuntra |
İskota yakasına bağlanan
iki inceden birisi iskota olarak kullanıldığında diğeri kuntra olur. |
Kurt
Ağzı |
İçinde
halat geçmesi için güverte üzerinde baş ve kıç omuzluklarına monte
edilen ağzının bir kısmı açık demir yastıklar. |
Kurtarma |
Bir deniz kazasında gemide
bulunan şeylerin, o gemiadamlarının yönetimlerinden çıktıktan sonra
üçüncü kişiler tarafından ele geçirilerek güven altına alınması. |
Kuruhavuz |
Gemilerin havuzlanmaları için sahile dik olarak yapılan ve derinliği
gemilerin su içindeki derinliğinden fazla olan, gemilerin girip
çıkmaları için su geçirmez bir kapağı bulunan taştan veya betondan
yapılmış havuz. |
Kusmak |
İyice temizlenmemiş,
üzerindeki kiri gerektiği şekilde çıkarılmamış satıhlar üzerine
vurulan boyanın altından kısa bir zaman sonra pasın çıkması. |
Kutrani
Kaplama |
Ahşap
diagonal (çapraz) kaplama. |
Kuvvetle Yürütülen Gemi |
Makine ile yürütülen
herhangi bir tekne. |
Küpeşte |
Rüzgarlı
ve denizli havalarda denizlerin güverteye girmemesi için bordaların
ana güverteden yukarı doğru uzatılmasıyla meydana gelen ve geminin
etrafını kısmen kuşatan güverte üstündeki borda kaplaması. |
Küpeşte Trizi |
Küpeşte kaplamalarının en
üstüne konulan enli ağaç kütük |
Küpeşte
Vardevelesi |
Gemi
güvertelerinde personelin emniyeti için, küpeştelere konmuş
vardevele puntelleri üzerine donatılan halat veya zincirlerdir. |
Kürek Iskarmozu |
Küreklere yataklık etmek
üzere küpeşteler üzerine açılmış yarım ay şeklindeki metal parçalar |
Kürek
Lentiye |
Küreklerin ıskarmozlardan kurtularak denize düşmemeleri için kürek
palasındaki delikten geçirilip tekne içindeki bir yere bağlanan
halat. |
Kürek Lumbarı |
Filikalarda iskarmoz
yerine küreklerin oturtuldukları oyuk yerler. |
Kürek
Lumbarkapağı |
Kürekler
filika içine alındıktan sonra açık kalan kürek lumbarlarını kapatmak
için lumbar içine geçirilen kapaklar. Kapaklar ince bir gırcala ile
bağlanırlar. |
Kürek Topacı |
Küreklerin çekilmeleri
için elle tutulan kısımları. |
Kürsü |
Top
kundağını geminin güvertesine bağlayan kalın demir kaide. |
Laçka |
Boşver; boşalt; boşalmış
gevşemiş anlamında. |
Laçka
Etmek |
Boş
bırakmak, gevşetmek. |
Laçka Iskota |
İskotoların boş verilmesi,
bırakılması. |
Lagün/Deniz Kulağı |
Denizle
irtibatlı ve denizin etkisi altında bulunan göller. |
Lağ Yelkeni |
Serenlere bağlanan kareye
benzer yelken. Bu yelkenlerin serenleri her tramolada aşağıya
indirilir ve direkten aşırılarak tekrar basılır. Bu yelkenlere
maynalı latin, hasır ve praçile de denir. |
Lale
Halatı |
Dümenlerin denizli havalarda düşüp kaybolmaması için filika
dümenlerinin yelpazesinden geçip teknenin kıçına bağlanan ince
savlo. |
Lale Zinciri |
Dümen, dümen boğazından
arıza yaptığı zaman palanga donatılmak suretiyle kullanılması için
lale anelesine kilitlenip her iki omuzluğa alınan zincir. |
Landa
Demiri |
Patrisaları ve çarmıkları bağlamak için bordalara konulan demir
çubuklar. |
Larmo |
Flokların açıldığı
istralya. ( Bazen flok larmosu da denilir). |
Larmo
Astarı |
Larmo
yakasına dikilen ikinci kat ensiz bez astar. |
Larmo Yakası |
Floğun larmo tarafındaki
yakası. |
Larmo
Yakası Halatı |
Larmo
yakasını kuvvetlendirmek için dikilen halat. |
Laşin |
Fırtınalı havalarda gemi
içindeki yüklerin yerlerinden oynamaması için bunların gemi
bünyesine bağlanması. |
Lava
Etmek |
Herhangi
bir yere yanaşmış filikanın kürek çekmeksizin halatlar vasıtasıyla
ilerletilebilmesi için verilen komut. |
Lava İskota |
Yelkenle yapılan
seyirlerde teknenin daha fazla orsalaması için rüzgaraltı
iskotasının çekilmesi için verilen komut. |
Lavra |
Kandilisaların donatılmaları için çubukların üzerlerine açılan dilli
bastika. |
Lavra Deliği |
Bir teknenin içindeki
suyu, askıya alıp boşaltmak için açılmış delik. |
Lavra
Etmek |
Ana
armaların doldurulmaları, yelkenlerin rüzgarla dolmaları için
boşunun alınması. |
Lentiye |
Bir dikme vasıtasıyla
kaldırılmakta veya indirilmekte olan bir cismin sallanıp herhangi
bir yere çarpmaması için birkaç yerine bağlanıp elle kontrol edilen
halatlar. |
Leş |
Sığ suda
batmış olan bir geminin enkazı veya su üzerinde yüzen parçaları. |
Levend |
Osmanlı donanmasında deniz
askerleri; Levendler, Tımar ve Zeamet,Tayfalar ve forsalardan
oluşuyordu. Levendler, forsaların ve tayfaların düzenini sağlamaktan
ve isyan etmelerini önlemekten sorumlu idiler. |
Lif |
Nebati
halatın yapıldığı malzemenin en ince parçası. |
Lif Halat |
Hindistan cevizi
elyafından üç veya dört kollu olarak yapılan halat. |
Liftinuskur |
Çarmık
ve istiralya gibi donanımları germek için dişli bir kovan içine
geçirilmiş viralı çubukların sağa ve sola çevrilmesi ile donanımları
geren alet. |
Liga |
Üç deniz mili, 5560 metre
veya bir fersah boyundaki uzunluk |
Liga
|
Yelkenleri camadana vurmak için camadana vur manasındaki terim.
|
Liga Camadan |
Yelkeni küçült, camadana
vur demektir. |
Liman |
Gemilerin yük ve yolcu alıp vermelerine elverişli tesis ve
kolaylıkları bulunan tabii ve suni olarak rüzgar ve deniz
tesirlerinden korunmuş sahil tesisi. |
Liman Başkanı |
Liman mevzuatı
çerçevesinde bütün liman hareketlerini yürüten görevli. |
Liman
Cüzdanı |
Denizde
çalışmak isteyenlere, liman başkanlıklarınca belli koşulların
gerçekleşmesiyle verilen belge. |
Liman Fenerleri |
Demirli veya aborda olmuş
gemilerin limanda çektikleri fenerler. |
Limanlık |
Denizin
çalkantısız ve sükunet halinde olduğunu belirten terim. |
Limbo |
Gemi yükünün gemiden
sahile, bir gemiden diğer bir gemiye veya bordasında bulunan bir
deniz aracına kendi imkanları ile aktarılması. |
Livar |
Tutulan
balıkların salınmak veya alıkonulmak üzere canlı olarak bekletildiği
file, saz, kafes, tekne bölgesi vb. gibi balığın yaşam ortamı ile su
alışverişini doğrudan sağlayan bölme. |
Loça |
Demir zincirinin akması ve
demir bedeninin yerleşmesi için baş tarafta açılmış madeni oluk. |
Loça
Kovanı |
Loçanın
iç tarafına geçirilmiş dökme demirden yapılmış silindir şeklindeki
kovan. |
Lodos |
Güney-batı dan esen
rüzgar. |
Lokmalı
Bakla |
Zincir
baklalarının ortaları damaklı olanlarıdır. |
Longoz |
Deniz dibindeki kuyular. |
Lostra
Etmek |
Boyası
bozulmuş veya sıyrılmış yerleri hafifçe boyayıp kapamaya veya
gemilerin bordaları ile su kesimlerini silip fırçalama işlemi. |
Lostromo |
Ticaret gemilerinde baş
tayfa. |
Lumbar |
Yelken
gemilerinde top namlularının bordadan dışarıya çıkmaları için
açılmış olan kare şeklindeki kısım. |
Lumbar Ağzı |
Gemilerin sancak ve iskele
taraflarında bulunan borda iskelelerinin üst tavalarının bulunduğu
yer hizasındaki güverte kısmı. Gemilere giriş ve çıkış yerini
belirten lumbar ağzı terimi kara birliklerince de benimsenmiş ve
birlik ve kurumların giriş ve çıkış kapılarına da lumbar ağzı
denilmiştir. |
Lumbar
Kapağı |
Lumbarları kapayan kapak. Top lumbarları güverteye paralel güverte
lumbarları ise güverteye dik olarak açılıp kapanırlar. Güverte
lumbar kapaklarının üzerlerinde güverte altına ışık girmesi için
camlı sabit lumbuz bulunur. |
Lumbuz |
Gemideki pencerelere
verilen isim. |
Lumbuz
Kapağı |
Gemi
içinden dışarıya ışık sızmasını önlemek maksadıyla lumbuzlar üstüne
konulan kapaklar. |
Lumbuz Kelebeği |
Lumbuz kapaklarını iyice
şıkıştırmak için kullanılan metal echize. |
Lumbuz
Manikası |
Lumbuzlar açık iken içeriyi havalandırmak için lumbuzlardan dışarı
konulan saçtan yapılmış oluklar. |
Maça |
Zincirleri bosaya vurarak
emniyete almakta kullanılan özel kilit. |
Maçuna |
350-400
ton arasındaki ağırlıkları kaldırabilen ve bir ponton üzerine
konulmuş dikmelerden ibaret bir çeşit vinç. |
Mahfuz Liman |
Bütün rüzgarlara kapalı
olup emniyetli liman. |
Makara |
Ağır
eşyaların kaldırılmasında kullanılan ve az bir kuvvet sarfıyla çok
iş yapmayı sağlayan, iki tabla arasında dönen bir veya daha fazla
dil bulunan mekaniki alet. |
Makara Rule |
Biri diğerinden büyük
olmak üzere yekpare yapılmış iki tornodan ibaret makara. |
Makara
Sapanı |
Makara
tablasını kuşatan ve boğazları piyanbağı ile bağlanmış ve doblin
tarafına kanca geçirilmiş olan sapan. Palanga Sapanı da denir. |
Makara Tablası |
Makara dilinin içinde
döndüğü, makara sapanının geçtiği ağaç veya madenden yapılmış kısım. |
Makara
Yanağı |
Makara
dilinin dış yan yüzü. |
Makine Dairesi |
Geminin Ana ve Yardımcı
makinelerinin bulunduğu bölüm. |
Makine
Jurnali |
Gemi ana
ve yardımcı makinelerine ait her türlü bilgilerin yazıldığı, makine
ve yardımcıların çalışma saatleri ile bunlara ait arızaların
nedenleri ve yapılan diğer her türlü işlerin kaydedildiği basılı
defter. |
Makine Mağazası |
Gemi makinelerine ait
bakım ve onarım malzemelerinin, bir kısım yedeklerinin ve gerekli
aletlerinin bulunduğu yer. |
Makine
Telgrafı |
Köprüüstünden verilen sürat kademeleri ile ileri veya tornistan
yolları makine dairesine iletmek üzere köprüüstü ile makine dairesi
arasında irtibatlı elektriki veya mekaniki olarak çalışan alet. |
Malabosa |
Serenlere sarılı olan
gabya yelkenlerinin açılarak ıskotalarının alınması için verilen
komut. |
Mancana |
Gemilerde içlerine içme suyu konulan büyük yassı fıçılar |
Manda Gözü |
Baş ve kıç bodoslama
üzerinde bulunan büyük halat loçaları |
Mandar |
Yelkenlerin hisa edilmesi (basılması) için kullanılan çelik tel veya
halat |
Manevra |
Bir geminin emredilen
mevkiyi alması için yapmış olduğu hareket |
Manevra
Levhası |
Nispi
hareket problemlerinin çözümlenmesini kolaylaştırmak için kullanılan
basılı kağıt. |
Manevradan Aciz Gemi |
Seyir halindeyken herhangi
bir nedenle seyir kabiliyetini kaybetmiş ve manevra yapamayacak
durumda bulunan gemi. |
Manga |
Gemi
personelinin oturduğu, yemek yediği ve yattığı güverte altı
bölmeleri. |
Manifesto |
Çeşitli varış yerleri için
gemiye yüklenen malların cins ve miktarını gösteren
belge.Manifestolar yükleme limanlarında acenteler tarafından
konşimentolara göre tanzim edilir. |
Manifold |
İçinden,
yakıt ve su borularının geçtiği ve bunlara ait valfların bulunduğu
sandık. |
Manika |
Gemilerin iç
kısımlarındaki kötü havayı çekip, yerine temiz hava vermek üzere üst
güvertelere veya lumbuzlara konulan rüzgarın estiği tarafa
döndürülebilecek şekilde hareket edebilen ağızları geniş saç borular |
Manila
Halatı |
Yabani
muz ağacı elyafından yapılan bir halat. Çekme gücü diğer bitkisel
halatlara göre daha yüksektir. |
Manişka |
Biri iki, diğeri üç dilli
iki makaradan yapılmış olan ve ağır eşyaları kaldırmada kullanılan
palangalar. |
Manivela |
Ağır
cisimlerin bir tarafını kaldırmak için kullanılan ağaç veya demirden
yapılmış kısa çubuklar. |
Mansaplar |
Akarsuların göl veya
denizlere açıldığı bölgelerde akarsuyun etkisi altında kalan su
ürünleri istihsaline elverişli sahalar |
Mantilya |
Serenleri direk ve çubuklara asmak ve serenleri güverteye paralel
tutmak için seren cundalarından direğe alınan halatlar. Bulundukları
direk ve çubukların isimleri ile anılırlar. |
Manyat |
Alamanadan küçük üç çiftte
balıkçı kayıkları. Iğrıp gibi sahilden iki ucundan çekilen ağlara da
denir. |
Mapa |
Sabit
halka. |
Marina |
Yat limanı; yatların her
türlü ihtiyaçlarının giderilebildiği liman |
Marmara
Etmek |
Gemi
dahilinde birikmiş olan suların tahliye edilmesi. |
Marsipet |
Serenlerin cundalarından
alınarak hamaylısına donatılan ve yelkenlerin sarılmaları sırasında
gabyerlerin ayaklarını bastıkları halatlar. Basadora da denilir. |
Marsipet
Cevizi |
Marsipet
ayaklarının kaymaması için marsipetler üzerine ve marsipet
ayaklarının marsipete bağlandığı noktanın tarafına yapılan ceviz. Bu
ceviz vardakavalara ve can halatlarına da yapılır. |
Martin Demiri |
Çipo ve kolları aynı
düzeyde ve kolları da beden etrafında dönebilen bir sistemdeki
demirdir. |
Mastalya |
Tahta
leğen. |
Mastori |
Gemilerin en geniş yeri. |
Mastori
Postası |
Bir
teknedeki en geniş posta. |
Matafora |
Teknelerde veya sahilde
filika veya botların asılabilmesi için uçlarında palanga bulunan
aygıt. |
Matafyon |
Yelken
ve tentelerin delik açıldığında yırtılmaması için delik etrafının
takviye edildiği yassı metal halka. |
Mavna |
Gemilere veya yakın
yerlere yük taşıyan büyük tekne |
Mayıstra |
Tek
olarak kullanıldığında grandi ana direği üzerine açılan kare yelkeni
ifade eder. Bu yelkenin açıldığı serene de mayıstra sereni denir. |
Mayıstra İskotası |
Mayıstra yelkeninin
iskotalarına donatılan ve geminin kıç tarafına ve bordoları
istikametine doğru alınan halatlar. |
Mayıstra
Kuntrası |
Mayıstra
yelkeninin rüzgarüstü iskota yakasını pruva tarafına doğru tutan ve
küpeşte üzerindeki mapasına bağlanan halat. |
Mayıstra Mantilyası |
Mayıstra serenini
güverteye paralel bulundurmak için serenin cundalarından direğe
alınan halatlar. |
Mayıstra
Marsipeti |
Mayıstra
sereninin cundalarında alınıp serenin hamaylısına donatılan ve
marsipet ayaklarının bağlandığı halat |
Mayıstra Mezoları |
Mayıstra yelkeninin
altabaşo yakasını serene kaldırmak için donatılan halatlar. |
Mayıstra
Prasyası |
Mayıstra
serenini rüzgara doğru çevirmek için seren cundalarından donatılan
halat. |
Mayıstra Salaburunu |
Mayıstra yelkeninin gradin
yakalarını serene kaldırmak için gradin yakalarına donatılan
halatlar. |
Mayıstra
Sereni |
Grandi
ana direğinin en altında bulunan en uzun seren. |
Mayıstra Yelkeni |
Mayıstra sereni üzerine
açılan büyük kare yelken. |
Mayna
Etmek |
Aşağı
indirmek (ağır ağır); Rüzgarın ve denizin şiddetinin azalması. |
Mekanik Güç |
Makara, seren, bom direği
ve ırgat bulunan teknelerde, ırgat kullanarak çevirme ağlarının
altının büzülmesini sağlayan, bu ağları toplamak ve tekneye almak
üzere kullanılan güç. |
Mellah |
Gemici |
Mellahat |
Gemiciler |
Meltem |
Yaz
aylarında karadan denize doğru esen rüzgar, denizden esen rüzgara
imbat denir. |
Meme |
Demir kollarının demir
bedenine birleştiği noktanın alt kısmı. |
Mendirek |
Limanları ve limanlar içindeki gemilerin denizlerden zarar
görmemeleri için o limanda esen hakim rüzgarlara dik olarak yapılan
yapılar. |
Mendirek Başı |
Bir ucu karada olan
mendireğin deniz tarafındaki ucu. |
Menhol |
Bir
bölmeden bir bölmeye geçebilmek için bölme perdeleri üzerine açılmış
delikler. |
Mercu |
Rica olunan. |
Meridyen |
Yer
kürenin kutuplarından geçen büyük daireler. |
Met |
Ayın ve güneşin çekim
kuvvetlerinden dolayı su seviyesinin yükselmesi. |
Meteoroloji Raporu |
Hava
durumunu bildiren rapor. |
Mezarna |
Güverte yıkandığı veya
fırtınalı havalarda güverteyi denizler yaladığı zamanlarda içlerine
su girmemesi için ambar ve kaporta ağızlarının etrafına çevrilmiş
yüksek çerçeveler |
Mezestre |
Yarıya
kadar indirmek. |
Mezestre Etmek |
Sancaklarla işaret
flamalarını toka etmeyip, savlolarının yarısına kadar basılması |
Mezevolta |
Bir
halatın çımasının bir seren veya kendi bedeni üzerine veya babaya
bir volta alındıktan sonra çıma ve bedenin aksi taraflara çekilerek
yapılan bağ. |
Mezevoltalı Dülger Bağı |
Seren veya kalasları deniz
içinde veya karada sürüklemek için dülger bağı ile mezevolta'dan
ibaret bağ. |
Mezevoltalı Kazık Bağı |
Kazık
bağını kuvvetlendirmek için kazık bağı yapıldıktan sonra çımasının
beden üzerinde bir veya iki mezevolta alınması suretiyle yapılan
bağ. |
Mezevoltalı Yoma Bağı |
İki yomayı birbirine
eklemek için halat çımalarının karşılıklı olarak bedenleri üzerine
yapılan mezevoltalardan ibaret bağ. |
Mihver |
Eksen;
etrafında döndürülen şey |
Mil [Deniz Mili] |
Denizdeki uzunluk ölçüsü.
(6080 feet = 1852 mt) |
Mizana |
Genel
olarak gemilerin üçüncü direği ve bu direk üzerindeki armaların
tümünü kapsayan terim. |
Mizana Direği |
3 direkli bir yelkenli
gemide en kıçtaki direktir. |
Morile |
Herhangi
bir sebeple gemi veya deniz aracının su kesimine yakın borda veya
karinasında açılmış olan delikleri tıkamakta kullanılan koni
şeklinde yontulmuş, üzeri yağlı üstübü ile sarılmış ağaç takoz. |
Morile Etmek |
Babaya birkaç kere volta
edilmiş halatın boşaltılması için voltalarının teker teker
işletilerek gevşetilmesi. |
Morize |
Yelkenlerin, camadana vurulacağı zaman gradin yakalarını camadan
astarı hizasından serene bağlamak için kullanılan çelikli halatlar. |
Morize Patası |
Yelkenlerin camadan
astarları hizasında ve gradin yakalarında gradin halatının kuruz
kırılması ile meydana gelen aneleler. Bunlara Camadan Patası da
denir. |
Muhabere
Borusu |
Elektrikli muhabere sistemlerinin arıza yapması halinde köpüüstü ile
önemli merkezler arasındaki muhabereyi temin etmek üzere gemi
dahiline donatılmış pirinç veya bakırdan yapılmış borular. |
Muharip |
Savaşçı; savaşan |
Mukannen |
Gemilere
verilen sarf malzemelerinin (yakıt,yağ vb.)makine veya cihazlarda
her bir saatte ne kadarının sarf edilebileceğini belirten
çizelgeler. |
Mülaki |
Kavuşan, buluşan, görüşen,
varan, katılan |
Mürnel |
Kolları
evvela sola, bilahare üç kol bir araya getirilerek sağa bükülmek
suretiyle yapılan ince ipler. |
Müsademe |
Bir geminin seyir halinde
iken diğer bir gemiye çarpması |
Müsadere |
Bir
gemiye el koymak |
Nakkaş |
Gemilerin boya işleri ile
görevli olan ve boyaların bulunduğu nakkaşhanenin sorumlusu. |
Nakkaşhane |
Gemide
kullanılan boya, vernik, fırça gibi malzemelerin depolandığı yer |
Navlun |
Bir yerden bir yere
taşınmak üzere bir sözleşme (Navlun Sözleşmesi) ile gemiye alınan
eşyaların tümü. |
Naylon
Halat |
Lif
halatlara nazaran daha elverişli olan sentetik halat. |
Net Hacim |
Geminin gros hacim veya
tonilatosundan o geminin yürümesine ve yürütenlerin ihtiyacına
ayrılan yerlere ait hacimlerin çıkarılmasından sonra kalan hacim. |
Net
Tonilato |
2,83 m3
lük bir hacim birimidir. |
Neta |
Muntazam, düzgün, tertipli
veya emniyetli anlamına gelir. |
Neta
Batarya |
Gemi
personelinin bulundukları yatma ve iş yerlerini temizlemeleri,
buralarını düzene sokmaları. |
Neta Etmek |
Dağınık ve düzensiz bir
yeri tertip ve düzene sokmak. |
Nevcet |
Erat
yatak brandalarına bağladıkları ince ipler veya hamak sarılan el
inceleri. |
Nispi Kerteriz |
Kara veya denizdeki bir
maddenin, geminin pruvasına nazaran olan istikameti. Bu maddeden
geçen kerteriz hattı ile geminin omurga hattı arasındaki açıdır. |
Nişangah |
Nişan
hattını, nişan noktasını doğru tatbik edebilmek, iyi nişan alarak
mermiyi hedefe isabet ettirebilmek için kullanılan top üzerindeki
tertibat |
Ocaklık Demiri |
Bir tarafında iki demir
bulunan demirlerden, kıça doğru olan ve göz demirinin gerisinde
bulunan ve göz demiriyle aynı özellikte olan yedek demir. |
Olta
Bağı |
Bir daha
çözülmesine gerek duyulmayan halatların birbirine bağlanması için
yapılan bağ. |
Oluk |
Halatların dil üzerine
rahatça oturması için dil üzerine açılan yarım yuvarlak oyuk. |
Omurga |
Bir
teknenin postalarının üzerine oturtulup bağlandığı ve baştan kıça
kadar devam ettiği ağaç/madeni parçalardır. Genellikle küçük
teknelerde yekpare olur. |
Omurga Aşozu |
Kaplama tahtalarının
omurgaya girmesi için omurga üzerinde açılmış olan girintiler. |
Omurga
Hattı |
Gemi ve
deniz araçlarının baş ve kıç bodoslamalarını birleştiren ve omurga
ile aynı düzlem üzerinde bulunan hat |
Omuzluk |
Borda kaplamalarının baş
ve kıç bodoslamalara doğru eğimlenmeye başladığı yer ile
bodoslamalar arasında kalan kısım. |
Omuzluk
(Baş, Kıç) |
Teknenin
baş ve kıç tarafında sancak ve iskele tarafında 45 derecelik nisbi
açı içindeki bölüm veya yön. |
Omuzluk Rüzgarı |
Kıç omuzluklardan esen
rüzgar. |
Orkoz |
Akıntının aksi yönünden esen rüzgar etkisiyle akıntı istikametinin
aksine doğru giden yüzey akıntıları. Girintili ve çıkıntılı
sahillerde bir çıkıntıya çarparak akıntının aksi yönüne doğru akan
akıntı. |
Orsa |
Yelkenleri mümkün
olduğunca rüzgar yönüne yaklaştırarak seyretmek. (Orsasına seyir)
(Dar/sıkı orsa) |
Orsa
Alabanda Eğlenmek |
Rüzgarı
bordaya alarak, yelkenleri birbirinin aksine alıp tekneyi yolundan
alıkoyup vakit geçirmektir. |
Orsa Alabanda Tramola |
Teknenin başını rüzgara
alıp bir kuntradan diğer kuntraya geçmek, rüzgarı bir taraftan diğer
tarafa geçirmek. |
Orsa
Halinde |
Bir
teknenin mümkün olduğu kadar rüzgarın estiği yöne yakın seyredişi. |
Orsa Pupa Çemberi |
Bumbanın cundasına yakın
ve iki tarafında da mapa bulunan madeni çember. |
Orsa
Pupa Palangaları |
Yan
yelkenlerin bumbalarını istenilen istikamette tutmak üzere bir ucu
orsa pupa çemberindeki mapaya, diğer ucu küpeştedeki bir yere
bağlanan iki adet palanga. |
Orsa Yakası |
Dört köşe yelkenlerin
rüzgar üstünde kalan, üç köşe yelkenlerin istiralya tarafında kalan
yakaları. |
Orsada
Kazanmak |
Bir
teknenin orsa seyrinde rüzgar altına az düşerek, istediği tarafa
gidişte rüzgar şiddet farklarından faydalanarak açı kazanması. |
Orsasına Seyretmek |
Seyir istikametinin
rüzgarın estiği tarafa doğru olması. |
Orsaya
Kaçmak |
Bir
yelkenli teknenin devamlı olarak baş tutamayıp rüzgar üstüne
kaçması. |
Orta Su Trolü |
Münhasıran göçmen
balıkların istihsaline mahsus dibe temas etmeksizin suyun ortasından
veya yüzüne yakın kısımdan çekilen trol ağları ve bunlarla yapılan
su ürünleri istihsali. |
Ortala |
Dümen
kullanarak dönmekte olan bir geminin istenen rotaya yaklaşması
esnasında serdümene dümeni omurga istikametine alması için verilen
komut |
Oşinografi |
Denizlerin fiziksel,
kimyasal, jeolojik ve biyolojik özellikleriyle, bunlarla temasta
olan toprak ve havanın jeolojik, fiziksel ve meteorolojik özellik ve
birbirine olan etki kurallarını inceleyen bilim dalı |
Oturak |
Kürekle
hareket eden teknelerde kürekçilerin oturarak kürek çektikleri
alabandadan alabandaya uzanan tahtalar. |
Oturak Pançalu |
Oturakların alabandaya
gelen taraflarını alabandaya bağlayan ağaç veya madenden yapılmış üç
köşeli praçollar. (Köşebentler) |
Oturmak |
Bir
geminin çektiği sudan az bir suya girmesi, karinası üzerine karaya
binip hareketten sarkıt kalması |
Öksüz Kemere |
Ambar ağızları ve
güverteler üzerine açılmış kaportalar dolayısıyla alabandadan
alabandaya kadar uzamayan ve bir uçları ambar veya kaporta hizasında
kesilen kemereler. |
Öksüz
Vardiya |
Üç
vardiya ile tutulan nöbetlerde bir vardiyaya hep aynı saatlerin
gelmemesi için 16-18 ve 18-20 saatleri arasında tutulan ikişer
saatlik nöbetler. |
Ölüdeniz |
Fırtınaların dinmesi ile
denizin çatlaksız dalgalı hali. Rüzgar olmadığı halde fırtına
sebebiyle oluşmuş bulunan dalgalar devam eder. |
Padıl
Kürek |
Küçük
deniz araçları ve can sallarında acil durumlarda kullanılan kısa
ağaç kürekler |
Pafta |
Büyük haritaları oluşturan
parçalardan her biri |
Pala |
Küreklerin denize giren enli ve yassı kısımları |
Pala Çevirmek |
Kürek çekilirken sudan
çıkan küreklerin ikinci hamle için palalarını baş tarafa doğru
götürürken palaların enli taraflarını su sathına paralel duruma
getirmek için kürek topaçlarının el ile çevrilmesi. |
Palamar |
Gemilerin rıhtıma veya iskeleye bağlanmasında kullanılan 8
burgatadan daha kalın halatlar. |
Palamar Şamandırası |
Liman içinde fazla saha
işgal etmemeleri için gemilerin baştan ve kıçtan palamar vermek
suretiyle bağladıkları şamandıralar. |
Palanga |
Bir
halat ve en az iki makaradan oluşan kaldırma mekanizması |
Palaserte |
Ana direklerle çarmıklar
arasındaki açıyı büyültmek ve küpeşteleri serbest bırakmak için
direkler hizasında bordalardan dışarıya doğru uzatılmış ve bordalara
sağlamca bağlanmış ağaç kütükler. |
Palasırtı |
Kürek
palalarının ensiz olan tarafı, keskin kenarları |
Palavra Güverte |
Eskiden harp gemilerinde
topların bulunduğu güverte |
Panyol
Tahtası |
Gemi
ambarlarında bulunan dökme hububatın denizli havalarda kaymasını
önlemek maksadıyla ambarlara konulan tahtalar. Yeni hububat nakliye
gemilerinde panyol tahtası yerine sabit sac levhalar
kullanılmaktadır. |
Paraketa(Paragat) |
Suyun içinde asılı veya
dibe uzanmış, serili olarak duracak şekilde düzenlenmiş, bir beden
üzerinde çok sayıda kösteğe bağlı iğne taşıyan balık avcılığı aracı. |
Parakete |
Bir
geminin süratini ve deniz içinde katettiği mesafeyi deniz mili
cinsinden ölçen elektrikî ve mekanikî alet. |
Parakete Hesabı |
Son tespit edilen mevkiden
geminin seyrettiği rota ve sürat dikkate alınarak geminin mevkinin
bulunması usulü. Akıntı dikkate alınmaz. |
Parakete
Savlosu |
Bir
çıması pervaneye diğer çıması parakete saatinin gerisinde bulunan
mapaya takılmak suretiyle kullanılan özel surette dokunmuş halat. |
Parampet |
Sabahları, sarılan
brandaların konduğu gemi içinde veya dışındaki dolaplar. |
Pas |
Demir ve
çelik saçların oksitlenmesi sonucunda meydana gelen kırmızı,
kahverengi madde. Pasın önüne geçmek için mümkün olduğu kadar demir
ile atmosferin temasını kesmek gerekir. |
Pasaparola |
Bir emrin gemi içinde veya
filo dahilinde ihtiyaç duyulan gemilere çeşitli vasıtalar ile tebliğ
edilmesi. Bu husus silistre çalmak ve sonrasında yüksekce seslenmek,
megafonla bağırmak, simafor ile işaret vermek yolu ile yapılır. |
Pasaparolacı |
Pasaparola hizmetinde kullanılan erata denir. Kısaca pasaparola da
denir. |
Pata |
Yelkenlerin yakalarına
dikilen halatların, yelkenin köşelerinde kuruz kırılması ile meydana
gelen halat anele |
Patalya |
1-3
çifteye kadar kürekli ahşap teknelere harp gemilerinde verilen
isim. |
Patlak |
Su, boya gibi sıvıları
taşımak maksadıyla, saçtan yapılmış küçük kaplar. |
Patrisa |
Çubukların bağlanması için cundalarından aşağı ve geriye doğru inen
ve tekneye bağlanan sabit arma. |
Payanda |
Kızakta veya havuzda
bulunan gemilerin bir tarafa yatmaması için yanlarından vurulan
tahta destekler; Gemilerde kullanılan ağaç yara savunma malzemesi |
Payanda |
Destek;
dayanak. |
Periskop |
Denizaltı gemilerinin
sualtı seyirlerinde deniz üzerini gözetlemek maksadıyla su üstüne
çıkardıkları alet. |
Perno |
Makaralarda tabla ile makara dilinin merkezinden geçen pin. |
Pervane |
Gemi ve deniz araçlarının
ileri ve geri hareketlerini sağlamak üzere bir makine vasıtasıyla
dönen bir milin ucuna takılmış iki ve daha fazla kanattan ibaret
parça. Uskur da denilir. |
Pervane
Bodoslaması |
Gemi
veya deniz araçlarının kıç bodoslaması. Bu bodaslamadan pervane
şaftını dışarıya çıkaran delik bulunduğundan pervane bodoslaması
ismi verilmiştir. Dümen Bodoslaması da denilir. |
Pırasya |
Yelkenleri rüzgarın estiği
tarafa çevirebilmek için yelkenlerin açıldığı serenlerin
cundalarından donatılan selviçeler. Donatıldıkları serenleri
isimleri ile anılırlar. |
Pırasya
Etmek |
Dönüş
manevrası yapılırken serenleri pırasyalar vasıtasıyla çevirmek. |
Pik |
Giz veya serenlerin
üzerine açılmış üç köşe yelken. |
Pik
Yakası |
Bir yan
yelkenin üst ve köşedeki yakasıdır. |
Pik Yelkeni |
Sübye armalı uskunalarda
yan yelkenlerinin sereni ile direk şapkaları arasına açılan üçköşeli
yelken. Üzerlerine açıldıkları direklerin isimleri ile anılırlar. |
Pin |
Anele ve
zincir kilitlerinin harbilerini sabit tutmak ve emniyet sağlamak
maksadıyla harbi uçlarına takılan demir veya çelikten yapılmış bir
çeşit çivi |
Pinter(Sepet) |
Balık ve diğer su
ürünlerinin avlanmasında veya yakalanmasında kullanılan kasnak ve
ağlardan yapılmış tuzaklar. |
Piyan |
Bir
halatın çımasının açılıp dağılmaması için çımasına ıspavlo veya
gırcala ile yapılan bir çeşit düğüm şekli. |
Piyan Kasa |
Gazla basınç görecek
yerlerde kullanılan ve halatın bedeninde doblin yapılıp
birleştirildikten sonra üzerine piyan yapılarak meydana gelen kasa.
Kuruz Kasa. |
Piyancevizi |
Gerdelcevizi |
Poca |
Bir geminin başını
rüzgardan açmak için komuta makamınca kullanılan bir tabir. |
Pokruva |
Grandi
ana direğinin gerisinde bulunan yan yelkeni. |
Pokruva Bumbası |
Pokruva yelkeninin
altabaşo yakasını gerip açmaya yarayan güverteye paralel seren. |
Pokruva
Bumbası Dikventosu |
Pokruva
bumbasını güverteye paralel tutan ve bumbanın cundasından ana direğe
alınan sübye donanım. |
Pokruva Giz Çördekleri |
Pokruva yelkeninin
kandilisası. |
Pokruva
Gizi |
Pokruva
yelkeninin açıldığı grandin ana direği üzerindeki yarım seren. |
Ponton |
Köprü dubalarına verilen
isim.Bu dubalar biraraya getirilerek tekne şeklinde taşımacılık veya
gemi bordalarında çalışma amacıyla kullanılır. |
Porsun |
Harp
gemilerinde sabit ve hareketli armalar ile makara demir zincir
yelken işlerinde ve bunlara ait ambarların istiflerinde kullanılan
ve arma doldurmak hizmetlerinde çalışan personel. |
Porsun Ambarı |
Gemicilikle ilgili alet,
malzeme ve diğer malzemelerin muhafaza edildiği ambar. |
Porsun
Çakısı |
Gemici
çakısı |
Portolon |
Bir limanın veya herhangi
bir koyun büyük ölçekte yapılmış haritaları. |
Portuç |
Alet
edevat veya boya vb. şeylerin saklanması için kullanılan dolap veya
kamara gibi yerler. |
Posta |
Üzerine kaplama
tahtalarının [veya saçların] bağlandığı ağaç veya maden eğriler
[kaburga] |
Posta
Çantası |
Seyir
halinde iken iki gemi arasında evrak, mesaj alma/verme amacıyla
kurulan donanım |
Poyraz |
Kuzey-doğudan esen rüzgar |
Praçol |
Kemereleri alabandalara bağlayan ve muhtelif şekillerde yapılan ağaç
veya madeni levhalar. |
Pruva |
Bir teknenin ön tarafı
ileri istikameti. |
Pruva
Direği |
Birden
çok direkli teknede baştan birinci direk |
Pruva İstikameti |
Herhangi bir anda gemi
pruvasının bulunduğu istikamet. |
Pruva
Küreği |
Filikalarda pruvacıların çektikleri kürekler. Bu kürekler filikadaki
mevcut küreklerin en kısasıdır. |
Pruva Siviryası |
Filikalarda baştan ikinci
oturakta kürek çeken kürekçilere denir. |
Pruvacı |
Filikalarda baştan birinci oturakta kürek çeken personel |
Pruvada |
Denizdeki bir cismin veya
geminin veya karadaki belirli bir maddenin pruva veya pruvaya yakın
bir yerde bulunması. |
Pruvasından Esmek |
Bir
kimsenin diğer bir kimseyi yok yere tenkit etmesi ve hoşlanmadığı
bir şeyi kızdırmak maksadıyla inadına yapması anlamında gemiciler
arasında kullanılan bir tabir |
Puntel |
Tehlike sınırlarını
belirtmek üzere küpeşteler hizasına ve diğer yerlere konulan
dikmeler |
Puntel
Iskaçası |
Puntellerin yerlerine oturmaları için güverteye konulan oyuk
kısımlar. |
Pupa |
Bir teknenin kıç
tarafından geri istikameti. |
Pupada |
Geminin
kıç tarafının ilerisinde olan birşeyi belirtmek için kullanılan
terim. |
Pus |
Hava içindeki su
buharının, nem'in fazla olması sebebiyle görüş mesafesinin çok az
olduğu hava durumu. Madeni halatların ölçü birimi. 1 pus: 2.54 cm. |
Puslu |
Havanın
görüşe mani olacak derecede, sisli olması |
Pusula |
Rota istikametlerini
gösteren, kerteriz alıp mevki konmasına, yön tayin edilmesine
yarayan mıknatısı veya cayro ile çalışan seyir aletidir. |
Pusula
Dolabı |
Pusulaların üzerine oturtulduğu ve üzerinde gerekli tashih
çubuklarının bulunduğu sehpa. Pusula Sehpası da denir. |
Pusula Ekseni (mihveri) |
Pusula kartının merkezinin
oturduğu ucu sivri bir iğnedir. |
Pusula
Gülü |
Haritalara basılmış ve o bölgenin magnetik sapmasını ve hakiki
kuzeye göre yıllık azalıp çoğalmasını gösteren dairevi şekil. |
Pusula Hedefesi |
Kerteriz almak için pusula
tası üzerine oturtulan ve mıknatısi olmayan madenlerden yapılmış ve
üzerinde aynası ve kerteriz levhası bulunan alet. |
Pusula
Kartı |
Pusula
ibrelerinin üzerine oturtulmuş, derece veya kerte taksimatı bulunan
daire şeklinde bir karttır. |
Pusula Suyu |
İçinde %45 alkol ve %55
saf su bulunan karışım. Yeni pusulalarda karışım yerine Varsol
denilen bir çeşit yağ kullanılır. |
Pusula
Tashihi |
Pusuladaki arizi sapmaları asgari dereceye indirmek için pusula
dolabı üzerinde bulunan mıknatıs çubukları ve küreler vasıtasıyla
yapılan düzeltme. Bu düzeltme için sahillere tesis edilmiş özel
konumlu direklerden yararlanılır. |
Puta |
Yerine koymak, donatmak
(puta kürek). |
Puta
Kürek |
Hisa
durumunda olan küreklerin palalarını suya paralel olacak şekilde
filikanın bordaları istikametinde indirmek için verilen komut. |
Pürmeçe |
Demir üzerinde yatan bir
gemiyi istenilen tarafta sabit tutmak için geminin kıç tarafından
zincire verilen halat |
Pürmeçe
Tutmak |
Denizli
havalarda demirli bulunan bir gemiye yanaşan araçlara sakin su
sağlamak ve gemiye giriş çıkışını kolaylaştırmak için pürmeçenin
zincire kilitlendikten sonra zincire bir miktar kaloma verilmesi
suretiyle geminin rüzgar üstü bordasının deniz ve rüzgarın geldiği
tarafa doğru çevrilmesi işlemi. |
Radansa |
Halatların çımalarında
kasa yapmakta kullanılan madeni halka biçimindeki malzeme. |
Randa |
Bir
yelkenli geminin en geride bulunan yan yelkeni. |
Randa Bumbası |
Randa bumbasını güverteye
paralel tutan ve bumbanın cundasından ana direğe alınan sübye
donanım. Çatal İstinga da denilir. |
Randa
Bumbası Dik Ventosu |
Randa
yelkenini sarmak için kullanılan ve birbirlerinden cunda, çatal,
bel, etek isimleri ile ayırt edilen selviçeler. |
Randa Gizi |
Randa yelkeninin altabaşo
yakasını gerip açmaya yarayan ve çatalı mizana direğine dayanan
güverteye paralel seren. |
Ranza |
Gemilerde kamaralarda yatak sermek için sabit veya hareketli olarak
yapılmış sedirler |
Rasad |
Gök cisimlerini inceleme. |
Rasadi
Mevki |
Astronomik gözlem ve hesap sonucu bulunan gemi mevkii. |
Rasadi Tan |
Güneşin, ufkun 10 derece
altında bulunması hali. |
Raspa |
Kabaran
boyaları veya paslı yerleri kazıyıp temizlemek için bir uçları
kıvrık L şeklindeki çekiç gibi çelik aletler. |
Raspa Etmek |
Bir geminin paslanmış
aksamının pasının çıkarılarak ve üzerinde pas bırakmamak üzere
temizlenmesi |
Reflektör |
Işığı
veya ısıyı yansıtan araç |
Reis |
Yelken gemicileri arasında
birinci kaptan |
Rıhtım |
Gemilerin yük ve yolcu alıp vermeleri için sahile paralel ve bitişik
olarak yapılan tesislerdir. Rıhtımlarda palamarların bağlanması için
babalar, yüklerin alınıp verilmeleri için vinçler ve diğer yardımcı
vasıtalar bulunur. |
Rigavo |
Makaranın bülbülüne
bağlanan halatın çıması. |
Rigavo
Mapası |
Rigavonun bağlanması için makaranın alt tarafında bulunan mapa.
Bülbülde denilir. |
Roda |
Kullanılmamış, açılmamış
halat sargıları. |
Roket |
Denizde
işaret için kullanılan havai fişek. |
Role |
Gemide olması muhtemel
değişik durumlara veya tehlikelere zamanında ve yerinde müdahale
etmek maksadıyla personele verilen değişik görevler. |
Role
Cetveli |
Gemide
bulunan personelin adlarını ve değişik durumlarda alacakları
görevleri gösteren liste. |
Role Kartı |
Her personelin yanında
taşıdığı ve role cetvelinde yazılı görevlerin gösterildiği kart.
|
Role
Talimi/Eğitimi |
Rolede
belirtilen görevleri pekiştirmek maksadıyla suni durumlar
yaratılarak yapılan eğitim. |
Ro-Ro Yük Gemisi |
Yükü bir rampa üzerinden
tekerlekli araçlarla yüklenip boşaltılacak şekilde inşa edilmiş
ticaret gemisi. |
Rota |
Geminin
üzerinde gittiği yön. |
Rota Vermek |
Gemiyi belli bir yöne
çevirmek veya geminin takip edeceği yolu tespit edip, tavsiye etmek. |
Rotasyon |
Değişim;
görev yapanların belli bir süreyle yer veya görev değiştirmeleri. |
Ruba Etmek |
Serenleri prasya pupaya ve
rüzgarı başa alarak gemiyi geriletmek. |
Rüşvet
Güverte |
Güverte
üzerinde yer işgal etmemeleri için filikaların veya serenlerin
konulması için güverteye istinat eden punteller üzerine yapılan ve
alabandalara yakın olan ufak güverteler. |
Rüzgar |
Atmosferdeki ısı değişimi
sonucunda yer değiştiren havanın meydana getirdiği esinti. Estiği
yönlere göre isim alırlar. |
Rüzgar
Kuvveti |
Rüzgarın
bir saatlik sürati Bofor olarak gösterilir. |
Rüzgar Sürati |
Rüzgarın bir saniyede kat
ettiği mesafenin metre yönünden ifade edilmesi. Rüzgar sürati
Anomometre ile ölçülür. |
Rüzgar
Üstü |
Rüzgarın
estiği yön. Rüzgarın geldiği yer/yön. |
Rüzgar Yakada Bulundurmak |
Geminin pruvasını mümkün
olduğu kadar rüzgara yakın bulundurup yelkeni kapatmaksızın ve
yapraklatmaksızın orsasına seyretmek |
Rüzgaraltı |
Rüzgarın
estiği yönün aksi. Rüzgarın gittiği yön/yer. |
Rüzgaraltı Astarı |
Rüzgaraltı yakasını
sağlamlaştırmak için yaka üzerine dikilen ensiz bez |
Rüzgaraltına Bayılmak |
Dalgalar
etkisi ile geminin birdenbire rüzgar altına yatması. |
Rüzgarı İğneden Almak |
Rüzgarı tam pupadan alarak
yapılan seyir. |
Rüzgarı
Yakaya Almak |
Gerek
geminin pruvasını rüzgara yaklaştırıp, yelkenin içinden rüzgarı
çıkararak ve gerek serenleri prasya ederek yelkenleri
yapraklattırmak (filo etmek). |
Rüzgarın Kalması |
Esen rüzgarın hafiflemesi. |
Rüzgarlık
|
Açık
köprüüstündeki personelin rüzgardan korunmaları için köprüüstünün
etrafına yapılan içi boş ve kıvrıntılı saç kısım. |
Rüzgarüstüne Bayılmak |
Rüzgarın etkisi ile bir
geminin birdenbire rüzgar üstüne yatması. |
Rüzgarüstüne Çıkmak |
Rüzgarın
estiği yöne doğru seyrederek yükselmek. |
Saat Açısı |
Bir mevkiden veya bir gök
cisminden geçen meridyen ile Greenwich meridyeni arasında kalan ve
batıya doğru ölçülen açıdır. |
Saat
Dairesi |
Gök
kutuplarından ve gök cisminden geçen büyük daire. Saat dairesi gök
cismi ile beraber hareket eder. |
Sabit Arma |
Gemi üzerinde devamlı
olarak sabit durumda bulunan direk, çarmık, giz, seren vb. gibi
donanım. |
Sabit
Havuz |
Gemilerin alt kısımlarının bakımlarının yapılması için tersanelerde
karanın oyularak yapıldığı havuz. |
Sabit Praçilera Yelkeni |
Kandilisası serenin dörtte
birine bağlanan ve tramolalarda karulası aşırılmayan, karulası direk
dibine bağlanan yelken. |
Saçule |
Ağaçtan
yapılmış dökmeci kalıplar |
Safra |
Geminin denize elverişli
bir durumda bulunması için zorunlu koşullardan biri olan su çekimi
ve dengeyi sağlamak amacıyla gemiye alınan ve gerektiğinde yüksüz
olarak da yolculuk edebilmesine olanak sağlayan su, kum veya taş
gibi fazla ağırlıklar. |
Safra
Sarnıcı |
Safra
suyunun alındığı sintinelerdeki sarnıçlar. |
Sağa Devirli Pervane |
Kıç taraftan bakıldığı
zaman sancak tarafa doğru devreden pervane. Tek pervaneli gemilerde
pervaneler daima sancak tarafa doğru döner. Çift pervaneli
gemilerdeyse sancak taraftaki pervaneler sağa devirli, iskele
taraftaki pervaneler ise sola devirlidir. |
Sağanak
(Civarina) |
Rüzgarın
bölümler halinde şiddetli esmesi. |
Sağlam Rüzgar |
Herhangi bir yönden
devamlı surette esen rüzgar. |
Sağlık
Listesi |
Gemi
kaptanına liman otoriteleri tarafından verilen ve bulunduğu liman
ile seyir istikametlerinde uğrayacakları limanların sağlık
durumlarını gösteren liste. Buna Sağlık Patentası da denilir. |
Sahil İşaretleri |
Sahillere yakın seyreden
gemilerin mevki tayin etmeleri için sahillerde bulunan Tepe, Cami,
Kule, Harabe vb. gibi alametler. |
Sahil
Şeridi |
Kıyı
kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre
genişliğindeki alan. |
Sakal |
Gemilerin karinalarında
meydana gelen yosunlar. |
Sakin
Deniz |
Ayna
gibi düzgün durumdaki deniz şekli. |
Salaburun |
Yelkenlerin gradin
yakalarını serene kaldırmak için gradin yakalarına donatılan
selviçeler. |
Salaburun Astarı |
Salaburunların yelkene değdikçe yelken bezini aşındırmaması için
yelkenin salaburunlar hizasına dikilen bez. |
Saldırmak |
Dar sularda demir alırken
geminin pruvasını hareket istikametine doğru makine yardımıyla
çevirmek. |
Salma |
Bir
geminin başının çevrilerek istenen yöne doğru dönmeye başlayışı,
demir üzerinde yatan veya şamandırada bulunan bir geminin akıntıya
veya rüzgara tabi olarak yönünün ve mevkisinin değişmesi. |
Salma Omurga |
Yelkenli bir teknede
içerden indirilip kaldırılan "madeni veya ağaç levha. "centerboard" |
Salmakasası |
Salma
omurgalı teknelerde, salmanın hareket edebilmesi için omurga üzerine
yerleştirilmiş, genelde kemere yönünde desteklenmiş, birleşik kaplar
prensibine göre çalışan düzen, düzenek. |
Salpa |
Demirin deniz dibinden
kurtulması, ağırlığın zincire binmesi anı. Demir vira edilirken
demir önce apiko sonra salpa durumuna gelir |
Salpa
Kürek |
Yan yana
geçen ve aralarında mesafenin çok az olması durumundaki filikaların
küreklerine topaçlarından tutarak lumbarlardan dışarı kıça doğru
sarkıtmaları için verilen komut |
Salta |
Volta edilmiş bir halata
boşverilmesi için verilen komut. |
Salta
Etmek |
Gergin
bir vaziyette bulunan bir halatı biraz kaçırmak |
Saltaborina |
Borinaları biraz boşaltmak
veya süratle sıçrayıp çıkmak |
Salvo |
Gemide
bulunan topların bir istikamete hep birden ateş etmesi. |
Salya |
Kullanılacak veya
kullanıldıktan sonra artan halatların güverte üzerine sıra sıra
uzunlamasına yatırılması |
Salya
Baston |
Cunda
yelkenlerinin açılması için serenler üzerinde bulunan cunda
bastonlarının serenler üzerinden dışarıya doğru sürülmeleri için
verilen komut. |
Salya Etmek |
Bir şeyi bir taraftan bir
tarafa aşırarak çekmek. |
Salya
Fora |
Zinciri
ırgata vurmak veya ırgattan kurtarmak için zincirlikten yeteri kadar
zincir çıkarmak. |
Salyafora Halatı |
Salya forada kullanılan
birer çımalarına kanca bağlanmış halatlar. |
Salyafora Kancası |
Salya
forada kullanılan birer uçları kancalı diğer uçları halkalı
kancalar. |
Samura |
Gemi safrası. |
Sancak |
Teknenin
pruva-pupa hattının sağ yarısı, sağ tarafı. |
Sancak Alabanda |
Dümenin sancak tarafa
azami olarak basılması için verilen emir. |
Sancak
Bağı |
Sancakları ve işaret flamalarını savlolarına bağlamakta kullanılan
bir nevi bağ |
Sancak Baş Omuzluk |
Pruvadan itibaren sancak
tarafa doğru 45 derece istikameti. |
Sancak
Dolabı |
İşaret
sancaklarının muhafaza edilmeleri için köprüüstünün veya işaret
köprüsünün sancak ve iskele alabandalarına konulan yirmi sekiz gözlü
saçtan veya ağaçtan yapılmış dolap. |
Sancak Gemisi |
En yüksek makamın forsunu
taşıyan gemi |
Sancak
Gönderi |
Kıç
tarafa güverteden sancağı toka etmek için dikilmiş gönder. |
Sancak Kıçomuzluk |
Pruvadan itibaren sancak
tarafa doğru 135 derece istikameti. |
Sancak
Savlosu |
Sancakları ve işaret flamalarını direklere veya serenlere çekmekte
kullanılan 1,5 burgata kalınlığına kadar olan ince halatlar |
Sancak Tarafı |
Geminin baş tarafına
dönüldüğünde omurga hattından sağ tarafta kalan kısmı |
Sancakla
Selamlama |
Seyir
halinde veya demirli bulunan bir harp gemisinin, yakınından geçen
bir ticaret gemisi tarafından kendi milli sancağının mezestre
edilerek selamlanmasıdır. Harp gemisinin bordası istikametine gelen
ticaret gemisi milli sancağının mezestre eder. Bunu gören harp
gemisi de kendi milli sancağını mezestre ve bilahare toka ederek
selama karşılık verir. Sonra ticaret gemisi de sancağını toka eder. |
Sansabosa |
Fırtınalı havalarda tek
demirde yatılırken demirin taraması ihtimaline karşı olduğu yerde
atılan ikinci demirin bosaya vurulmamış ve kaloma verilmemiş durumu |
Sapan |
Makaraların ve tornoların tablaları etrafındaki halat veya demir
kuşaklar. Yük almakta veya vermekte kullanılan muhtelif uzunluklarda
iki uçları radansalı tel veya lif halatlar. |
Saravele |
Yelkenin sarılması için
verilen komut. |
Savlo |
Sancak
çekmek için kullanılan 1,5 burgatalık ince halat |
Savruntu |
Sert rüzgarların dalgalar
üzerine çarparak su zerrelerini duman halinde kaldırıp, savurması |
Sefaini
Harbiye |
Harp
maksatları için yapılmış her sınıf tekne |
Sefaini Ticariye |
Yolcu ve her cins malzeme
taşıyan gemiler |
Seğirdim |
Bir
cihazın veya topun herhangi bir kuvvet tesiri sonrasında eski haline
alması sırasındaki hareketi |
Selamlama |
Donanma gemilerinin
limanları ziyaretlerinde veya devlet ricalinin, Donanmayı ziyaret ve
denetlemelerinde belli protokol kurallarına uygun olarak icra edilen
selamlama şeklidir. (Top atışı, çımariva, boru ile düdükle vs.) Bu
uygulama denizde karşılaşan gemiler arasında da, kıdem esası dikkate
alınarak uygulanır. |
Selviçe |
Yelkenli
bir gemi armasındaki hareketli halatlar. |
Selviçe Boncuğu |
Selviçelerin donatıldığı
tek delikli boğatalar. |
Sephiye |
Bir
cismin su üstünde durmasını sağlayan yüzdürücü kuvvettir. |
Serdümen/Dümenci |
Gemilerde veya teknelerde
dümen tutan personel |
Seren |
Direkler
üzerinde yelken açmak için ve işaret çekmek için yatay olarak
bağlanmış gönder. |
Seren Vardevelesi |
Yelkenlerin seren
yakalarını serene bağlamak için serenin bir cundasından diğerine
kadar seren üzerindeki mapalardan donatılan halat veya demir
çubuklar. Yelkenleri sarmak üzere marsipetlere basan personel elleri
ile serenin vardevelesine tutunurlar. |
Seren
Yakası |
Yelkenlerin serene bağlı üst kısımları. (matafyon yakası). |
Seyftivalf |
Emniyet valfı |
Seyir |
Bir gemi
veya deniz aracının bir mevkiden gidilmesi istenilen diğer bir
mevkiiye emniyetle götürülmesi.
|
Seyir Defteri/Jurnali |
Gemi jurnali. |
Seyir
Fenerleri |
Gemi ve
deniz araçlarının seyir halinde bulundukları zaman çekmek ve yakmak
zorunluluğunda oldukları "Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğünde
Belirtilmiş" fenerler. |
Seyir Jurnali |
Bütün gemilerde seyirde ve
limanda bulundukları süre içinde olayların ve önemli işlemlerin
günlük olarak kayıt edildiği kaptan tarafından veya yetki verilen
personel tarafından tutulan ve denetlenen hukuki geçerliliği olan
bir kayıt defteridir. Bu defterler ilgili makamları tarafından
onaylanmış olarak gemilere verilirler. |
Seyir
Kamarası |
Seyir
ile ilgili hesapların yapıldığı, içinde harita masası ve dolapları
(folyo dolapları) ile lüzumlu neşriyatın ve seyir malzemelerinin
bulunduğu köprüüstünün gerisindeki kamara. |
Seyir Yardımcıları |
Deniz fenerleri, ışıklı
şamandıralar, radyo sinyalleri, görünür seyir işaretleri ve
elektronik mevki koyma tesis ve istasyonları gibi gerek milli gerek
milletlerarası standartlara göre gemilerin seyir ve emniyet
kolaylığına yardımcı olan tesis ve araçlar |
Seyretmek |
Denizde
bir istikamete doğru gitmek, seyir halinde olmak |
Sığ Su |
Denizin (genellikle sahil
kısmına yakın) herhangi bir kısmında teknelerin seyretmelerine uygun
olmayacak şekilde az su bulunan pek derin olmayan yerler |
Sığlık |
Derinliği az olan ve gemilerin seyretmeleri tehlikeli olan yerler |
Sıvırya |
Filika hamlacılarının
arkalarındaki ve pruvacılarının önlerindeki kürekçiler. (Hamla
sıvıryası, pruva sıvıryası); Herhangi bir işe ara vermeden devamlı
yürütmek. |
Siğil |
Herhangi
bir cismin altına bir şey sürmek için veya yara savunma malzemesi
olarak kullanılan bir tarafı yontulmuş ve sivri ağaç takozlar |
Silistre |
Lumbarağzında selamlama
veya gemi dahilinde yapılacak anonstan önce dikkati çekmek
maksadıyla kullanılan kemikten veya madenden yapılmış tiz ses
çıkartan bir cins düdük. |
Silongo |
Cunda
yelkenlerinin serenini, cundalarından kaldıran kandilisa. |
Silyon Feneri |
Gece ve karanlıkta,
gemilerin seyir halindeyken pruva ve grandi direkleri cundalarında
yaktıkları ufkun 20 kertelik bir sahasından berrak havada en az 5
milden görülebilen ve pruvadaki grandiye nazaran daha aşağıda olan
beyaz renkli fenerlerdir. |
Simofor |
İki gemi
veya sahil istasyonu arasında kısa gönderli dört köşe sancaklarla
yapılan görünür muhabere usulü. |
Sinar |
Kalafatçıların armuzlara
üstübü sıkıştırmakta kullandıkları bir çeşit demir siğil. |
Sintine
|
Gemi
makine ve kazanlarının bulunduğu kısmın zeminin altında, genellikle
ambar güvertesinin altında kalan ve gemi içinden sızan sularla
makine ve kazan dairelerinden akan yağ yakıtların toplandığı en alt
kısım. |
Sintine Tulumbası/Pompası |
Sintinede biriken
sıvıların boşaltılması için kullanılan tulumba/pompa |
Sis
İşareti |
Siste
seyir halindeki gemilerin birbirlerine durumlarını belirtmek üzere
düdükle verdikleri işaret. |
Sis Kampanası |
Demirde veya şamandırada
yatan gemilerin siste mevkilerini belirtmek için çaldıkları
kampana. |
Sisal
Halat |
Manila
halattan çekme gücü daha zayıf olan bitkisel halat. |
Siya |
Filikalarda kürekleri
baştan kıça doğru hareket ettirmek |
Siya
Etmek/Siya Kürek |
İleri
yolla giden bir filikanın durdurulması maksadıyla küreklerin ters
tarafa doğru çekilmesi |
Soğra [Sokra] |
Armuz kaplamada, kısa
gelen kaplama tahtalarının uçlarının birleştiği yerdeki çizgi. |
Soluğan |
Uzun
mesafelerden gelen fırtına sonrası ilerleyen dalgalar |
Su Çekimi |
Geminin su kesimi ile
omurgası arasındaki dikey mesafe. Su çekimi miktarını göstermek
üzere baş ve kıç bodoslamanın her iki tarafına rakamlar konulur, bu
rakamlara kana rakamları denir. |
Su
Ürünleri |
Denizler, iç sular ve suni olarak yapılmış havuz, baraj, gölet,
dalyan ve çiftlik gibi tesislerde tabii ve suni olarak istihsal
edilen, yetiştirilen su bitkileri, balıklar, süngerler,
yumuşakçalar,memeliler, sürüngenler, kabuklular gibi canlılarla
bunlardan imal edilen ürünler. |
Sualtı Tüfeği |
Sualtında balık avında
kullanılan lastik veya metal yaylı, gaz veya hava basınçlı tüfekler. |
Suga
Etmek |
Vira
edip sıkıştırmak. (Suga kastanyola, suga cıvata vb). |
Sugari Etmek |
Irgat fenerine vurulmuş
olan halatın ihtiyaç halinde gevşetilerek akıtılması. Bu terim
yerine kaçır terimi de kullanılır. |
Suhattı
|
Teknenin
gövdesinde, ıslak yüzeyle kuru yüzeyi arasındaki çizgi. |
Suyu Suyuna Demirlemek |
Bir geminin çektiği su
derinliğinden biraz fazla derinliğe kadar gelip demirlemesi |
Sübye |
Hafif
işlerde kullanılan ve yalnız herhangi bir ağırlığın aksi tarafa
çekilmesine yarayan bir donanım |
Sübye Armalı |
Direklerinde seren
yelkenleri olmayıp sadece yan yelkenleri bulunan tekneler. |
Sülyen |
Yeni
konulan, veya raspa edilerek temizlenmiş olan çelik veya demir
saçlar üzerine koruyucu olarak sürülen genellikle kırmızı renkteki
astar boya |
Sürme İskele |
Birbiri üzerine aborda
olmuş gemiler arasında gidip gelmeyi sağlamak üzere uzatılan enli
tahtalardan yapılmış iskele |
Sürme
Omurga |
Salma
omurga da denilebilir. [Ana omurga bedenine açılan bir yarıktan
aşağı yukarı hareket ettirilebilen tahta veya madeni levha
şeklindeki omurga olup yelkenli teknelerde yelkenle seyir anında
devrilmemek veya rüzgar altına düşmemek için kullanılır] |
Sürüklenmek |
Herhangi bir sebep
dolayısıyla hareket edemeyen teknelerin rüzgar ve akıntıya tabi
olarak mevki değiştirmesi. |
Şaft |
Gemi
makinelerindeki krankın çevrimsel hareketini pervaneye ileten
çelikten yapılmış silindir şeklindeki çubuk. |
Şaft Bodoslaması |
Üzerinde şaft kovanı
bulunan bodoslama. |
Şaft
Göbeği |
Pervane
şaftının çıkması için bodoslama üzerine açılan delik |
Şaft Kovanı |
Şaftın dönmesi ile
bodoslamanın aşınmaması için şaft göbeğine geçirilen kovan. |
Şaft
Yatağı |
Şaftın
gemi içinde üzerine oturduğu ve döndüğü yataklar. |
Şaft Yolu |
Makine dairesinden şaft
göbeğine kadar olan ve bir insanın rahatça hareket etmesi gereken
genişlik ve yükseklikte olan su geçirmez kapalı yol. |
Şali |
Milli
sancaklarla işaret sancak ve flamalarının yapıldığı yün kumaş. |
Şalopa |
Filikadan büyük kürek ve
yelkenle hareket eden tekne veya liman içinde malzeme taşımakta
kullanılan küçük tekne. |
Şamandıra |
Kullanılış şekline göre değişik biçimlerde yapılmış ve su
geçirmezliği temin edilerek yüzme kabiliyeti arttırılmış saç veya
ağaçtan yapılmış sarnıçlar. Kullanıldıkları yerlere göre demir, sis,
palamar, fener şamandırası gibi isimler alırlar. |
Şamandıra Ücreti |
Şamandıraya bağlanan
gemiler tarafından liman başkanlıklarına ödenen ücret. |
Şapka |
Direklerin üst uçlarına geçirilmiş yuvarlak tabla. |
Şapka Kırmızısı |
Gemilerin en yüksek yerini
belirtmek için şapka üzerine veya şapkaya yakın bir yere konulan ve
ufkun her tarafından görülebilen kırmızı ışıklı bir fenerdir.
|
Şat |
Mavna
gibi eşya naklinde kullanılan büyük duba |
Şemsiye Demiri |
Şamandıraları sabit
tutmada kullanılan iç tarafları boş yarım küre şeklindeki demirler |
Şeytan
Çarmıhı |
İki
halat arasına ağaç basamaklarla yapılan bordadan sarkıtılan
merdiven |
Şıkka |
Halattan örülmüş ağ. |
Tabla |
Makaraların dış yüzeylerini oluşturan bölüm |
Tadilat |
Değişiklikler, değiştirme,
değişiklik. |
Tahlisiye |
Kazaya
uğrayan gemilerin yolcu ve personelini kurtarma işi. |
Tahlisiye Sandalı |
Tahlisiye işlerinde
kullanılan tüm gemilerde bulunan özel sandal. |
Tahliye
|
Bir
geminin yükünü boşaltması.Bir bölmede biriken suyu dışarı basmak. |
Tahmil |
Bir gemiye yük yüklemek. |
Takatuka |
Sigara
külü silkmek için kullanılan bakır veya çinko yahut teneke kapalı
kutu. |
Talazlık |
Postaların üstleri ile
kaplama tahtalarının en üstünde bulunan kaplama tahtasının üzerine
konulan tahta |
Talim |
Muhtelif
gemi hizmetlerinin görülmesi için personel tarafından yapılan eğitim |
Talim Başlığı |
Eğitim için atılan
torpidolara koşulan başlık |
Talvek
Hattı |
Boğazlarda veya iki ülke arasındaki deniz mesafesinin karasularından
daha kısa mesafede olması halinde ortadan geçtiği varsayılan hat |
Tam Armalı |
Direklerinin hepsinde
seren yelkenleri bulunan gemiler. |
Tam Yük
Ağırlığı |
Bir
geminin taşıyabileceği bütün yüklerin ağırlığı. |
Tambura |
Halat dolabı |
Tamburata |
Arasında
tek veya çift fırdöndü bastika bulunan kurtağızları veya Mayın
Tarama gemilerinde manyetik kablonun üzerinde aktığı makara |
Tan |
Alacakaranlık |
Tan
Süresi |
Akşam
güneşin batışı ile karanlığın başlangıcı veya sabah karanlığın
bitimi ile güneşin doğuşu arasındaki süre. |
Tanker |
Dökme olarak yanıcı
özellikte sıvı yükleri taşımak için inşa edilmiş veya dönüştürülmüş
ve bu amaçla kullanılan ticaret gemisi. |
Tarak
Gemisi |
Limanları veya geçitleri derinleştirmek için kepçeli olarak yapılmış
özel gemi. |
Tarak Tutmak |
Hisa veya mayna edilmekte
veya askıda tutulmakta olan bir vasıtanın istenilen yönden farklı
bir yöne dönmesini önlemek üzere vasıtaya halat bağlayıp çekmek veya
bir yere volta etmek. |
Taret |
Top
aksamının ve top personelinin içinde bulunduğu çelikten yapılmış
döner kule. |
Tava |
Borda iskelelerinin
altında ve üstünde durulacak yer [İskele tavası] |
Tavlon
Güverte |
Çok
güverteli gemilerin üsten itibaren aşağıya doğru beşinci güvertesi
|
Tayfa |
Geminin güverte, makine ve
kamara bölümlerinde çalışan gemi kaptanı, gemi zabiti, yardımcı
zabitleri ve stajyerler dışında kalan gemiadamları |
Tehlike
Hattı(Kurtarma Kerterizi) |
Gemileri
seyir açısından tehlikeli mevkiden uzak tutmak için, belirli bir
noktadan geçen tespit edilmiş bir kerteriz hattıdır. Gemiler bu
hattın tehlikeli olan tarafından seyretmezler. |
Tekne |
Su üstünde kalarak
seyreden ve deniz uçakları dahil, su üzerinde taşıma aracı olarak
kullanılmakta olan veya kullanılmaya elverişli bulunan her türlü
deniz aracı. |
Tel
Sapan |
Yük
kaldırmada kullanılan her iki çıması kasalı veya radansalı tel
halat. |
Tensip |
Uygun görme. |
Tente |
Güverteyi yağmur ve güneşten korumak için güverte üzerine açılan
branda veya başka bir malzemeden yapılmış örtü. |
Tente Kemeresi |
Tentelerin aşağı doğru
sarkmasını önlemek için bir ucu tente gönderi üzerine diğer ucu
alabandadaki tente punteli üzerindeki yuvasına oturan, omurgaya dik
ağaç kütükler. |
Tente
Kulağı |
Tenteleri gergin tutmak için tentelerin köşelerinde bulunan
kamçılar. |
Tente Lentiyesi |
Filikalarla botların
üzerlerine açılan tentelerin düzgün durması için tentelerin
kenarlarına bağlanıp alabandaya alınan ince savlolar. |
Tente
Matafyonu |
Tentelerin yakalarına açılmış bulunan radansalı delikler. |
Tente Omurgası |
Tentenin orta kısmına ve
altına konulan ağaç. |
Tente
Punteli |
Tente
vardevelesinin borda etrafında dolaştırılması için belirli
aralıklarla güverteye dik olarak konulmuş punteller. |
Tente tirnelesi |
Tentelerin yan yakalarını
vardevele zincirlerine veya halatlarına bağlamakta kullanılan ve
birer çımalarından tente matafyonlarına dikilmiş olan savlolar. |
Tersane |
Gemi
yapılan onarılan fabrika, tezgah veya sanayi merkezi. |
Tesviye Şişesi |
Kazan veya sarnıçların
seviyelerini gösteren cam tüpler. |
Tevzi
Tablosu |
Elektriğin dağıtımının yapıldığı tablo. |
Tıraka |
Gemi bordasında boya veya
temizlik yapmak için halat ile bordalara güverteden sarkıtılan
tahta. |
Tırfil
Palangası |
Biri
sabit ve kamçılı diğeri hareketli ve kancalı iki tornodan oluşan bir
palanga. |
Tırnak |
Demirin kollarının
ucundaki tırnak şeklindeki kısım. |
Tırpanto |
Tel
halatlar üzerine vurulan palanga sapanlarının tel üzerinde kaymaması
için halat üzerine sarılan ip. |
Ticaret Gemisi |
Denizde ve iç sularda
kazanç sağlamak amacıyla kullanılan gemi. |
Tik
ağacı |
Gemi
veya yat inşasında kullanılan Hint meşesi. |
Tirenti |
Bir halatın çekilen
çıması |
Tirgüverte |
Tezgahlarda ağır armadorluk işleri yapan sanatkar veya bu işlerin
yapıldığı yer. |
Tirim |
Bir geminin baş ve kıç
taraflarında çektiği suyun farklı olması hali. Kıçtan çektiği su
fazla ise kıçlı,baştan çektiği su fazla ise başlı denir. |
Tirim
Tutturmak |
Bir
gemiyi istenilen trimde yüklemek |
Tirim Yapmak |
Dökme katı yükleri
ambarlara yayarak düzlemek. |
Tirimli
Gemi |
Baştan
ve kıçtan çektiği suları farklı olan gemi |
Tirinket |
Pruva direğinde en altta
bulunan ana seren. |
Tirinket
Yelkeni |
Tirinket
sereni üzerine çekilen yelken. |
Tiriz |
Çarpma ve sürtmelerden
korumak için güvertesiz teknelerin direk ve dubaların dış
kenarlarına takılan tahta yada halat örgüsünden yapılmış çıkıntı. |
Tirnele |
Tente
yakalarını vardevele zincirine veya teline bağlamak için birer
çımaları yakaların üzerindeki matafyonlara dikilmiş tel ve
mürnellerden örülmüş kısa kamçılar. |
Tize Etmek |
Halatı germek |
Tize
Tizeye |
Halatın
bir yere ucu ucuna erişmesi. |
Toca |
Bir halat veya zincirin
dolaşıp kördüğüm olması. |
Toka
Etmek |
Bir şeyi
yerine kadar kaldırmak yukarıya çekmek. |
Toka Sancak |
Harp gemilerinde sabahları
saat 08:00'da sancağın kıç göndere veya gize merasim töreni ile
çekilmesi |
Tomar |
Topların
haznelerine hartuç ve mermiyi sürüp yerleştirmekte kullanılan ucu
takozlu bir gönder.(5 pusluk toplarda kullanılır) |
Tonaj |
Bir ticaret gemisinin iç
hacminin hesaplanması ile bulunan taşıma kapasitesi. |
Tonilato |
Gemilerin iç hacimlerinin ifadesinde kullanılan ve 2.83 metreküpe
eşit olan hacim birimi |
Tonoz Demiri |
Gemileri belirli bir
istikamette tutmak için gemilerin kıç taraflarından bir tele bağlı
olarak attıkları demir. Tonoz demirleri göz demirlerinin üçte biri
ağırlığındadır. |
Top
Dirisası |
Bir
topun sağa veya sola döndürülmesi. |
Top Kundağı |
Topun beşiğini kürsüye
bağlayan tertibat. |
Top
Palangası |
Ağır
işlerde kullanılan iki dilli iki makaradan yapılmış palanga. |
Topaç |
Filika küreklerinin
filikadan içeride kalan ve tutulan kısımları |
Topuk |
Dik
vaziyette duran direk çubukların güverteye bakan alt tarafları.
Kanca gönderlerinin kancasız olan alt tarafları |
Topuk Atlamak |
Seyir halindeki bir
geminin bir sığlıktan omurgasının sığlığa sürtünerek geçmesi |
Topuz |
Resmi
günlerde alay sancakları ile beraber veya alay sancağı çekilmeksizin
yalnız olarak direk şapkalarına çekilen milli bayrak.Topuz Bayrağı
mezestre edilmez. |
Tornaçark |
Uzun müddet
makine/cihazlar çalıştırılmadığı zamanlarda makine /cihazların
aksamının tutmaması ve alışması ve olabilecek arızaların tespiti
maksadıyla makine ve cihazların çalıştırılması işlemi. |
Tornistan |
Gemi
veya teknelerin makinelerini çalıştırarak geriye doğru gitmeleri
|
Torno |
Bir dilli makara |
Tramola |
Yelken
seyrinde rüzgar üstüne çıkarak kontra değiştirmek. |
Trandil |
Ege/Akdeniz
balıkçı/süngerci yelkenli teknesi. |
Transatlantik |
Okyanuslar ötesi, okyanuslar arası |
Transit Gemi |
Yabancı bir limandan başka
bir yabancı limana gitmek üzere ülke karasularından(durmaksızın veya
dursa bile yük/yolcu indirmeden) geçen gemi. |
Transit
Kerterizi |
Değişik
iki mevkide bulunan maddelerin bir doğru üzerinde bulunduğu an ve bu
iki maddeden alınan kerteriz |
Trata |
Balıkçılık için yapılmış
ortaları havuzlu şalopalar |
Travers
Yapmak |
Açıkta
eğlenmek |
Tuca |
Halatların, merkezden
çevreye doğru tek kat olarak roda edilme şeklidir. |
Tul |
Boylam |
Tumba |
Herhangi bir şeyi altüst
etmek. |
Tumba
Tirinket |
Orsa
alabanda tramola manevrasında pruva serenlerinin pırasya edilip bir
kuntradan diğer kuntraya geçmesi için verilen komut |
Uçkurluk |
Milli ve işaret sancakları
ile fors ve flandraların, içinden uçkurluk savlolarının geçtiği
beyaz kumaştan yapılmış kısım. |
Uçkurluk
Savlosu |
Uçkurlukların içinden geçen ve çımalarında işaret sancak kilidi
bulunan savlo. |
Uçkuru Sarkmak |
Donanım halatlarının
gemiciliğe uygun olmayan çirkin bir şekilde sarkıp sallanması |
Uçurmak
|
Fırtına
nedeniyle arma seren ve yelkenlerin kopup uçması (Arma budatmak) |
Umman |
Okyanus |
Uskuna |
Pruva
direği kabasorta armalı, grandi direği sübye armalı iki direkli
yelkenli tekne. |
Uskunca |
Topun namlu içini
temizlemek için birbirine viralı olarak geçen ve bir ucunda tel veya
kıl fırçası bulunan gönder. |
Uskundura |
Çift
pervaneli gemilerin pervaneleri hizasında ve su kesiminin biraz
yukarısında bulunan ve küçük deniz araçlarının su çekmesi sebebiyle
pervanelere yaklaşmalarını önleyen yarım daire şeklindeki
çıkıntılar. |
Uskur |
Pervane |
Uskuta |
Yelkenleri açmak yada tutturmak için alt köşelerine bağlanan donanım
ipleri |
Usturmaça |
Birbirinin üzerine veya
rıhtıma yanaşan teknelerin bordalarının zarar görmemesi için araya
koydukları ağaç, lastik, plastik veya halatlardan yapılmış olan,
balon, silindir, tekerlek biçimindeki yastık. |
Usturmaça Tutmak |
Yanaşan
bir geminin bordasından rıhtımın yeteri kadar altında usturmaçayı
elle tutarak indirmek. |
Usturpa |
Gemilerde temizlik
işlerinde kullanılan bez yada halat parçası. |
Uzatma
Ağları |
Kıyıdan
denize uzatılan bir tür balık ağı. |
Uzun Düdük |
Dört ila altı saniye
süreli düdük sesi. |
Üç
Direkli Gabyalı Uskuna
|
Pruva
direğinde yalnız gabya ve babafingo yelkeni bulunan ve iki direği
sübye donanım olan uskunalar |
Üç Direkli Sübye Armalı
Uskuna |
Üç direği de yan
yelkenleri ile donatılmış yelken gemisi. |
Üst Tava |
Borda
iskelelerinin güverte hizasında bulunan düz kısmı. |
Üstüpü |
Katranlı halat eskilerinin
didiklenmiş hali.Paspas,temizlik veya kalafat yapmakta kullanılır |
Üzerine
Düşmek |
Rüzgar
yada akıntı veya yanlış manevra sonucu bir deniz vasıtasının başka
bir deniz vasıtasına çarpma durumuna gelmesi |
Varagele |
İki nokta arasında
gerilmiş olan kuvvetlice bir halat üzerinde hareket eden bir
makaraya bağlı sepet veya iskemle donanımlı insan veya eşya taşımak
için kullanılan donanım.Denizde seyreden iki gemi arasında personel
nakli veya ikmal için kullanılır. |
Varagele
Halatı |
Varagele
için iki yer arasına gerilen ve üzerinde tek dilli makaralar bulunan
halat |
Varda |
Dikkat, savul, uzaklaş
anlamında |
Vardabandıra |
Gemiden
gemiye, gemiden sahile veya sahilden gemiye görünür muhabere
cihazlarıyla (simafor, ışıldak,muhabere sancakları vb.) verilen
mesajları okumak, yazmak üzere yetiştirilmiş personel. |
Vardabaşo |
Demir atılacağı zaman veya
ambara yük indirilirken çevrede bulunanları uyarmak için kullanılan
deyim. |
Vardakorda |
Ana
çarmıklara sürtünen selviçelerin aşınıp kopmamaları için çarmıklar
üzerine konulan oluklu ağaçlar. |
Vardakosta |
Eskiden kıyı koruma
gemileri için kullanılan deyim. |
Vardakova |
Vasıtaların tutunup bağlamaları için yan mataforalardan sarkan dikey
halatlar. |
Vardamana |
Borda iskelesine yanaşan
vasıtadan çıkan personelin tutunmaları için iskelenin vardevele
puntellerinden geçirilen halatlar. |
Vardamana Cevizi |
Vardamana halatının çımasına yapılan ceviz |
Vardasilo |
Vardeveleler üzerine
açılan yan tenteler;Gemilerde bir yerden diğer yerin görünmemesi
için yelken bezinden yapılan bölme;Gemilerin sahile verdikleri
iskelelerin vardevele puntelleri üzerine geçirilmiş gemi ismi ve
borda numaraları yazılmış yelken bezi. |
Vardevele Halatı/Teli |
Teknelerin küpeştelerinde ve borda iskelelerinde yolcu/mürettebatın
korunması için dikilmiş bulunan sabit veya yatar-kalkar puntellerin
üzerine yatay olarak geçirilmiş halat veya tel. |
Vardevele Punteli |
Vardevele halatlarının
geçmesi için yalı kütükleri üzerindeki papuçları geçirilen ve
üzerinde delikleri bulunan puntel. |
Vardiya |
Gemilerde birbirini izleyen genellikle dörder saatlik nöbet |
Vardiya Subayı |
Gemilerde gemi komutanın
verdiği seyirle ilgili görevleri yerine getiren, geminin seyir
emniyeti için gerekli seyir hesaplarını yapan ve vardiyada bulunan
personeli kontrol eden subay. |
Vardiyan |
Komutan
veya vardiya ve nöbetçi subayları tarafından verilen emirleri
ilgililere ulaştırmak için seyirlerde köprüüstünde, limanda demirli
iken lumbarağzında bulunan personel. |
Vardiyan Halatı |
Şamandıraya bağlı yatan
gemilerin sakin havalarda şamandıra üzerine giderek çatmaması için
civadra veya uskundura civadralarının cundasından donatılarak
şamandıranın anelesine bağlanan halat |
Varka |
Kaba ve
iri yapılı ayna kıçlı bir tür kayık |
Vasat |
Bir geminin orta kısmı. |
Veçhe |
Yön,
bakış açısı |
Veledibarka |
Fırtınalı havalarda pruva
ana istiralyası üzerine açılan flok yelkeni. |
Velena |
Direkler
arasında istrelyalar üzerine açılan üçgen yelken(ler). |
Velestralya |
Pruva ana direklerinin
gerisinde ve üzerinde bulunan yarım serenler |
Velestralya Yelkeni |
Velestralyalar üzerine açılan yelkenlere denir. |
Vento |
Bumbaları ve mataforaları
bir taraftan diğer tarafa dirisa edebilmek ve sabit tutabilmek için
cundalarından alınan halatlar. Bu halatlar gerekirse palangalara da
bağlanır. |
Veta |
Bir
palangada halatın makaralar arasında işleyen bölümü |
Vetet |
Kıyı boyunca yapılan
ölçümlerde yönleri kestirilecek noktalara dikilen direk. |
Viğle |
Harp ve
ticari gemilerin direklerine gözcülerin nöbet tutmaları için
yapılmış yer. |
Vinç |
Gemiye yük alıp vermede
kullanılan, ambar ağızlarına yakın olarak konmuş hidrolik/elektrik
ile çalışan makineler. |
Vira |
Vidayı,
cıvatayı, ırgat veya vinci sarma yönünde çevirmek için verilen
komut. |
Vira Demir |
Fundo edilmiş demirin
ırgat vasıtasıyla gemiye çekilmesi için verilen komut. |
Vira
Etmek |
Çekmek,Kaldırmak |
Viya |
Gemi ve veya teknenin
istenilen rotaya döndükten sonra, bulunulan rotada seyredilmesi için
serdümene verilen komut. |
Vizita
|
Resmi
ziyaret;Gemi doktorunun hasta eratı muayenesi. |
Voli Yeri |
Deniz ve iç sularda su
ürünleri istihsaline elverişli, sahile bitişik ve sınırları belli su
sahaları. |
Volta |
Bir
halatın babaya veya biteye bir kez dolaştırılıp, çımasının bedeni
yönünde bulundurulması. |
Volta Atmak/Etmek |
Halatı bir yere birkaç kez
dolayarak bağlamak. |
Yağcı |
Ticari
gemilerde makine bölümünde çalışan, makinaların yağ durumuyla ilgili
gemi adamı |
Yaka |
Yelkenlerin kenar ve
köşelerine denir. Köşeler:Çördek köşesi: Üçgen (Markoni) yelkenlerde
yelkenlerin basıldığı (hisa edildiği) mandarın bağlı olduğu üst
köşe.Karula köşesi: Ana yelkende direk veya ıstralya dibindeki köşe.
Iskota köşesi: Iskotanın bağlandığı (flok, cenova) veya yakın olduğu
köşe.Yakalar:Orsa yakası: Rüzgarın girdiği (direk veya ıstralya)
kenarı.Altabaşo yakası: Alt yaka, bumba veya güverteye yakın olan
kenar.Güngörmez yakası: Rüzgarın çıktığı kenar |
Yakada
Tut |
Yelkenli
teknelerde rüzgarı orsada tutması için verilen komut |
Yakamoz |
Gece denizde balıkların ,
tek hücrelilerin veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı. |
Yalı
Kütüğü |
Kemereleri kemere astarı üzerine iyice bindirmek için kullanılan ve
güverteden birazca yüksekçe olarak içten geminin etrafını kuşatan
kuşaklar;Üst güverte kenarlarında suların akması için küpeşte
boyunca yapılmış yarısı açık oluklar. |
Yalı Kütüğü Astarı |
Ağaç gemilerde yalı
kütükleri üzerine alabandaya boydan boya vurulan kalın kaplamalar. |
Yalpa |
Dalgaların bordadan alınması ile teknenin sancaktan iskeleye,
iskeleden sancağa sallanması |
Yalpa Omurgası |
Teknelerin yalpalamasını
azaltmak için karina kısmına baştan kıça doğru uzanan omurga
biçimindeki çıkıntı. |
Yalpa
Paleti |
Gemiler
seyir halinde iken yalpaya düştüklerinde üzerlerinde bulunan
vasıtaların düşmemesi veya hasar olmaması maksadıyla vasıta
mataforaları cundalarından matafora üzerindeki koç boynuzlarına
volta edilmiş bosalara çapraz olarak ve vasıtaların üzerinden
dolaştırılan bez veya halattan yapılmış kuşaklar. |
Yan Mataforası |
Bordalara dik olarak
bulunan içeri ve dışarı albura edilebilen limanda denize indirilmiş
vasıtaların bağlandığı üzerinde personelin inip çıkması için şeytan
çarmıkları donatılmış matafora |
Yan
Yelkenler |
Yarım
serenler ve gizler üzerine açılan yelkenler ve floklar. |
Yanaşmak |
Aborda. |
Yandan
Çarklı |
Yandan
pervaneli (davlumbaz)gemiler. |
Yapışmak |
Bir halatı kuvvetli tutup
çekmek. |
Yaprak |
Yelkenleri oluşturan branda bezlerinin ve sancakları oluşturan
şalilerin enine denir. Milli sancakların büyüklükleri yaprak
adetleri ile ölçülür; bir, iki ve üç yapraklı gibi ifade edilir.
|
Yapraklamak |
Yelkenlerin boşalarak
bayrak gibi dalgalanması. |
Yarda |
0.941
metre uzunluğunda ölçü birimi. Bir mil 2000 yarda. |
Yardım |
Bir geminin veya gemide
bulunan şeylerin, üçüncü kişilerin yardımıyla deniz kazasından
kurtarılması. |
Yardımcı
Makine |
Gemilerin ana makinelerinin çalışmalarına yardımcı akaryakıt
tulumbaları, hava körükleri, su tulumbaları, jeneratörler gibi
makineler. |
Yarım Latin Yelkeni |
Bosa yakaları latin
yelkenine göre biraz uzun olan ve genellikle aşırmalı olarak
kullanılan yelken. |
Yarım
Oturak |
Filikalarda kürek çekerken ayak dayanılan ağaç basamak. |
Yarımay Iskarmoz |
Küreklerin çekilmesi için
küpeşte üzerindeki deliklere geçirilen ve uç kısımları hilal
şeklinde olan ıskarmoz. |
Yaslamak |
Bir
teknenin hareket kabiliyetini kaybederek, akıntı veya rüzgar etkisi
ile bir rıhtıma veya başka bir tekne üzerine düşmesi yamanması. |
Yatı |
Askeri öğrencilerin veya
eratın müsaade edilen akrabalarında gece kalma izni |
Yatım |
Gemi
direklerinin kıç tarafa doğru olan eğimi. |
Yatmak |
Bir geminin sancak veya
iskeleye yatık olması; Bir mevkide demirleyip zamanı orada geçirmek. |
Yedeğe
Almak |
Bir
geminin bir başka gemiyi bağlayıp çekmesi (yedekleme). |
Yedeğe Girmek |
Bir geminin başka bir gemi
tarafından çekilmesi (yedeklenmek). |
Yedek
Bitası |
Yedekleme halatını volta etmede kullanılan baba. |
Yedek Boyu |
Yedek çeken geminin kıçı
ile yedeklenen geminin başı arasında kalan yatay mesafe. |
Yedek
Halatı |
Yedekleme işleminde kullanılan halat. |
Yedirmek |
Maruz kalınan bir şiddetin
etkisini ağır ağır azaltmak maksadıyla karşı konulan eylem; Denizli
havalarda dönüşlerin birden yapılmaması küçük küçük dümen açısıyla
dönülmesi. |
Yeke |
Dümen
başına takılıp dümenin istenilen tarafa basılması için kullanılan
demir veya ağaçtan yapılmış kol. |
Yelken |
Rüzgar kuvvetiyle hareket
eden gemilerde rüzgarı toplamak için yan yana dikilmiş bezlerden
meydana getirilmiş ve kullanıldığı yerlere göre değişik biçimlerde
olan yüzeyler. Yelkenler direklere, çubuklara, serenlere,
istiralyalara açılırlar ve üzerine açıldıkları yerlerin isimleri ile
söylenirler. Yelkenler kare, dört köşe ve üç köşeli olmak üzere
yapılır. |
Yelken
Açmak/Basmak |
Yelkenleri açıp hareket etmek. |
Yelken Boşaltmak |
Orsa alabanda tramola
ederken yelkendeki rüzgarı çıkarmak. |
Yelken
Doldurmak |
Yelkenleri rüzgarla şişecek biçimde dümen kullanmak. |
Yelken Körletmek |
Yelkenleri uçurmamak için
fırtına öncesinde yelkenleri tamamen sarmak veya camadana vurmak. |
Yelken
Söndürme |
Rüzgarların fazla artması durumunda yelkenlerin azaltılması. |
Yelken Uçurmak |
Rüzgar şiddetinden ötürü
yelkenin parçalanması. |
Yelken
Üzerinde |
Yelkenle
seyir durumu. |
Yelkenel |
Yelken biçen, tamir eden
usta. |
Yelkenli
Tekne |
Varolsa
bile yürüten makinesinin kullanılmaması şartıyla, yelken ile
seyreden tekne. |
Yelpaze |
Dümenin su içindeki en
geniş kısmı. |
Yetişen
Tekne |
Aynı
kontra ve yönde giden ve öndekine yaklaşan tekne. |
Yıldız |
Kuzeyden esen rüzgar. |
Yisa |
Bir
halatı hamle hamle çekmek; hep birlikte yapılan işlerde çalışanları
gayrete getirmek için bağırılan sözcük. |
Yisa Beraber |
Hep beraber, topluca. |
Yisa
Kürek |
Küreklerin topaçlarına basarak kürek palalarının yukarıya gelecek
şekilde kaldırılması için verilen komut. |
Yol Kesmek |
Bir geminin hızının
azaltılması. |
Yol
Vermek (Yolundan çıkmak) |
Bir
geminin hızının arttırılması veya çarpışma rotasında iken sancak
veya iskeleye dönerek mevcut rotadan ayrılmak. |
Yola Elverişli Gemi |
Denize elverişli olan
gemi. Teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, kumanyası, gemi adamlarının
yeterliliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun
tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli nitelikleri bünyesinde
bulunduran gemi. |
Yolcu
Gemisi |
Onikiden
çok yolcu taşıyan ticaret gemisi. |
Yolcu Motoru |
Tam boyları 42 metreden az
olan ve liman sefer bölgesi içinde veya merkez iskelesinden 25
milden uzaklaşmadan günübirlik yolcu taşıyan ticaret gemisi. |
Yollu
Gitmek |
Bir
geminin mümkün olduğu kadar süratle ilerlemesi durumu. |
Yoma |
5-8 burgatalık, 3 veya 4
kollu, sağa bükümlü olarak yapılmış kalın lif halat. Yomalar rıhtım
ve şamandıralara bağlamada ve yedek halatı olarak kullanılır. |
Yoma
Bağı |
Aynı
kalınlıkta olmayan iki halatı birbirine bağlayan bağ. |
Yoma Bükümü |
Halat kolları bükümünün
tersine bükülmesi ile yapılan üç kollu halat. |
Yufka Su |
Sığ su. |
Yumru |
Sandal veya gemi
bordalarına yapılan koruyucu ağaç çıkıntılar. |
Yük |
Bir
geminin taşımak için aldığı mal. |
Yük Gemisi |
Yük taşıyan ve taşıyacağı
yolcu sayısı onikiyi (dahil) geçmeyen ticaret gemisi. |
Yük
Kaportası |
Yüklerin
bordalardan alınıp çıkarılması için gemilerin bordalarında ve su
kesimlerinin yukarısında açılmış kaportalar. |
Yükleme |
Ticari yüklerin yükleme
planına uygun olarak gemi ambarlarına alınması. |
Yükleme
Limanı |
Geminin
taşıyacağı yükleri aldığı/alacağı liman. |
Yüklemek |
Gemiye yük almak. |
Yükleyici |
Gemiye
yük veren. |
Yüklü Su Hattı |
Geminin alabileceği azami
yükün değerini belirleyen ve geminin bordasında, markalanmış olan
hattır. S…….WL olarak gösterilmiştir. |
Yükselmek |
Bir
yelken gemisinin yaptığı orsasına seyirlerde rüzgaraltına düşmeyip
istenilen tarafa doğru seyretmesi.
|
Yüzdürmek |
Batmış veya karaya oturmuş
bir gemiyi yüzer duruma getirmek. |
Yüzer
Havuz |
Gemilerin karina ve sintine bakımları ile diğer onarımlarının
yapılabilmesi için gemilerin içine girdikleri ve bölmelerine su
alarak dalan sonra suyu tahliye ederek su üzerine çıkabilen saçtan
yapılmış yapı. |
Zabit |
Ticaret gemilerinde emir
ve komuta yetkisine sahip gemi adamı. Silahlı Kuvvetlerde subay. |
Zahiri
Rüzgar |
Hakiki
rüzgarın sıfır olduğu bir ortamda hareketin aksine bir rüzgar
oluşur. Seyir halindeki bir geminin hareketi ile oluşan böyle
rüzgara geminin rüzgarı denir. Geminin rüzgarı ile hakiki rüzgarın
birleşimi ile oluşan ve gemide hissedilen rüzgara da (ZAHİRİ RÜZGAR)
denir. |
Zehirli Boya |
Deniz yaratıklarının gemi
karinasına tutunmalarını, üremelerini önlemek için kullanılan boya |
Zeval |
Öğle
zamanı. |
Zımba Varakolası |
Zımbaları çakmakta
kullanılan büyük çekiç |
Zıpkın |
Eskiden
büyük balıkları avlamada, günümüzde ise dalarak avlanmada kullanılan
bir ucu damaklı diğer ucu savlo ile tüfeğe bağlı kargı. |
Zıpkıncı |
Büyük balık avlamada
zıpkın atanlar. |
Zırh
Güverte |
Eski
zırhlı harp gemilerinde mermilerin delip geçmemesi için konan çelik
güverte |
Zıvana |
Dik olarak durması gereken
direk veya dikmelerin topuk kısımlarının kare veya yuvarlak şekilde
yontulması ile meydana gelen kısım. Zıvanalar ıskaçalara geçirilmek
suretiyle oturtulurlar. |
Zifos |
Direk
şapkası ile kontra babafingo çubuğu arasındaki genellikle beyaza
boyanan kısım. |
Zincir |
Baklaların birbirine
eklenmesiyle suretiyle meydana gelen ve çeşitli maksatlar için
kullanılan çekme gücü kuvvetli madeni halkalar dizisi. |
Zincir
Bosa |
Demirledikten sonra zincir ağırlığının ırgata binmemesi için bir
çıması güvertedeki bir mapaya sağlamca kilitlenmiş üzerinde liftin
uskuru ve bosa kilidi bulunan kısa zincir.
|
Zincir Boya İşaretleri |
Her kilit zincirin sonunda
bulunan açılır baklaların her iki tarafındaki baklalara vurulan
boya. |
Zincir
Güverte Loçası |
Demir
zincirinin, zincirliğe ırgattan aşağıya inerken içinden geçtiği
sağlam yapılı boru. |
Zincir Kaloması |
Demir üzerinde bulunan
gemilerin denizde bulunan zincir miktarına denir. Kaloma, demir
mevkiine göre verilir. Bu da genel olarak çok derin olan yerlerde
derinliğin 5 misli, çok derin olmayan yerlerde derinliğin 3 misli
olarak kabul edilir. |
Zincir
Kilidi |
Zincirlerin bakımlarına ve gerektiğinde değiştirilmelerini
kolaylaştırmak amacı ile yekpare zincir yerine kullanılan 12,5 veya
15 kulaçlık uzunluğa ayrılmış zincir bölümüne (BİR KİLİT ZİNCİR)
denir. |
Zincir Manikası |
Zincirlikten güverteye
çıkan zincirin çevreye hasar vermemesi için yapılmış kalın saç boru |
Zincir
Sapan |
Ağır
yüklerin kaldırılması için yapılmış sapan |
Zincirlik |
Teknelerin baş tarafında
başaltında demir zincirlerinin muhafaza edildiği yer. |
Zoka |
Uç
tarafında sarımsak dilimi biçiminde kurşun bulunan bir çeşit balık
iğnesi [olta] |